15 Temmuz Direnişi Türkiye'de Görülmemiş Olay
15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu-Kartepe Zirvesi 26 ülkeden 187 entelektüelin katılımıyla sürüyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu-Kartepe Zirvesi’nde, tarihi açıdan Türkiye’de darbeler konusu, Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Selvi moderatörlüğünde Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Davut Dursun, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Funda Selçuk Şirin tarafından dinleyicilere aktarıldı. Konferansta Cumhuriyet döneminden bugüne yaşanan darbelerden yola çıkılara edinilen sonuçlar masaya yatırıldı
Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Davut Dursun Türkiye’nin zengin bir darbe tecrübesi olduğunu dile getirerek, ”Cumhuriyet döneminden sonra birçok darbe yaşadı ülkemiz. Darbelere neden olan faktörleri iyi incelemek lazım. Genel olarak darbelerde iktidarların el değiştirmesinde güç ve kuvvet kullanımı faktörü ön planda rol alır. Demokrasinin en önemli özelliği siyasi iktidarlar adil seçimlerle gerçekleştirmesidir. Peki neden çok partili dönemlerde güç ve kuvvet yoluyla iktidarı ele geçirme yolu seçilmektedir” dedi.
Her darbede etkili olan faktörler değiştiğini kaydeden Prof. Dr. Dursun, ”1950’de barışçı yöntemlerle iktidar el değişmiştir ilk kez. 1960’a kadar iktidar ile muhalefet arasında kriz oluştu. Bu kriz barışçı yollarla yapılmadı. Diğer darbelerde de bu krizin etkisi var. İşte bu neden ve doğurduğu sonuçlar ile darbelerin önünü açmıştır. Cumhurbaşkanımızın vatandaşı sokağa çıkma çağrısı ve darbeye karşı son ana kadar mücadele edileceği açıklaması, Türkiye’de görülmüş bir olay değildir. Öte yandan Türkiye’de hiç görülmemiş medya desteği de darbe karşısında önemli bir rol oynamıştır” diye konuştu.
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Türkiye’deki darbe geçmişi için daha da geriye gitmek gerektiğini ifade ederek, ”Askeri güçle her şeyin yapılabildiği mantığı vardı. Türkiye’de zamanla demokratik yöntem farklılaşmaya başladı.
Hiç kimse o günlerde, bu günkü gelinen noktayı düşünemiyordu. Darbeleri anlamak için siyasetçiler ve ekonomistleri iyi analiz etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Funda Selçuk Şirin ise 27 Mayıs askeri darbesi ve Falih Rıfkı Atay konulu konuşmasında Demokrat Parti’nin seçimleri kazanmasında, söylemlerinin halka hitap etmesinin en büyük faktör olduğunu aktardı.
Kaynak: İHA
Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Davut Dursun Türkiye’nin zengin bir darbe tecrübesi olduğunu dile getirerek, ”Cumhuriyet döneminden sonra birçok darbe yaşadı ülkemiz. Darbelere neden olan faktörleri iyi incelemek lazım. Genel olarak darbelerde iktidarların el değiştirmesinde güç ve kuvvet kullanımı faktörü ön planda rol alır. Demokrasinin en önemli özelliği siyasi iktidarlar adil seçimlerle gerçekleştirmesidir. Peki neden çok partili dönemlerde güç ve kuvvet yoluyla iktidarı ele geçirme yolu seçilmektedir” dedi.
Her darbede etkili olan faktörler değiştiğini kaydeden Prof. Dr. Dursun, ”1950’de barışçı yöntemlerle iktidar el değişmiştir ilk kez. 1960’a kadar iktidar ile muhalefet arasında kriz oluştu. Bu kriz barışçı yollarla yapılmadı. Diğer darbelerde de bu krizin etkisi var. İşte bu neden ve doğurduğu sonuçlar ile darbelerin önünü açmıştır. Cumhurbaşkanımızın vatandaşı sokağa çıkma çağrısı ve darbeye karşı son ana kadar mücadele edileceği açıklaması, Türkiye’de görülmüş bir olay değildir. Öte yandan Türkiye’de hiç görülmemiş medya desteği de darbe karşısında önemli bir rol oynamıştır” diye konuştu.
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Türkiye’deki darbe geçmişi için daha da geriye gitmek gerektiğini ifade ederek, ”Askeri güçle her şeyin yapılabildiği mantığı vardı. Türkiye’de zamanla demokratik yöntem farklılaşmaya başladı.
Hiç kimse o günlerde, bu günkü gelinen noktayı düşünemiyordu. Darbeleri anlamak için siyasetçiler ve ekonomistleri iyi analiz etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Funda Selçuk Şirin ise 27 Mayıs askeri darbesi ve Falih Rıfkı Atay konulu konuşmasında Demokrat Parti’nin seçimleri kazanmasında, söylemlerinin halka hitap etmesinin en büyük faktör olduğunu aktardı.