Bakanlıktan 'Sit Alanları' Açıklaması
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca bazı basın yayın organlarında yer alan 'Doğal Sit Alanları İmara Açılıyor' başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilerek, sit alanlarının bilimsel kriterler ışığında yeniden değerlendirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğü bildirildi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: 'Yöre halkının kabul edemeyeceği hiçbir çalışma geçerlilik kazanmayacaktır. Doğal sit alanlarının korunarak, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için bilimsel kriterler çerçevesinde yapılan çalışmaların halkımız tarafından doğru anlaşılması en büyük dileğimizdir'
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, sit alanlarının bilimsel kriterler ışığında yeniden değerlendirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğü ve bu konuda yöre halkının kabul edemeyeceği hiçbir çalışmanın geçerlilik kazanmayacağı bildirildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, bazı basın yayın organlarında yer alan 'Doğal Sit Alanları İmara Açılıyor' başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, bakanlığın 2014'te doğal sit alanlarının korunarak, gelecek nesillere aktarılması amacıyla sit alanlarının bilimsel kriterler ışığında yeniden değerlendirilmesi için bir çalışma başlattığı anımsatıldı.
Bu kapsamda Türkiye genelinde 22 bölgeye ayrılan çalışmaların 2014'te ihale edilerek, 'Ekolog, Ornitolog (Kuş uzmanı), Memeli Uzmanı, Botanik Uzmanı, Omurgasız Uzmanı, Herpetelog (Sürüngen Uzmanı), Hidrojeolog ve Peyzaj mimarından' oluşan uzmanların içerisinde yer aldığı müşavir firmalarca hazırlandığı kaydedildi.
Açıklamada, 'Önceki dönemlerde yurt sathında belirlenmiş olan doğal sit alanlarının ekolojik değerler göz önünde bulundurulmaksızın ve canlı türlerinin doğal yaşamlarını değerlendirmeden bilimsel verilerden uzak olarak yapılmış olması ve aynı zamanda güncelliğini yitirmesinden dolayı bölge insanlarından gelen yoğun talepler bu tür bir çalışmayı zorunlu kılmıştır.' değerlendirmesine yer verildi.
Bu alanda yapılan çalışmaların esas amacının biyolojik çeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların korunması ve devamlılığının sağlanması olduğu vurgulanan açıklamada, aynı zamanda başta kıyı bölgeleri olmak üzere orman köylerinde ve doğal sit alanlarındaki köy yerleşim alanlarında yaşayan vatandaşların oturdukları evlerini dahi tamir edememeleri gibi sorunlara ilkesel çözümler getirilmesinin de hedeflendiği aktarıldı.
- Sit alanlarına yönelik tanımlar
Sit alanlarının değerlendirilmesi görevinin 2011'de yayımlanan kanun hükmünde kararname ile bakanlığa verildiği hatırlatılan açıklamada, yapılan çalışmalarla 1. 2. ve 3. derece sit kavramlarının kaldırıldığı, bunun yerine daha kesin ve bilimsel kriterlere sahip 'Kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları' tanımlarının getirildiği bildirildi.
- 'Çalışmalar henüz bakanlığımıza dahi intikal etmiş değildir'
Açıklamada, yapılan bu çalışmalar ışığında bir yandan eski 1, 2, 3. derece doğal sit alanlarından daha yüksek bilimsel koruma statüleri getirilirken, diğer yandan kırsal alanda yaşayan ve günlük yaşamını sit kurallarından dolayı sürdürmekte zorluk çeken insanların problemlerinin çözümü için formüller üretildiği vurgulandı.
Çalışmaların kurum görüşleri için belediyelere gönderildiği, ön çalışma niteliğindeki bu paftalarla ilgili bütün kurumların ve yöre halkının görüşlerine müracaat edildiği belirtilen açıklamada, 'Çalışmalar henüz bakanlığımıza dahi intikal etmiş değildir. Kurum görüşleri neticesinde Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonlarının titiz incelemesine tabi tutulacak ve burada alınacak kararlar nihai incelemeler için bakanlığımıza gönderilecektir.' ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
'Bakanlığımız, çarpık şehirler ve tatil yöreleri üretmiş, sürekli olarak imar rantından beslenerek yaşanmaz çevrelere insanlarımızı mahkum etmiş şehirleşme politikalarını reddetmektedir. Yöre halkının kabul edemeyeceği hiçbir çalışma geçerlilik kazanmayacaktır. Doğal sit alanlarının korunarak, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için bilimsel kriterler çerçevesinde yapılan çalışmaların halkımız tarafından doğru anlaşılması en büyük dileğimizdir.'
- Koruma alanlarının tanımları
Açıklamaya göre, bu düzenleme çerçevesinde 'Kesin korunacak alanlar', 'Kaynak değerlerinin korunması için alan kullanımı ve alana tüm etkilerin sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin dahi engellendiği alanlar' olarak tanımlanıyor. Bu alanların içerisinde bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü eko-sistemler ve türler bulunuyor.
Söz konusu kategoriye giren alanlar, daha önce 1. derece doğal sit alanı olan alanlardan daha yüksek dereceli koruma statüsüne sahip olup, kesin yapı yasağı içeriyor.
'Nitelikli doğal koruma alanları' ise 'Doğal yapısı değişmemiş veya az değişmiş, insan faaliyetleri tarafından etkilenmemiş, doğal süreçlerin hakim olduğu, koruma amaçlarına uygun olarak yörede yaşayanların alanın mevcut kaynaklarını kullanmasını sağlayarak doğal hayata dayalı geleneksel yaşam şekillerinin korunduğu alanlar' olarak tanımlanıyor.
Daha önce 2. derece doğal sit alanı olan alanlardan daha yüksek, neredeyse 1. derece koruma statüsüne yakın olan bu kategorideki alanlarda sadece teknik altyapı tesisleri ile belli ölçülerde bungalov türü doğal yapılara izin veriliyor.
Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları da mevzuatta 'Kesin korunacak hassas alanlar ve nitelikli doğal koruma alanlarını etkileyen, bu koruma alanları ile bütünlük gösteren, korumaya katkı sağlayacak alanlar' olarak ifade ediliyor.
Mümkün olduğunda yerel halkın sosyal ve ekonomik kazançlarına katkı sağlanması hedeflenen bu alanlar, daha önce 3. derece doğal sit alanı olan alanlar statüsüne yakın bir kategoride yer alıyor. Buralarda düşük yoğunlukta turizm ve yerleşimlere izin veriliyor.
Kaynak: AA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, bazı basın yayın organlarında yer alan 'Doğal Sit Alanları İmara Açılıyor' başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, bakanlığın 2014'te doğal sit alanlarının korunarak, gelecek nesillere aktarılması amacıyla sit alanlarının bilimsel kriterler ışığında yeniden değerlendirilmesi için bir çalışma başlattığı anımsatıldı.
Bu kapsamda Türkiye genelinde 22 bölgeye ayrılan çalışmaların 2014'te ihale edilerek, 'Ekolog, Ornitolog (Kuş uzmanı), Memeli Uzmanı, Botanik Uzmanı, Omurgasız Uzmanı, Herpetelog (Sürüngen Uzmanı), Hidrojeolog ve Peyzaj mimarından' oluşan uzmanların içerisinde yer aldığı müşavir firmalarca hazırlandığı kaydedildi.
Açıklamada, 'Önceki dönemlerde yurt sathında belirlenmiş olan doğal sit alanlarının ekolojik değerler göz önünde bulundurulmaksızın ve canlı türlerinin doğal yaşamlarını değerlendirmeden bilimsel verilerden uzak olarak yapılmış olması ve aynı zamanda güncelliğini yitirmesinden dolayı bölge insanlarından gelen yoğun talepler bu tür bir çalışmayı zorunlu kılmıştır.' değerlendirmesine yer verildi.
Bu alanda yapılan çalışmaların esas amacının biyolojik çeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların korunması ve devamlılığının sağlanması olduğu vurgulanan açıklamada, aynı zamanda başta kıyı bölgeleri olmak üzere orman köylerinde ve doğal sit alanlarındaki köy yerleşim alanlarında yaşayan vatandaşların oturdukları evlerini dahi tamir edememeleri gibi sorunlara ilkesel çözümler getirilmesinin de hedeflendiği aktarıldı.
- Sit alanlarına yönelik tanımlar
Sit alanlarının değerlendirilmesi görevinin 2011'de yayımlanan kanun hükmünde kararname ile bakanlığa verildiği hatırlatılan açıklamada, yapılan çalışmalarla 1. 2. ve 3. derece sit kavramlarının kaldırıldığı, bunun yerine daha kesin ve bilimsel kriterlere sahip 'Kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları' tanımlarının getirildiği bildirildi.
- 'Çalışmalar henüz bakanlığımıza dahi intikal etmiş değildir'
Açıklamada, yapılan bu çalışmalar ışığında bir yandan eski 1, 2, 3. derece doğal sit alanlarından daha yüksek bilimsel koruma statüleri getirilirken, diğer yandan kırsal alanda yaşayan ve günlük yaşamını sit kurallarından dolayı sürdürmekte zorluk çeken insanların problemlerinin çözümü için formüller üretildiği vurgulandı.
Çalışmaların kurum görüşleri için belediyelere gönderildiği, ön çalışma niteliğindeki bu paftalarla ilgili bütün kurumların ve yöre halkının görüşlerine müracaat edildiği belirtilen açıklamada, 'Çalışmalar henüz bakanlığımıza dahi intikal etmiş değildir. Kurum görüşleri neticesinde Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonlarının titiz incelemesine tabi tutulacak ve burada alınacak kararlar nihai incelemeler için bakanlığımıza gönderilecektir.' ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
'Bakanlığımız, çarpık şehirler ve tatil yöreleri üretmiş, sürekli olarak imar rantından beslenerek yaşanmaz çevrelere insanlarımızı mahkum etmiş şehirleşme politikalarını reddetmektedir. Yöre halkının kabul edemeyeceği hiçbir çalışma geçerlilik kazanmayacaktır. Doğal sit alanlarının korunarak, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için bilimsel kriterler çerçevesinde yapılan çalışmaların halkımız tarafından doğru anlaşılması en büyük dileğimizdir.'
- Koruma alanlarının tanımları
Açıklamaya göre, bu düzenleme çerçevesinde 'Kesin korunacak alanlar', 'Kaynak değerlerinin korunması için alan kullanımı ve alana tüm etkilerin sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin dahi engellendiği alanlar' olarak tanımlanıyor. Bu alanların içerisinde bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü eko-sistemler ve türler bulunuyor.
Söz konusu kategoriye giren alanlar, daha önce 1. derece doğal sit alanı olan alanlardan daha yüksek dereceli koruma statüsüne sahip olup, kesin yapı yasağı içeriyor.
'Nitelikli doğal koruma alanları' ise 'Doğal yapısı değişmemiş veya az değişmiş, insan faaliyetleri tarafından etkilenmemiş, doğal süreçlerin hakim olduğu, koruma amaçlarına uygun olarak yörede yaşayanların alanın mevcut kaynaklarını kullanmasını sağlayarak doğal hayata dayalı geleneksel yaşam şekillerinin korunduğu alanlar' olarak tanımlanıyor.
Daha önce 2. derece doğal sit alanı olan alanlardan daha yüksek, neredeyse 1. derece koruma statüsüne yakın olan bu kategorideki alanlarda sadece teknik altyapı tesisleri ile belli ölçülerde bungalov türü doğal yapılara izin veriliyor.
Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları da mevzuatta 'Kesin korunacak hassas alanlar ve nitelikli doğal koruma alanlarını etkileyen, bu koruma alanları ile bütünlük gösteren, korumaya katkı sağlayacak alanlar' olarak ifade ediliyor.
Mümkün olduğunda yerel halkın sosyal ve ekonomik kazançlarına katkı sağlanması hedeflenen bu alanlar, daha önce 3. derece doğal sit alanı olan alanlar statüsüne yakın bir kategoride yer alıyor. Buralarda düşük yoğunlukta turizm ve yerleşimlere izin veriliyor.