Bakan Akdağ Açıklaması İlk 3 Haftada Yüzde 20 Azalma Oldu
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, gereksiz antibiyotik kullanımıyla ilgili olarak ilk üç haftada yüzde 20 azalma yaşandığını açıkladı.
Erzurum’da Kardelen TV’de yayınlanan Gündem Özel Programına konuk olan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, İHA Bölge Müdürü Ayhan Türkez ve Gazeteci Yazar Esat Bindesin’in gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Gereksiz antibiyotik kullanımı ve sezeryan ameliyatları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Akdağ, “Gereksiz kullanılan antibiyotik, özellikle üst solunum yolu dediğimiz bölgemizde meydana gelen enfeksiyonlarda gereksiz antibiyotik kullanımı için ciddi bir kampanya başlattık. Bunu önlemek için hekimlerimize kısa süreli hatırlatma eğitimleri verdik. Onların bilgisayarlarına kılavuzlar yükledik. Boğazda belli bir mikrobu tespit edebilmek adına test alıp verdik." dedi
ANTİBİYOTİK KULLANIMINDA YÜZDE 20 AZALMA
Akdağ, "3 haftalık sonuçlar şunu gösterdi. Bunu ilk kez Kardelen TV’de açıklıyoruz. Türkiye’de kullanılan toplam antibiyotikte yüzde 20 azalma oldu. Çok önemli bir miktar bu. Daha yolun başındayız. Bu durumun bu şekilde gelişeceğini de biliyorduk. Ne oluyor, bu yüzde 20 başka hizmetlerde kullanacağımız ilave bir kaynak. Çok büyük olmasa bile. Gereksiz antibiyotik verilen vatandaşın zarar görmemesini sağlamış oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Vatandaşlara teşekkür eden Akdağ, "Gereksiz antibiyotik verildiği için, antibiyotiklerin direncinin artmasını ve böylece baş edemeyeceğimiz antibiyotiklerle karşılaşma riskini azaltıyoruz. Daha üçüncü haftasında çok başarılı oldu. Bütün bu işe katkı veren özellikle hekim arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vatandaşımızın da bu konuya gösterdiği anlayışa teşekkür ediyorum. Çünkü vatandaş uyumu olmazsa hangi programı başlatırsanız başlatın muvaffak olmak çok zor” diye konuştu.
ÖZEL HASTANELERDE SEZERYAN ORANI YÜZDE 70 ÜZERİNE ÇIKTI. BU BİR FELAKET !
Bakan Akdağ, gereksiz sezaryen konusunda da önemli adımlar atıldığına dikkat çekerek, “Sezeryan konusu şu; biz bu hususta özel hastane, Sağlık Bakanlığı hastanesi, üniversite hastanesi ayrımı yapmıyoruz.
Özel hastaneler çok gündeme geliyor çünkü özel hastanelerde sezeryan oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Bu bir felaket! Bu bir salgın. Bunun adına, gereksiz sezeryan ameliyatı yapma salgını diyebiliriz. Vatandaşımız şu anda bu salgından muzdarip. Biz vatandaşımızı aydınlatmak durumundayız. Sezeryan, hayat kurtaran bir ameliyattır ve ciddi bir ameliyattır.
GEREKSİZ SEZERYAN ANNE ÖLÜMLERİNİ ARTIRIYOR!
Neden yaparız? Bebek annenin karnında sıkışmıştır, çıkamıyordur, ölecektir. Hem anneye hem de yavrumuza büyük bir zarar gelecek bu durumda sezaryen yapar doktor. Yapması gerekir hem de.
Ya da annenin hayatı riske giriyordur, hemen sezaryen yapılır. Çok ağır bir kanamaya yol açacaktır, bir problem oluşturacaktır sezaryene gidilir.
Ama bunun dışında gereksiz sezeryanın anne ölümlerini artırdığını biliyoruz. Gereksiz sezaryenin annelerde enfeksiyonu artırdığını biliyoruz.
Doğum yaptığı günden sonraki gün normal hayatına başlayabilecek bir annenin sezeryan ile bir hafta boyunca o normal hayatına başlayamayacağını biliyoruz.
Gereksiz bir sezeryanın bundan sonraki tüm doğumları sezaryene doğru yönlendirmek durumunda olduğunu biliyoruz.
O zaman neden gereksiz yere sezaryen yapalım? Kimin ne hakkı var bir kadının vücut bütünlüğünü zedelemeye. Bunu vatandaş istiyor diyorlar. E tabi vatandaşı yıllarca bu yöne doğru yönlendirirseniz vatandaş bunu isteyebilir de.
Dolayısıyla yapmayı düşündüğümüz şey şu: Geçerli kanun ve mevzuata göre, gereksiz yere bir insanı sezeryan yapamazsınız. Gereksiz yere başka bir ameliyatı da yapamazsınız, sezeryanı da yapamazsınız.
GEREKSİZ SEZERYANIN CEZAİ İŞLEMİ
Gereksiz sezeryan yapmışsanız o zaman en yüksek oranlı olan hastanelerden başlayarak bilimsel komisyonlara burayı incelettireceğiz.
Yani illa oran yüksek diye kimseyi suçlamayacağız. Ama bilimsel komisyon gidecek, işin uzmanları ‘’burada siz 100 doğumun 80’inini sezeryan yapmışsınız ama şu 30 yahut 40 vakaya neden sezaryen yaptığınızı izah edemiyorsunuz, izah edin’’ diyecekler.
Eğer izah edilemiyorsa bilimsel olarak o hastaneye para cezası uygulayacağız. O hastanede yapılan gereksiz sezeryan ameliyatları yapan ekibi de gene kanun gereği eğitime alacağız” diye konuştu.
ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ SİGARA ENDÜSTRİSİNDEN KORUMAK İÇİN: YEŞİL DEDEKTÖR
Bakan Akdağ, yeşil dedektör uygulamasıyla ilgili olarak ta şunları söyledi; “Herhangi bir mekânda sigara içildiğini görmüşseniz ve bunun için görevlileri uyarmak istiyorsanız normalde telefon açmanız gerekiyor ancak bu uygulama telefonunuzda varsa telefon açmanıza gerek yok.
Uygulamayı başlatıyorum diyorsunuz, program size hemen bulunduğunuz yer ve çevrenizdeki mekânları gösteriyor. Mekânınızı bildiriyorsunuz.
Bizim de sistemimiz şöyle çalışıyor. Bulunduğunuz mekâna en yakın denetleme ekibinde de aynı navigasyon sistemleri var. Yani bildirim öncelikle bir merkeze gitsin oradan insanlar kalksın gitsin şeklinde değil. Sistem hemen en yakın olan ekibe haber veriyor, en yakın olan ekip oraya varıyor. Niye yapıyoruz? Çocuklarımızı, gençlerimizi korumak için. Sigara endüstrisinin birinci hedefi kimdir biliyor musunuz? Çocuklar ve gençler İlk sigara genellikle 12 yaşında içiliyor. Sigaraya başlama yaşı 12 değil ama bir deniyor çocuk. Dolayısıyla bir zehri gençlerimizin hayatını hiçe sayarak sırf kendi menfaatleri için, kasalarına daha çok para dolsun diye. Toplumda yaygınlaştırmaya çalışılan sigara şirketleri ile mücadeleyi karalılık ve azimle devam ettireceğiz.”
(Özge Bozo / İHA)
Kaynak: İHA
Gereksiz antibiyotik kullanımı ve sezeryan ameliyatları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Akdağ, “Gereksiz kullanılan antibiyotik, özellikle üst solunum yolu dediğimiz bölgemizde meydana gelen enfeksiyonlarda gereksiz antibiyotik kullanımı için ciddi bir kampanya başlattık. Bunu önlemek için hekimlerimize kısa süreli hatırlatma eğitimleri verdik. Onların bilgisayarlarına kılavuzlar yükledik. Boğazda belli bir mikrobu tespit edebilmek adına test alıp verdik." dedi
ANTİBİYOTİK KULLANIMINDA YÜZDE 20 AZALMA
Akdağ, "3 haftalık sonuçlar şunu gösterdi. Bunu ilk kez Kardelen TV’de açıklıyoruz. Türkiye’de kullanılan toplam antibiyotikte yüzde 20 azalma oldu. Çok önemli bir miktar bu. Daha yolun başındayız. Bu durumun bu şekilde gelişeceğini de biliyorduk. Ne oluyor, bu yüzde 20 başka hizmetlerde kullanacağımız ilave bir kaynak. Çok büyük olmasa bile. Gereksiz antibiyotik verilen vatandaşın zarar görmemesini sağlamış oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Vatandaşlara teşekkür eden Akdağ, "Gereksiz antibiyotik verildiği için, antibiyotiklerin direncinin artmasını ve böylece baş edemeyeceğimiz antibiyotiklerle karşılaşma riskini azaltıyoruz. Daha üçüncü haftasında çok başarılı oldu. Bütün bu işe katkı veren özellikle hekim arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vatandaşımızın da bu konuya gösterdiği anlayışa teşekkür ediyorum. Çünkü vatandaş uyumu olmazsa hangi programı başlatırsanız başlatın muvaffak olmak çok zor” diye konuştu.
ÖZEL HASTANELERDE SEZERYAN ORANI YÜZDE 70 ÜZERİNE ÇIKTI. BU BİR FELAKET !
Bakan Akdağ, gereksiz sezaryen konusunda da önemli adımlar atıldığına dikkat çekerek, “Sezeryan konusu şu; biz bu hususta özel hastane, Sağlık Bakanlığı hastanesi, üniversite hastanesi ayrımı yapmıyoruz.
Özel hastaneler çok gündeme geliyor çünkü özel hastanelerde sezeryan oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Bu bir felaket! Bu bir salgın. Bunun adına, gereksiz sezeryan ameliyatı yapma salgını diyebiliriz. Vatandaşımız şu anda bu salgından muzdarip. Biz vatandaşımızı aydınlatmak durumundayız. Sezeryan, hayat kurtaran bir ameliyattır ve ciddi bir ameliyattır.
GEREKSİZ SEZERYAN ANNE ÖLÜMLERİNİ ARTIRIYOR!
Neden yaparız? Bebek annenin karnında sıkışmıştır, çıkamıyordur, ölecektir. Hem anneye hem de yavrumuza büyük bir zarar gelecek bu durumda sezaryen yapar doktor. Yapması gerekir hem de.
Ya da annenin hayatı riske giriyordur, hemen sezaryen yapılır. Çok ağır bir kanamaya yol açacaktır, bir problem oluşturacaktır sezaryene gidilir.
Ama bunun dışında gereksiz sezeryanın anne ölümlerini artırdığını biliyoruz. Gereksiz sezaryenin annelerde enfeksiyonu artırdığını biliyoruz.
Doğum yaptığı günden sonraki gün normal hayatına başlayabilecek bir annenin sezeryan ile bir hafta boyunca o normal hayatına başlayamayacağını biliyoruz.
Gereksiz bir sezeryanın bundan sonraki tüm doğumları sezaryene doğru yönlendirmek durumunda olduğunu biliyoruz.
O zaman neden gereksiz yere sezaryen yapalım? Kimin ne hakkı var bir kadının vücut bütünlüğünü zedelemeye. Bunu vatandaş istiyor diyorlar. E tabi vatandaşı yıllarca bu yöne doğru yönlendirirseniz vatandaş bunu isteyebilir de.
Dolayısıyla yapmayı düşündüğümüz şey şu: Geçerli kanun ve mevzuata göre, gereksiz yere bir insanı sezeryan yapamazsınız. Gereksiz yere başka bir ameliyatı da yapamazsınız, sezeryanı da yapamazsınız.
GEREKSİZ SEZERYANIN CEZAİ İŞLEMİ
Gereksiz sezeryan yapmışsanız o zaman en yüksek oranlı olan hastanelerden başlayarak bilimsel komisyonlara burayı incelettireceğiz.
Yani illa oran yüksek diye kimseyi suçlamayacağız. Ama bilimsel komisyon gidecek, işin uzmanları ‘’burada siz 100 doğumun 80’inini sezeryan yapmışsınız ama şu 30 yahut 40 vakaya neden sezaryen yaptığınızı izah edemiyorsunuz, izah edin’’ diyecekler.
Eğer izah edilemiyorsa bilimsel olarak o hastaneye para cezası uygulayacağız. O hastanede yapılan gereksiz sezeryan ameliyatları yapan ekibi de gene kanun gereği eğitime alacağız” diye konuştu.
ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ SİGARA ENDÜSTRİSİNDEN KORUMAK İÇİN: YEŞİL DEDEKTÖR
Bakan Akdağ, yeşil dedektör uygulamasıyla ilgili olarak ta şunları söyledi; “Herhangi bir mekânda sigara içildiğini görmüşseniz ve bunun için görevlileri uyarmak istiyorsanız normalde telefon açmanız gerekiyor ancak bu uygulama telefonunuzda varsa telefon açmanıza gerek yok.
Uygulamayı başlatıyorum diyorsunuz, program size hemen bulunduğunuz yer ve çevrenizdeki mekânları gösteriyor. Mekânınızı bildiriyorsunuz.
Bizim de sistemimiz şöyle çalışıyor. Bulunduğunuz mekâna en yakın denetleme ekibinde de aynı navigasyon sistemleri var. Yani bildirim öncelikle bir merkeze gitsin oradan insanlar kalksın gitsin şeklinde değil. Sistem hemen en yakın olan ekibe haber veriyor, en yakın olan ekip oraya varıyor. Niye yapıyoruz? Çocuklarımızı, gençlerimizi korumak için. Sigara endüstrisinin birinci hedefi kimdir biliyor musunuz? Çocuklar ve gençler İlk sigara genellikle 12 yaşında içiliyor. Sigaraya başlama yaşı 12 değil ama bir deniyor çocuk. Dolayısıyla bir zehri gençlerimizin hayatını hiçe sayarak sırf kendi menfaatleri için, kasalarına daha çok para dolsun diye. Toplumda yaygınlaştırmaya çalışılan sigara şirketleri ile mücadeleyi karalılık ve azimle devam ettireceğiz.”
(Özge Bozo / İHA)