Oğlunun Çalınan Yüzüğüne Kavuşmayı Bekliyor
Muğla'nın Bodrum ilçesinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu'nun annesi, oğlunun özlemini Bartın'daki evinde müzeye çevirdiği odasındaki eşyalarına sarılıp koklayarak gidermeye çalışıyor Anne Akarsu, çok değer verdiği ve yaklaşık 5 ay önce eve giren hırsızlar tarafından çalınan oğluna ait yüzüğün bir an önce bulunmasını ümit ediyor Anne Akarsu: 'Oğlumun takıları çalındı, bir kısmı geri geldi ama çok değer verdiğim yüzüğü gelmedi. Nasıl vicdan bilmiyorum. Yüzüğü ben hala bekliyorum. Umudumu kaybetmedim. İçimde de o yüzüğün geleceğine dair his var' 'Odasına girdiğimde en çok onun kokusunun sindiği ayakkabılarına, kıyafetlerine dokunurum, koklarım. O bile beni bir süre teskin eder'
SELİM BOSTANCI - Muğla'nın Bodrum ilçesinde 10 yıl önce geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu'nun annesi, yaklaşık 5 ay önce evine giren hırsızlar tarafından çalınan oğlunun yüzüğüne kavuşacağı günü bekliyor.
Sanatçı Akarsu'nun annesi Hatice Akarsu, Bodrum'da geçirdiği trafik kazası sonucu 4 Temmuz 2007'de hayatını kaybeden oğlu Barış'ın Amasra'da yaşadığı evindeki odasını kişisel eşyalarıyla donatarak müzeye çevirdi.
Sanatçının gitarlarından botlarına, kolyelerinden yüzüklerine, çeşitli konserlerde aldığı plaketlerden mont ve ayakkabılarına kadar tüm eşyalarının sergilendiği müze odaya her gün giren anne Akarsu, oğlunun eşyalarına sarılıp koklayarak özlemini gidermeye çalışıyor.
Anne Akarsu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin oğlunun bu eşyalarıyla ayakta durabildiğini söyledi.
Her sabah kalkar kalkmaz girdiği odada oğlunun resimlerini ve eşyalarını sevdiğini, sohbet ettiğini, ona gündelik yaşamını anlattığını dile getiren anne Akarsu, "Bu oda, oğlumla buluştuğum, onuna bir araya geldiğim, kokusunu hissettiğim yer. 10 yıldır özlemimi burada gideriyorum. Küçük bir şey olsa bile ona anlatıyorum. Hayattaymış gibi onunla konuşuyorum. Onun da konuştuğunu hissederim ve dinlerim. Bir nevi sohbet ederiz. O benim bütünüm, yarım, canım, kanım, her şeyim. Odasına girdiğimde en çok onun kokusunun sindiği ayakkabılarına, kıyafetlerine dokunurum, koklarım. Anne oğul, öyle bakışıyoruz, konuşuyoruz. Ben ona yaptığım her şeyi anlatıyorum. Kabrine giderken, 'Oğlum sana geliyorum, dualarını okuyacağım.' diyorum." diye konuştu.
- "Yeter ki, onun elinin değdiği, terinin sindiği bir şey olsun"
Gün içerisinde fırsat bulduğu her vakitte oğlunun eşyalarını temizlerken kokladığını anlatan Akarsu, "Bu eşyalar olmasa ben yaşayamazdım. Buraya hangi eşyası varsa hepsini koyduk. Yeter ki, onun elinin değdiği, terinin sindiği bir şey olsun. Dış fırçaları, kokuları, tıraş makineleri, el yazısıyla yazdığı notları, cebinden çıkan paraları, ödülleri, her şey burada. Ben yavrumun ödüllerine bakıyorum, izliyorum." ifadelerini kullandı.
Gözyaşları içinde oğluna dua ederek seslenen Akarsu, evden en fazla 2-3 gün ayrı kalabildiğini ve oğlunun özlemiyle geri döndüğünü anlattı.
Hatice Akarsu, oğlunun vefat etmesine karşın Allah'ın kendisine onu seven binlerce evlat verdiğini aktardı.
Akarsu, "Ben Barış'ın annesiydim ama şimdi tüm sevenlerinin annesi oldum. Onlar da benim evlatlarım. O çocuklarıma da kapım her zaman açık. Ne mutlu bana." dedi.
- "Ne yaptınız oğlumun yüzüğüne"
Oğlunun her eşyasının kendisi için çok değerli olduğuna ve küçücük bir kağıt parçasının bile kendisi için önemine değinen anne Akarsu, oğlunun hayattayken de aldığı bir notu bile sakladığını belirtti.
Oğlu Barış Akarsu'nun anısına oluşturdukları müzeden yaklaşık 5 ay önce kolyeleri, bileklikleri ve yüzüklerinin çalındığını ve hırsızların kısa bir süre sonra yakalanarak bazı eşyalarının iade edildiğini anımsatan anne Akarsu, şunları söyledi:
"Talihsiz olay yaşadık, keşke yaşamasaydık. Oğlumun takıları çalındı, bir kısmı geri geldi ama çok değer verdiğim yüzüğü gelmedi. Nasıl vicdan bilmiyorum. Yüzüğü ben hala bekliyorum. Umudumu kaybetmedim. İçimde de o yüzüğün geleceğine dair his var. O manevi değeri çok büyük olan o yüzüğü ben bekleyeceğim. Ben yine buradan o insanlara tekrar sesleneyim: Ne yaptınız oğlumun yüzüğüne? O ancak annesine yakışır. Siz onlarla bir şey yapamazsınız. O benim için çok değerli. Manevi değeri çok büyük. 10 senedir o yüzüğü ben takıyorum, o benim özelim, değerim. Onun için ne olur o yüzüğü bana getirin. Beni düşünün, beni fazla ağlatmayın, ne olursunuz? Eğer birisi satın aldıysa ne olur benimle irtibata geçsin. Ben her şeye razıyım. Yeter ki, benim değerim, yavrumun yüzüğü gelsin. Benim ellerim bomboş kaldı. O yüzüğün yeri annesinin yanıdır. Birazcık vicdanlı olun. Anne olarak size yalvarıyorum, oğlumun yüzüğünü getirin. Aynı şey sizin annenizin başına gelse ne yaparsınız? Benim gözyaşlarımı kuruttunuz."
Barış Akarsu'nun bulunduğu otomobil, 29 Haziran 2007'de, Bodrum Torba Kavşağı'nda kamyonla çarpışmış, otomobilde bulunan Zeynep Koçak ve Nalan Kahraman ölmüş, tedavi altına alınan Barış Akarsu da 4 Temmuz 2007'de yaşam mücadelesini kaybetmişti.
Kaynak: AA
Sanatçı Akarsu'nun annesi Hatice Akarsu, Bodrum'da geçirdiği trafik kazası sonucu 4 Temmuz 2007'de hayatını kaybeden oğlu Barış'ın Amasra'da yaşadığı evindeki odasını kişisel eşyalarıyla donatarak müzeye çevirdi.
Sanatçının gitarlarından botlarına, kolyelerinden yüzüklerine, çeşitli konserlerde aldığı plaketlerden mont ve ayakkabılarına kadar tüm eşyalarının sergilendiği müze odaya her gün giren anne Akarsu, oğlunun eşyalarına sarılıp koklayarak özlemini gidermeye çalışıyor.
Anne Akarsu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin oğlunun bu eşyalarıyla ayakta durabildiğini söyledi.
Her sabah kalkar kalkmaz girdiği odada oğlunun resimlerini ve eşyalarını sevdiğini, sohbet ettiğini, ona gündelik yaşamını anlattığını dile getiren anne Akarsu, "Bu oda, oğlumla buluştuğum, onuna bir araya geldiğim, kokusunu hissettiğim yer. 10 yıldır özlemimi burada gideriyorum. Küçük bir şey olsa bile ona anlatıyorum. Hayattaymış gibi onunla konuşuyorum. Onun da konuştuğunu hissederim ve dinlerim. Bir nevi sohbet ederiz. O benim bütünüm, yarım, canım, kanım, her şeyim. Odasına girdiğimde en çok onun kokusunun sindiği ayakkabılarına, kıyafetlerine dokunurum, koklarım. Anne oğul, öyle bakışıyoruz, konuşuyoruz. Ben ona yaptığım her şeyi anlatıyorum. Kabrine giderken, 'Oğlum sana geliyorum, dualarını okuyacağım.' diyorum." diye konuştu.
- "Yeter ki, onun elinin değdiği, terinin sindiği bir şey olsun"
Gün içerisinde fırsat bulduğu her vakitte oğlunun eşyalarını temizlerken kokladığını anlatan Akarsu, "Bu eşyalar olmasa ben yaşayamazdım. Buraya hangi eşyası varsa hepsini koyduk. Yeter ki, onun elinin değdiği, terinin sindiği bir şey olsun. Dış fırçaları, kokuları, tıraş makineleri, el yazısıyla yazdığı notları, cebinden çıkan paraları, ödülleri, her şey burada. Ben yavrumun ödüllerine bakıyorum, izliyorum." ifadelerini kullandı.
Gözyaşları içinde oğluna dua ederek seslenen Akarsu, evden en fazla 2-3 gün ayrı kalabildiğini ve oğlunun özlemiyle geri döndüğünü anlattı.
Hatice Akarsu, oğlunun vefat etmesine karşın Allah'ın kendisine onu seven binlerce evlat verdiğini aktardı.
Akarsu, "Ben Barış'ın annesiydim ama şimdi tüm sevenlerinin annesi oldum. Onlar da benim evlatlarım. O çocuklarıma da kapım her zaman açık. Ne mutlu bana." dedi.
- "Ne yaptınız oğlumun yüzüğüne"
Oğlunun her eşyasının kendisi için çok değerli olduğuna ve küçücük bir kağıt parçasının bile kendisi için önemine değinen anne Akarsu, oğlunun hayattayken de aldığı bir notu bile sakladığını belirtti.
Oğlu Barış Akarsu'nun anısına oluşturdukları müzeden yaklaşık 5 ay önce kolyeleri, bileklikleri ve yüzüklerinin çalındığını ve hırsızların kısa bir süre sonra yakalanarak bazı eşyalarının iade edildiğini anımsatan anne Akarsu, şunları söyledi:
"Talihsiz olay yaşadık, keşke yaşamasaydık. Oğlumun takıları çalındı, bir kısmı geri geldi ama çok değer verdiğim yüzüğü gelmedi. Nasıl vicdan bilmiyorum. Yüzüğü ben hala bekliyorum. Umudumu kaybetmedim. İçimde de o yüzüğün geleceğine dair his var. O manevi değeri çok büyük olan o yüzüğü ben bekleyeceğim. Ben yine buradan o insanlara tekrar sesleneyim: Ne yaptınız oğlumun yüzüğüne? O ancak annesine yakışır. Siz onlarla bir şey yapamazsınız. O benim için çok değerli. Manevi değeri çok büyük. 10 senedir o yüzüğü ben takıyorum, o benim özelim, değerim. Onun için ne olur o yüzüğü bana getirin. Beni düşünün, beni fazla ağlatmayın, ne olursunuz? Eğer birisi satın aldıysa ne olur benimle irtibata geçsin. Ben her şeye razıyım. Yeter ki, benim değerim, yavrumun yüzüğü gelsin. Benim ellerim bomboş kaldı. O yüzüğün yeri annesinin yanıdır. Birazcık vicdanlı olun. Anne olarak size yalvarıyorum, oğlumun yüzüğünü getirin. Aynı şey sizin annenizin başına gelse ne yaparsınız? Benim gözyaşlarımı kuruttunuz."
Barış Akarsu'nun bulunduğu otomobil, 29 Haziran 2007'de, Bodrum Torba Kavşağı'nda kamyonla çarpışmış, otomobilde bulunan Zeynep Koçak ve Nalan Kahraman ölmüş, tedavi altına alınan Barış Akarsu da 4 Temmuz 2007'de yaşam mücadelesini kaybetmişti.