'Kadınlar Göç Yolunda Projesi' Değerlendirme Çalıştayı
KADEM Başkanı Yılmaz: 'Tüm dünya bu mülteci sorununa sessiz kaldı, biz bunun en ağır yükünü çeken ülkeyiz. Son 5 yılda 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış' 'Bu insanlara biz Avrupa'nın baktığı gibi bakmıyoruz. 'Yeter, sayısal olarak bu kadar alırız, hadi kapıları kapatalım' böyle bir derdimiz hiç olmadı, olmaması da gerekiyor'
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz, dünyanın sığınmacı sorununa sessiz kaldığını, Türkiye'nin bunun en ağır yükünü çeken ülke olduğunu belirterek, 'Son 5 yılda 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış. Bu insanlara biz Avrupa'nın baktığı gibi bakmıyoruz, 'Yeter, sayısal olarak bu kadar alırız, hadi kapıları kapatalım' böyle bir derdimiz hiç olmadı, olmaması da gerekiyor.' dedi.
Yılmaz, 'Kadınlar Göç Yolunda Projesi'nin Saha Araştırması ve Karşılaştırmalı Analiz Sonuçlarının Değerlendirilmesi Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de 5 yılı aşkın bir süredir sığınmacı meselesinin olduğunu, bunun üzerinden gerek yasal, gerek sosyal, gerekse ekonomik bir entegrasyonu son aylarda konuşmaya başladıklarını söyledi.
KADEM olarak bu süreçte tüm dünyada göçün ve savaşların mağdur ettiği dezavantajlı kesim olan kadınlar üzerinden 'ne yapabiliriz' düşüncesiyle yola çıktıklarını ifade eden Yılmaz, Avrupa Birliği'nin 4. Sivil Toplum Diyaloğu Hibe Programı'na başvurarak kadınlarla ilgili bir proje başlattıklarını aktardı.
Projenin 6 aydır devam ettiğini belirten Yılmaz, 'İtalya'da Eurocultura Derneği ile ayrımcılıkla, ırkçılıkla mücadele eden bir sivil toplum örgütüyle ortaklık yaparak gerek Avrupa’daki mültecilere yönelik yapılan çalışmalar, gerekse Türkiye’deki tecrübeler ve bu tecrübelerin karşılıklı alışverişine dayanan bir proje geliştirdik' dedi.
Hedef kitlenin kadınlar olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu bilgileri paylaştı:
'Kadınların göç yolunda yaşadıklarını duymak, öğrenmek ve sonrasında da bu yaşanılan hayatın içerisindeki gerçeğe nasıl adapte olduklarını, gerekiyorsa rehabilitasyonlarını, güvenliklerini sağlayacak politikaları içeren bir çalışma diyebiliriz buna. Öncelikle yasal haklar son derece önemliydi. Bu kadınlar Türkiye'de hangi haklara sahipler, haklarını biliyorlar mı? Bu hakları kullanma noktasında yöntemler, usuller nedir? Bunun farkındalar mı? Proje kapsamında 440 kadınla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirdik. Birçoğu haklarının farkında değil. Çünkü hepsinin şöyle bir umudu var; 'Geçici olarak Türkiye'ye gidiyoruz, oraya sığınıyoruz. Kamplarda veya bize gösterilen yerlerde kalacağız ama bir gün ülkemize döneceğiz.' Bu duygu ve düşünce bütün mülteci kadın veya erkeklerde şöyle bir sınırlama ve direnç geliştiriyor; 'Nasıl olsa geri döneceğim. Vatanıma döneceğim için geçici olarak burada bir şekilde hayatımı idame ettireyim daha sonra bunları bu kadar da öğrenmeme gerek yok' gibi bir psikolojik dirençle karşılaşıyorlar. Daha önce de mülteci projesi yaptığımız için bir kısmıyla konuşurken, 'Bir ya da iki sene içinde savaş bitecek, ülkemize döneceğiz derken, 5 seneyi aşkın senedir buradayız ve hayata tutunmaya çalışıyoruz.' diyorlardı. Şimdi yavaş yavaş bu kadınlarda dile yönelik bir ilgi... Türkçeyi öğrenmek, çocuklarına iyi bir eğitim aldırmak... Bakın 140 bin çocuk doğdu Türkiye'de. Bu çok ciddi bir sayıdır. Yavaş yavaş hem meslek edinmeye, öğrenmeye, hayatını kendi başına kazanmaya yönelik bir ilgi var.'
- ' Son beş yılda 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış'
Sığınmacıların artık güvenli, geleceğe umutla bakan bir hayat hayal etmeye başladığını kaydeden Yılmaz, 'Tüm dünya bu mülteci sorununa sessiz kaldı, biz bunun en ağır yükünü çeken ülkeyiz. Son 5 yılda, 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış. Bu insanlara biz Avrupa'nın baktığı gibi bakmıyoruz. 'Yeter sayısal olarak bu kadar alırız, hadi kapıları kapatalım' böyle bir derdimiz hiç olmadı, olmaması da gerekiyor. Koskoca bir medeniyetin getirdiği topraklarda yaşıyoruz. Kardeşlik ülküsü açık kapı politikasını bize mecburi kıldı' değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, proje kapsamında, Avrupa'nın yanı sıra İtalya, Yunanistan, İngiltere ve Almanya'dan gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle birlikte tecrübe alışverişi yapıldığını belirterek, 3 gün sürecek çalıştayın İstanbul ayağının başladığını, çalışmaların daha sonra Gaziantep'teki Nizip Kampı'nda süreceğini aktardı.
Sonuçları devletin ilgili kurum ve kuruluşlarıyla paylaşacaklarını dile getiren Yılmaz, sığınmacılarla irtibatı olan memur, sivil toplum örgütleri ile yerel idarelerin temsilcilerine 'Bir sığınmacıyla nasıl problem çözülür, sığınmacının derdine nasıl derman olunur' konularında eğitim vereceklerini kaydetti.
- 'Umuyorum ki bu bölgede bir an önce savaş biter'
Yılmaz, KADEM'in, Türkiye’de kadın göçmenlere ya da kadın sığınmacılara yönelik çalışmalarıyla bir 'ilki' başardığını söyleyerek, 'Umuyorum ki bu bölgede bir an önce savaş biter ve umutlarını kaybetmeyen bu mülteci kadınlar, çocuklarıyla güvenli bir şekilde ülkelerine döner.' dedi.
Türkiye'nin sığınmacılar konusunda Avrupa ülkeleri ile dünyaya örnek olabilecek bir süreci yönettiğini vurgulayan Yılmaz, 'Bu süreçte biz herhangi bir başarısızlıkla karşılaşmadık. Tabii ki bazen kampların ya da toplum içerisinde istenmeyen sorunlar, tartışmalar, çatışmalar yaşanabiliyor ama genele baktığımızda mülteci sorununu, mülteci kadınlar ve çocukları mümkün olduğu kadar topluma güvenli bir şekilde entegre eden bir politika yönetiliyor.' ifadelerine yer verdi.
Projenin önemli 5 ayağının bulunduğunu, ilkinin 440 sığınmacı kadınla yüz yüze anket görüşmesi olduğunu dile getiren Yılmaz, ikincisinin ise kadınlara yasal hakları konusunda eğitim verilmesi olduğunu kaydetti.
Yılmaz, 'Üçüncü ayak bu kadınlarla birebir muhatap olan yerel idarelerin ya da devletin ilgili kurumlarının memurlarına eğitimler vermek. Mültecilerle entegrasyonu sağlamaya çalışıyoruz, sivil toplum örgütü olarak onların dertlerini dinliyoruz ama bir memurun bundan daha fazla sorumluluğu var. Bir memur bundan daha fazla mülteciye yardım etmeli ve onun hakkını, hukukunu, güvenliğini sağlamalı. En sonunda tüm bunlardan sonra da bir belgesel filmimiz olacak tüm dünyaya sunabileceğimiz. Konuya ilişkin dikkati yeniden mültecilere çekebileceğimiz bir belgesel filmimiz.' diye konuştu.
KADEM Dış İlişkiler ve Projeler Koordinatörü Sezen Güngör de çalıştay hakkında bilgi verdi.
Kaynak: AA
Yılmaz, 'Kadınlar Göç Yolunda Projesi'nin Saha Araştırması ve Karşılaştırmalı Analiz Sonuçlarının Değerlendirilmesi Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de 5 yılı aşkın bir süredir sığınmacı meselesinin olduğunu, bunun üzerinden gerek yasal, gerek sosyal, gerekse ekonomik bir entegrasyonu son aylarda konuşmaya başladıklarını söyledi.
KADEM olarak bu süreçte tüm dünyada göçün ve savaşların mağdur ettiği dezavantajlı kesim olan kadınlar üzerinden 'ne yapabiliriz' düşüncesiyle yola çıktıklarını ifade eden Yılmaz, Avrupa Birliği'nin 4. Sivil Toplum Diyaloğu Hibe Programı'na başvurarak kadınlarla ilgili bir proje başlattıklarını aktardı.
Projenin 6 aydır devam ettiğini belirten Yılmaz, 'İtalya'da Eurocultura Derneği ile ayrımcılıkla, ırkçılıkla mücadele eden bir sivil toplum örgütüyle ortaklık yaparak gerek Avrupa’daki mültecilere yönelik yapılan çalışmalar, gerekse Türkiye’deki tecrübeler ve bu tecrübelerin karşılıklı alışverişine dayanan bir proje geliştirdik' dedi.
Hedef kitlenin kadınlar olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu bilgileri paylaştı:
'Kadınların göç yolunda yaşadıklarını duymak, öğrenmek ve sonrasında da bu yaşanılan hayatın içerisindeki gerçeğe nasıl adapte olduklarını, gerekiyorsa rehabilitasyonlarını, güvenliklerini sağlayacak politikaları içeren bir çalışma diyebiliriz buna. Öncelikle yasal haklar son derece önemliydi. Bu kadınlar Türkiye'de hangi haklara sahipler, haklarını biliyorlar mı? Bu hakları kullanma noktasında yöntemler, usuller nedir? Bunun farkındalar mı? Proje kapsamında 440 kadınla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirdik. Birçoğu haklarının farkında değil. Çünkü hepsinin şöyle bir umudu var; 'Geçici olarak Türkiye'ye gidiyoruz, oraya sığınıyoruz. Kamplarda veya bize gösterilen yerlerde kalacağız ama bir gün ülkemize döneceğiz.' Bu duygu ve düşünce bütün mülteci kadın veya erkeklerde şöyle bir sınırlama ve direnç geliştiriyor; 'Nasıl olsa geri döneceğim. Vatanıma döneceğim için geçici olarak burada bir şekilde hayatımı idame ettireyim daha sonra bunları bu kadar da öğrenmeme gerek yok' gibi bir psikolojik dirençle karşılaşıyorlar. Daha önce de mülteci projesi yaptığımız için bir kısmıyla konuşurken, 'Bir ya da iki sene içinde savaş bitecek, ülkemize döneceğiz derken, 5 seneyi aşkın senedir buradayız ve hayata tutunmaya çalışıyoruz.' diyorlardı. Şimdi yavaş yavaş bu kadınlarda dile yönelik bir ilgi... Türkçeyi öğrenmek, çocuklarına iyi bir eğitim aldırmak... Bakın 140 bin çocuk doğdu Türkiye'de. Bu çok ciddi bir sayıdır. Yavaş yavaş hem meslek edinmeye, öğrenmeye, hayatını kendi başına kazanmaya yönelik bir ilgi var.'
- ' Son beş yılda 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış'
Sığınmacıların artık güvenli, geleceğe umutla bakan bir hayat hayal etmeye başladığını kaydeden Yılmaz, 'Tüm dünya bu mülteci sorununa sessiz kaldı, biz bunun en ağır yükünü çeken ülkeyiz. Son 5 yılda, 10 milyar dolara yakın bir para harcanmış. Bu insanlara biz Avrupa'nın baktığı gibi bakmıyoruz. 'Yeter sayısal olarak bu kadar alırız, hadi kapıları kapatalım' böyle bir derdimiz hiç olmadı, olmaması da gerekiyor. Koskoca bir medeniyetin getirdiği topraklarda yaşıyoruz. Kardeşlik ülküsü açık kapı politikasını bize mecburi kıldı' değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, proje kapsamında, Avrupa'nın yanı sıra İtalya, Yunanistan, İngiltere ve Almanya'dan gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle birlikte tecrübe alışverişi yapıldığını belirterek, 3 gün sürecek çalıştayın İstanbul ayağının başladığını, çalışmaların daha sonra Gaziantep'teki Nizip Kampı'nda süreceğini aktardı.
Sonuçları devletin ilgili kurum ve kuruluşlarıyla paylaşacaklarını dile getiren Yılmaz, sığınmacılarla irtibatı olan memur, sivil toplum örgütleri ile yerel idarelerin temsilcilerine 'Bir sığınmacıyla nasıl problem çözülür, sığınmacının derdine nasıl derman olunur' konularında eğitim vereceklerini kaydetti.
- 'Umuyorum ki bu bölgede bir an önce savaş biter'
Yılmaz, KADEM'in, Türkiye’de kadın göçmenlere ya da kadın sığınmacılara yönelik çalışmalarıyla bir 'ilki' başardığını söyleyerek, 'Umuyorum ki bu bölgede bir an önce savaş biter ve umutlarını kaybetmeyen bu mülteci kadınlar, çocuklarıyla güvenli bir şekilde ülkelerine döner.' dedi.
Türkiye'nin sığınmacılar konusunda Avrupa ülkeleri ile dünyaya örnek olabilecek bir süreci yönettiğini vurgulayan Yılmaz, 'Bu süreçte biz herhangi bir başarısızlıkla karşılaşmadık. Tabii ki bazen kampların ya da toplum içerisinde istenmeyen sorunlar, tartışmalar, çatışmalar yaşanabiliyor ama genele baktığımızda mülteci sorununu, mülteci kadınlar ve çocukları mümkün olduğu kadar topluma güvenli bir şekilde entegre eden bir politika yönetiliyor.' ifadelerine yer verdi.
Projenin önemli 5 ayağının bulunduğunu, ilkinin 440 sığınmacı kadınla yüz yüze anket görüşmesi olduğunu dile getiren Yılmaz, ikincisinin ise kadınlara yasal hakları konusunda eğitim verilmesi olduğunu kaydetti.
Yılmaz, 'Üçüncü ayak bu kadınlarla birebir muhatap olan yerel idarelerin ya da devletin ilgili kurumlarının memurlarına eğitimler vermek. Mültecilerle entegrasyonu sağlamaya çalışıyoruz, sivil toplum örgütü olarak onların dertlerini dinliyoruz ama bir memurun bundan daha fazla sorumluluğu var. Bir memur bundan daha fazla mülteciye yardım etmeli ve onun hakkını, hukukunu, güvenliğini sağlamalı. En sonunda tüm bunlardan sonra da bir belgesel filmimiz olacak tüm dünyaya sunabileceğimiz. Konuya ilişkin dikkati yeniden mültecilere çekebileceğimiz bir belgesel filmimiz.' diye konuştu.
KADEM Dış İlişkiler ve Projeler Koordinatörü Sezen Güngör de çalıştay hakkında bilgi verdi.