SAÜ AYM İran Depremi Hakkında Açıklamalarda Bulundu
Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce (SAÜ AYM) 12 Kasım’da Kuzey Irak ve Batı İran’da meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depremin bölgede kayıtlı olarak son yüzyılda ilk kez yaşandığı ve bölge için deprem tehlikesinin bir sürpriz olmadığı belirtildi.
SAÜ AYM’den yapılan açıklamada, 12 Kasım 2017’de yerel saatle 21.18’de Richter ölçeğine göre 7,3 şiddetindeki depremin Türkiye’de de özellikle Hakkari, Batman, Şırnak gibi güneydoğu illerinde hissedildiği ve kısa süreli bir korkuya neden olduğu bilgisine yer verildi.
Türkiye sınırları içinde herhangi bir kayba yol açmadığı belirtilen depremin, büyük kısmı İran’ın Kermanşah eyaletinde olmak üzere yüzlerce can kaybına, binlerce yaralı ve bina yıkımına neden olduğu kaydedildi.
Depremle ilgili SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce gerçekleştirilen ilk değerlendirmelere ilişkin yapılan açıklamada,“Gerek Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ve Amerikan Jeolojik Araştırmalar Kurumu tarafından hesaplanan dış merkez koordinatları, gerekse deprem dalgalarından belirlenen faylanma türü, depremin Zagros Bindirme ve Kıvrım Kuşağı üzerinde olduğuna işaret etmektedir. Merkezimizce deprem dalgalarının ön incelemelerinden depremin büyüklüğü 7,3 olarak hesaplanmıştır. Deprem bilim açısından aletsel dönemde (1900 yılı sonrası) depremin meydana geldiği yer ve yakın civarında büyüklüğü 7 ve daha büyük deprem oluşmamıştır. Bu dönemde meydana gelen en büyük deprem 6,1 büyüklüğündeki 11 Ocak 1967 depremidir ve şimdiki depremin yaklaşık 100 kilometre güneyinde bir dış merkez konumuna sahiptir. Bununla birlikte tarihsel dönemde (1900 yılı öncesi), büyüklüğü şimdiki depremle karşılaştırılabilir büyüklükte olan ve Kuzey Irak bölgesinde önemli kayıplara yol açmış 1058 Musul, 1572 Halepçe ve 1666 Ninova depremleri meydana gelmiştir. Bu durum bölge için deprem tehlikesinin bir sürpriz olmadığına işaret etmektedir. Depremin dalgalarının incelenmesinden, deprem kırılmasının doğuya eğimli bir fay düzlemi üzerinde, yaklaşık 50 km’lik bir uzunluk boyunca, derinde ve daha çok güneye doğru (İran’a doğru) gerçekleştiği belirlenmiştir. Batı İran’ın gerek fay düzleminin eğim yönünde kalması, gerekse kırılmanın daha çok yayıldığı istikamette bulunması, burada gözlenen ağır yıkımın faylanma kaynaklı nedenleri olarak değerlendirilmiştir. Kırılmanın daha çok güneye olması Türkiye’de depremin hissedilen etkisini de küçülttüğü değerlendirilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Kaynak: İHA
Türkiye sınırları içinde herhangi bir kayba yol açmadığı belirtilen depremin, büyük kısmı İran’ın Kermanşah eyaletinde olmak üzere yüzlerce can kaybına, binlerce yaralı ve bina yıkımına neden olduğu kaydedildi.
Depremle ilgili SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce gerçekleştirilen ilk değerlendirmelere ilişkin yapılan açıklamada,“Gerek Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ve Amerikan Jeolojik Araştırmalar Kurumu tarafından hesaplanan dış merkez koordinatları, gerekse deprem dalgalarından belirlenen faylanma türü, depremin Zagros Bindirme ve Kıvrım Kuşağı üzerinde olduğuna işaret etmektedir. Merkezimizce deprem dalgalarının ön incelemelerinden depremin büyüklüğü 7,3 olarak hesaplanmıştır. Deprem bilim açısından aletsel dönemde (1900 yılı sonrası) depremin meydana geldiği yer ve yakın civarında büyüklüğü 7 ve daha büyük deprem oluşmamıştır. Bu dönemde meydana gelen en büyük deprem 6,1 büyüklüğündeki 11 Ocak 1967 depremidir ve şimdiki depremin yaklaşık 100 kilometre güneyinde bir dış merkez konumuna sahiptir. Bununla birlikte tarihsel dönemde (1900 yılı öncesi), büyüklüğü şimdiki depremle karşılaştırılabilir büyüklükte olan ve Kuzey Irak bölgesinde önemli kayıplara yol açmış 1058 Musul, 1572 Halepçe ve 1666 Ninova depremleri meydana gelmiştir. Bu durum bölge için deprem tehlikesinin bir sürpriz olmadığına işaret etmektedir. Depremin dalgalarının incelenmesinden, deprem kırılmasının doğuya eğimli bir fay düzlemi üzerinde, yaklaşık 50 km’lik bir uzunluk boyunca, derinde ve daha çok güneye doğru (İran’a doğru) gerçekleştiği belirlenmiştir. Batı İran’ın gerek fay düzleminin eğim yönünde kalması, gerekse kırılmanın daha çok yayıldığı istikamette bulunması, burada gözlenen ağır yıkımın faylanma kaynaklı nedenleri olarak değerlendirilmiştir. Kırılmanın daha çok güneye olması Türkiye’de depremin hissedilen etkisini de küçülttüğü değerlendirilmiştir” ifadelerine yer verildi.