'Türkiye'nin Geleceğini Duyunca Sabaha Kadar Uyuyamadık'
Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında DAEŞ'ten temizlenen Cerablus'ta, gönül rahatlığıyla dışarı çıkan halk, baskıcı düzenden kurtulmanın mutluluğunu yaşıyor Terör örgütü kontrolündeyken yaşadığı yılları anlatan İbrahim: 'Bu topraklarda insanlar her zaman rengarenk giyinirdi. Ama DAEŞ döneminde herkes simsiyahtı' 'Kendi oğlumla bile konuşmaya korkar olmuştuk. Her gece bu beladan kurtulmak için dua ederdik. Bir gün Türkiye'nin geldiğini duyduk ve sevinçten çığlıklar attık. Türkiye'nin geleceğini duyunca sabaha kadar uyuyamadık'
KEREM KOCALAR - Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütü DAEŞ'ten kurtarılan Cerablus halkı, sokaklara çıkarak, pazarlara ve tarlalara giderek baskıcı düzenden kurtulmanın sevincini yaşıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince Suriye'nin kuzeyinde terör tehditlerine karşı başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Özgür Suriye Ordusunca (ÖSO) DAEŞ'ten temizlenen Cerablus'ta hayat hızla normale dönüyor.
DAEŞ kontrolündeyken 3 bine gerileyen nüfusu artık 25 bini aşan ilçede halk evlerdeki mahkumiyet günlerinin bitmesiyle hayatın tadını çıkarıyor. Aylarca evlerinden çıkmaya korkan halk, şimdilerde çarşı, pazar ve sokaklarda doyasıya dolaşıyor, istediklerini giyiyor, tarla ve bahçelerde yeniden çalışmaya başlıyor.
Gördüğü her Türkiye vatandaşını bağrına basan ve 'Hoş geldiniz' diye karşılayan Fatma İbrahim (65) de diğer Cerabluslular gibi adeta ikinci bir baharı yaşıyor.
Terör örgütünün sadece siyah kıyafet giymelerine izin vermesini, 'Hayatımızı da ruhumuzu da kararttılar' sözleriyle nitelendiren İbrahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cerablus'un terör örgütünün kontrolünde olduğu dönemleri, 'Allah o günleri kimseye yaşatmasın.' ifadeleriyle anlattı.
DAEŞ'in sadece ölüm saçan bir örgüt olduğunu ifade eden İbrahim, şunları söyledi:
'Üstümüz, başımız siyahtı. Yüzümüz görünmez, gözümüzün önünü bile zor görürdük. Ama aslında bu bölge normal Anadolu insanıdır. Başını kapatır, istediği gibi giyinir ve istediği yerde dolaşırdı. Ama teröristler, bizi kendi oğlumuzla bile konuşmaya korkar hale getirdi. İki koyunumuz varsa birini, 100 kilogram unun varsa yarısını zekat diye alır, kendileri ise Fırat'ın kenarında mangal yakarlardı. Halkı fakirleştirdiler, kendilerini doyurdular. Ben çocukluğumdan beri kırmızıyı severim, şu an en çok da yeniden kırmızı giyebilmeme seviniyorum. Bu topraklarda insanlar her zaman rengarenk giyinirdi. Ama DAEŞ döneminde herkes simsiyahtı.'
İbrahim, örgütün başlarından gitmesi için sürekli dualar ettiğini vurgulayarak, 'Kendi oğlumla bile konuşmaya korkar olmuştuk. Her gece bu beladan kurtulmak için dua ederdik. Bir gün Türkiye'nin geldiğini duyduk ve sevinçten çığlıklar attık. Türkiye'nin geleceğini duyunca sabaha kadar uyuyamadık.' diye konuştu.
DAEŞ'in gitmesinden sonra yeniden tarlalarda çalışmaya başladığını anlatan İbrahim, susam yetiştirdiğini ve elde ettiği gelirle de torunlarına baktığını belirtti.
İbrahim, susamdan elde ettiği gelirin kendisine yetip yetmediği sorulduğunda ise 'DAEŞ gitti ya, buna da çok şükür' dedi.
Kaynak: AA
Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince Suriye'nin kuzeyinde terör tehditlerine karşı başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Özgür Suriye Ordusunca (ÖSO) DAEŞ'ten temizlenen Cerablus'ta hayat hızla normale dönüyor.
DAEŞ kontrolündeyken 3 bine gerileyen nüfusu artık 25 bini aşan ilçede halk evlerdeki mahkumiyet günlerinin bitmesiyle hayatın tadını çıkarıyor. Aylarca evlerinden çıkmaya korkan halk, şimdilerde çarşı, pazar ve sokaklarda doyasıya dolaşıyor, istediklerini giyiyor, tarla ve bahçelerde yeniden çalışmaya başlıyor.
Gördüğü her Türkiye vatandaşını bağrına basan ve 'Hoş geldiniz' diye karşılayan Fatma İbrahim (65) de diğer Cerabluslular gibi adeta ikinci bir baharı yaşıyor.
Terör örgütünün sadece siyah kıyafet giymelerine izin vermesini, 'Hayatımızı da ruhumuzu da kararttılar' sözleriyle nitelendiren İbrahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cerablus'un terör örgütünün kontrolünde olduğu dönemleri, 'Allah o günleri kimseye yaşatmasın.' ifadeleriyle anlattı.
DAEŞ'in sadece ölüm saçan bir örgüt olduğunu ifade eden İbrahim, şunları söyledi:
'Üstümüz, başımız siyahtı. Yüzümüz görünmez, gözümüzün önünü bile zor görürdük. Ama aslında bu bölge normal Anadolu insanıdır. Başını kapatır, istediği gibi giyinir ve istediği yerde dolaşırdı. Ama teröristler, bizi kendi oğlumuzla bile konuşmaya korkar hale getirdi. İki koyunumuz varsa birini, 100 kilogram unun varsa yarısını zekat diye alır, kendileri ise Fırat'ın kenarında mangal yakarlardı. Halkı fakirleştirdiler, kendilerini doyurdular. Ben çocukluğumdan beri kırmızıyı severim, şu an en çok da yeniden kırmızı giyebilmeme seviniyorum. Bu topraklarda insanlar her zaman rengarenk giyinirdi. Ama DAEŞ döneminde herkes simsiyahtı.'
İbrahim, örgütün başlarından gitmesi için sürekli dualar ettiğini vurgulayarak, 'Kendi oğlumla bile konuşmaya korkar olmuştuk. Her gece bu beladan kurtulmak için dua ederdik. Bir gün Türkiye'nin geldiğini duyduk ve sevinçten çığlıklar attık. Türkiye'nin geleceğini duyunca sabaha kadar uyuyamadık.' diye konuştu.
DAEŞ'in gitmesinden sonra yeniden tarlalarda çalışmaya başladığını anlatan İbrahim, susam yetiştirdiğini ve elde ettiği gelirle de torunlarına baktığını belirtti.
İbrahim, susamdan elde ettiği gelirin kendisine yetip yetmediği sorulduğunda ise 'DAEŞ gitti ya, buna da çok şükür' dedi.