Başkan Cahan, Uşaklılara Teşekkür Etti
Belediye Başkanı Cahan demokrasiye sahip çıkmak için her alanda mücadele eden hemşehrilerine teşekkür etti. Cahan; "Geleceğine sahip çıkan herkese ne kadar teşekkür etsek azdır. Bugün hala sabah saatlerine kadar nöbet tutuluyorsa, bunun tek nedeni demokrasi bilincinin damarlarımıza kadar işlemesidir" dedi.
Türkiye olarak verilen demokrasi mücadelesinde Uşak’ın Uşaklıların da üstüne düşen görevi yerine getirdiğini vurgulayan Cahan; "15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye tarihine kara leke olarak yazılacak bir girişim oldu. Tarih boyunca sancıları hala hissedilen, binlerce sivilin öldüğü, gençlerin katledildiği darbelerin aynen tekerrür etmesi için girişimlerde bulunuldu. Tarihinden ders alan ve demokrasiye inanan Türk milleti bu girişimleri bertaraf etti. Fakat girişimde kalmasına rağmen bilanço yine de ağır oldu. 145’i sivil 208 kişi şehit olurken, birçok evlat babasız annesiz, birçok anne baba ise evlatsız kaldı. Uşak’ta bu konuda destansı bir davranış sergileyerek örnek oldu. Askeri vesayeti kabul etmeyen on binler sokaklara döküldü. Darbe girişimi ihtimaline karşı ise hala nöbet devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Her gün binlerce Uşaklıyla birlikte sabahın erken saatlerine kadar nöbet tutan Başkan Cahan Uşak halkına bir teşekkür mesajı yayınladı. Darbe olsaydı geri dönüşü olmayan sancıların yaşanacağına dikkat çeken Başkan Cahan; “15 Temmuz 2016 tarihi ülke tarihine kara leke olarak geçmekle birlikte demokrasinin ve demokrasiye inananların bayramı olarak da tarihin sayfalarına nakşedildi. Geçmişini bilen milletimiz ve hemşehrilerimiz, sağ sol demeden, mezhep ve din gözetmeden alanlara aktı. Bugün hala sabah saatlerine kadar nöbet tutuluyorsa, bunun tek nedeni demokrasi bilincinin damarlarımıza kadar işlemesidir. Bu nedenle bizlerle birlikte kader arkadaşlığı yapan tüm vatandaşlarımıza minnet duyuyoruz” şeklinde konuştu.
Darbe olsa ne olurdu
"Eğer bugün bir darbe gerçekleşmiş olsaydı mikro ölçekte kentimize baktığımızdan anlatılması mümkün olmayan acılar yaşayacaktık" diyen Cahan konuşmasına şu ifadelerle son verdi; " Mutlu insanların yaşaması hedefiyle çıktığımız yolda mutsuzluk hakim olacaktı. Belediyecilik anlamında yaptığımız ve yapacağız her şey hükümsüz kalacaktı. Bitirdiğimiz parklarda çocuk sesleri ve kuşların cıvıltısı yerine ölüm sessizliği olacaktı. Çocuklarımız olması gereken eğitim yuvalarında değil, kapalı pencerelerin arkasında karanlığa mahkum olacaktı. Yollarımız bomboş araçların geçmediği, postal ve tankların gürültüleriyle uğuldadığı bir şekle bürünecekti. Sokakların sessizliğinde kapı önlerinde dost sohbetleri yapılamayacak, umutsuzluk hayatımızın en büyük gerçeği olacaktı. Kısacası hayatımızın tüm renkleri bitecek. Siyah renk bugünümüze ve geleceğimize hakim olacaktı. İşte bu gerçekliği bilen tüm hemşehrilerimize destansı mücadelelerinden dolayı teşekkür ediyoruz”
Kaynak: İHA
Her gün binlerce Uşaklıyla birlikte sabahın erken saatlerine kadar nöbet tutan Başkan Cahan Uşak halkına bir teşekkür mesajı yayınladı. Darbe olsaydı geri dönüşü olmayan sancıların yaşanacağına dikkat çeken Başkan Cahan; “15 Temmuz 2016 tarihi ülke tarihine kara leke olarak geçmekle birlikte demokrasinin ve demokrasiye inananların bayramı olarak da tarihin sayfalarına nakşedildi. Geçmişini bilen milletimiz ve hemşehrilerimiz, sağ sol demeden, mezhep ve din gözetmeden alanlara aktı. Bugün hala sabah saatlerine kadar nöbet tutuluyorsa, bunun tek nedeni demokrasi bilincinin damarlarımıza kadar işlemesidir. Bu nedenle bizlerle birlikte kader arkadaşlığı yapan tüm vatandaşlarımıza minnet duyuyoruz” şeklinde konuştu.
Darbe olsa ne olurdu
"Eğer bugün bir darbe gerçekleşmiş olsaydı mikro ölçekte kentimize baktığımızdan anlatılması mümkün olmayan acılar yaşayacaktık" diyen Cahan konuşmasına şu ifadelerle son verdi; " Mutlu insanların yaşaması hedefiyle çıktığımız yolda mutsuzluk hakim olacaktı. Belediyecilik anlamında yaptığımız ve yapacağız her şey hükümsüz kalacaktı. Bitirdiğimiz parklarda çocuk sesleri ve kuşların cıvıltısı yerine ölüm sessizliği olacaktı. Çocuklarımız olması gereken eğitim yuvalarında değil, kapalı pencerelerin arkasında karanlığa mahkum olacaktı. Yollarımız bomboş araçların geçmediği, postal ve tankların gürültüleriyle uğuldadığı bir şekle bürünecekti. Sokakların sessizliğinde kapı önlerinde dost sohbetleri yapılamayacak, umutsuzluk hayatımızın en büyük gerçeği olacaktı. Kısacası hayatımızın tüm renkleri bitecek. Siyah renk bugünümüze ve geleceğimize hakim olacaktı. İşte bu gerçekliği bilen tüm hemşehrilerimize destansı mücadelelerinden dolayı teşekkür ediyoruz”