Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkçe İle İlgili Açıklamalarına Destek
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Çorum Şube Başkanı Turhan Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkçe ile ilgili açıklamalarına destek vererek, “Dilimizi kaybedersek, milliyetimizi de kaybederiz” dedi.
8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nda Türkçe’nin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir destek Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nden geldi. TDED Çorum Şube Başkanı Turhan Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurultayda Türkçe ile ilgili yaptığı açıklamalarda bir yaraya parmak bastığını söyledi.
Türkçenin son dönemde yozlaştığına dikkat çeken Candan, bu yozlaşmanın en önemli hazinelerimizden birisi olan dilimizi elimizden aldığına dikkat çekti.
“Bizi temelde millet yapan asıl unsur Türkçedir, dildir” diyen Candan, “Dilimizi kaybedersek, milliyetimizi de kaybetme böyle bir önemli hazineden mahrum olmakla karşı karşıya kalırız. Tarihte birçok Türk topluluğu dillerini kaybettikleri için milliyetlerini de kaybetmişlerdir. Bulgar Türkleri, Macar Türkleri birer örnektir. Onlar dillerini kaybettiklerini için asimile olarak milliyetlerini de kaybetmişlerdir. Bu topraklarda Türk olarak, millet olarak kalabilmemiz Türkçeyi kaybetmemize, Türk kültürünü kaybetmemize bağlıdır. O yüzden Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını son derece önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye Dil Edebiyat Derneği olarak Türkçeye sahip çıkmak gibi bir misyonlarının olduğunu ve “F” klavye ile ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettikleri “F” klavye meselesinin önemli olduğunu dile getirdi.
Türkçe’nin yapısına en uygun klavyenin “F” klavye olduğunu ancak toplumda ‘Q’ klavyenin kullanımının daha çok yaygın olduğunu dile getiren Candan, ‘Q’ klavyenin Türkçe’de kullanılan harflerin sıralamasına uygun olmadığını aynı zamanda insanları sınırladığını kaydetti.
F klavye ile ilgili TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem’in yaptığı çalışmalar olduğunu anlatan Candan, “2013 yılında başbakanlık genelgesiyle kamu kurumlarında F klavye zorunlu hale geldi ancak bugüne kadar yeterince uygulandığını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanımız bu konuyla ilgili yaptığı uyarının ardından kamu kurumlarımızın özellikli bu konuya dikkat edeceklerdir diye düşünüyorum. Bizim milli klavyemiz F klavyedir. Türk Dil Edebiyat Derneği olarak bizler de bu hassasiyeti paylaşmış oluyoruz” dedi.
Türkçe’nin sosyal medyadaki kullanım şekliyle yeni sorunların ortaya çıkarken, reklamcıların da Türkçe’nin kullanımına dikkat etmelerini isteyen Candan, “Türkçe’nin sosyal medyada kullanımı yepyeni sorunları ortaya çıkardı. Sözcükler yerine bazı şekillerin kullanılıyor olması, sözcüklerin tahrip edilerek kullanılması ünsüz harflerin yazılarak, ünlülerin yazılmaması gibi. Belirli kısaltmalarla kullanılması da dilimizi önemli ölçüde tahrip ediyor. Bu anlamda hem sosyal medyada kullanımı sırasında hassasiyet göstermek gerekiyor hem de reklamcıların dilin kullanımı konusunda eksikliklerini gidermeleri ve bu konuda hassasiyet göstermek gerekmektedir. Türkçe’yi iyi bilmeyen, Türkçe’yi iyi kullanamayan bir reklamcının yaptığı iş konusunda verimli çalışması, verimli bir reklam yapması beklenemez. Ayrıca kültürümüze, dilimize zarar veren bir iş yapmış oluruz. Maalesef bugün reklamcılarda bunu görüyoruz. Reklamcıların Türkçe’nin kullanımına özellikle dikkat etmeleri gerekiyor. Dilimiz kimliğimiz olduğu için bu topraklar Türk olarak kalabilmemiz, Türk olarak yaşayabilmemiz için hepimize sorumluluklar düşüyor. Ailede anne babaya, okulda öğretmenlere sorumluluk düşüyor. İdarecilere, siyasetçilere sorumluluk düşüyor. Türkçe’ye sahip çıkalım. Gelecek kuşaklara Türk kültürünü, Türk kimliğini aktaralım” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Türkçenin son dönemde yozlaştığına dikkat çeken Candan, bu yozlaşmanın en önemli hazinelerimizden birisi olan dilimizi elimizden aldığına dikkat çekti.
“Bizi temelde millet yapan asıl unsur Türkçedir, dildir” diyen Candan, “Dilimizi kaybedersek, milliyetimizi de kaybetme böyle bir önemli hazineden mahrum olmakla karşı karşıya kalırız. Tarihte birçok Türk topluluğu dillerini kaybettikleri için milliyetlerini de kaybetmişlerdir. Bulgar Türkleri, Macar Türkleri birer örnektir. Onlar dillerini kaybettiklerini için asimile olarak milliyetlerini de kaybetmişlerdir. Bu topraklarda Türk olarak, millet olarak kalabilmemiz Türkçeyi kaybetmemize, Türk kültürünü kaybetmemize bağlıdır. O yüzden Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını son derece önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye Dil Edebiyat Derneği olarak Türkçeye sahip çıkmak gibi bir misyonlarının olduğunu ve “F” klavye ile ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettikleri “F” klavye meselesinin önemli olduğunu dile getirdi.
Türkçe’nin yapısına en uygun klavyenin “F” klavye olduğunu ancak toplumda ‘Q’ klavyenin kullanımının daha çok yaygın olduğunu dile getiren Candan, ‘Q’ klavyenin Türkçe’de kullanılan harflerin sıralamasına uygun olmadığını aynı zamanda insanları sınırladığını kaydetti.
F klavye ile ilgili TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem’in yaptığı çalışmalar olduğunu anlatan Candan, “2013 yılında başbakanlık genelgesiyle kamu kurumlarında F klavye zorunlu hale geldi ancak bugüne kadar yeterince uygulandığını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanımız bu konuyla ilgili yaptığı uyarının ardından kamu kurumlarımızın özellikli bu konuya dikkat edeceklerdir diye düşünüyorum. Bizim milli klavyemiz F klavyedir. Türk Dil Edebiyat Derneği olarak bizler de bu hassasiyeti paylaşmış oluyoruz” dedi.
Türkçe’nin sosyal medyadaki kullanım şekliyle yeni sorunların ortaya çıkarken, reklamcıların da Türkçe’nin kullanımına dikkat etmelerini isteyen Candan, “Türkçe’nin sosyal medyada kullanımı yepyeni sorunları ortaya çıkardı. Sözcükler yerine bazı şekillerin kullanılıyor olması, sözcüklerin tahrip edilerek kullanılması ünsüz harflerin yazılarak, ünlülerin yazılmaması gibi. Belirli kısaltmalarla kullanılması da dilimizi önemli ölçüde tahrip ediyor. Bu anlamda hem sosyal medyada kullanımı sırasında hassasiyet göstermek gerekiyor hem de reklamcıların dilin kullanımı konusunda eksikliklerini gidermeleri ve bu konuda hassasiyet göstermek gerekmektedir. Türkçe’yi iyi bilmeyen, Türkçe’yi iyi kullanamayan bir reklamcının yaptığı iş konusunda verimli çalışması, verimli bir reklam yapması beklenemez. Ayrıca kültürümüze, dilimize zarar veren bir iş yapmış oluruz. Maalesef bugün reklamcılarda bunu görüyoruz. Reklamcıların Türkçe’nin kullanımına özellikle dikkat etmeleri gerekiyor. Dilimiz kimliğimiz olduğu için bu topraklar Türk olarak kalabilmemiz, Türk olarak yaşayabilmemiz için hepimize sorumluluklar düşüyor. Ailede anne babaya, okulda öğretmenlere sorumluluk düşüyor. İdarecilere, siyasetçilere sorumluluk düşüyor. Türkçe’ye sahip çıkalım. Gelecek kuşaklara Türk kültürünü, Türk kimliğini aktaralım” şeklinde konuştu.