Washington'da '100. Yılında Sykes-Picot' Paneli
Washington'da Foreign Affairs dergisi ile ElŞark Forumu tarafından düzenlenen '100. Yılında SykesPicot' Paneli'ne katılan uzmanlar, anlaşmanın emperyalist bir yaklaşımla yapıldığı ve bölgenin kendi dinamiklerine ters düşen bir paylaşımı öngördüğü görüşünde birleşti Brookings Enstitüsü'nden Hamid: 'ABD, son süreçte Ortadoğu'da daha fazla demokrasi için daha fazla sorumluluk almalıydı' Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Bahout: 'SykesPicot, özünde Osmanlı'yı bölme anlaşmasıydı' Chicago Üniversitesi'nden Havrelock: 'SykesPicot'un temel amaçlarından biri Osmanlı'yı bölgedeki petrol denkleminden çıkarmaktı'
Washington'da düzenlenen '100. Yılında Sykes-Picot' Paneli'ne katılan uzmanlar, anlaşmanın emperyalist bir yaklaşımla yapıldığı ve bölgenin kendi dinamiklerine ters düşen bir paylaşımı öngördüğü görüşünde birleşti.
ABD'nin başkenti Washington'da ülkenin önemli uluslararası ilişkiler dergilerinden Foreign Affairs ile uluslararası El-Şark Forumu işbirliğinde gerçekleştirilen '100. Yılında Sykes-Picot' Paneli'ne Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Joseph Bahout, Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu ve Afrika kıdemli uzmanı Steven Cook, Brookings Enstitüsü kıdemli uzmanı Shadi Hamid, Chicago Üniversitesi profesörü Rachel Havrelock ve Georgetown Üniversitesi Arapça ve İslami Çalışmalar Başkanı Emad Shahin katıldı. Panelin moderatörlüğünü ise El-Şark Forumu Araştırma Direktörü Galip Dalay yaptı.
Shadi Hamid, Sykes-Picot'nun dini bir düzenden ulus devlet eksenli bir düzen anlayışına geçişe işaret eden bir tarafı bulunduğuna dikkati çekerek, asıl tartışılması gereken konunun sınırlar olmadığına vurgu yaptı.
Esasen tüm sınırların yapay olduğunu kaydeden Hamid, söz konusu anlaşmanın bölgedeki doğal dinamiklerden çok uzakta ve emperyalist bir bakış açısıyla yapıldığını belirtti.
- 'ABD, Ortadoğu'da daha fazla demokrasi için daha fazla sorumluluk almalıydı'
Sykes-Picot'nun 100. yılında bölgede 'kocaman' bir Suriye sorunu olduğunu ifade eden Hamid, 'ABD, son süreçte Ortadoğu'da daha fazla demokrasi için daha fazla sorumluluk almalıydı' dedi.
Suriye sorunu ortaya çıktığında Obama yönetiminin bir şeyler yapabileceğini, ancak bir şey yapmamayı seçtiğini dile getiren Hamid, 'ABD Ortadoğu'da demokrasi dışı yönetimleri artık desteklememeli' ifadelerini kullandı.
- 'Sykes-Picot, özünde Osmanlı'yı bölme anlaşmasıydı'
Sykes-Picot'un özünde 'Osmanlı'yı bölme anlaşması' olduğunu kaydeden Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Joseph Bahout ise aynı dönemde yapılan başka gizli anlaşmalarla bölgenin kaderinin belirlendiğini ifade etti.
Özellikle İngilizlerin hazırladığı Balfour Deklarasyonu'nu hatırlatan Bahout, bu deklarasyon ile İsrail devletinin ve dolayısıyla Arap-İsrail anlaşmazlığına giden yolun açıldığını belirtti.
Sykes-Picot Anlaşması'nın sınırlardan ziyade nüfuz alanları oluşturduğunu vurgulayan Bahout, anlaşmanın hem Ortadoğu'daki (petrol gibi) fiziksel kaynakları, hem de (azınlıklar gibi) sembolik kaynakları yönetmeyi amaçladığına işaret etti.
Chicago Üniversitesi'nden Rachel Havrelock de bir asır önce dünyanın birçok yerinde büyük bir 'paylaşım savaşı' yaşandığını hatırlatarak, anlaşmanın bir sınır anlaşmasından ziyade 'ekonomik çıkar anlaşması' olduğu tezini savundu.
- Sykes-Picot ve Ortadoğu'da petrol denklemi
'Sykes-Picot'un temel amaçlarından biri Osmanlı'yı bölgedeki petrol denkleminden çıkarmaktı' diyen Havrelock, sadece Ortadoğu'daki petrol bölgelerinin paylaşılması değil, aynı zamanda bu petrolün Avrupa'ya taşınması noktasında da İngilizler ile Fransızlar arasında detaylı işbirliği yapıldığını söyledi.
Dış İlişkiler Konseyi'nden Steven Cook ise yüz yıl önceki anlaşmanın yeni bir düzen kurmadığı görüşünü dile getirerek, ancak Birinci Dünya Savaşı ile Ortadoğu'da yeni sınırların oluşturulduğunu, Sykes-Picot'nun ise kolonyal güç mücadelesinin 'başarısız bir denemesi' olduğunu savundu.
Sykes-Picot'a çok fazla 'düzen kurucu' bir anlam yüklendiğine işaret eden Cook, o günün koşullarında emperyal bir yarışın bulunduğunu ve bu yarışın uzantısı olarak imzalanan gizli anlaşmanın sadece kendinden sonraki başka süreçlere kapı açtığını anlattı.
Georgetown Üniversitesi'nden Emad Şahin de Sykes-Picot ile Ortadoğu'nun doğal fay hatlarının çok dışında sınırlar çizilmeye çalışıldığını ve bunların yüz yıldır çözülemeyen sorunlar olarak hala hayatta olduğunu anlattı.
'Anlaşma kendi başına sınır çizmese de yeni bir düzenin kapılarını araladı' diyen Şahin, bölgedeki birçok farklı etnisite ve bunlar arasındaki gerçek ilişkiler göz önüne alınmadan yapılan Sykes-Picot'un doğal dengeleri de bozan bir etkiye sahip olduğunu ifade etti.
Anlaşmanın üzerinden bir asır geçtiğini, ancak bugün hala en önemli konunun 'sürdürülebilir bir devlet düzeni kurmak' olduğunu kaydeden Şahin, Ortadoğu'da istikrarlı demokrasilere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında 16 Mayıs 1916'da Britanya ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşma Sykes-Picot, Rusya’da gerçekleşen “1917 Bolşevik Devrimi”nden sonra, Çarlık diplomasisinin gizli belgelerinin açıklanmasıyla öğrenilmişti.
Kaynak: AA
ABD'nin başkenti Washington'da ülkenin önemli uluslararası ilişkiler dergilerinden Foreign Affairs ile uluslararası El-Şark Forumu işbirliğinde gerçekleştirilen '100. Yılında Sykes-Picot' Paneli'ne Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Joseph Bahout, Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu ve Afrika kıdemli uzmanı Steven Cook, Brookings Enstitüsü kıdemli uzmanı Shadi Hamid, Chicago Üniversitesi profesörü Rachel Havrelock ve Georgetown Üniversitesi Arapça ve İslami Çalışmalar Başkanı Emad Shahin katıldı. Panelin moderatörlüğünü ise El-Şark Forumu Araştırma Direktörü Galip Dalay yaptı.
Shadi Hamid, Sykes-Picot'nun dini bir düzenden ulus devlet eksenli bir düzen anlayışına geçişe işaret eden bir tarafı bulunduğuna dikkati çekerek, asıl tartışılması gereken konunun sınırlar olmadığına vurgu yaptı.
Esasen tüm sınırların yapay olduğunu kaydeden Hamid, söz konusu anlaşmanın bölgedeki doğal dinamiklerden çok uzakta ve emperyalist bir bakış açısıyla yapıldığını belirtti.
- 'ABD, Ortadoğu'da daha fazla demokrasi için daha fazla sorumluluk almalıydı'
Sykes-Picot'nun 100. yılında bölgede 'kocaman' bir Suriye sorunu olduğunu ifade eden Hamid, 'ABD, son süreçte Ortadoğu'da daha fazla demokrasi için daha fazla sorumluluk almalıydı' dedi.
Suriye sorunu ortaya çıktığında Obama yönetiminin bir şeyler yapabileceğini, ancak bir şey yapmamayı seçtiğini dile getiren Hamid, 'ABD Ortadoğu'da demokrasi dışı yönetimleri artık desteklememeli' ifadelerini kullandı.
- 'Sykes-Picot, özünde Osmanlı'yı bölme anlaşmasıydı'
Sykes-Picot'un özünde 'Osmanlı'yı bölme anlaşması' olduğunu kaydeden Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Joseph Bahout ise aynı dönemde yapılan başka gizli anlaşmalarla bölgenin kaderinin belirlendiğini ifade etti.
Özellikle İngilizlerin hazırladığı Balfour Deklarasyonu'nu hatırlatan Bahout, bu deklarasyon ile İsrail devletinin ve dolayısıyla Arap-İsrail anlaşmazlığına giden yolun açıldığını belirtti.
Sykes-Picot Anlaşması'nın sınırlardan ziyade nüfuz alanları oluşturduğunu vurgulayan Bahout, anlaşmanın hem Ortadoğu'daki (petrol gibi) fiziksel kaynakları, hem de (azınlıklar gibi) sembolik kaynakları yönetmeyi amaçladığına işaret etti.
Chicago Üniversitesi'nden Rachel Havrelock de bir asır önce dünyanın birçok yerinde büyük bir 'paylaşım savaşı' yaşandığını hatırlatarak, anlaşmanın bir sınır anlaşmasından ziyade 'ekonomik çıkar anlaşması' olduğu tezini savundu.
- Sykes-Picot ve Ortadoğu'da petrol denklemi
'Sykes-Picot'un temel amaçlarından biri Osmanlı'yı bölgedeki petrol denkleminden çıkarmaktı' diyen Havrelock, sadece Ortadoğu'daki petrol bölgelerinin paylaşılması değil, aynı zamanda bu petrolün Avrupa'ya taşınması noktasında da İngilizler ile Fransızlar arasında detaylı işbirliği yapıldığını söyledi.
Dış İlişkiler Konseyi'nden Steven Cook ise yüz yıl önceki anlaşmanın yeni bir düzen kurmadığı görüşünü dile getirerek, ancak Birinci Dünya Savaşı ile Ortadoğu'da yeni sınırların oluşturulduğunu, Sykes-Picot'nun ise kolonyal güç mücadelesinin 'başarısız bir denemesi' olduğunu savundu.
Sykes-Picot'a çok fazla 'düzen kurucu' bir anlam yüklendiğine işaret eden Cook, o günün koşullarında emperyal bir yarışın bulunduğunu ve bu yarışın uzantısı olarak imzalanan gizli anlaşmanın sadece kendinden sonraki başka süreçlere kapı açtığını anlattı.
Georgetown Üniversitesi'nden Emad Şahin de Sykes-Picot ile Ortadoğu'nun doğal fay hatlarının çok dışında sınırlar çizilmeye çalışıldığını ve bunların yüz yıldır çözülemeyen sorunlar olarak hala hayatta olduğunu anlattı.
'Anlaşma kendi başına sınır çizmese de yeni bir düzenin kapılarını araladı' diyen Şahin, bölgedeki birçok farklı etnisite ve bunlar arasındaki gerçek ilişkiler göz önüne alınmadan yapılan Sykes-Picot'un doğal dengeleri de bozan bir etkiye sahip olduğunu ifade etti.
Anlaşmanın üzerinden bir asır geçtiğini, ancak bugün hala en önemli konunun 'sürdürülebilir bir devlet düzeni kurmak' olduğunu kaydeden Şahin, Ortadoğu'da istikrarlı demokrasilere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında 16 Mayıs 1916'da Britanya ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşma Sykes-Picot, Rusya’da gerçekleşen “1917 Bolşevik Devrimi”nden sonra, Çarlık diplomasisinin gizli belgelerinin açıklanmasıyla öğrenilmişti.