Niğde'de Göz İçi İğne Tedavisine Başlandı
Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, ’göz içi iğne tedavisi’ hizmeti verilmeye başlandı. Tedavi ile sarı nokta, şeker ve retina damar tıkanıklığı hastalıklarına çözüm bulunuyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Rüveyde Bolaç Unculu,“Retina tedavisinde güncel tedavi yöntemleri arasında göz içine enjeksiyonlar yani iğne tedavileri yer almaktadır. Gözün yüzeyine damlatılan damlalar ya da sürülen merhemler retina tabakası dediğimiz gözün arka iç kısmında yer alan tabakada etkili olamamaktadır. Bu nedenle göz iç boşluğuna çok küçük iğnelerle çok az miktarda ilaç enjekte edilerek ilacın göz içine doğrudan ulaşması sağlanabilmektedir. Uygulama göz içine yapıldığından vücudun diğer dokularına yan etki gösterme oranı ise çok çok düşüktür. Göz içi iğne tedavisi başlıca sarı nokta hastalığında, şeker hastalığında ve retina damar tıkanıklığında yapılmaktadır” dedi.
Sarı nokta hastalığının Türkiye’de ve dünyada 50 yaş üzerindeki kişilerde en sık körlük nedeni olduğuna ifade eden Op. Dr. Unculu, “Hastaların ilk başvuru şikayeti görme düzeyinde azalma, karşılarındaki kişinin yüzünü görememe ve görmede kırılma şeklinde olmaktadır. Muayeneyi takiben teşhisi doğrulamak, yapılacak tedavi şeklini belirlemek ve takipler için bazı tetkikler yapılmaktadır. Göz anjiyografisi ve retina tomografisi en sık kullanılan tetkiklerdir. Göz anjiografisinde yeni damar oluşumu ve retina tomografisinde görme merkezinde ödem(sıvı toplanması) varsa göz içi iğne yapılmaktadır. Görme merkezindeki kanamalı lezyonlar bu iğneler yardımıyla kurutulabilmekte ve hastalarımızın görmesi korunabilmektedir. Erken tedavi ile de görme artışı sağlanabilmektedir" diye konuştu.
Göz içi iğne tedavisinin kolay ve ağrısız olduğunu vurgulayan Op. Dr. Unculu, “Şekere bağlı retina hastalığının seyri sırasında ise herhangi bir zamanda, zayıflayan damarlardan sızan kan ve sıvı görme merkezinde birikebilir. Bu birikim görmenin bulanıklaşmasına neden olabilir. Göz anjiografisi ve retina tomografisi ile ödem tespit edilen hastalarda göz içine iğne yapılması damarlardaki sızıntının neden olduğu ödemin hızlıca gerilemesine ve görme artışının sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Yine retina toplardamar tıkanıklığı mevcut hastalarda görme merkezinde ödem eşlik ediyorsa erken dönemde yapılan enjeksiyonlar ile hasta daha önceki mevcut görme düzeyine kavuşabilmektedir. Tedavinin Hastaların çok büyük bir kısmı gözünün içine iğne yapılması teriminden korkmasına rağmen uygulaması son derece kolay ve ağrısızdır. Ameliyathane koşullarında hastanın gözü damla ile uyuşturularak göz ve çevresi antiseptik solüsyon ile temizlendikten sonra çok ince bir iğne ile iki saniyede gözün beyaz kısmından göz içine ilaç enjekte edilerek işlem tamamlanmaktadır. İğneden sonra oldukça nadir görülen göz içi enfeksiyon riskini önlemek için antibiyotik damla yazılarak hasta taburcu edilmektedir. Hasta iğneden bir gün sonra ve bir ay sonra kontrole çağrılmaktadır. Bazı hastalarda tek enjeksiyon yeterli olabilmekle birlikte tekrarlayan enjeksiyonlar gerekebilmektedir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Sarı nokta hastalığının Türkiye’de ve dünyada 50 yaş üzerindeki kişilerde en sık körlük nedeni olduğuna ifade eden Op. Dr. Unculu, “Hastaların ilk başvuru şikayeti görme düzeyinde azalma, karşılarındaki kişinin yüzünü görememe ve görmede kırılma şeklinde olmaktadır. Muayeneyi takiben teşhisi doğrulamak, yapılacak tedavi şeklini belirlemek ve takipler için bazı tetkikler yapılmaktadır. Göz anjiyografisi ve retina tomografisi en sık kullanılan tetkiklerdir. Göz anjiografisinde yeni damar oluşumu ve retina tomografisinde görme merkezinde ödem(sıvı toplanması) varsa göz içi iğne yapılmaktadır. Görme merkezindeki kanamalı lezyonlar bu iğneler yardımıyla kurutulabilmekte ve hastalarımızın görmesi korunabilmektedir. Erken tedavi ile de görme artışı sağlanabilmektedir" diye konuştu.
Göz içi iğne tedavisinin kolay ve ağrısız olduğunu vurgulayan Op. Dr. Unculu, “Şekere bağlı retina hastalığının seyri sırasında ise herhangi bir zamanda, zayıflayan damarlardan sızan kan ve sıvı görme merkezinde birikebilir. Bu birikim görmenin bulanıklaşmasına neden olabilir. Göz anjiografisi ve retina tomografisi ile ödem tespit edilen hastalarda göz içine iğne yapılması damarlardaki sızıntının neden olduğu ödemin hızlıca gerilemesine ve görme artışının sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Yine retina toplardamar tıkanıklığı mevcut hastalarda görme merkezinde ödem eşlik ediyorsa erken dönemde yapılan enjeksiyonlar ile hasta daha önceki mevcut görme düzeyine kavuşabilmektedir. Tedavinin Hastaların çok büyük bir kısmı gözünün içine iğne yapılması teriminden korkmasına rağmen uygulaması son derece kolay ve ağrısızdır. Ameliyathane koşullarında hastanın gözü damla ile uyuşturularak göz ve çevresi antiseptik solüsyon ile temizlendikten sonra çok ince bir iğne ile iki saniyede gözün beyaz kısmından göz içine ilaç enjekte edilerek işlem tamamlanmaktadır. İğneden sonra oldukça nadir görülen göz içi enfeksiyon riskini önlemek için antibiyotik damla yazılarak hasta taburcu edilmektedir. Hasta iğneden bir gün sonra ve bir ay sonra kontrole çağrılmaktadır. Bazı hastalarda tek enjeksiyon yeterli olabilmekle birlikte tekrarlayan enjeksiyonlar gerekebilmektedir" ifadelerini kullandı.