Alabalığın Çiftlikten Sofraya Uzanan Lezzetli Yolculuğu
Dünyanın en büyük alabalık üreticilerinden olan Türkiye'de dere ve baraj havzalarında kurulan çiftliklerde yetiştirilen alabalıklar, meşakkatli bir sürecin ardından sofralara ulaşıyor Oksijen seviyesinin yüksek olması dolayısıyla su kaynaklarına en yakın noktalarda kurulan çiftliklerde beslenen alabalıkların ihracata gönderilecek bölümü, meşe dumanında tütsülendikten sonra paketleniyor.
SEBAHATDİN ZEYREK - Sofraların vazgeçilmez su ürünlerinden olan alabalık, meşakkatli bir süreç sonrası sofralara ulaşıyor.
Protein, potasyum, fosfor, demir ve omega yağ asitleri gibi sağlıklı bir bünyenin alması gereken tüm değerleri barındıran alabalık, ihracatın yanı sıra iç piyasada da tüketimi en fazla olan balıklar arasında yer alıyor.
Berrak, temiz, serin ve oksijen seviyesi yüksek sularda yetişebilen alabalıklar, Türkiye'de taze ve dondurulmuş, Avrupa ve Rusya'da ise daha çok tütsülenmiş ve füme olarak tüketiliyor.
Dünyanın önde gelen alabalık üreticilerinden Türkiye'de geçen yıl yaklaşık 101 bin ton olan üretimin bir bölümü ihraç edilerek 103 milyon dolar gelir sağlandı.
Türkiye'de çiftlik ortamında sadece "gökkuşağı" cinsinin üretiminin yapıldığı alabalık, yavru işletmelerinden çiftliğe oradan işleme tesislerine uzanan 10 aylık bir yolculukla ekonomik değer kazanıyor.
Oksijen oranının yüksek olması dolayısıyla doğal su kaynaklarına en yakın noktalarda setler halinde kurulan çiftliklerde anaç balıklardan alınan yumurtalar, büyütülüp boylarına göre farklı setlere alınıyor.
Yetiştirme sürecinde her gün üç kez balık ve mısır içeriği bulunan yemler verilerek beslenen balıklar, yaklaşık 10 ayın sonunda setlere gerilen ağlarla "hasat edilerek" işleme tesislerine doğru yola çıkarılıyor.
Taşıma sırasında oksijen seviyesinin düşmemesi için oksijen tüplerinin bağlı olduğu tanklarla sevk edilen balıklar, işleme tesisinde yıkanıp ayıklandıktan sonra iç piyasa için taze veya dondurulmuş olarak paketleniyor.
İhracatlık ürünler ise 6 saat tuzlu suda bekletildikten sonra şişlere dizilerek meşe talaşlarının yandığı, içinde dumanın dolaştırıldığı özel bir fırında 1 saate yakın pişiriliyor.
Bir süre dinlenmeye bırakılan tütsülenmiş alabalıklar, vakumlu ambalajlara alınarak ihracatın yapılacağı gemilere gönderiliyor.
İşlenmemiş balıklar 4 avro civarında ihraç edilirken, işlenmiş isli balıklar paketlemeye göre 10 avro civarında fiyatlarla satılıyor.
Füme alabalıklar özellikle Almanya, Holllanda, Belçika, Danimarka ve Çekya başta olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri ile Rusya'ya gönderiliyor.
- "Suya hayran kalıyorlar"
Tütsülenmiş alabalıkta önde gelen ihracatçılardan Mustafa Özpek, Türkiye'nin zengin su kaynaklarını çevreye dost bir üretimle değerlendirdiklerini, girdikleri birçok pazarda tercih edildiklerini söyledi.
Yıllık ortalama 14 milyon avroluk ihracatlarının bulunduğunu anlatan Özpek, kurduğu çiftliklere gelen yabancı müşterilerin suyun temizliğinden ve doğal güzelliklerden çok etkilendiğini belirtti.
Alabalık tüketiminin Avrupa'da çok yüksek olduğunu, yıllardır iç piyasayı da geliştirmeye çalıştıklarını aktaran Özpek, "Artık bizim milletimizin de balık kültürü yavaş yavaş gelişmeye başladı. Ben herkese tavsiye ediyorum. 71 yaşındayım ve dimdik ayaktayım. Balık yediğim için sağlıklıyım. Balığın biraz daha tüketiminin artması lazım. İhracat yapıyoruz döviz kazandırıyoruz ama bir yandan da üzülüyoruz çünkü onların çocukları yerken bizim çocuklarımız yemiyor." diye konuştu.
Kaynak: AA
Protein, potasyum, fosfor, demir ve omega yağ asitleri gibi sağlıklı bir bünyenin alması gereken tüm değerleri barındıran alabalık, ihracatın yanı sıra iç piyasada da tüketimi en fazla olan balıklar arasında yer alıyor.
Berrak, temiz, serin ve oksijen seviyesi yüksek sularda yetişebilen alabalıklar, Türkiye'de taze ve dondurulmuş, Avrupa ve Rusya'da ise daha çok tütsülenmiş ve füme olarak tüketiliyor.
Dünyanın önde gelen alabalık üreticilerinden Türkiye'de geçen yıl yaklaşık 101 bin ton olan üretimin bir bölümü ihraç edilerek 103 milyon dolar gelir sağlandı.
Türkiye'de çiftlik ortamında sadece "gökkuşağı" cinsinin üretiminin yapıldığı alabalık, yavru işletmelerinden çiftliğe oradan işleme tesislerine uzanan 10 aylık bir yolculukla ekonomik değer kazanıyor.
Oksijen oranının yüksek olması dolayısıyla doğal su kaynaklarına en yakın noktalarda setler halinde kurulan çiftliklerde anaç balıklardan alınan yumurtalar, büyütülüp boylarına göre farklı setlere alınıyor.
Yetiştirme sürecinde her gün üç kez balık ve mısır içeriği bulunan yemler verilerek beslenen balıklar, yaklaşık 10 ayın sonunda setlere gerilen ağlarla "hasat edilerek" işleme tesislerine doğru yola çıkarılıyor.
Taşıma sırasında oksijen seviyesinin düşmemesi için oksijen tüplerinin bağlı olduğu tanklarla sevk edilen balıklar, işleme tesisinde yıkanıp ayıklandıktan sonra iç piyasa için taze veya dondurulmuş olarak paketleniyor.
İhracatlık ürünler ise 6 saat tuzlu suda bekletildikten sonra şişlere dizilerek meşe talaşlarının yandığı, içinde dumanın dolaştırıldığı özel bir fırında 1 saate yakın pişiriliyor.
Bir süre dinlenmeye bırakılan tütsülenmiş alabalıklar, vakumlu ambalajlara alınarak ihracatın yapılacağı gemilere gönderiliyor.
İşlenmemiş balıklar 4 avro civarında ihraç edilirken, işlenmiş isli balıklar paketlemeye göre 10 avro civarında fiyatlarla satılıyor.
Füme alabalıklar özellikle Almanya, Holllanda, Belçika, Danimarka ve Çekya başta olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri ile Rusya'ya gönderiliyor.
- "Suya hayran kalıyorlar"
Tütsülenmiş alabalıkta önde gelen ihracatçılardan Mustafa Özpek, Türkiye'nin zengin su kaynaklarını çevreye dost bir üretimle değerlendirdiklerini, girdikleri birçok pazarda tercih edildiklerini söyledi.
Yıllık ortalama 14 milyon avroluk ihracatlarının bulunduğunu anlatan Özpek, kurduğu çiftliklere gelen yabancı müşterilerin suyun temizliğinden ve doğal güzelliklerden çok etkilendiğini belirtti.
Alabalık tüketiminin Avrupa'da çok yüksek olduğunu, yıllardır iç piyasayı da geliştirmeye çalıştıklarını aktaran Özpek, "Artık bizim milletimizin de balık kültürü yavaş yavaş gelişmeye başladı. Ben herkese tavsiye ediyorum. 71 yaşındayım ve dimdik ayaktayım. Balık yediğim için sağlıklıyım. Balığın biraz daha tüketiminin artması lazım. İhracat yapıyoruz döviz kazandırıyoruz ama bir yandan da üzülüyoruz çünkü onların çocukları yerken bizim çocuklarımız yemiyor." diye konuştu.