'60 Sorunun 60'I Da Askeri Hakimlik Sınavı'nda Çıktı'
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ'nün askeri yargı yapılanmasını oluşturdukları iddiasıyla 136 kişi hakkında hazırladığı iddianamenin şüphelilerinden eski askeri hakim Uçar, Askeri Hakimlik Sınavı sorularının örgüt tarafından kendilerine verildiğini itiraf etti Uçar: 'Gününü hatırlamadığım bir tarihte akşam vaktinde evimize ismini hatırlamadığım ve kendisini bir daha görmediğim bir şahıs ve kendini Metin (kod adı) olarak tanıtan şahıs geldi. Bana Metin'in elinde bulunan poşetin içinden bir A4 kağıdını uzattılar. Bu soruların Askeri hakimlik sınavında çıkabileceğini söylediler. Kendisine bu konuda hiçbir soru sormamamı ve kağıda bir saat bakıp tekrar kendisine vermemi istediler' 'Kağıtta 60 tane karışık derslerden soru vardı. Bu sorular doğru cevapları işaretlenmiş sorulardı. Bir saat bu soruları inceledikten sonra kağıdı kendisine geri verdim. Askeri Hakimlik Sınavı'na girdiğimde Metin isimli şahsın bana vermiş olduğu 60 sorudan 60'ının da sınavda çıktığını gördüm'
''Yurtta Sulh Konseyi'' tarafından hazırlanan sözde ''Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi''nde Adana Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Askeri Hakimi olarak görevlendirilen Uçar, iddianamede yer alan ifadesinde, 2008-2009 yıllarında üniversiteye hazırlık için Gaziantep'in Nizip ilçesinde örgüte bağlı FEM Dershanesine gittiğini, 2009'da 9 Eylül Hukuk Fakültesini kazandığını söyledi.
İzmir'de bir süre devlete ait yurtlarda kaldıktan sonra arkadaşlarının tavsiyesiyle cemaate ait olduğunu sonradan öğrendiği Buca'daki Burç yurduna geçtiğini anlatan Uçar, 'Yaklaşık 4-5 ay burada kaldıktan sonra odada ismini hatırlamadığım, o yurtta kalan bir şahıs yanıma gelerek, hukuk fakültesinde birlikte okuduğum Muhsin Atıcı, Coşkun Kabaca ve Kahraman Çınar ile üniversiteye daha yakın bir evde kalmak isteyip istemediğimi sordu. 'Bir hafta kalmayı dene olmazsa yine yurda dönersin' teklifinde bulundu. Bunu söylerken hiçbir cemaate ait olmadığını belirtti. Ben de bu üç kişiyi tanıdığım için ve maddi durumum sebebiyle teklifi kabul ettim' dedi.
Bu tarihten itibaren 'ev abiliğini' Muhsin Atıcı'nın yaptığı evde Kabaca ve Çınar ile birlikte kalmaya başladığını anlatan Uçar, şöyle devam etti:
'Evde bana cemaat veya Fethullah Gülen ile alakalı bir şeyden bahsetmediler. Daha sonra bunun bir taktik olduğunu anladım. Beni ısındırmak için böyle yapıldığını fark ettim. 2011'de Muhsin Atıcı bana 9 Eylül Üniversitesi olarak Didim'de günlük bir gezilerinin olduğunu istediğim takdirde gelebileceğimi söyledi. Kabul ettim. Muhsin A, Mustafa F, Coşkun K, Kahraman Ç, Olgun Y. ve üniversiteden tanımadığım 50 kişiyle gittik. Bu otelde Erhan Y, Abdullah K, Ömer T. ve Mesut Y. ile aynı odada kaldım. Ayrıca bu gezide Muhammet S.M ve Ali S. isimli şahıslar da bulunuyordu. Aynı hukuk fakültesinde olabileceğimizi düşündüğüm Adil D, Halil K. ve Hüseyin T. de bulunuyordu. Bu gezide birlikte olduğumuz insanların büyük olasılıkla bu örgütle ilişkili olabileceğini düşünüyorum.
Evde birinci senenin sonunda yavaş yavaş Fethullah Gülen'e ait sohbetler dinletilmeye başlandı. Bunu Muhsin A. yapıyordu. Muhsin A, bizim evin abisi olması dışında, örgüt içerisinde aktifti. Muhtemelen diğer örgüt evleri ile de ilgileniyor gibiydi. Bize araba ile aylık erzaklarımızı getirir ve eve dair tüm ödemeleri kendisi yapardı. Birinci seneden sonra artık yavaş yavaş evimizde sohbetler düzenleniyor, Muhsin de bu sohbetlere katılıyordu. Bu sohbetler senede iki üç defa düzenlenirdi. Bulunduğum ev dışarıdan bakıldığı taktirde kesinlikle cemaat evi görünümünde değildi. Bize söylenen sadece ders çalışmamız ve soru sormamamızdı. Bunun dışında namaz kılar kendi aramızda arada bir dini sohbetler ederdik.'
- '60 sorudan 60'ı da sınavda çıktı'
Mezun olunca İzmir'deki bu evde 2014'ün Ekim-Kasım aylarında yapılacak hakimlik sınavına hazırlandığını anlatan Veysel Uçar, ifadesini şöyle sürdürdü:
'2014 yılının Eylül ayının başlarında, Muhsin kendisini bir arkadaşının aradığını eve iki abinin geleceğini ve bizimle görüşmek istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. Akabinde gününü hatırlamadığım bir tarihte akşam vaktinde evimize ismini hatırlamadığım ve kendisini bir daha görmediğim bir şahıs ve kendini Metin olarak tanıtan 28-30 yaşlarında, 1.80 boylarında, kumral, gür, kısa ve hafif kır saçlı şahıs geldi. Benimle özel olarak konuşmak istediklerini söylediler. Baş başa benim odama geçtik. Burada Metin ve yanındaki şahıs bana Askeri Hakimlik Sınavı'na hazırlanıp hazırlanmadığımı sordular. Ben de Askeri, İdari ve Adli olmak üzere hakimlik sınavlarına çalıştığımı söyledim. Bana Metin'in elinde bulunan poşetin içinden bir A4 kağıdı uzattılar. Bu soruların Askeri Hakimlik Sınavı'nda çıkabileceğini söylediler. Kendisine bu konuda hiçbir soru sormamamı ve kağıda bir saat bakıp tekrar kendisine vermemi istediler.
Ayrıca bu eve bir daha gelmemem gerektiğini söylediler ve telefon numaramı değiştirmemi istediler. Askeri Hakimlik Sınavı'ndan sonra net hatırlamakla birlikte takriben 3-4 hafta sonra saat 11.00 sıralarında, Kızılay'da ismini hatırlamadığım bir kafede buluşacağımızı söylediler. Ben de kabul ettim. Kağıtta 60 tane karışık derslerden soru vardı. Bu sorular doğru cevapları işaretlenmiş sorulardı. Bir saat bu soruları inceledikten sonra kağıdı kendisine geri verdim. Bu tarihten yaklaşık iki hafta sonra sınava girmek için, ilk önce İstanbul Deniz Harp Okuluna gittim. Askeri hakimlik sınavına girdiğimde Metin isimli şahsın bana vermiş olduğu 60 sorudan 60'ının da sınavda çıktığını gördüm.'
- 'O kadar beynim yıkanmıştı ki tümünü tedbir amaçlı sandım'
Sınav sonrası Ankara'ya ablasının yanına döndüğünü belirten Uçar, 'Burada şu anda numarasını ve kimin üzerine olduğunu hatırlamadığım kontörlü GSM hattımı değiştirerek, başka bir hat aldım. Artık o kadar çok beynim yıkanmıştı ki yaptığım tüm hareketlerin tedbir amaçlı olduğunu düşüyor ve sorgulamıyordum' dedi.
Yazılı sınavdan sonra sözleştikleri gibi Kızılay'da bir kafe Metin isimli kişiyle buluştuğunu anlatan Uçar, şunları söyledi:
'Bana yazılı sınavı geçip geçmediğimi sordu. Geçtiğimi söylemem üzerine eğer mülakat sınavını da geçersem Ekim ayı içerisinde buluşmamızı, eğer mülakatı geçemezsem buluşmamızın gerekmediğini söyledi. Ekim ayı içinde Hava Harp Okulunda aynı gün içerisinde fiziki yeterlilik ve mülakat sınavlarına girdim. Mülakatta iki dakika süreyle kendimi tanıtmamı istediler ve hukuki birkaç soru sordular. Yaklaşık 10 dakika kaldıktan sonra dışarıda mülakatı da kazandığımı söylediler. Ertesi gün genel sağlık raporunu almak üzere tekrar Yeşilyurt Hava Harp Okuluna gittim. Burada da bir sıkıntı çıkmadı. Aynı gün Ankara'ya döndüm. Metin isimli şahısla söylediği tarihte belirlediğimiz yerde buluştuk. Kendisine mülakatı kazandığımı söyledim. O da bana tüm eğitimi tamamladıktan sonra ilk pazar günü hatırlamadığım bir yerde tekrar buluşmamızı, eğer söylediğim tarihlerde buluşamazsak bulunduğumuz kafenin 50 metre ilerisinde bulunan bir evi gösterdi. Kendisi ile bu ev üzerinden irtibat kurabileceğimi söyledi. Bu ev Yenimahalle Belediyesi civarında bulunan bir kafenin üzerinde kahverengi beyaz renkli 3 katlı bir binanın 1. katıydı.'
Uçar, sınavı kazandıktan sonra örgütün belirlediği Mamak'taki bir evde kalmaya başladığını, evde Gülen'e ait kitapların okunduğunu ve dini sohbetlerin yapıldığını, darbe girişimi sırasında lenf kanseri olan kardeşiyle ilgilendiğini, girişimi babasından öğrendiğini, o andan itibaren içinde bulunduğu örgütün gerçek kimliğinin farkına vardığını belirtti.
Veysel Uçar, 'Bu haberi öğrendiğim andan itibaren ben ne gibi bir yapı içerisinde olduğumu, darbe teşebbüsünde bulunan örgütün tamamen eli silahlı bir terör örgütü olduğunu anladım. Bu örgüt içerisinde tamamen saf ve temiz duygularla bulundum. İçinde bulunduğum örgütten konusu suç teşkil edecek herhangi bir talimat almadım. Maddi ve ailevi durumum iyi olmadığı için beni kullanmaya çalıştılar. Bunu biraz geç anladım. Son olarak yaşanan bu darbe girişiminden sonra bu örgütün eli silahlı kanlı bir örgüt olduğunun farkına vardım. Bu sebepten dolayı tüm bildiklerimi baskı ve tehdit altında olmadan samimiyetle anlattım' dedi.