Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması (3)

'Şu anda çok zor, mesela Ruslar yeni bir faktör olarak gündeme geldi. Yani sahada çok sayıda devlet var, yukarıda uçan çok sayıda uçak var; rejimin uçakları var, koalisyon güçlerinin uçakları var, Rusların uçakları var. Sahada çok fazla milis güçleri var, terör grupları var. Böyle baktığınız zaman çok ağırlaşmış bir tabloyla karşı karşıyayız. Uluslararası camianın aklını başına alması gereken bir tablodur bu aynı zamanda' 'Koskoca Musul, DAEŞ tarafından bir günde işgal edilirken, Samarra bir günde işgal edilirken niye dünyanın gıkı çıkmadı? Bunun siyaseten izahı yok. Bunu kimse anlatamaz. Dolayısıyla en hafif tabiriyle, açık aymazlık vardır. Büyük tutarsızlıklardır, iş bilmezliklerdir, daha fazla söz söylemeyeyim. Şimdi burada bu hesapların tutmadığını görüyorlar' 'Suriye'de ılımlı muhalefete başından beri destek verilmedi. Ilımlı muhalefetin çok güçlü olduğu dönemlerde en azından siyasi olarak verilecek desteklerle Suriye'deki iç savaş bitirilebilme noktasına gelmişken tekrar birçok şey başa sardı. Maalesef olan halka oldu'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'de uçuşa yasak bölge oluşturulmasına ilişkin, 'Şu anda çok zor, mesela Ruslar yeni bir faktör olarak gündeme geldi. Yani sahada çok sayıda devlet var, yukarıda uçan çok sayıda uçak var; rejimin uçakları var, koalisyon güçlerinin uçakları var, Rusların uçakları var. Sahada çok fazla milis güçleri var, terör grupları var. Böyle baktığınız zaman çok ağırlaşmış bir tabloyla karşı karşıyayız. Uluslararası camianın aklını başına alması gereken bir tablodur bu aynı zamanda.' dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Türkiye’nin müttefiklerinin Suriye’ye müdahil olan ülkelerin büyük bir çoğunluğunun başından beri ne yapacağını, nasıl yapacağını, hangi takvim içerisinde Suriye'de bir barış ortamı oluşmasına katkı sunacağını bilemediğini söyleyen Kurtulmuş, herkesin bir karşıt ya da düşman oluşturduğunu, o düşmanın düşmanını da kendisinin dostu bellediğini belirtti. Sıkıntının da buradan kaynaklandığını ifade eden Kurtulmuş, 'Suriye'de ılımlı muhalefete başından beri destek verilmedi. Ilımlı muhalefetin çok güçlü olduğu dönemlerde en azından siyasi olarak verilecek desteklerle Suriye'deki iç savaş bitirilebilme noktasına gelmişken tekrar birçok şey başa sardı. Maalesef olan halka oldu.' diye konuştu.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

'Bir 'eğit-donat' programı ortaya konuldu, başlatıldı, maalesef 'eğit-donat' programı başarısız oldu. Çünkü sahada zaten mücadele eden unsurlar var, bu unsurlara verilecek destek yerine, yeniden bazı unsurlar üzerinden destek vermek için birtakım eğit-donat faaliyetlerinin olması ne yazık ki, başarısız oldu. Öte taraftan ciddi şekilde YPG silahlandırıldı, önce silahlandırıldı, çok etkili olmayan bir güç, daha sonra 'Bunlar çok etkin bir şekilde DAEŞ'le savaşıyorlarmış' diyerek şimdi bu güçlere siyasi destek veriliyor. Ayrıca biraz daha filmi başa saralım, koskoca Musul, DAEŞ tarafından bir günde işgal edilirken, Samarra bir günde işgal edilirken niye dünyanın gıkı çıkmadı? Bunun siyaseten izahı yok. Bunu kimse anlatamaz. Dolayısıyla en hafif tabiriyle, açık aymazlık vardır. Büyük tutarsızlıklardır, iş bilmezliklerdir, daha fazla söz söylemeyeyim. Şimdi burada bu hesapların tutmadığını görüyorlar. Ama şu çok net, bunları biz uyarıyoruz, söylüyoruz ama kusura bakmayın, bir de Türkiye'nin güvenliği var. Türkiye, öyle güvenliğinin, 3-5 tane örgütün saldırılarıyla ortadan kaldırılmasına müsaade edecek bir ülke değil.'

Türkiye'nin, Suriye konusunda kırmızı çizgilerinin bulunduğunun hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, 'İki şey orada önemli. Birincisi, uçuşa yasak bölge. Üç sene evvel bu teklif edilip uluslararası camia o bölgede uçuşa yasak bölge ilan etmiş olsaydı, Allah bilir en az 200-250 bin sivil Suriyeli ölmezdi ve oralarda bir göçmen krizi ortaya çıkarak, oradan Türkiye'ye, Türkiye'den Yunanistan, oradan da Avrupa'ya büyük bir göçmen baskısı oluşmazdı. İkincisi, gerçekten bu anlamda o bölgede bir güvenli bölge, tampon bölge gündeme gelmiş ve bunlar uygulanmış olsaydı bu anlamda yine hem göçmen meselesi bu kadar ağırlaşmaz hem de DAEŞ bir tehdit olarak Türkiye sınırına kadar gelmezdi. Roketler Türkiye'ye düşmezdi. Bunlar olmadı diye Türkiye seyredecek değil.' değerlendirmesini yaptı.

'Güvenli bölge, uçuşa yasak bölge konusu tamamen bitti manasında söylüyorsunuz bunları' şeklindeki hatırlatmanın ardından Kurtulmuş, 'Şu anda çok zor, mesela Ruslar yeni bir faktör olarak gündeme geldi. Yani sahada çok sayıda devlet var, yukarıda uçan çok sayıda uçak var; rejimin uçakları var, koalisyon güçlerinin uçakları var, Rusların uçakları var. Sahada çok fazla milis güçleri var, terör grupları var. Böyle baktığınız zaman çok ağırlaşmış bir tabloyla karşı karşıyayız. Uluslararası camianın aklını başına alması gereken bir tablodur bu aynı zamanda.' ifadesini kullandı.

'ABD müttefik olarak Türkiye'yi gözden çıkarır mı?' diye soran Numan Kurtulmuş, 'Burada çok net bir tavır almaları lazım. Ben bunu hem ABD hem de Rusya için söylüyorum, ne ABD ne Rusya, Türkiye'yi bölgedeki gelişmelerde kullanacakları herhangi bir terör grubu üzerinden, onları bahane ederek feda edemez. ABD, 'Biz YPG ile iyi ilişkilerimiz var, o zaman Türkiye'yi bırakalım' diyemez. Çünkü burada 80 milyonluk büyük bir Türkiye var, NATO ittifakı var. Burada ancak karar vermeleri lazım. Rusya içinde aynı şey geçerli.' dedi.

- Türkiye-Rusya ilişkileri

'Putin'deki sözlerin bir yumuşama emaresi gösterdiğini düşünüyor musunuz?' sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

'Tabii ki, karşılıklı olarak hem Rus tarafı hem bizim tarafımızdan. Biz baştan beri söyledik, bu kastı mahsusla yapılmış bir şey değildir, 'Tamam, Rusların buradan bu uçağı geçti, biz de bunları indirelim de bir kriz çıkaralım' diye yapılmış bir şey değil. İlk andan itibaren söyledik, uçak vurulduğu anda uçağın kimliği bilinmiyordu, kimliği bilinmeyen bir uçak sınırlarımızı ihlal ettiği için angajman kuralları çerçevesinde düşürüldü. Zaten 9 saniye içerisinde olan bir olaydan bahsediyoruz. Dolayısıyla Türkiye kasten Rusya ile ilişkilerimizi kesmek, Rusya'ya karşı taammüden bir düşmanlık gösterisinde olmak için bu uçak düşürülmüş değildir. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade etti, bizler de ifade ettik. Bu çerçevede ümit ediyorum ki, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler tekrar eski mecrasında doğru gelecektir. Ümit ediyorum ki, ABD de bizim açımızdan doğru bir karar verecektir ki, bu karar ABD'nin orta vadede kendi lehine olan bir karardır. Yani tercihini yapacaktır, Türkiye mi stratejik müttefik, YPG mi stratejik müttefik. Bu tercihi yapacaktır. Ona göre adımını atacaktır. Orada ABD Büyükelçisinin son verdiği demecin, bu söylediklerimizi anladıklarını gösterdiğini ifade etmek isterim. 'Evet, PKK silah bırakmalıdır, Türkiye daha fazla rahatsız olmasın' manasına gelen sözler söylemiş ama biz sözün ötesinde icraat bekliyoruz.'

- Türkiye-İsrail ilişkileri

Türkiye-İsrail ilişkisi konusunda yeni bir gelişmenin olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, burada belli bir noktaya gelindiğini aktardı.

'İnşallah Gazze halkının lehine Filistin mücadelesinin lehine sonuçlanır bu görüşmeler.' diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Meselede, tabii ki Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler bakımından önemi vardır ama en az onun kadar önemli olan kısmı Filistin halkının, Gazze halkının masum sivil insanların gerçekten geleceğine ilişkin bu anlaşmanın bir katkı sunmasıdır. Bu anlamda onların üstündeki bu baskının hafifletilmesidir. Onlar ciddi bir şekilde insani olarak atılması gereken adımların atılmasıdır. İlk iki madde hallolmuş görünüyor. Üçüncü madde de belli bir ilerleme var ama bunu açık söylüyorum, Mavi Marmara gemisiyle orada insani yardıma giden insanlar aslında Türkiye halkının hissiyatlarına tercüman olan insanlardır. O insanlar o mücadeleyi yaparken, orada kardeşlerimiz şehit olurken, vatandaşlarımız şehit olurken, ana amaçları bir gösteri yapmak, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkileri kesmek vesaire değildi. Kimse böyle bir saldırı beklemiyordu. Hayattan koparılmış, dünyanın gözü önünde Akdeniz’in, dünyanın en güzel yerlerinden birisi olan Gazze şeridinde yaşayan halk, sanki dünyadan koparılmış, o insanlara hiç bir hayat hakkı tanınmamış, izole edilmiş, insani olarak ayakta durabilecek imkanları bırakılmamış, sürekli bombalarla başlarına evleri, zor şartlarda yaptıkları barınakları yıkılmış.'

Gazze’ye yönelik ambargonun kaldırılması gerektiğinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, onlarca farklı alanda Gazze halkının beklentilerinin bulunduğunu söyledi.

Kurtulmuş, 'Bunların olması, Türkiye üzerinden bunların gerçekleşmesi, ümit ediyorum ki, Gazze halkına bir nefes aldırır. Yine Gazze sorununu nihayetinde çözmez, Filistin meselesini çözmez, hiç olmazsa orası bir açık hava hapishanesi gibi olan, o Gazze halkına bir nefes aldırılır. Türkiye’nin meselesi budur. Bunu yapabilirsek İnşallah Gazze halkının yararına bir adım atılmış olur.' dedi.

'İran, Irak ve Suriye ile ilgili politika değişikliği denildi, orada bir yenileme, aslında bir yeni bakış açısından söz edildi, sil baştan bir şey midir? Bu nedir? Bunu bize açıklar mısınız? Türkiye ne yapmaya çalışıyor? Bambaşka bir Suriye politikası mı olacak, bambaşka bir Irak politikası mı olacak?' sorusuna Kurtulmuş, 'Hayır, tabi ki değil. Hiç bir siyaset öyle sabahtan akşama değişmez.' karşılığını verdi.

- Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarına yönelik eleştiriler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize ve Kırşehir programına katıldıkları için eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, cumhurbaşkanlığı makamının, Türkiye’deki bütün devletin ilgili birimlerinin ahenkli bir şekilde çalışmasını gözettiğini anımsattı.

'Nihayetinde cumhurbaşkanı herkesin başkanı, bütün sistemin başkanı olarak bunu gözetir. Vazifesi bu.' açıklamasında bulunan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

'Cumhurbaşkanını zaten yargı organlarının, yüksek yargı organlarının atamalarında da çok etkin bir rolü olduğu da Anayasa’nın yine 104. maddesinde yazılı. Yargıyla ilgili kısmında açıklanmış, sayılmış olan hususlardır. Şimdi Allah aşkına Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı başka bir ülkenin yargıtay, danıştay başkanı değil ki ya da cumhurbaşkanı başka bir ülkenin… Aynı ülkenin. Bu farklı kurumların arasındaki insanların bir araya gelmesi son derece normaldir, son derece doğaldır, çok tabii bir şey... Sayın Cumhurbaşkanımız yargı organlarına müdahale ediyor olsa ya da her hangi bir yargı kararına müdahale ediyor olsa, böyle bir şey yok, herhangi bir gezide ya da herhangi bir toplantıda bir araya gelmişler. Bu son derece tabii, çok sıradan, çok doğal hatta ve hatta her hangi bir şekilde gündem bile olması gerekmeyen bir konu, maalesef gündeme geldi, ortalık yıkıldı. Türkiye’de böyle suni gündemler oluşturmaya gerek yok. Türkiye zaten siyaseten çok yoğun gündemi olan bir ülke. Her gün onlarca farklı konuyu tartışıyoruz. Ben zaten tartışmanın da açıklığa kavuştuğunu görüyorum. Herkes 104. maddeye baksın, 104. madde de her şey açık bir şekilde yazıyor.'

(Bitti)
Kaynak: AA