'Türkler, 1048'Den Önce De Anadolu'daydı'
Erzurum'da tarih boyunca önemli yerleşim yerlerinden biri olan ve çevresi tarihi yolların kavşağında bulunduğu için her dönem değişik mücadelelere sahne olan Anadolu'nun, 1048 Pasinler Savaşı ve 1071 Malazgirt Savaşı öncesinde de Türklere ev sahipliği yaptığına ilişkin yeni kalıntılara rastlandı Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkan: 'Son günlerde Narman ve çevresindeki mezarlıklarda bulunan koç ve koyun şeklindeki mezar taşları hem Türk sanatı hem de Türk sanatı öncesi Hristiyan kültürü açısından ilginç bir etkileşimi ortaya koyuyor. Aslında koç ve koyunlar bizim Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığımız mezar kültürümüzün bir parçalarıdır' Araştırmacıyazar Kızılkaya: 'Erzurum'da bulunan koç heykellerinin üzerinde haç motifleri vardır. Haçın olması da Kıpçaklar'ın buraya yerleşip ve yaşadığını gösteriyor'
Erzurum hakkında tarih ve kültür araştırmacılığı yapan araştırmacı-yazar Ömer Faruk Kızılkaya, iki yıl önce Erzurum'un Narman ilçesi yakınlarında koç heykellerinin kullanıldığı tarihi bir mezar alanı tespit etti.
Bilim insanlarını tarihi mezarlığa götürürek kalıntılar üzerinden araştırma yaptıran Kızılkaya, tarihçi profesörlerin de ortak fikriyle mezarlığın savaşçı olmalarından dolayı Bizans ve Gürcüler tarafından askeri hizmetlerde kullanılan Türk boyu Kıpçaklar'a ait olduğunu belirledi.
Yedi bin yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan, Türk-İslam medeniyetinin bin yıldır yaşandığı ve yaşatıldığı Erzurum'daki bu araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Araştırmaya göre, 1048 Pasinler Savaşı ve 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklerin Anadolu'ya girdiği görüşünün aksine daha önceki süreçte de Türklerin Anadolu'da yaşadığı tahmin ediliyor.
- "1048 ve 1071'den önce de Türkler Anadolu'daydı"
Araştırmacı yazar Kızılkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki yıl önce bir duyum üzerine Narman'daki mezarlığı tespit ettiğini söyledi.
Yaptığı gözlemde ilk olarak bölgede bir Kıpçak mezarlığı bulunduğu yönünde tahmin yürüttüğünü ifade eden Kızılkaya, şunları belirtti:
"Hocam Türkolog Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz ile Narman'a gelip mezarlığı inceledik. Hocam buranın Kıpçaklara ait olduğunu söyledi. Buradaki kültürel malzeme ve mezar taşları ile sandukaların görüntü itibariyle Kıpçak Türklerine ait olduğunu gösterdiğini belirtti. Bu da 1048 Pasinler Savaşı ve 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklerin Anadolu'ya girdiği görüşünün aslında yanlış olduğu, ondan önceki süreçde de Türklerin buralarda var olduğunun ispatıdır."
- "Koç, Türkler'in çok yaygın kullandığı motiflerden birisi"
Kızılkaya, bölgede ciddi bir araştırma ve kazı çalışması yapılması gerektiğini belirterek, söz konusu mezarlığın koruma altına alınmasını istedi.
Mezarlığın tarih açısından önemli olduğuna işaret eden Kızılkaya, şöyle dedi:
"Çünkü buradan çıkarılacak malzeme bölge tarihinin netleşmesi, bazı iddiaların çürütülmesi ve bazılarının da ispatlanması açısından büyük önem arzediyor. Kıpçaklar'a ait olmasının en büyük özelliklerinden biri mezar taşlarındaki koç motifleridir. Koç motifleri Türkler'in çok yaygın kullandığı motiflerdendir. Orta Asya'daki mezarlarda da at ve koç heykelleri şeklinde mezar taşı kullanılıyordu. Bu mezar taşlarının Erzurum'un Tortum, Uzundere, Narman, Şenkaya ve Oltu ilçelerinde çok yaygın olduğunu bilmekteyiz ve görmekteyiz."
- "Koç heykellerinin üzerinde haç motifleri var"
Kıpçakların bölgede yaşadığına dair konuların Ermenilerin bazı eserlerine de yansıdığını aktaran Kızılkaya, şunları kaydetti:
"Ermeniler, eserlerinde Türk boylarından özellikle Kıpçaklardan bahsederken onların iyi taş yonttuğundan, taştan koç heykelleri yaptığından bahsederler. Bölgede en büyük yanlışlardan biri ki bürokraside de görüyoruz, bu koç heykellerin Akkoyunlular ve Karakoyunlular dönemine delalet ettiğini düşünüyorlar. Oysa Akkoyunlular, Karakoyunlular Müslümandırlar. Erzurum'da bulunan koç heykellerinin üzerinde haç motifleri vardır. Haçın olması da Kıpçakların buraya yerleşip ve yaşadığını gösteriyor."
- "Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığımız bir mezar kültürü"
Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Özkan ise Erzurum'un yaklaşık 4 bin yıl öncesine kadar giden bir yerleşim olması nedeniyle stratejik ve jeopolitik konumu gereği birçok kültüre ev sahipliği yaptığını hatırlattı.
Anadolu coğrafyasının düğüm noktasında bulunması ve bir İpekyolu kavşağı olmasının Erzurum'u her dönem çevre kültürlerle ilişki kuran önemli merkez yaptığnı söyleyen Özkan, şu değerlendirmede bulundu:
"Erzurum'un bir Türk-İslam kültürü öncesi yerleşimi, bir de 1071 sonrası Türk-İslam fetihleriyle değişen kimliği söz konusudur. Son zamanlarda bölgede özellikle Erzurum çevresinde yapılan araştırmalarda yine çok ilginç bir kültürel değer olarak koç ve koyun tarzında yapılmış olan mezar taşları sık sık bulunmaya başlandı. Son günlerde Narman ve çevresindeki mezarlıklarda bulunan koç ve koyun şeklindeki mezar taşları hem Türk sanatı hem de Türk sanatı öncesi Hristiyan kültürü açısından ilginç bir etkileşimi ortaya koyuyor. Aslında koç ve koyunlar bizim Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığımız bir mezar kültürümüzün parçalarıdır."
- "Mezar taşları, Hristiyan Türkler tarafından yapıldı"
Özkan, bu nedenle Erzurum, Erzincan, Tunceli, Iğdır ve Kars çevresinde çok sık şekilde koç, koyun ve at şeklinde yapılmış mezar taşlarının görüldüğünü ifade ederek, bu yapıların Türk mezar kültürünün çok önemli belgeleri olduğunu ifade etti.
Bu mezar kalıntılarının Anadolu'daki Türk izlerinin de mühürleri ve damgaları olduğunu kaydeden Özkan, şunlara aktardı:
"Erzurum çevresinde bulunan koç ve koyun heykellerinin kuyruk kısımlarında haç motiflerinin bulunması, bunların bu bölgedeki Hristiyan Türkler tarafından yapılmış mezar taşları olarakta kayıtlara geçmesine vesile olmuştur. Aidiyetlik olarak bunları da Orta Asya'ya götürüp, buradan gelen kültürlerin Anadolu'ya taşıdıkları Türk sanatının etkileri olarak değerlendiriyoruz. Bölgedeki kalıntılarda Kıpçaklar, Hazarlar ile Bizans arasındaki münasebetler sonucu Hristiyan kültürü ve Türk sanatı arasındaki etkileşimler ortaya çıkıyor. Biz her ne kadar Türk sanatı çizgisini Orta Asya'dan Anadolu'ya taşırken İslamiyeti kabul ettikten sonraki kültürü, eserleri üzerinden sürdürsek de Hıristiyanlığı kabul eden Türkler de var."
Özkan, bölgede müzelik değerlere sahip kalıntıların koruma altına alınarak, Anadolu'nun kültürel zenginliğinin gelen kişilere tanıtılmasının ciddi hizmet olacağını sözlerine ekledi.