Çelik-Avramopulos Ortak Basın Toplantısı
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: 'Avrupa içerisinde pek çok siyasetçinin Türkiye karşıtlığı gibi bir akıma kapıldığını görüyoruz. Bu TürkiyeAB ilişkileri açısından da Avrupa'nın geleceği açısından da iyi değildir. Her zaman söylüyorum ki ortak ajandamıza yoğunlaşalım' 'Ortak ajandamızda yapacak çok iş var. Ekonomik krizle karşı karşıyadır dünya, siyasi krizlerle karşı karşıyadır. Savunmamız gereken değerler terör tehdidi altındadır. Bütün bunlara karşı yapmamız gereken çok çalışma var' 'Vize serbestisi gerçekleşmediği takdirde Türkiye, Geri Kabul Anlaşması'nı uygulamayacak'
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupalı bazı liderlerin tutumuna ilişkin, 'Avrupa içerisinde pek çok siyasetçinin Türkiye karşıtlığı gibi bir akıma kapıldığını görüyoruz. Bu Türkiye-AB ilişkileri açısından da Avrupa'nın geleceği açısından da iyi değildir.' dedi.
Çelik, AB Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopulos ile bakanlıktaki heyetler arası görüşmeleri öncesinde düzenlediği ortak basın toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı ve soruları yanıtladı.
Avramopulos'un Türkiye'yi çok iyi bilen, yakından tanıyan ve Türkiye'nin zor zamanlarında dayanışma gösteren gerçek bir demokrat olduğunu vurgulayan Çelik, misafirinin Avrupa içinden hain darbe girişimi gecesi Türkiye'ye ve demokrasiye desteklerini bildiren birkaç kişiden biri olduğunu kaydetti.
Çelik, Avramopulos'un seçilmiş cumhurbaşkanına ve hükümete karşı yapılan darbe girişiminin aynı zamanda Avrupa'nın savunduğu değerler olan demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine de yapılmış bir saldırı olduğunu ifade ettiğini hatırlattı.
Darbe girişimi sonrasındaki süreçte gerekli adımların atılmaya devam ettiğini ve Türkiye'nin bir hukuk devleti olarak bunun ilkelerine bağlı şekilde hareket ettiğini aktaran Çelik, bu nedenle darbe girişiminde bulunanların hukukun ve adaletin önünde hesap vermeleri için sağ ele geçirilmelerine dikkat edildiğini bildirdi.
15 Temmuz şehitlerinin büyük çoğunluğunun sivillerden oluştuğunu vurgulayan Çelik, bunun Türkiye'de birinci sınıf bir demokrasi bulunduğunun ve Türk halkının da buna bağlılığının kanıtı niteliğinde olduğunu söyledi.
- 'Ortak ajandamıza yoğunlaşalım'
Demokratik ülkelerin birbirini eleştirebileceğini ancak bunun karşıtlığa dönüşmemesi gerektiğini dile getiren Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Avrupa içerisinde pek çok siyasetçinin Türkiye karşıtlığı gibi bir akıma kapıldığını görüyoruz. Bu Türkiye-AB ilişkileri açısından da Avrupa'nın geleceği açısından da iyi değildir. Her zaman söylüyorum ki ortak ajandamıza yoğunlaşalım. Ortak ajandamızda yapacak çok iş var. Ekonomik krizle karşı karşıyadır dünya, siyasi krizlerle karşı karşıyadır. Savunmamız gereken değerler terör tehdidi altındadır. Bütün bunlara karşı yapmamız gereken çok çalışma var.
Sayın komiser göç, içişleri konularından sorumlu. Dolayısıyla aslında konu alanı Avrupa'nın ve dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden, en büyük meydan okumalardan birini ilgilendiriyor. Bütün krizlerin şu anda merkezinde ilgilendiği konular var. Türkiye, AB ile 18 Mart mutabakatını gerçekleştirdi. 18 Mart mutabakatının biz çerçevesine bağlı kalmayı sürdürüyoruz. Bu sayede asıl yükü Türkiye çekiyor ve nitekim ilk temas ettiği Avrupa ülkesi bu işbirliği içerisinde değerli meslektaşımızın ülkesi Yunanistan. Bu işbirliği sayesinde aslında bütün bir Avrupa'nın yükü, Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı kriz yönetilmiş oluyor. Dolayısıyla 18 Mart mutabakatının yeni mekanizmalarla güçlendirilmesinin AB'nin güvenliğini sağlamak bakımından, küresel güvenliği sağlamak bakımından insani ve ekonomik krizleri önlemek bakımından ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır.'
AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın 'Türkiye'nin AB'nin mülteciler için sağlamaya söz verdiği 3 milyar avroluk yardıma ihtiyacı olduğu' şeklindeki açıklamasıyla ilgili Çelik, bunun AB'nin dili olmadığını, yanlış ve Türkiye'yi dışlayıcı bir dil olduğunu söyledi.
Türkiye'nin şu ana kadar 20 milyar dolar civarında harcama yaptığını anımsatan Çelik, AB'nin kendi mükellefiyetlerini yerine getirmek için bu yardımı yapacağını vurgulayarak, 'Türkiye'yi satın alma' gibi bir üslubun doğru olmadığını belirtti.
Çelik, AB Komisyonu Dijital Ekonomiden Sorumlu Üyesi Günther Oettinger'in 'Türkiye'nin AB üyeliğinin gelecek 10 yıldan fazla bir süre için gerçekçi olmadığı ve bunun Erdoğan sonrasının bir konusu olacağı' şeklindeki açıklaması hakkında da bunun paylaşılan ortak değerler açısından doğru bir yaklaşım olmadığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de birçok reforma liderlik ettiğini vurgulayan Çelik, Erdoğan'ın darbe gecesi halkıyla beraber tankların, helikopterlerin ve jetlerin üzerine yürüyen gerçek bir demokrat ve seçilmiş cumhurbaşkanı olarak milli iradeye sahip çıktığını gösterdiğini kaydetti.
Slovakya'nın başkenti Bratislava'da 2-3 Eylül'de terörizm konulu AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda katılacağını belirten Çelik, darbe girişimini ve sonrasındaki süreci burada da anlatacağını bildirdi.
- Vize serbestisi süreci
Vize serbestisiyle ilgili bir soru üzerine Çelik, Avramopulos'un yaklaşımını ve AB vizyonunu Türkiye karşıtı siyasetçilerin de paylaşmasıyla mevcut sorunların aşılacağını ifade etti.
AB ile Türkiye arasındaki mekanizmanın ortak akıl ve eylem planıyla büyük sorunları çözebileceğini görmek gerektiğini vurgulayan Çelik, Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması'nın çerçevesine bağlı olduğunu ve ilgili mükellefiyetleri yerine getirdiğini anımsattı.
Çelik, Türkiye'nin bunu insani ve siyasi sebepler ile ahde vefa ilkesince yaptığını belirtti.
AB'nin almayı vadettiği mültecilerin hala üye ülkelere yerleştirilmediğine ve şu ana kadar AB'nin Türkiye'den aldığı mültecilerin sayısının çok zayıf noktada kaldığına dikkati çeken Çelik, mülteciler için Türkiye'ye yapılacak mali yardımın da hala gönderilmediğini hatırlattı.
Çelik, 'En önemlisi de vize serbestisi gerçekleşmediği takdirde Türkiye, Geri Kabul Anlaşması'nı uygulamayacak.' diye konuştu.
Türkiye'nin daha fazla işbirliği yapmak ve sorunları çözmek istediğini dile getiren Çelik, Suriye ve Kuzey Afrika'daki istikrarsızlık nedeniyle yeni göç dalgalarının söz konusu olduğuna işaret etti.
Bakan Çelik, 'mülteci almanın milli kimliğine aykırı olduğu' gibi açıklamalar yapan AB üyesi ülkelerin yanında Türkiye'nin barındırdığı 3 milyona yakın mülteciyle mucizevi yaklaşım sergilediğini söyledi.
Çelik, Türkiye'nin beklentisinin müttefiklerinin sorumluluklarını yerine getirmeleri olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Çelik, AB Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopulos ile bakanlıktaki heyetler arası görüşmeleri öncesinde düzenlediği ortak basın toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı ve soruları yanıtladı.
Avramopulos'un Türkiye'yi çok iyi bilen, yakından tanıyan ve Türkiye'nin zor zamanlarında dayanışma gösteren gerçek bir demokrat olduğunu vurgulayan Çelik, misafirinin Avrupa içinden hain darbe girişimi gecesi Türkiye'ye ve demokrasiye desteklerini bildiren birkaç kişiden biri olduğunu kaydetti.
Çelik, Avramopulos'un seçilmiş cumhurbaşkanına ve hükümete karşı yapılan darbe girişiminin aynı zamanda Avrupa'nın savunduğu değerler olan demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine de yapılmış bir saldırı olduğunu ifade ettiğini hatırlattı.
Darbe girişimi sonrasındaki süreçte gerekli adımların atılmaya devam ettiğini ve Türkiye'nin bir hukuk devleti olarak bunun ilkelerine bağlı şekilde hareket ettiğini aktaran Çelik, bu nedenle darbe girişiminde bulunanların hukukun ve adaletin önünde hesap vermeleri için sağ ele geçirilmelerine dikkat edildiğini bildirdi.
15 Temmuz şehitlerinin büyük çoğunluğunun sivillerden oluştuğunu vurgulayan Çelik, bunun Türkiye'de birinci sınıf bir demokrasi bulunduğunun ve Türk halkının da buna bağlılığının kanıtı niteliğinde olduğunu söyledi.
- 'Ortak ajandamıza yoğunlaşalım'
Demokratik ülkelerin birbirini eleştirebileceğini ancak bunun karşıtlığa dönüşmemesi gerektiğini dile getiren Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Avrupa içerisinde pek çok siyasetçinin Türkiye karşıtlığı gibi bir akıma kapıldığını görüyoruz. Bu Türkiye-AB ilişkileri açısından da Avrupa'nın geleceği açısından da iyi değildir. Her zaman söylüyorum ki ortak ajandamıza yoğunlaşalım. Ortak ajandamızda yapacak çok iş var. Ekonomik krizle karşı karşıyadır dünya, siyasi krizlerle karşı karşıyadır. Savunmamız gereken değerler terör tehdidi altındadır. Bütün bunlara karşı yapmamız gereken çok çalışma var.
Sayın komiser göç, içişleri konularından sorumlu. Dolayısıyla aslında konu alanı Avrupa'nın ve dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden, en büyük meydan okumalardan birini ilgilendiriyor. Bütün krizlerin şu anda merkezinde ilgilendiği konular var. Türkiye, AB ile 18 Mart mutabakatını gerçekleştirdi. 18 Mart mutabakatının biz çerçevesine bağlı kalmayı sürdürüyoruz. Bu sayede asıl yükü Türkiye çekiyor ve nitekim ilk temas ettiği Avrupa ülkesi bu işbirliği içerisinde değerli meslektaşımızın ülkesi Yunanistan. Bu işbirliği sayesinde aslında bütün bir Avrupa'nın yükü, Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı kriz yönetilmiş oluyor. Dolayısıyla 18 Mart mutabakatının yeni mekanizmalarla güçlendirilmesinin AB'nin güvenliğini sağlamak bakımından, küresel güvenliği sağlamak bakımından insani ve ekonomik krizleri önlemek bakımından ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır.'
AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın 'Türkiye'nin AB'nin mülteciler için sağlamaya söz verdiği 3 milyar avroluk yardıma ihtiyacı olduğu' şeklindeki açıklamasıyla ilgili Çelik, bunun AB'nin dili olmadığını, yanlış ve Türkiye'yi dışlayıcı bir dil olduğunu söyledi.
Türkiye'nin şu ana kadar 20 milyar dolar civarında harcama yaptığını anımsatan Çelik, AB'nin kendi mükellefiyetlerini yerine getirmek için bu yardımı yapacağını vurgulayarak, 'Türkiye'yi satın alma' gibi bir üslubun doğru olmadığını belirtti.
Çelik, AB Komisyonu Dijital Ekonomiden Sorumlu Üyesi Günther Oettinger'in 'Türkiye'nin AB üyeliğinin gelecek 10 yıldan fazla bir süre için gerçekçi olmadığı ve bunun Erdoğan sonrasının bir konusu olacağı' şeklindeki açıklaması hakkında da bunun paylaşılan ortak değerler açısından doğru bir yaklaşım olmadığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de birçok reforma liderlik ettiğini vurgulayan Çelik, Erdoğan'ın darbe gecesi halkıyla beraber tankların, helikopterlerin ve jetlerin üzerine yürüyen gerçek bir demokrat ve seçilmiş cumhurbaşkanı olarak milli iradeye sahip çıktığını gösterdiğini kaydetti.
Slovakya'nın başkenti Bratislava'da 2-3 Eylül'de terörizm konulu AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda katılacağını belirten Çelik, darbe girişimini ve sonrasındaki süreci burada da anlatacağını bildirdi.
- Vize serbestisi süreci
Vize serbestisiyle ilgili bir soru üzerine Çelik, Avramopulos'un yaklaşımını ve AB vizyonunu Türkiye karşıtı siyasetçilerin de paylaşmasıyla mevcut sorunların aşılacağını ifade etti.
AB ile Türkiye arasındaki mekanizmanın ortak akıl ve eylem planıyla büyük sorunları çözebileceğini görmek gerektiğini vurgulayan Çelik, Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması'nın çerçevesine bağlı olduğunu ve ilgili mükellefiyetleri yerine getirdiğini anımsattı.
Çelik, Türkiye'nin bunu insani ve siyasi sebepler ile ahde vefa ilkesince yaptığını belirtti.
AB'nin almayı vadettiği mültecilerin hala üye ülkelere yerleştirilmediğine ve şu ana kadar AB'nin Türkiye'den aldığı mültecilerin sayısının çok zayıf noktada kaldığına dikkati çeken Çelik, mülteciler için Türkiye'ye yapılacak mali yardımın da hala gönderilmediğini hatırlattı.
Çelik, 'En önemlisi de vize serbestisi gerçekleşmediği takdirde Türkiye, Geri Kabul Anlaşması'nı uygulamayacak.' diye konuştu.
Türkiye'nin daha fazla işbirliği yapmak ve sorunları çözmek istediğini dile getiren Çelik, Suriye ve Kuzey Afrika'daki istikrarsızlık nedeniyle yeni göç dalgalarının söz konusu olduğuna işaret etti.
Bakan Çelik, 'mülteci almanın milli kimliğine aykırı olduğu' gibi açıklamalar yapan AB üyesi ülkelerin yanında Türkiye'nin barındırdığı 3 milyona yakın mülteciyle mucizevi yaklaşım sergilediğini söyledi.
Çelik, Türkiye'nin beklentisinin müttefiklerinin sorumluluklarını yerine getirmeleri olduğunu sözlerine ekledi.