Psikiyatri Uzmanı Mehlika Atmar; 'İntiharı Önlemede Çevreye Ve Aileye Büyük İş Düşüyor'
Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Uzmanı Mehlika Atmar, Niğde’de son 6 gün içerisinde gerçekleşen 3 intihar olayı ile bağlantılı olarak, yaptığı açıklamada, intiharı önlemede aile ve yakın çevreye önemli görevler düştüğünü söyledi.
İntiharların özellikle 15 ile 20’li yaşlar arasında artış gösterdiğini söyleyen Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, ‘‘Dünyada ve Türkiye’de intihar girişimleri genç ergenlerde ve ileri yaşlarda bir miktar artmaktadır. Özellikle gençlerde 15-20 yaşlarda intihar girişimlerde artış gözlemlenmektedir. Bunların intihar girişimleri neden arttığını gözlemlediğimizde daha çok ailesel faktörler olabilir, toplumsal faktörler olabilir bunlar risk faktörleri olarak değerlendirilebilir. Yine ergenlerde özellikle tamamlanmış intiharların erkeklerde daha fazla gözlemlendiğini söyleyebiliriz. Kadınlarda ise intihar girişimleri daha fazla gözleniyor. Erkeklerde genç veya yaşlı olsun işsizlik, bununla beraber ekonomik sorunlar, toplumsal baskılar, ailevi sorunlar, sosyal çevre ile ilgili birtakım sorunların olması risk faktörlerindendir. Daha önce intihar girişiminde bulunmak önemli bir risk faktörü olarak sayılabilmektedir.’’ dedi.
"İntiharı önlemede çevreye ve aileye büyük iş düşüyor-"
İntiharı önlemede çevreye ve aileye büyük iş düştüğünü vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Özellikle depresif belirtilerinin olduğu zaman intihar girişimlerinden şüphe duymamız gerekiyor. Bu depresif belirtiler umutsuzluk, artık gelecek ile ilgili planlarının olmaması, hayattan zevk almama uykusuzluk, değersizlik özellikle ama özellikle de ümitsizlik düşüncesinin olması intihar şüphesini artırır. Bu gibi belirtileri gözlemlediğimizde yani insanların normalden daha farklı davranmaya başladıklarında bir miktar sezebiliriz dikkatli bir gözlemle. Bu insanların hayatta ilgili kaygısı azalır, ümitleri yok olur. Toplumdan çevreden geri çekilme olur daha yalnız kalmayı tercih ederler. Aynı zamanda zaman zaman bu hayattan kurtulsam, ölsem de kurtulsam gibi cümleler de kurabilirler. Yakınlarımızda bunları gözlemlediğimizde bir doktora ya da bir psikiyatri uzmanına götürmemiz gerekiyor.’’ diye konuştu.
"Toplumda Psikiyatriye gelmek etiketlenmek olarak gözlemleniyor."
Toplum tarafından psikiyatriye gelmenin olumsuz bir durum olarak algılanmasından dolayı, insanların çekindiğini kaydeden Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, "Aileler ve kişi de psikiyatriye başvurmada kendini alıkoyabilir. Bunu konuyu özellikle medya aracılığıyla, seminerlerle anlatmamız gerekiyor, eğitim vermemiz gerekiyor. Psikiyatristten yardım almak burada en önemli etkenlerden birisidir. Bundan şüphelenirsek bunu açık açık sormaktan vazgeçmemeliyiz. Kendinizi öldürmeyi planladınız mı, ne şekilde planladınız, daha önce böyle bir şey yaptınız mı gibi sorular sormalıyız. Bu soruları açıklığa kavuşturmak lazım aklına getirir miyim diye bu soruları sormaktan kaçmamak lazım. Böyle bir şeyden şüpheleniliyorsa hiçbir şekilde ikna çabasına girmeden ya da yargılanmadan ya da vazgeçirme çabası içine girmemek gerekiyor. Sonrasında da aileye bilgi vermek ama intihar edecek diye değil, sadece bu dönemde yanında olun gibi, kabaca ne yaptığından haberdar olun, odaya gittiğinde ne yaptığını bilin gibi söylemlerde bulunuruz. Dışarıya sürekli yalnız gitmek istediğinde en azından yanında eşlik etmek istediğini teklif edin. Yani çok rahatsız etmeden gözlemlememiz gerekiyor. Bundan sonra da mümkün sıklıklarla bize tekrar getirmenizi istiyoruz. Tabi risk yüksek olduğunda yatış da verebiliyoruz. Kullanması için hastaya göre ilaçlar da verebiliyoruz altından depresif belirtiler görebiliyorsak. Bu konuda ailelere ve görevlilere büyük görevler düşüyor.’’ dedi.
"Mevsimler geçişlerde intiharlar artış gösteriyor"
Mevsim geçişlerinde ’de intiharların artığını vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, ‘‘Yine ruh sağlığı hastalıkları sorgularken bu riski değerlendirmede tabi ki depresyonla beraber şizofreni, alkol kullanım bozukluğu, gençlerde davranış bozukluğu gibi zamanlarda da görebiliyoruz. Özellikle mevsim geçişlerinde ilkbahar yaz sonbahar gibi zamanlarda bir miktar arttığını görebiliyoruz. Tabi aynı zamanda sosyal çevrenin yetersizliğinden de kaynaklanıyor. Bunlar arasından toplumdan dışlanmış olma, azınlık olma, göçlerin yarattığı etkilerden ve yarattığı bunalımlar risk faktörüdür. Yine bu tip durumlarda bu riski gözden kaçırmamak gerekmektedir.’’ ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
"İntiharı önlemede çevreye ve aileye büyük iş düşüyor-"
İntiharı önlemede çevreye ve aileye büyük iş düştüğünü vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Özellikle depresif belirtilerinin olduğu zaman intihar girişimlerinden şüphe duymamız gerekiyor. Bu depresif belirtiler umutsuzluk, artık gelecek ile ilgili planlarının olmaması, hayattan zevk almama uykusuzluk, değersizlik özellikle ama özellikle de ümitsizlik düşüncesinin olması intihar şüphesini artırır. Bu gibi belirtileri gözlemlediğimizde yani insanların normalden daha farklı davranmaya başladıklarında bir miktar sezebiliriz dikkatli bir gözlemle. Bu insanların hayatta ilgili kaygısı azalır, ümitleri yok olur. Toplumdan çevreden geri çekilme olur daha yalnız kalmayı tercih ederler. Aynı zamanda zaman zaman bu hayattan kurtulsam, ölsem de kurtulsam gibi cümleler de kurabilirler. Yakınlarımızda bunları gözlemlediğimizde bir doktora ya da bir psikiyatri uzmanına götürmemiz gerekiyor.’’ diye konuştu.
"Toplumda Psikiyatriye gelmek etiketlenmek olarak gözlemleniyor."
Toplum tarafından psikiyatriye gelmenin olumsuz bir durum olarak algılanmasından dolayı, insanların çekindiğini kaydeden Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, "Aileler ve kişi de psikiyatriye başvurmada kendini alıkoyabilir. Bunu konuyu özellikle medya aracılığıyla, seminerlerle anlatmamız gerekiyor, eğitim vermemiz gerekiyor. Psikiyatristten yardım almak burada en önemli etkenlerden birisidir. Bundan şüphelenirsek bunu açık açık sormaktan vazgeçmemeliyiz. Kendinizi öldürmeyi planladınız mı, ne şekilde planladınız, daha önce böyle bir şey yaptınız mı gibi sorular sormalıyız. Bu soruları açıklığa kavuşturmak lazım aklına getirir miyim diye bu soruları sormaktan kaçmamak lazım. Böyle bir şeyden şüpheleniliyorsa hiçbir şekilde ikna çabasına girmeden ya da yargılanmadan ya da vazgeçirme çabası içine girmemek gerekiyor. Sonrasında da aileye bilgi vermek ama intihar edecek diye değil, sadece bu dönemde yanında olun gibi, kabaca ne yaptığından haberdar olun, odaya gittiğinde ne yaptığını bilin gibi söylemlerde bulunuruz. Dışarıya sürekli yalnız gitmek istediğinde en azından yanında eşlik etmek istediğini teklif edin. Yani çok rahatsız etmeden gözlemlememiz gerekiyor. Bundan sonra da mümkün sıklıklarla bize tekrar getirmenizi istiyoruz. Tabi risk yüksek olduğunda yatış da verebiliyoruz. Kullanması için hastaya göre ilaçlar da verebiliyoruz altından depresif belirtiler görebiliyorsak. Bu konuda ailelere ve görevlilere büyük görevler düşüyor.’’ dedi.
"Mevsimler geçişlerde intiharlar artış gösteriyor"
Mevsim geçişlerinde ’de intiharların artığını vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Melike Atmar, ‘‘Yine ruh sağlığı hastalıkları sorgularken bu riski değerlendirmede tabi ki depresyonla beraber şizofreni, alkol kullanım bozukluğu, gençlerde davranış bozukluğu gibi zamanlarda da görebiliyoruz. Özellikle mevsim geçişlerinde ilkbahar yaz sonbahar gibi zamanlarda bir miktar arttığını görebiliyoruz. Tabi aynı zamanda sosyal çevrenin yetersizliğinden de kaynaklanıyor. Bunlar arasından toplumdan dışlanmış olma, azınlık olma, göçlerin yarattığı etkilerden ve yarattığı bunalımlar risk faktörüdür. Yine bu tip durumlarda bu riski gözden kaçırmamak gerekmektedir.’’ ifadelerini kullandı.