'Beyrut'ta Bir Mezar Kaldı' Konferansı
Osmanlı döneminin son şairlerinden Abdülhak Hamit Tarhan'ın eşinin ölümü üzerine kaleme aldığı 'Makber'şiiri için 'Beyrut'ta bir mezar kaldı' başlığıyla konferans yapıldı Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Polat: '(Sen öldün öyleyse ölüm güzeldir) mısrası en etkilendiğim mısralar arasında. İnsanlardaki en temel korku ölüm ve sevdiğinden ayrılma korkusu. Ona en büyük acıyı veren ölümü sonunda güzelleştiriyor. Çünkü, 'Sevdiğim ölmüşse ölüm de güzelleşebilir' diye düşünüyor'
Lübnan'da Osmanlı döneminin son şairlerinden Abdülhak Hamit Tarhan'ın eşinin ölümü üzerine kaleme aldığı Makber şiiri için 'Beyrut'ta bir mezar kaldı' başlığıyla konferans düzenlendi.
Beyrut'taki Yunus Emre Enstitüsü'nde düzenlenen konferansta, şair, siyasetçi ve diplomat Tarhan'ın, Beyrut'ta ölen eşi Fatıma Tarhan adına 'Makber' başlığıyla kaleme aldığı şiiri konuşuldu.
Konferansta konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. İbrahim Ethem Polat, şair Abdülhak Hamit Tarhan'ın hayat hikayesini ve eşiyle beraber Beyrut'a uzanan yolculuğunu anlatarak, 'Makber' şiirinden Arapçaya çevirdiği çeşitli pasajları davetlilere okudu.
Konferansa, Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliğinden diplomatların yanı sıra Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Cengiz Eroğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Polat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk edebiyatındaki en büyük manzum şiiri yazan şair-i azam ismiyle anılan Abdülhak Hamit Tarhan'ın eşinin Beyrut'ta defnedilmiş olması sebebiyle kendisinin kentte bulunduğunu ifade etti.
Tarhan'ın 'Makber' şiirinin 20 mısrasını Arapçaya çevirdiğini belirten Polat, şairin hayatını şöyle anlattı:
'Abdülhak Hamit Tarhan çok köklü bir aileden geliyor, ayrıca iyi bir eğitim almış olan bir şair, edebiyatçı ve diplomat. Başta Mumbai ve Paris olmak üzere pek çok ülkede büyükelçilik de yaptı. Aynı zamanda cumhuriyet döneminde de İstanbul milletvekili olarak görev almış bir şairimiz.'
Şair Tarhan'ın Mumbai'deki görevi sırasında eşinin vereme yakalandığını ve tedavi için İstanbul'a dönmeye karar verdiklerini belirten Polat, 'Beyrut yakınlarında hastalık iyice ilerleyince gemiden Beyrut'a iniyorlar. Birkaç gün sonra verem iyice nüksedince eşi Fatıma Hanım'ın vefatı gerçekleşiyor. Kendisi 40 gün boyunca Beyrut'ta kalıp eşini ziyarette bulunup içinde isyan hüzün ve yakarışı içeren 2 bin 352 beyitten oluşan ve Türk edebiyatının en uzun manzum mersiye türündeki Makber'i yazıyor.' dedi.
Polat, Tarhan'ın 40'ıncı gün Beyrut'tan ayrıldığını ifade ederek, şiirde kendisini en çok etkileyen mısralara yönelik de '(Sen öldün öyleyse ölüm güzeldir) mısrası en etkilendiğim mısralar arasında. İnsanlardaki en temel korku, ölüm ve sevdiğinden ayrılma korkusu. Ona en büyük acıyı veren ölümü sonunda güzelleştiriyor. Çünkü, 'Sevdiğim ölmüşse ölüm de güzelleşebilir' diye düşünüyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Beyrut'taki Yunus Emre Enstitüsü'nde düzenlenen konferansta, şair, siyasetçi ve diplomat Tarhan'ın, Beyrut'ta ölen eşi Fatıma Tarhan adına 'Makber' başlığıyla kaleme aldığı şiiri konuşuldu.
Konferansta konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. İbrahim Ethem Polat, şair Abdülhak Hamit Tarhan'ın hayat hikayesini ve eşiyle beraber Beyrut'a uzanan yolculuğunu anlatarak, 'Makber' şiirinden Arapçaya çevirdiği çeşitli pasajları davetlilere okudu.
Konferansa, Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliğinden diplomatların yanı sıra Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Cengiz Eroğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
Polat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk edebiyatındaki en büyük manzum şiiri yazan şair-i azam ismiyle anılan Abdülhak Hamit Tarhan'ın eşinin Beyrut'ta defnedilmiş olması sebebiyle kendisinin kentte bulunduğunu ifade etti.
Tarhan'ın 'Makber' şiirinin 20 mısrasını Arapçaya çevirdiğini belirten Polat, şairin hayatını şöyle anlattı:
'Abdülhak Hamit Tarhan çok köklü bir aileden geliyor, ayrıca iyi bir eğitim almış olan bir şair, edebiyatçı ve diplomat. Başta Mumbai ve Paris olmak üzere pek çok ülkede büyükelçilik de yaptı. Aynı zamanda cumhuriyet döneminde de İstanbul milletvekili olarak görev almış bir şairimiz.'
Şair Tarhan'ın Mumbai'deki görevi sırasında eşinin vereme yakalandığını ve tedavi için İstanbul'a dönmeye karar verdiklerini belirten Polat, 'Beyrut yakınlarında hastalık iyice ilerleyince gemiden Beyrut'a iniyorlar. Birkaç gün sonra verem iyice nüksedince eşi Fatıma Hanım'ın vefatı gerçekleşiyor. Kendisi 40 gün boyunca Beyrut'ta kalıp eşini ziyarette bulunup içinde isyan hüzün ve yakarışı içeren 2 bin 352 beyitten oluşan ve Türk edebiyatının en uzun manzum mersiye türündeki Makber'i yazıyor.' dedi.
Polat, Tarhan'ın 40'ıncı gün Beyrut'tan ayrıldığını ifade ederek, şiirde kendisini en çok etkileyen mısralara yönelik de '(Sen öldün öyleyse ölüm güzeldir) mısrası en etkilendiğim mısralar arasında. İnsanlardaki en temel korku, ölüm ve sevdiğinden ayrılma korkusu. Ona en büyük acıyı veren ölümü sonunda güzelleştiriyor. Çünkü, 'Sevdiğim ölmüşse ölüm de güzelleşebilir' diye düşünüyor.' değerlendirmesinde bulundu.