Kalp Yetersizliği Günü
Türk Kardiyoloji Derneği Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Çavuşoğlu: 'Yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranı artış göstermektedir. 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riski yüzde 20'dir' 'Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD'de 6 milyon, ülkemizde ise 1 milyon kalp yetersizliği hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en azından 23 kat artacağı öngörülmektedir'
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ)Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu, yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranının arttığını belirterek 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riskinin yüzde 20 düzeyinde bulunduğunu bildirdi.
Türk Kardiyoloji Derneği Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı da olan Çavuşoğlu, 'Kalp Yetersizliği Günü' dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, kalp yetersizliği hakkında farkındalığını artırmayı amaçladıklarını belirtti.
Kalp yetersizliğinin görülme oranlarının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde arttığını aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
'Kalp yetersizliğinin önümüzdeki 15-20 yılda toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getirmektedir. Kalp yetersizliğinin giderek artan oranlarda görülmesinin önemli nedenleri vardır. Günümüz modern tedavi yöntemleriyle kalp krizi, kalp damar hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığına bağlı ölümler engellenebilmekte ve yaşam süresi uzamaktadır ancak bu hastaların büyük bölümünde zamanla kalp yetersizliği gelişmektedir. Dolayısıyla bu hastalıkların son açtığı kapı kalp yetersizliğidir. En önemli faktörlerden bir diğeri de toplumların yaşlanmasıdır. Yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranı artış göstermektedir. 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riski yüzde 20'dir. Toplumda kalp yetersizliği görülme oranı genel olarak yüzde 2-3 iken, 70 yaş sonrası bu oran yüzde 10'a, 80 yaş sonrası yüzde 15-20’lere çıkmaktadır.'
Çavuşoğlu, Türkiye'de yaşam süresinin son 15-20 yılda yaklaşık 10 yıl uzadığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
'Yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl içinde de 2 kat daha fazla artması beklenmektedir. 60 yaş üzeri nüfusumuz bugün 7,5 milyondur ancak 2023 yılında 14-15 milyon olacağı öngörülmektedir. Kalp yetersizliği olgularının yüzde 50’ye yakın bölümü 60 yaşın üstündeki bireylerdir. Bugün için Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD'de 6 milyon, ülkemizde ise 1 milyon kalp yetersizliği hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en azından 2-3 kat artacağı öngörülmektedir.'
- 'Kalp yetersizliği yaşam boyu devam eden kronik bir hastalıktır'
Kalp yetersizliğinin nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulmayla kendini gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bunun yanında öksürük, iştahsızlık, vücut ağırlığında değişiklik, gece sık idrara çıkma, yorgunluk, bitkinlik de görülebilen yakınmaları oluşturur. Çoğunlukla bu yakınmalar başka nedenlere yorumlanarak atlanmaktadır. Aslında bu yakınmalar ortaya çıkmadan uzun süre önce kalp yetersizliğine zemin hazırlayan faktörler nedeniyle kalp de yapısal değişiklikler başlamakta ve yıllar sonra kalp yetersizliği belirgin hale gelmektedir. Yakınmaları ortaya çıkmış olgular aslında buz dağının su üstünde kalan kısmı gibi düşünülebilir. Bu da kalp yetersizliğine adım atmaya hazır potansiyel büyük bir hasta grubunun olduğu anlamına gelir. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğu tahmin edilmektedir.'
Çavuşoğlu, kalp yetersizliği ortaya çıkmış, yakınmaları başlamış olgu grubunda erken tanının, hastalığın ciddiyetinin ortaya konması ve buna göre oluşturulacak tedavi planının yakın takip altında uygulanmasının ölüm oranlarının azaltılması açısından önem arz ettiğine dikkati çekti.
Kalp yetersizliğinin yaşam boyu devam eden kronik bir hastalık olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
'Nadiren veya düzeltilebilir bir nedene bağlı gelişmişse normale dönebilir. Yaşam beklentisi, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, deri kanserleri, meme kanseri, rahim kanseri gibi pek çok kanser türünden daha kötüdür. 5 yıllık yaşam şansı yüzde 50'dir. Ciddi nefes darlığı olan ve günlük aktivitesi belirgin kısıtlanmış olanlarda ise 1 yıllık yaşam beklentisi yüzde 50'dir. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek toplumun kalp yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olabilir.'
Kaynak: AA
Türk Kardiyoloji Derneği Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı da olan Çavuşoğlu, 'Kalp Yetersizliği Günü' dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, kalp yetersizliği hakkında farkındalığını artırmayı amaçladıklarını belirtti.
Kalp yetersizliğinin görülme oranlarının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde arttığını aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
'Kalp yetersizliğinin önümüzdeki 15-20 yılda toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getirmektedir. Kalp yetersizliğinin giderek artan oranlarda görülmesinin önemli nedenleri vardır. Günümüz modern tedavi yöntemleriyle kalp krizi, kalp damar hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığına bağlı ölümler engellenebilmekte ve yaşam süresi uzamaktadır ancak bu hastaların büyük bölümünde zamanla kalp yetersizliği gelişmektedir. Dolayısıyla bu hastalıkların son açtığı kapı kalp yetersizliğidir. En önemli faktörlerden bir diğeri de toplumların yaşlanmasıdır. Yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranı artış göstermektedir. 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riski yüzde 20'dir. Toplumda kalp yetersizliği görülme oranı genel olarak yüzde 2-3 iken, 70 yaş sonrası bu oran yüzde 10'a, 80 yaş sonrası yüzde 15-20’lere çıkmaktadır.'
Çavuşoğlu, Türkiye'de yaşam süresinin son 15-20 yılda yaklaşık 10 yıl uzadığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
'Yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl içinde de 2 kat daha fazla artması beklenmektedir. 60 yaş üzeri nüfusumuz bugün 7,5 milyondur ancak 2023 yılında 14-15 milyon olacağı öngörülmektedir. Kalp yetersizliği olgularının yüzde 50’ye yakın bölümü 60 yaşın üstündeki bireylerdir. Bugün için Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD'de 6 milyon, ülkemizde ise 1 milyon kalp yetersizliği hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en azından 2-3 kat artacağı öngörülmektedir.'
- 'Kalp yetersizliği yaşam boyu devam eden kronik bir hastalıktır'
Kalp yetersizliğinin nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulmayla kendini gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bunun yanında öksürük, iştahsızlık, vücut ağırlığında değişiklik, gece sık idrara çıkma, yorgunluk, bitkinlik de görülebilen yakınmaları oluşturur. Çoğunlukla bu yakınmalar başka nedenlere yorumlanarak atlanmaktadır. Aslında bu yakınmalar ortaya çıkmadan uzun süre önce kalp yetersizliğine zemin hazırlayan faktörler nedeniyle kalp de yapısal değişiklikler başlamakta ve yıllar sonra kalp yetersizliği belirgin hale gelmektedir. Yakınmaları ortaya çıkmış olgular aslında buz dağının su üstünde kalan kısmı gibi düşünülebilir. Bu da kalp yetersizliğine adım atmaya hazır potansiyel büyük bir hasta grubunun olduğu anlamına gelir. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğu tahmin edilmektedir.'
Çavuşoğlu, kalp yetersizliği ortaya çıkmış, yakınmaları başlamış olgu grubunda erken tanının, hastalığın ciddiyetinin ortaya konması ve buna göre oluşturulacak tedavi planının yakın takip altında uygulanmasının ölüm oranlarının azaltılması açısından önem arz ettiğine dikkati çekti.
Kalp yetersizliğinin yaşam boyu devam eden kronik bir hastalık olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
'Nadiren veya düzeltilebilir bir nedene bağlı gelişmişse normale dönebilir. Yaşam beklentisi, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, deri kanserleri, meme kanseri, rahim kanseri gibi pek çok kanser türünden daha kötüdür. 5 yıllık yaşam şansı yüzde 50'dir. Ciddi nefes darlığı olan ve günlük aktivitesi belirgin kısıtlanmış olanlarda ise 1 yıllık yaşam beklentisi yüzde 50'dir. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek toplumun kalp yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olabilir.'