Hayatı Müzik Ve Dansta 'Gör'dü

Doğuştan görme engelli olan ve 1,5 yaşında ritim tutmaya başlamasıyla müziğe ilgisi fark edilen 11 yaşındaki Mert Özer, org, piyano ve kemanın ardından gitar dersleri de almaya başladı Bu sene İstanbul Devlet Konservatuvarı'na girmeyi başaran, bunun yanı sıra İngilizce ve bilgisayar kursuna giden Özer, içinde müzik ve dansı barındıran Brezilya'ya özgü bir savunma sanatı olan capoeira öğrenmek için de azimle çalışıyor Mert Özer: 'Görme engelli arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum. Günlerinizi dolu geçirmeye çalışın. Dalga geçenlere aldırmayın' Baba Dursun Özer: 'Bu tür çocuklar, eğitimsiz ve aktivitesiz yaşayamazlar. Yani hayata bağlayan bir şeyler olması gerekiyor' Capoiera eğitmeni Ümit Alpcan: 'Mert, ilk başladığı gün onu ön plana çıkaran yeteneği müziğiydi. Engelli arkadaşlarımız şunu unutmasın; fiziksel engel, spor yapmaya engel değildir'

ALİ ÖZAK - Doğuştan görme engelli 11 yaşındaki Mert Özer, içinde dans ve müzik barındıran Brezilya'ya özgü bir savunma sanatı olan "Capoeira"yı öğrenmek için azimle çalışıyor.

Müzik ve dansa ilgi duyan görme engelli Mert Özer, yıllardır Brezilya savunma sanatı "Capoeira" ile ilgilenen babası Dursun Özer tarafından bu sanata yönlendirildi.

Babasıyla Sancaktepe Belediyesi tarafından Sancaktepe Mustafa Öncel Kültür ve Spor Kompleksi'nde açılan "Capoeira" kursuna katılan Mert Özer, yaklaşık iki aydır haftada iki gün hem bu sporu öğreniyor hem de dans ve müzikle iç içe olma imkanı buluyor.

60. Yıl Sarıgazi Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi Mert Özer, AA muhabirinin soruları üzerine, müziğin kendisi için bir yaşam kaynağı olduğunu ifade ederek, "Müzikle yaşamayı seviyorum. Daha küçücükken ailemin bana aldığı org ile duyduğum sesleri çıkartmaya başladım. Hangi nota olduğunu anlayabiliyordum. Sonra piyano aldık. Notaları burada daha iyi ezberledim. Görme engelli çocuklara, gerekli ilgi, sevgi ve eğitim verildiğinde, onların da görenlerden eksik bir yönü kalmıyor." dedi.

Engellilerin her şeyin üstesinden gelebilecek yeteneğe sahip olduklarını vurgulayan Özer, şunları kaydetti:

"Yeni doğan engelli bebekleri terk eden anne babalar var. Görme engelli arkadaşlarıma da şunu söylemek istiyorum. Günlerinizi dolu dolu geçirmeye çalışın. Ben, 'capoeira', İngilizce ve bilgisayar kursları, konservatuvar ile günlerimi dolu geçirmeye çalışıyorum. Siz de insansınız, görenler de insan. Dalga geçenlere aldırmayın. Onlar sizin yapabileceğiniz şeyleri gördükten sonra size hak vermeye başlayacaklardır."

- "Günleri dolu dolu geçiyor"

Baba Dursun Özer de uzun zamandır capoeirayla ilgilendiğini belirterek, bu sporu çocuğuna da aşılamak istediğini söyledi.

Oğlunun müzik kulağının çok iyi olduğunu anlatan Özer, "Capoeira, dans, müzik ve fiziksel olarak aktivitenin bol olduğu bir spor olduğu için onu çok cezbetti. O zaten bize 1,5 yaşında ritim tutmayı gösterdi. Bunu anlayınca ona org aldık. İlerleyen yaşlarda piyano ve keman dersleri aldı. Şu an gitar öğreniyor. Bu sene de İstanbul Devlet Konservatuvarı'na başladı. Günleri çok dolu geçiyor." diye konuştu.

Baba-oğul aynı sporu yapmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Özer, "Burada hem sevdiğim sporu yapıyorum hem de oğluma bu sporu aşılayıp onunla ilgileniyorum. Bu tür çocuklar, eğitimsiz ve aktivitesiz yaşayamazlar. Yani hayata bağlayan bir şeyler olması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Capoiera" eğitmeni Ümit Alpcan ise Mert'in yetenekli ve azimli bir çocuk olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Mert, ilk başladığı gün onu ön plana çıkaran yeteneği müziğiydi. Müzik kulağı çok iyi olduğu için çabuk adapte oldu. Engelinden ötürü temas ve işitme yoluyla anlatıp çalıştırıyoruz. Bacağıma, koluma dokunarak uygulama yapıyor. Engelli arkadaşlarımız şunu unutmasın; fiziksel engel, spor yapmaya engel değildir."
Kaynak: AA