Genelkurmaydaki Trafo Binasında Dört Gün Saklanmış
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde 'yurtta sulh konseyi' üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı 'çatı davası'na sanık savunmalarıyla devam edildi Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli sanık eski Astsubay Okyay, darbe girişiminin yaşandığı gece bahçedeki bir trafo binasına girip dört gün saklandığını belirtti.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı davası"na sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Genelkurmay Başkanlığına giden Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) mensubu sanık eski astsubay Şevket Samet Okyay, savunma yaptı.
14 Temmuz öncesinde tim komutanı Üsteğmen Mehmet Aytaç'ın, PKK terör örgütünün bir ÖKK mensubunu kaçırdığını ve onu kurtarmak için kurulan timde bulunduğunu söylediğini iddia eden Okyay, Aytaç'ın kendisinden 15 Temmuz için şahsi aracıyla birliğe gelmesini istediğini öne sürdü.
Okyay, bunun üzerine birliğe özel aracıyla gittiğini, daha sonra Akıncı Üssü'ne geçtiklerini dile getirerek, kamelya gibi bir yerde ÖKK Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay Halit Kazancı ve ÖKK personeli Albay Fırat Alakuş'u görünce operasyonun önemli olduğunu ve böyle önemli bir operasyonda bulunduğu için sevindiğini söyledi.
Otobüse bindiklerini ve Fırat Alakuş'un Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olabileceğini, komuta katında emniyet tedbirleri alınacağını ve sonra kışlaya döneceklerini bildirdiğini ileri süren Okyay, buraya güney nizamiyesinden girdiklerini ve albay rütbeli birinin kendilerini yönlendirdiğini anlattı.
- Güvenliği için koluna girmiş
Okyay, aynı timden olduğu bir astsubayı görünce yanına gittiğini, bu sırada nöbetçi kolluğu takan bir binbaşıyla karşılaştığını belirterek, cama ve kapıya yakın olmanın güvenliği tehlikeye düşüreceği için ona "Yere yat, mevzi al." dediğini savundu. Davanın da sanığı olan Binbaşı Okan Kurt'u derdest etmediklerini iddia eden Okyay, "Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşmış olacak ki şoka girdi. Biz de koluna girip onu emniyetli bir bölgeye doğru çektik." dedi. Daha sonra dışarı çıktığını, gelen sesler üzerine otopark bölgesine gittiğini, burada yerde yatan 8-10 kişi gördüğünü ifade eden Okyay, gördüğü bir rütbeliye ne olduğunu sorduğunu ve onun da kendisini uzaklaştırdığını öne sürdü.
Okyay, otoparkın çıkışına doğru yaklaştığında nizamiye tarafından silah sesi duyduğunu, gittiğinde bir aracın arkasında yatan yaralı eri gördüğünü ve ona müdahale ettiğini söyledi. Bu sırada, Kara Kuvvetleri Komutanının koruma personeli olduğunu öğrendiği Bülent Aydın'ın da yerde hareketsiz yattığını aktaran Okyay, Aydın'ın durumu daha kritik olduğu için hemen yanına gidip sıhhiyeci olduğunu belirterek, müdahalede bulunduğunu, ona müdahale ederken üzerilerine ateş açıldığını ama müdahaleye devam ettiğini savundu.
Aydın'ın ve vurulan erin ambulanslarla gönderildiğini belirten Okyay, bir süre sonra telefonunu açıp haberlere baktığını, Başbakanın kalkışma olduğunu açıkladığı haberleri gördüğünü bildirdi.
"Bu haberi okuduğumda kalkışmayı kimin yaptığını anlayamadım ve güvenip kimseyi de arayamadım." diyen Okyay, kandırılıp kandırılmadığını da anlayamadığını öne sürdü.
- Çıkamayınca trafo binasına girmiş
Okyay, halk geldiğinde olaylara karışmamaya ve bölgeden çıkmaya karar verdiğini ancak nizamiyeden ya da başka bir taraftan çıkış yapamadığını iddia etti.
Dışarı çıkamayınca pide fırının yanındaki trafo binası olarak isimlendirilen binaya girmek istediğini ancak buranın kapısının kapalı olduğunu anlatan Okyay, kapının altındaki ızgaraları sökerek içeri girdiğini söyledi.
Okyay, sabah olduğunda özel kuvvetler personelinin içeride dolaştığını gördüğünü ve kalkışmanın gerçekleştiğini, destek vermediği için cezalandırılacağını düşünerek dört gün boyunca bulunduğu yerden ayrılmadığını öne sürdü.
Okyay, "Ayın 20'si, çarşamba sabahı rögar kapağını kaldırdım ve çıktım. Tel örgülerden atladım. Taksiye bindim. Dayımın oğlunun yanına gittim. Dayımı çağırdı, onlar da televizyondan yaşananları izledik. Olayları anlattılar. 'Karakola ifade ver ki belki bir şeyler aydınlanır.' dediler. Üzerimi değiştirdim. Sokakta beni getiren taksiciyle polis ekibini gördüm. Beni aradıklarını düşünerek yanlarına gittim." diye konuştu.
Polislere teslim olduğunu anlatan Okyay, Genelkurmay Başkanlığına emniyet amacıyla gittiğini düşündüğünü savundu.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Ne yeyip ne içtin?" diye sorması üzerine Okyay, "Bir şey yemedim, sadece su içtim." yanıtını verdi.
Okyay, tahliye talebinde bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece dışarı çıkamadığı için Genelkurmaydaki odasında kaldığını ve eylemlere iştirak etmediğini savunan Tatbikat Şubede görevli sanık eski Kurmay Binbaşı Sinan Yılmaz da tahliyesini talep etti.
Kaynak: AA
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Genelkurmay Başkanlığına giden Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) mensubu sanık eski astsubay Şevket Samet Okyay, savunma yaptı.
14 Temmuz öncesinde tim komutanı Üsteğmen Mehmet Aytaç'ın, PKK terör örgütünün bir ÖKK mensubunu kaçırdığını ve onu kurtarmak için kurulan timde bulunduğunu söylediğini iddia eden Okyay, Aytaç'ın kendisinden 15 Temmuz için şahsi aracıyla birliğe gelmesini istediğini öne sürdü.
Okyay, bunun üzerine birliğe özel aracıyla gittiğini, daha sonra Akıncı Üssü'ne geçtiklerini dile getirerek, kamelya gibi bir yerde ÖKK Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay Halit Kazancı ve ÖKK personeli Albay Fırat Alakuş'u görünce operasyonun önemli olduğunu ve böyle önemli bir operasyonda bulunduğu için sevindiğini söyledi.
Otobüse bindiklerini ve Fırat Alakuş'un Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olabileceğini, komuta katında emniyet tedbirleri alınacağını ve sonra kışlaya döneceklerini bildirdiğini ileri süren Okyay, buraya güney nizamiyesinden girdiklerini ve albay rütbeli birinin kendilerini yönlendirdiğini anlattı.
- Güvenliği için koluna girmiş
Okyay, aynı timden olduğu bir astsubayı görünce yanına gittiğini, bu sırada nöbetçi kolluğu takan bir binbaşıyla karşılaştığını belirterek, cama ve kapıya yakın olmanın güvenliği tehlikeye düşüreceği için ona "Yere yat, mevzi al." dediğini savundu. Davanın da sanığı olan Binbaşı Okan Kurt'u derdest etmediklerini iddia eden Okyay, "Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşmış olacak ki şoka girdi. Biz de koluna girip onu emniyetli bir bölgeye doğru çektik." dedi. Daha sonra dışarı çıktığını, gelen sesler üzerine otopark bölgesine gittiğini, burada yerde yatan 8-10 kişi gördüğünü ifade eden Okyay, gördüğü bir rütbeliye ne olduğunu sorduğunu ve onun da kendisini uzaklaştırdığını öne sürdü.
Okyay, otoparkın çıkışına doğru yaklaştığında nizamiye tarafından silah sesi duyduğunu, gittiğinde bir aracın arkasında yatan yaralı eri gördüğünü ve ona müdahale ettiğini söyledi. Bu sırada, Kara Kuvvetleri Komutanının koruma personeli olduğunu öğrendiği Bülent Aydın'ın da yerde hareketsiz yattığını aktaran Okyay, Aydın'ın durumu daha kritik olduğu için hemen yanına gidip sıhhiyeci olduğunu belirterek, müdahalede bulunduğunu, ona müdahale ederken üzerilerine ateş açıldığını ama müdahaleye devam ettiğini savundu.
Aydın'ın ve vurulan erin ambulanslarla gönderildiğini belirten Okyay, bir süre sonra telefonunu açıp haberlere baktığını, Başbakanın kalkışma olduğunu açıkladığı haberleri gördüğünü bildirdi.
"Bu haberi okuduğumda kalkışmayı kimin yaptığını anlayamadım ve güvenip kimseyi de arayamadım." diyen Okyay, kandırılıp kandırılmadığını da anlayamadığını öne sürdü.
- Çıkamayınca trafo binasına girmiş
Okyay, halk geldiğinde olaylara karışmamaya ve bölgeden çıkmaya karar verdiğini ancak nizamiyeden ya da başka bir taraftan çıkış yapamadığını iddia etti.
Dışarı çıkamayınca pide fırının yanındaki trafo binası olarak isimlendirilen binaya girmek istediğini ancak buranın kapısının kapalı olduğunu anlatan Okyay, kapının altındaki ızgaraları sökerek içeri girdiğini söyledi.
Okyay, sabah olduğunda özel kuvvetler personelinin içeride dolaştığını gördüğünü ve kalkışmanın gerçekleştiğini, destek vermediği için cezalandırılacağını düşünerek dört gün boyunca bulunduğu yerden ayrılmadığını öne sürdü.
Okyay, "Ayın 20'si, çarşamba sabahı rögar kapağını kaldırdım ve çıktım. Tel örgülerden atladım. Taksiye bindim. Dayımın oğlunun yanına gittim. Dayımı çağırdı, onlar da televizyondan yaşananları izledik. Olayları anlattılar. 'Karakola ifade ver ki belki bir şeyler aydınlanır.' dediler. Üzerimi değiştirdim. Sokakta beni getiren taksiciyle polis ekibini gördüm. Beni aradıklarını düşünerek yanlarına gittim." diye konuştu.
Polislere teslim olduğunu anlatan Okyay, Genelkurmay Başkanlığına emniyet amacıyla gittiğini düşündüğünü savundu.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Ne yeyip ne içtin?" diye sorması üzerine Okyay, "Bir şey yemedim, sadece su içtim." yanıtını verdi.
Okyay, tahliye talebinde bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece dışarı çıkamadığı için Genelkurmaydaki odasında kaldığını ve eylemlere iştirak etmediğini savunan Tatbikat Şubede görevli sanık eski Kurmay Binbaşı Sinan Yılmaz da tahliyesini talep etti.