'Tecrübeden Norma Medeniyet' Başlıklı Konu SAÜ'de Ele Alındı
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) tarafından düzenlenen Çarşamba Konferanslarının bu haftaki konuğu Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer oldu.
Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen etkinlikte entelektüel gündemin en temel kavramlarından birini oluşturan “Medeniyet” kavram merkezli “Tecrübeden Norma Medeniyet” başlıklı konu ele alındı. Geleneksel dünyada din kavramının her şeyi kuşatan külli bir kavram olduğunu belirten Prof. Dr. Bedri Gencer, “Geleneksel dünyada dinin dışında bir şey yoktu. Ama modern dünyada din ve ekonomi, din ve ahlak, din ve siyaset gibi ayrılmalar ortaya çıkmıştır. Bu ayrılma ve sekülerleşme sürecinde dine alternatif olarak ortaya çıkan temel kavram da medeniyet kavramıdır. Medeniyet kavramı son iki asırdır Batı gibi İslam dünyasının da temel tartışma konularından birini oluşturmaktadır” dedi.
Medeniyetin üç eksen ile anlatılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Gencer, “Medeniyetin birinci ekseni ana eksenimiz ‘kadim ve modern anlamda medeniyettir. İkinci eksen ise ‘medeniyetin Batılı ve İslami ülkelerde anlamıdır. Üçüncü eksenimiz; ‘son emperyal devirde medeniyet’ ne ifade ediyor? ’Ulus devletlerinde’ ne ifade ediyor? Ve ulus devletlerden çıkış sürecinde ne ifade ediyor? Bu üç eksende medeniyet tahlili yapılmalıdır” ifadelerini kullandı. Kelimelerin etimolojisinin, arkasında yatan varlığı insana gösteren en kestirme yol olduğunu kaydeden Gencer, “Buna dayanarak medeniyet kavramı nereden geliyor? Medeniyet kavramı ‘Medine’den geliyor. Medine ise ‘din’ kelimesinden gelir ve dinin yaşandığı yer anlamına gelir. Medeniyet Medine kelimesinde temellendiği için öncelikle ‘medeniyet’ kelimesi bir tecrübeyi ifade ediyor. Tecrübenin zaman ve mekan olarak iki boyutu vardır. Mekan boyutunda, medeniyet ancak ve ancak bir Medine’de temellendirilir. İkincisi; Tecrübe yaşanmış olana atıf yapar. Mesela Orta Çağ Bağdat medeniyeti veya 16. asırda Bursa medeniyeti dediğimiz zaman tecrübeye atıf yapıyorsunuz. Yine klasik kaynaklara baktığımız zaman medeniyetin dört boyutu ortaya çıkıyor. Medeniyetin dört boyutu; içtimai, siyasi, hukuki ve ahlaki boyutlardır. Medeniyetin içtimai yani sosyal boyutu halk bazında olup, siyasi boyutu ise devlet olmaktadır. Hukuki boyutuna ise doğrudan medeniyet diyoruz. Teknik anlamda hukuki medeniyet şudur. Medeni hukukun egemen olduğu topluma medeniyet diyoruz. Dördüncü boyutuna ise insaniyet denmektedir. Medeniyet kavramı bu dört anlamda da kullanılabilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Bedri Gencer, medeniyet kavramındaki değişiklikler ile ilgili ise şunları söyledi: “Normalde meşrutiyet ilişkisine göre medeniyetin dine uygunluğu söz konusu iken, medeniyet eğer bir tecrübe ise dine uygun olmak zorundadır ve medeniyet dini yaşama tarzı demektir. Fakat Batıda dini krizlerden dolayı zamanla bizatihi medeniyetini, yani kendi pratiğini, kendi tecrübesini normatif hale getirmek zorunda kalmıştır. Emperyal devletler ile ulus devletleri arasındaki dönüşme, medeniyet izafesini de değiştirmiştir. Osmanlı Medeniyeti yerine Osmanlı Devleti denilmektedir. Meselenin özü şu; Kadim dünyada medeniyet bir tecrübe idi. Fakat medeniyet tecrübeden norma dönüştürülünce, sekülerleşme sürecinde artık dine izafe edilmeye başlanıyor. Yani Bağdat, Atina gibi şehre endeksli medeniyetten Hristiyan medeniyeti, Yahudi medeniyeti ve İslam medeniyeti gibi norma dönüştürülen bir medeniyet algısı oluşmuştur.”
Kaynak: İHA
Medeniyetin üç eksen ile anlatılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Gencer, “Medeniyetin birinci ekseni ana eksenimiz ‘kadim ve modern anlamda medeniyettir. İkinci eksen ise ‘medeniyetin Batılı ve İslami ülkelerde anlamıdır. Üçüncü eksenimiz; ‘son emperyal devirde medeniyet’ ne ifade ediyor? ’Ulus devletlerinde’ ne ifade ediyor? Ve ulus devletlerden çıkış sürecinde ne ifade ediyor? Bu üç eksende medeniyet tahlili yapılmalıdır” ifadelerini kullandı. Kelimelerin etimolojisinin, arkasında yatan varlığı insana gösteren en kestirme yol olduğunu kaydeden Gencer, “Buna dayanarak medeniyet kavramı nereden geliyor? Medeniyet kavramı ‘Medine’den geliyor. Medine ise ‘din’ kelimesinden gelir ve dinin yaşandığı yer anlamına gelir. Medeniyet Medine kelimesinde temellendiği için öncelikle ‘medeniyet’ kelimesi bir tecrübeyi ifade ediyor. Tecrübenin zaman ve mekan olarak iki boyutu vardır. Mekan boyutunda, medeniyet ancak ve ancak bir Medine’de temellendirilir. İkincisi; Tecrübe yaşanmış olana atıf yapar. Mesela Orta Çağ Bağdat medeniyeti veya 16. asırda Bursa medeniyeti dediğimiz zaman tecrübeye atıf yapıyorsunuz. Yine klasik kaynaklara baktığımız zaman medeniyetin dört boyutu ortaya çıkıyor. Medeniyetin dört boyutu; içtimai, siyasi, hukuki ve ahlaki boyutlardır. Medeniyetin içtimai yani sosyal boyutu halk bazında olup, siyasi boyutu ise devlet olmaktadır. Hukuki boyutuna ise doğrudan medeniyet diyoruz. Teknik anlamda hukuki medeniyet şudur. Medeni hukukun egemen olduğu topluma medeniyet diyoruz. Dördüncü boyutuna ise insaniyet denmektedir. Medeniyet kavramı bu dört anlamda da kullanılabilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Bedri Gencer, medeniyet kavramındaki değişiklikler ile ilgili ise şunları söyledi: “Normalde meşrutiyet ilişkisine göre medeniyetin dine uygunluğu söz konusu iken, medeniyet eğer bir tecrübe ise dine uygun olmak zorundadır ve medeniyet dini yaşama tarzı demektir. Fakat Batıda dini krizlerden dolayı zamanla bizatihi medeniyetini, yani kendi pratiğini, kendi tecrübesini normatif hale getirmek zorunda kalmıştır. Emperyal devletler ile ulus devletleri arasındaki dönüşme, medeniyet izafesini de değiştirmiştir. Osmanlı Medeniyeti yerine Osmanlı Devleti denilmektedir. Meselenin özü şu; Kadim dünyada medeniyet bir tecrübe idi. Fakat medeniyet tecrübeden norma dönüştürülünce, sekülerleşme sürecinde artık dine izafe edilmeye başlanıyor. Yani Bağdat, Atina gibi şehre endeksli medeniyetten Hristiyan medeniyeti, Yahudi medeniyeti ve İslam medeniyeti gibi norma dönüştürülen bir medeniyet algısı oluşmuştur.”