Kamu Başdenetçisi Malkoç Açıklaması
'Türkiye'de ombudsmanlık kararları ilk zamanlarda yüzde 20 oranında uygulanıyordu. Çok sıkı tutmaya başladık, bu yüzde 53'e çıktı. Önümüzdeki yıl daha da artacak. Dünyada, Avrupa'da bunun ortalaması yüzde 80'
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Türkiye'de ombudsmanlık kararları ilk zamanlarda yüzde 20 oranında uygulanıyordu. Çok sıkı tutmaya başladık, bu yüzde 53'e çıktı. Önümüzdeki yıl daha da artacak. Dünyada, Avrupa'da bunun ortalaması yüzde 80." dedi.
Malkoç, İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından düzenlenen "Gençlik ve Yeni Türkiye Vizyonu" adlı konferansta yaptığı konuşmada, ombudsmanlık müessesesinin henüz yeterince tanınmadığını ifade etti.
Kurumun en kuvvetli tarafının, ombudsmanın TBMM tarafından seçilmesi olduğunu belirten Malkoç, "Dolayısıyla bağımsız, herhangi bir ataması yok. Karar verirken hiçbir kurum, merci, kişi emir veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bütçesi özeldir. Ayrıca vatandaşın yaptığı şikayeti 6 ay gibi kısa bir sürede sonuçlandırıyor. Vatandaşla idare arasında köprü oluyor. Halkın avukatı oluyor. Verdiği kararlarla idareye yol gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Üniversite yıllarında "sabah solcuyu vuran silahın öğleden sonra sağcıyı vurduğu" günler yaşadıklarını anlatan Malkoç, o yıllarda bir gün milletvekili, bakan, başbakan olacak en az 5 bin öğrencinin hayatını kaybettiğini ya da cezaevine gittiğini dile getirdi.
28 Şubat döneminde de öğrencilerin başörtülü ya da sakallı oldukları için okuyamadıklarını, dönemin YÖK Başkanının, "Bilim önemli değil başörtülü avına çıkın" dediğini aktaran Malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir üniversite rektörü veya YÖK Başkanı, 'Bilim önemli değil' der mi? Ama bu ayıbı yaşadı Türkiye, bu sıkıntıyı yaşadı. Benden önceki nesil, 1960 darbesinin içinde bulundu. Üniversiteler ve üniversite hocaları... Bu, üniversite tarihinde büyük bir ayıptı. Bizim üniversitede olduğumuz tarihte 1980 darbesi oldu. Ruhumuzda 1980 darbesine itiraz edememenin ezikliği vardı. 28 Şubat'ta da yine üniversitelerdeki baskıcı, bilim dışı yönetimlere karşı çıkamamanın mahcubiyetini yaşadık. Sizler çok şanslısınız. 15 Temmuz 2016'da Türkiye hain bir darbe teşebbüsüyle, işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığında genci, yaşlısı, kadını, erkeği, sağcısı, solcusu, Türk'ü ve Kürt'üyle hepsi, Cumhurbaşkanımızın basiretiyle, dirayetli, ferasetli tutumu sayesinde, demokrasiye sahip çıktı, anayasaya sahip çıktı. Sizler darbeyi püskürten gençlersiniz, sizi tebrik ediyorum, sağ olun. Sizden önceki nesillerin demokrasi dışı yol ve tavırlar, darbeler karşısındaki ezikliği sizde yok. Tam tersine işte bu darbelere itiraz etmenin o yürek yemişliği var sizde. Bunu yaşayan gençler, bu yürek yemişliği, bu cesareti yaşayan gençler, Türkiye'nin geleceğidir. O açıdan da çok şanslısınız."
- "Bir Aziz Sancar ile bu gelişmeler olmuyor"
Türkiye'nin büyük değişimler yaşadığını, 1982'de 150 bin civarında olan üniversite öğrencisi sayısının 2017'de 7 milyon 200 bine ulaştığını hatırlatan Malkoç, Türkiye'de 150 bin de yabancı öğrenci bulunduğunu ifade etti.
Dünyada ilk 100'e giren Türk üniversitesi bulunmadığını, ilk 500'e girenler arasında ise sayının bir elin parmaklarını geçmediğini vurgulayan Malkoç, bunun da Türkiye'nin sahip olduğu müstesna coğrafya ve 80 milyon nüfus ile aşılabileceğinin altını çizdi.
ABD'nin devlet olarak kuruluşunun üzerinden 250 yıl geçmediğini, Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece gerileme ve çökmesinin ise 300 yıl sürdüğünü hatırlatan Malkoç, bu geçmişin unutulmamasını istedi.
Türkiye'nin dünyadaki en gelişmiş 10 ülkeden birisi olması için gençlere büyük görev düştüğünü ifade eden Şeref Malkoç, "Nasıl eğitimimiz bugün 15 yıl öncesinden daha iyiyse, 2023 de bugünkünden daha iyi olacak. Önümüzdeki yıllarda eğitim kalitemizi de artıracağız. Bizim öğrencimiz Amerika'nın en iyi üniversitesindeki öğrenciyle yarışacak. Bizim hocalarımız dünyanın en iyi hocalarıyla makaleleriyle yarışacak. Bir Aziz Sancar ile bu gelişmeler olmuyor. Sizlerin içinden onlarca, yüzlerce Aziz Sancar çıkacak." dedi.
- "Sistem değişikliği Türkiye'nin hayrına olacak"
Şeref Malkoç, konferansın sonunda "Cumhurbaşkanlığı sistemi hayırlı mı değil mi?" sorusu üzerine, Türkiye'de özellikle parlamenter sistem anayasaya konulurken siyasetin elinin kolunun bağlandığını ifade etti.
Parlamenter sistem ile siyaset ve siyasetçiye alan bırakılmadığını vurgulayan Malkoç, "Türkiye'nin diğer ülkelerle yarışabilmesi için sistemini yenilemesi gerekirdi. Bu sistem değişikliği Türkiye'nin hayrına olacaktır, faydasına, yararına olacaktır." diye konuştu.
Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun aldığı kararların uygulama düzeyine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de ombudsmanlık kararları, ilk zamanlarda yüzde 20 oranında uygulanıyordu. Çok sıkı tutmaya başladık, bu yüzde 53'e çıktı. Önümüzdeki yıl daha da artacak. Dünyada, Avrupa'da bunun ortalaması yüzde 80. Bir zaman sonra biz buna ulaşacağız. Karar verdikten sonra uygulamasını da takip ediyoruz kurum olarak. Ama kararın da hukuka uygun olmasına bakıyoruz. Eğer bizim kararımız hukuka uygunsa, insan haklarına, hakkaniyete uygunsa her kamu görevlisi bunu uygulamak zorundadır. Çünkü biz bir hukuk kurumuyuz, anayasal kurumuz. Biz kamunun vicdanıyız. Uygulamak zorundadır. Uygulamazsa niye uygulamadığını bize bildirecek. Baktık ki hukuken hata yapmışız, mesele yok. Ama haklıysak takibini yaparız. Hangi idareci uymuyorsa onu kamuoyuna ifşa ederiz. Bu ne demek biliyor musunuz? Anadolu'da 'teneke bağlamak' derler, o idarecinin arkasından bu kararımız teneke çalmak gibi, bağlamak gibi gider. Yine uymadı. Bizim en kuvvetli tarafımız anayasal kurum olmamız, hukuk kurumu olmamız, bunun yanı sıra kamuoyunun vicdanı olmamız. Uymadı, TBMM'ye çağırıyoruz, milletvekillerine diyoruz ki 'Kararımız bu. Kamu Denetçiliğinin kararına bürokrat uymadı.' Orada hesap vermek kolay değil. Eğer sizin kararınız sağlamsa, hukuka uygunsa ona her bürokrat uyar. Yeter ki düzgün karar verin."
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, konuşmasının ardından Malkoç'a plaket verdi.
Kaynak: AA
Malkoç, İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından düzenlenen "Gençlik ve Yeni Türkiye Vizyonu" adlı konferansta yaptığı konuşmada, ombudsmanlık müessesesinin henüz yeterince tanınmadığını ifade etti.
Kurumun en kuvvetli tarafının, ombudsmanın TBMM tarafından seçilmesi olduğunu belirten Malkoç, "Dolayısıyla bağımsız, herhangi bir ataması yok. Karar verirken hiçbir kurum, merci, kişi emir veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bütçesi özeldir. Ayrıca vatandaşın yaptığı şikayeti 6 ay gibi kısa bir sürede sonuçlandırıyor. Vatandaşla idare arasında köprü oluyor. Halkın avukatı oluyor. Verdiği kararlarla idareye yol gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Üniversite yıllarında "sabah solcuyu vuran silahın öğleden sonra sağcıyı vurduğu" günler yaşadıklarını anlatan Malkoç, o yıllarda bir gün milletvekili, bakan, başbakan olacak en az 5 bin öğrencinin hayatını kaybettiğini ya da cezaevine gittiğini dile getirdi.
28 Şubat döneminde de öğrencilerin başörtülü ya da sakallı oldukları için okuyamadıklarını, dönemin YÖK Başkanının, "Bilim önemli değil başörtülü avına çıkın" dediğini aktaran Malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir üniversite rektörü veya YÖK Başkanı, 'Bilim önemli değil' der mi? Ama bu ayıbı yaşadı Türkiye, bu sıkıntıyı yaşadı. Benden önceki nesil, 1960 darbesinin içinde bulundu. Üniversiteler ve üniversite hocaları... Bu, üniversite tarihinde büyük bir ayıptı. Bizim üniversitede olduğumuz tarihte 1980 darbesi oldu. Ruhumuzda 1980 darbesine itiraz edememenin ezikliği vardı. 28 Şubat'ta da yine üniversitelerdeki baskıcı, bilim dışı yönetimlere karşı çıkamamanın mahcubiyetini yaşadık. Sizler çok şanslısınız. 15 Temmuz 2016'da Türkiye hain bir darbe teşebbüsüyle, işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığında genci, yaşlısı, kadını, erkeği, sağcısı, solcusu, Türk'ü ve Kürt'üyle hepsi, Cumhurbaşkanımızın basiretiyle, dirayetli, ferasetli tutumu sayesinde, demokrasiye sahip çıktı, anayasaya sahip çıktı. Sizler darbeyi püskürten gençlersiniz, sizi tebrik ediyorum, sağ olun. Sizden önceki nesillerin demokrasi dışı yol ve tavırlar, darbeler karşısındaki ezikliği sizde yok. Tam tersine işte bu darbelere itiraz etmenin o yürek yemişliği var sizde. Bunu yaşayan gençler, bu yürek yemişliği, bu cesareti yaşayan gençler, Türkiye'nin geleceğidir. O açıdan da çok şanslısınız."
- "Bir Aziz Sancar ile bu gelişmeler olmuyor"
Türkiye'nin büyük değişimler yaşadığını, 1982'de 150 bin civarında olan üniversite öğrencisi sayısının 2017'de 7 milyon 200 bine ulaştığını hatırlatan Malkoç, Türkiye'de 150 bin de yabancı öğrenci bulunduğunu ifade etti.
Dünyada ilk 100'e giren Türk üniversitesi bulunmadığını, ilk 500'e girenler arasında ise sayının bir elin parmaklarını geçmediğini vurgulayan Malkoç, bunun da Türkiye'nin sahip olduğu müstesna coğrafya ve 80 milyon nüfus ile aşılabileceğinin altını çizdi.
ABD'nin devlet olarak kuruluşunun üzerinden 250 yıl geçmediğini, Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece gerileme ve çökmesinin ise 300 yıl sürdüğünü hatırlatan Malkoç, bu geçmişin unutulmamasını istedi.
Türkiye'nin dünyadaki en gelişmiş 10 ülkeden birisi olması için gençlere büyük görev düştüğünü ifade eden Şeref Malkoç, "Nasıl eğitimimiz bugün 15 yıl öncesinden daha iyiyse, 2023 de bugünkünden daha iyi olacak. Önümüzdeki yıllarda eğitim kalitemizi de artıracağız. Bizim öğrencimiz Amerika'nın en iyi üniversitesindeki öğrenciyle yarışacak. Bizim hocalarımız dünyanın en iyi hocalarıyla makaleleriyle yarışacak. Bir Aziz Sancar ile bu gelişmeler olmuyor. Sizlerin içinden onlarca, yüzlerce Aziz Sancar çıkacak." dedi.
- "Sistem değişikliği Türkiye'nin hayrına olacak"
Şeref Malkoç, konferansın sonunda "Cumhurbaşkanlığı sistemi hayırlı mı değil mi?" sorusu üzerine, Türkiye'de özellikle parlamenter sistem anayasaya konulurken siyasetin elinin kolunun bağlandığını ifade etti.
Parlamenter sistem ile siyaset ve siyasetçiye alan bırakılmadığını vurgulayan Malkoç, "Türkiye'nin diğer ülkelerle yarışabilmesi için sistemini yenilemesi gerekirdi. Bu sistem değişikliği Türkiye'nin hayrına olacaktır, faydasına, yararına olacaktır." diye konuştu.
Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun aldığı kararların uygulama düzeyine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de ombudsmanlık kararları, ilk zamanlarda yüzde 20 oranında uygulanıyordu. Çok sıkı tutmaya başladık, bu yüzde 53'e çıktı. Önümüzdeki yıl daha da artacak. Dünyada, Avrupa'da bunun ortalaması yüzde 80. Bir zaman sonra biz buna ulaşacağız. Karar verdikten sonra uygulamasını da takip ediyoruz kurum olarak. Ama kararın da hukuka uygun olmasına bakıyoruz. Eğer bizim kararımız hukuka uygunsa, insan haklarına, hakkaniyete uygunsa her kamu görevlisi bunu uygulamak zorundadır. Çünkü biz bir hukuk kurumuyuz, anayasal kurumuz. Biz kamunun vicdanıyız. Uygulamak zorundadır. Uygulamazsa niye uygulamadığını bize bildirecek. Baktık ki hukuken hata yapmışız, mesele yok. Ama haklıysak takibini yaparız. Hangi idareci uymuyorsa onu kamuoyuna ifşa ederiz. Bu ne demek biliyor musunuz? Anadolu'da 'teneke bağlamak' derler, o idarecinin arkasından bu kararımız teneke çalmak gibi, bağlamak gibi gider. Yine uymadı. Bizim en kuvvetli tarafımız anayasal kurum olmamız, hukuk kurumu olmamız, bunun yanı sıra kamuoyunun vicdanı olmamız. Uymadı, TBMM'ye çağırıyoruz, milletvekillerine diyoruz ki 'Kararımız bu. Kamu Denetçiliğinin kararına bürokrat uymadı.' Orada hesap vermek kolay değil. Eğer sizin kararınız sağlamsa, hukuka uygunsa ona her bürokrat uyar. Yeter ki düzgün karar verin."
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, konuşmasının ardından Malkoç'a plaket verdi.