AA'dan 'Fotoğrafçılık Eğitimi'
Anadolu Ajansı Haber Akademisi, AA'nın 97 yıllık fotoğraf deneyimini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla kapılarını fotoğrafseverlere açtı Fotoğraf sanatçısı Akoğul: 'Fotoğrafçılık, alet edevat işi gibi görünüyor. Beyni ve kalbi az kullanırsanız elbette alet ve edevat işidir. Beyni, yüreği, yaşamı, insanlığı, hümanizmayı fazla kullanırsanız çok basit bir şeydir'
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Melih Akoğul, 'Fotoğrafçılık, alet edevat işi gibi görünüyor. Beyni ve kalbi az kullanırsanız elbette alet ve edevat işidir. Beyni, yüreği, yaşamı, insanlığı, hümanizmayı fazla kullanırsanız çok basit bir şeydir.' dedi.
Anadolu Ajansı Haber Akademisi Koordinatörlüğü tarafından, AA'nın fotoğraf alanındaki deneyimini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla 'Fotoğrafçılık Eğitimi' düzenlendi.
Akoğul, AA Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilen eğitim programında, 40 yıllık fotoğrafçılık deneyimlerini ve tecrübelerini fotoğrafseverlerle paylaştı.
Klasik foto muhabirliği yapmanın, dünyada yaşanan gelişmeleri başka insanlara göstermek üzerine kurulduğunu belirten Akoğul, 'Bu bir adanmışlıktır, kendi hayatım için de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Bazen sizi iterler, bazen kendiniz gidersiniz. Dünya şöyle bir şeydir, önünüzdekinin hızıdır, sizin dünyadaki hızınız. Önünde rehberi olmayan hiç kimseyi tanımıyorum, bu ya hocanız, ustanızdır veya bir edebiyatçı, şair, sanat veya fotoğraf sanat tarihidir.' şeklinde konuştu.
Akoğul, fotoğrafçılığın teknolojiden ziyade manevi boyutunun olduğuna dikkati çekerek, 'Fotoğrafçılık, alet edevat işi gibi görünüyor. Beyni ve kalbi az kullanırsanız elbette alet ve edevat işidir. Beyni, yüreği, yaşamı, insanlığı, hümanizmayı fazla kullanırsanız çok basit bir şeydir.' ifadelerini kullandı.
- 'Disiplinin kendisinden yararlanılarak bir yere gelmenin imkanı yoktur'
Akoğul, fotoğraf çekmeye 1977'de başladığını anlatırken, ilk fotoğraf makinesini 14 yaşındayken aldığını ve o günden beri bırakmadığını söyledi.
Fotoğraf serüvenine edebiyatın ve şiirin de büyük katkıları olduğunu dile getiren Akoğul, bu disiplinlerin sanatına önemli katkılar yaptığını belirtti.
Akoğul, çocukluk yaşlarında foto muhabiri olmak istediğini aktararak, şunları kaydetti
'İstanbul Cağaloğlu'nda İran Konsolosluğu'nda bir baskın olmuştu. Benimde o zamanlar elimde Praktica Super TL2 Doğu Alman malı, o zaman Almanya iki taneydi ve teyzemin hediye ettiği bir fotoğraf makinem vardı. O çatışmada polislerle konsolosluk arasında kalmıştım ve akşam eve geldiğim zaman bir düşündüm ki 'Ben ne yapıyorum, bu çok delice bir şey.' dedim. Anladım ki bir olayı hayal etmekle o olayın içinde olmak çok önemlidir. Ve bir karar verdim, ya gazeteci olacaktım ya fotoğrafçı ben de içinde fotoğrafın da olduğu Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı'nı tercih ettim.'
Eğitim programı, 2 Mayıs Salı günü sona erecek.
Kaynak: AA
Anadolu Ajansı Haber Akademisi Koordinatörlüğü tarafından, AA'nın fotoğraf alanındaki deneyimini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla 'Fotoğrafçılık Eğitimi' düzenlendi.
Akoğul, AA Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilen eğitim programında, 40 yıllık fotoğrafçılık deneyimlerini ve tecrübelerini fotoğrafseverlerle paylaştı.
Klasik foto muhabirliği yapmanın, dünyada yaşanan gelişmeleri başka insanlara göstermek üzerine kurulduğunu belirten Akoğul, 'Bu bir adanmışlıktır, kendi hayatım için de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Bazen sizi iterler, bazen kendiniz gidersiniz. Dünya şöyle bir şeydir, önünüzdekinin hızıdır, sizin dünyadaki hızınız. Önünde rehberi olmayan hiç kimseyi tanımıyorum, bu ya hocanız, ustanızdır veya bir edebiyatçı, şair, sanat veya fotoğraf sanat tarihidir.' şeklinde konuştu.
Akoğul, fotoğrafçılığın teknolojiden ziyade manevi boyutunun olduğuna dikkati çekerek, 'Fotoğrafçılık, alet edevat işi gibi görünüyor. Beyni ve kalbi az kullanırsanız elbette alet ve edevat işidir. Beyni, yüreği, yaşamı, insanlığı, hümanizmayı fazla kullanırsanız çok basit bir şeydir.' ifadelerini kullandı.
- 'Disiplinin kendisinden yararlanılarak bir yere gelmenin imkanı yoktur'
Akoğul, fotoğraf çekmeye 1977'de başladığını anlatırken, ilk fotoğraf makinesini 14 yaşındayken aldığını ve o günden beri bırakmadığını söyledi.
Fotoğraf serüvenine edebiyatın ve şiirin de büyük katkıları olduğunu dile getiren Akoğul, bu disiplinlerin sanatına önemli katkılar yaptığını belirtti.
Akoğul, çocukluk yaşlarında foto muhabiri olmak istediğini aktararak, şunları kaydetti
'İstanbul Cağaloğlu'nda İran Konsolosluğu'nda bir baskın olmuştu. Benimde o zamanlar elimde Praktica Super TL2 Doğu Alman malı, o zaman Almanya iki taneydi ve teyzemin hediye ettiği bir fotoğraf makinem vardı. O çatışmada polislerle konsolosluk arasında kalmıştım ve akşam eve geldiğim zaman bir düşündüm ki 'Ben ne yapıyorum, bu çok delice bir şey.' dedim. Anladım ki bir olayı hayal etmekle o olayın içinde olmak çok önemlidir. Ve bir karar verdim, ya gazeteci olacaktım ya fotoğrafçı ben de içinde fotoğrafın da olduğu Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı'nı tercih ettim.'
Eğitim programı, 2 Mayıs Salı günü sona erecek.