Tarihi Konak, Restorasyonla Sanatçı Oteli Olacak
Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından pansiyon olarak kullanılan tesis; tarihi yapısına uygun olarak yapılacak restorasyon çalışmaları ile birlikte sanatçı oteli haline getirilecek. Sanatın ilelebet kalacak bir değer olduğuna vurgu yapan Vali Ali Kaban, "Zonguldak’ı hala sanat üzerinden okuyamıyoruz. Hep üretim üzerinden okuyoruz. Bir bakıyorsunuz kömürü daha ucuz geldiği anda üretimin bir değeri kalmıyor" diye konuştu.
Zonguldak Valisi Ali Kaban; beraberinde BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, TTK Genel Müdür Vekili Ercan Gebeş, TSO Başkanı Metin Demir ve İl Özel İdaresi temsilcileri ile birlikte Üzülmez Mahallesi’nde bulunan pansiyonda incelemelerde bulundu. 1941 yılında sosyal tesis olarak faaliyete geçen bina, bir süre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca huzurevi olarak kullanıldı. Tesis, TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğünce pansiyon olarak işletilmeye devam ediyor.
Üç katlı tarihi binanın merdivenleri de ahşaptan oluşuyor. Binanın tarihi dokusuyla her bir odasının sanatçılar için tahsis edilebileceğini anlatan Vali Kaban, Knidos Kültür ve Sanat Akademisi ve Portakal Çiçeği Sanat Kolonisi’nden sonra Üzülmez’deki binanın faaliyete geçeceğini aktardı. Kaban, şöyle devam etti:
"Daha önce ülkemizde muhtelif yerlerde hatta iki yerde birisi Knidos’ta var. Bir de Sapanca’da Portakal Çiçeği diye iki tane sanatçılar için özel olarak yapılmış, onların gelip kaldıkları ve buralarda eserlerini verip bu eserlerini oraya bağışladıkları bir sistem var. Burası da İnşallah üçüncüsü olacak. Burayı biz sanatçı konuk evi ve çalışma atölyeleri olarak düşünüyoruz. Ülkemizdeki bir çok güzel sanatlar alanında çaba sarf eden, emek veren sanatçımızın bu kadar coğrafyayı, bu kadar güzel bir tarihi pas geçmemesi için bizim onları tutacağımız, konuk edeceğimiz bir yere ihtiyaç vardı. O anlamda Rumbaki Konağı iyi bir yer olarak gözüktü. Hali hazırda bir tür otel gibi, konuk evi olarak kullanılıyor. Burayı üniversitemiz de hakikaten çok değerli çalışmaları olan Ali Azkar Çakmakçı hocamızın da içinde bulunduğu sanatçılardan oluşan bir vakıf kurup, bu vakfın kullanımına verecek tarzda Özel İdaremizle birlikte bir çalışma planladık. Burası aynı zamanda Üzülmez Kültür Vadisi’nin tepesinde yer alan bir yapıdır. Bunu özellikle de gerek Rumbaki Konağı adını koruyarak devam ettirmek durumundayız. Türkiye böyle birlikteliğin etnik yapısıyla, kendi durduğu yerin iç içe olduğu bir dünyayı ifade eden bir ülke. Burada her bir odada yaşayan sanatçılarımızdan o vakıf kendisi bunu yapacak, tahsis edecek o sanatçılarımız değişik tarihlerde gelecekler. Başkaları gelecek kalacak. Onlar burada ürünlerini verdikten sonra vakıfa bağışlayacaklar. Vakıf da bunları modern sanatlar müzesinde ya teşhir edecekler veyahutta gelir sağlamak amacıyla onları satarak varlığını devam ettirmeye bakacaklar. Zonguldak’ın gerek turizm, gerek sanat alanında bir türlü yerini bulamadığı, hak ettiği yeri bulmamıza vesile olur diye düşünüyorum. Zonguldak’ı hala sanat üzerinden okuyamıyoruz. Hep üretim üzerinden okuyoruz. Bir bakıyorsunuz kömürü daha ucuz geldiği anda üretimin bir değeri kalmıyor. Sanatın öyle bir şeyi yok. Sanat ilelebet kalacak bir değer."
Kaynak: İHA
Üç katlı tarihi binanın merdivenleri de ahşaptan oluşuyor. Binanın tarihi dokusuyla her bir odasının sanatçılar için tahsis edilebileceğini anlatan Vali Kaban, Knidos Kültür ve Sanat Akademisi ve Portakal Çiçeği Sanat Kolonisi’nden sonra Üzülmez’deki binanın faaliyete geçeceğini aktardı. Kaban, şöyle devam etti:
"Daha önce ülkemizde muhtelif yerlerde hatta iki yerde birisi Knidos’ta var. Bir de Sapanca’da Portakal Çiçeği diye iki tane sanatçılar için özel olarak yapılmış, onların gelip kaldıkları ve buralarda eserlerini verip bu eserlerini oraya bağışladıkları bir sistem var. Burası da İnşallah üçüncüsü olacak. Burayı biz sanatçı konuk evi ve çalışma atölyeleri olarak düşünüyoruz. Ülkemizdeki bir çok güzel sanatlar alanında çaba sarf eden, emek veren sanatçımızın bu kadar coğrafyayı, bu kadar güzel bir tarihi pas geçmemesi için bizim onları tutacağımız, konuk edeceğimiz bir yere ihtiyaç vardı. O anlamda Rumbaki Konağı iyi bir yer olarak gözüktü. Hali hazırda bir tür otel gibi, konuk evi olarak kullanılıyor. Burayı üniversitemiz de hakikaten çok değerli çalışmaları olan Ali Azkar Çakmakçı hocamızın da içinde bulunduğu sanatçılardan oluşan bir vakıf kurup, bu vakfın kullanımına verecek tarzda Özel İdaremizle birlikte bir çalışma planladık. Burası aynı zamanda Üzülmez Kültür Vadisi’nin tepesinde yer alan bir yapıdır. Bunu özellikle de gerek Rumbaki Konağı adını koruyarak devam ettirmek durumundayız. Türkiye böyle birlikteliğin etnik yapısıyla, kendi durduğu yerin iç içe olduğu bir dünyayı ifade eden bir ülke. Burada her bir odada yaşayan sanatçılarımızdan o vakıf kendisi bunu yapacak, tahsis edecek o sanatçılarımız değişik tarihlerde gelecekler. Başkaları gelecek kalacak. Onlar burada ürünlerini verdikten sonra vakıfa bağışlayacaklar. Vakıf da bunları modern sanatlar müzesinde ya teşhir edecekler veyahutta gelir sağlamak amacıyla onları satarak varlığını devam ettirmeye bakacaklar. Zonguldak’ın gerek turizm, gerek sanat alanında bir türlü yerini bulamadığı, hak ettiği yeri bulmamıza vesile olur diye düşünüyorum. Zonguldak’ı hala sanat üzerinden okuyamıyoruz. Hep üretim üzerinden okuyoruz. Bir bakıyorsunuz kömürü daha ucuz geldiği anda üretimin bir değeri kalmıyor. Sanatın öyle bir şeyi yok. Sanat ilelebet kalacak bir değer."