'Batı Medyasının İki Yüzlü Davranışının Sebebi, Erdoğan Fobia'
TRT'nin İngilizce kanalı TRTWORLD, FETÖ'nün darbe girişimini, hazırladığı belgesel ve haberlerle dünyaya duyuracak TRTWORLD Haber Müdürü Er: 'Batı medyasının iki yüzlü davranışının sebebinin, Türkiye’ye karşı duydukları öfkeden ve 'Erdoğan fobia'dan oluştuğunu düşünüyorum' 'Biz dünyaya bu darbeyi, Türkiye’nin yaşadıklarını, bu darbeye önayak olan terör gruplarını net bir şekilde belgesellerle, yaptığımız yayınlarla duyurmaya devam edeceğiz' TRTWORLD Yayın Müdürü Ataş: 'Makul ölçülerde, kendine ajanda dayatılmamış olan uluslararası medyadan biz olumlu dönüşler almış olduk. Bu süre içerisinde İstanbul merkezli uluslararası yayın yapan tek haber kuruluşu da TRTWORLD olduğu için, birçok networkten yardım talebi aldık'
İSMAİL ÖZDEMİR - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ilk işgal etmeye çalıştığı yerlerden olan TRTWORLD, hazırladığı belgesel ve haberlerle darbe girişimini tüm dünyaya duyuracak.
FETÖ'nün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü kapatmasının ardından, ilk gasp etmeye çalıştığı yerlerden olan TRT'nin İngilizce kanalı TRTWORLD'ün haber müdürü Fatih Er ve yayın müdürü Resul Serdar Ataş, darbe girişimi gecesi yaşananlar hakkında, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Fatih Er, TRTWORLD'ün Amerika'daki ofisinin kurulması hazırlıkları dolayısıyla Türkiye'de olmadığını ancak darbe girişimini haberini aldıklarında, Türkiye'deki yayın kesildiği için Londra'daki stüdyolardan yayına devam ettiklerini belirtti.
Londra’daki stüdyodan yayın yaparken bir yandan da Washington'dan editoryal destek verdiklerini aktaran Er, şöyle konuştu:
'Mesela herkes dışarı çıkarıldığı için, kurumun Twitter hesabını kullanacak hiç kimse yoktu. Washington’da ben hemen devreye girdim. Twitter hesabını açtım. Oradan twitler göndermeye başladım. Büromuzun baskın yediğini, askerlerin özgür medyayı ilk önce ele geçirmeye çalıştıklarını duyurmaya çalıştık ki, TRTWORLD ilk baskın yapılan yerlerden biri. Çünkü bizim Türkiye’nin uluslararası arenadaki görünen kısmı olduğunu onlar da biliyorlar. Nasıl bir ses getireceğimizi tahmin ettikleri için ilk bizi susturmak istediler.'
- 'Dış basında Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan bir fobi var'
Er, baskın sırasında yabancı çalışanların bir şaşkınlık içinde kaldıklarını ifade ederek, ofiste çalışanlardan kaçan olmadığını, kanal tekrar kurtarıldıktan sonra herkesin görevine aynı özveriyle devam ettiğini söyledi.
Dış basının Türkiye’ye karşı ön yargılı tutumuna da değinen Fatih Er, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Dış basının Türkiye’ye karşı bu ön yargısı bugün başlamadı, dün de başlamadı. Yani darbeden önce de bu vardı. Ben bunu kişisel olarak bir ‘Erdoğan fobia’ olarak adlandırıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan bir fobi var ve dış basın bunu her ortamda, atmosferde kullanmak istiyor. Maalesef darbede de demokrasi taraftarlarının yanında olmaktansa cunta yönetiminin yanında olmayı tercih ettiler. Bu dünya medyası için bir utanç kaynağı. Biz doğruları söylüyoruz, herhangi bir propaganda peşinde koşmuyoruz. Çünkü her şey ortada, çıplak gözle çok net bir şekilde görünebiliyor. Bunu gören uluslararası gazeteciler de var. Bunların bize destekleri de var. Batı medyasının iki yüzlü davranışının sebebini, Türkiye’ye karşı duydukları öfkeden ve Erdoğan fobiadan oluştuğunu düşünüyorum.'
Fatih Er, darbe girişimiyle ilgili belgesel hazırladıklarını kaydederek, 'Biz dünyaya bu darbeyi, Türkiye’nin yaşadıklarını, bu darbeye önayak olan terör gruplarını net bir şekilde belgesellerle, yaptığımız yayınlarla duyurmaya devam edeceğiz.' dedi.
- 'Uluslararası medya korkunç ikircikli, korkunç tereddütlü davranmış oldu'
TRTWORLD yayın müdürü Resul Serdar Ataş ise TRTWORLD'ün global ölçekte yayın yapan İngilizce haber kanalı olduğunu belirterek, darbe girişimi sırasında askerlerin kanala girmesiyle bunun bir darbe girişimi olduğunu anlamadıklarını söyledi.
Kaba bir şekilde dışarıya çıkarıldıklarını aktaran Ataş, 'Can güvenliğiniz için acilen burayı boşaltın' denildi. Ama korkunç kaba bir biçimde girdiler, camlarımızı indirerek, mescidin camlarını, kafeteryanın camlarını ve bizim hem haber merkezine hem de program departmanına girişe yol veren turnikeleri kırarak içeri girdiler. Sonra haber merkezi boşaltıldı, hepimiz bahçeye toplandık, telefonlarımıza el konuldu. Buna direnen arkadaşlarımıza karşı dipçiklerle belli ölçüde şiddet kullanıldı.' diye konuştu.
Ataş, darbeci askerlerin global ölçekte yayın yapan bir televizyonun yayınını keserek, ülke imajına zarar vermek istediklerini ifade etti.
Dış basının darbe girişimi karşısındaki tavrını da eleştiren Ataş, sözlerini şöyle tamamladı:
'TRTWORLD olarak editoryal çizgimiz çok netti. Bu darbenin arkasında bir menfur örgüt var ve darbeyi Türk halkı püskürtmüştür. Bu iki konuda editoryal çizgimiz çok net oldu. Maalesef uluslararası medya korkunç ikircikli, korkunç tereddütlü davranmış oldu. Bu uluslararası medya açısından uzun vadede çok ciddi bir sıkıntı. Çünkü hem takip edenler, onları izleyenler açısından güvenirliklerini yitirmiş oldular hem de Türk kamuoyunun zaten böyle uluslararası medyaya yönelik bir tereddüdü vardı, bu biraz daha netleşmiş oldu. Genel olarak şunu söyleyebilirim, makul ölçülerde, kendine ajanda dayatılmamış olan uluslararası medyadan biz olumlu dönüşler almış olduk. Bu süre içerisinde İstanbul merkezli uluslararası yayın yapan tek haber kuruluşu da TRTWORLD olduğu için, birçok networkten yardım talebi aldık. Bu networkler bizim personelimize ulaşmaya çalıştılar, bizden röportaj talebinde bulundular. O gün bizim burada olan gazetecilerimiz, uluslararası medyaya röportajlar verdi, o gece yaşananları anlattılar. Bizden editoryal yardım aldılar. Meselenin ne olduğunu anlamak için bizlerle iletişime geçmiş oldular. Bu da bu açıdan sevindirici çünkü, tam da Türkiye’de İstanbul merkezli, ana karargahı İstanbul’da olan büyük bir uluslararası haber kanalı var ve bu haber kanalının içerisinde 30'dan fazla ulustan gelen gazeteci yaşıyor. Türkiye’de bir kriz olduğunda uluslararası medyanın bu haber merkeziyle doğrudan iletişime geçerek, bilgi akışını talep etmeleri bizim de aslında arzuladığımız bir şeydi. Çünkü, birinci elden, doğru ve güvenilir bir kaynaktan, uluslararası medyaya da bu anlamda güvenilir, teyit edilmiş bilgi gitmiş oldu.'
Kaynak: AA
FETÖ'nün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü kapatmasının ardından, ilk gasp etmeye çalıştığı yerlerden olan TRT'nin İngilizce kanalı TRTWORLD'ün haber müdürü Fatih Er ve yayın müdürü Resul Serdar Ataş, darbe girişimi gecesi yaşananlar hakkında, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Fatih Er, TRTWORLD'ün Amerika'daki ofisinin kurulması hazırlıkları dolayısıyla Türkiye'de olmadığını ancak darbe girişimini haberini aldıklarında, Türkiye'deki yayın kesildiği için Londra'daki stüdyolardan yayına devam ettiklerini belirtti.
Londra’daki stüdyodan yayın yaparken bir yandan da Washington'dan editoryal destek verdiklerini aktaran Er, şöyle konuştu:
'Mesela herkes dışarı çıkarıldığı için, kurumun Twitter hesabını kullanacak hiç kimse yoktu. Washington’da ben hemen devreye girdim. Twitter hesabını açtım. Oradan twitler göndermeye başladım. Büromuzun baskın yediğini, askerlerin özgür medyayı ilk önce ele geçirmeye çalıştıklarını duyurmaya çalıştık ki, TRTWORLD ilk baskın yapılan yerlerden biri. Çünkü bizim Türkiye’nin uluslararası arenadaki görünen kısmı olduğunu onlar da biliyorlar. Nasıl bir ses getireceğimizi tahmin ettikleri için ilk bizi susturmak istediler.'
- 'Dış basında Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan bir fobi var'
Er, baskın sırasında yabancı çalışanların bir şaşkınlık içinde kaldıklarını ifade ederek, ofiste çalışanlardan kaçan olmadığını, kanal tekrar kurtarıldıktan sonra herkesin görevine aynı özveriyle devam ettiğini söyledi.
Dış basının Türkiye’ye karşı ön yargılı tutumuna da değinen Fatih Er, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Dış basının Türkiye’ye karşı bu ön yargısı bugün başlamadı, dün de başlamadı. Yani darbeden önce de bu vardı. Ben bunu kişisel olarak bir ‘Erdoğan fobia’ olarak adlandırıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan bir fobi var ve dış basın bunu her ortamda, atmosferde kullanmak istiyor. Maalesef darbede de demokrasi taraftarlarının yanında olmaktansa cunta yönetiminin yanında olmayı tercih ettiler. Bu dünya medyası için bir utanç kaynağı. Biz doğruları söylüyoruz, herhangi bir propaganda peşinde koşmuyoruz. Çünkü her şey ortada, çıplak gözle çok net bir şekilde görünebiliyor. Bunu gören uluslararası gazeteciler de var. Bunların bize destekleri de var. Batı medyasının iki yüzlü davranışının sebebini, Türkiye’ye karşı duydukları öfkeden ve Erdoğan fobiadan oluştuğunu düşünüyorum.'
Fatih Er, darbe girişimiyle ilgili belgesel hazırladıklarını kaydederek, 'Biz dünyaya bu darbeyi, Türkiye’nin yaşadıklarını, bu darbeye önayak olan terör gruplarını net bir şekilde belgesellerle, yaptığımız yayınlarla duyurmaya devam edeceğiz.' dedi.
- 'Uluslararası medya korkunç ikircikli, korkunç tereddütlü davranmış oldu'
TRTWORLD yayın müdürü Resul Serdar Ataş ise TRTWORLD'ün global ölçekte yayın yapan İngilizce haber kanalı olduğunu belirterek, darbe girişimi sırasında askerlerin kanala girmesiyle bunun bir darbe girişimi olduğunu anlamadıklarını söyledi.
Kaba bir şekilde dışarıya çıkarıldıklarını aktaran Ataş, 'Can güvenliğiniz için acilen burayı boşaltın' denildi. Ama korkunç kaba bir biçimde girdiler, camlarımızı indirerek, mescidin camlarını, kafeteryanın camlarını ve bizim hem haber merkezine hem de program departmanına girişe yol veren turnikeleri kırarak içeri girdiler. Sonra haber merkezi boşaltıldı, hepimiz bahçeye toplandık, telefonlarımıza el konuldu. Buna direnen arkadaşlarımıza karşı dipçiklerle belli ölçüde şiddet kullanıldı.' diye konuştu.
Ataş, darbeci askerlerin global ölçekte yayın yapan bir televizyonun yayınını keserek, ülke imajına zarar vermek istediklerini ifade etti.
Dış basının darbe girişimi karşısındaki tavrını da eleştiren Ataş, sözlerini şöyle tamamladı:
'TRTWORLD olarak editoryal çizgimiz çok netti. Bu darbenin arkasında bir menfur örgüt var ve darbeyi Türk halkı püskürtmüştür. Bu iki konuda editoryal çizgimiz çok net oldu. Maalesef uluslararası medya korkunç ikircikli, korkunç tereddütlü davranmış oldu. Bu uluslararası medya açısından uzun vadede çok ciddi bir sıkıntı. Çünkü hem takip edenler, onları izleyenler açısından güvenirliklerini yitirmiş oldular hem de Türk kamuoyunun zaten böyle uluslararası medyaya yönelik bir tereddüdü vardı, bu biraz daha netleşmiş oldu. Genel olarak şunu söyleyebilirim, makul ölçülerde, kendine ajanda dayatılmamış olan uluslararası medyadan biz olumlu dönüşler almış olduk. Bu süre içerisinde İstanbul merkezli uluslararası yayın yapan tek haber kuruluşu da TRTWORLD olduğu için, birçok networkten yardım talebi aldık. Bu networkler bizim personelimize ulaşmaya çalıştılar, bizden röportaj talebinde bulundular. O gün bizim burada olan gazetecilerimiz, uluslararası medyaya röportajlar verdi, o gece yaşananları anlattılar. Bizden editoryal yardım aldılar. Meselenin ne olduğunu anlamak için bizlerle iletişime geçmiş oldular. Bu da bu açıdan sevindirici çünkü, tam da Türkiye’de İstanbul merkezli, ana karargahı İstanbul’da olan büyük bir uluslararası haber kanalı var ve bu haber kanalının içerisinde 30'dan fazla ulustan gelen gazeteci yaşıyor. Türkiye’de bir kriz olduğunda uluslararası medyanın bu haber merkeziyle doğrudan iletişime geçerek, bilgi akışını talep etmeleri bizim de aslında arzuladığımız bir şeydi. Çünkü, birinci elden, doğru ve güvenilir bir kaynaktan, uluslararası medyaya da bu anlamda güvenilir, teyit edilmiş bilgi gitmiş oldu.'