'Ramazan Ayı Kilo Kaybetmek İçin Bir Fırsat Olarak Görülmemelidir'
İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Atilla Bektaş, Ramazan ayının, sağlıklı ve dengeli bir yaşam tarzına odaklanmak için iyi bir fırsat olduğunu belirterek, "Orucu büyük bir ziyafetle açmak kilo vermek yerine kilo aldırır. Ramazan ayı kilo kaybetmek için bir fırsat olarak görülmemelidir" dedi.
İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Bektaş, Ramazan ayının sağlıklı ve dengeli bir yaşam tarzına odaklanmak için iyi bir fırsat olduğunu söyleyerek, "Ramazanın altında yatan mesaj, kendini disipline etmek ve nefis kontrolüdür. Keza ramazan ayı, bazı sağlıklı alışkanlıklar edinmek ve sigara gibi bazı kötü alışkanlıkları bırakmak için ise büyük bir fırsat yaratabilir" ifadelerini kullandı. .
Ramazan esnasında beslenmeye olan yaklaşımın diğer zamanlarda uygulanan beslenme şekliyle benzer olması gerektiğini kaydeden Uzm. Dr. Bektaş, "Doğru oranda karbonhidrat, yağ ve protein içeren dengeli bir beslenme şekli uygulanmalıdır. Bağırsakların yemeklerden alınan besinleri emmesinin takibinden yani sahurdan 8 saat sonra oruç süreci başlar. Vücudun birincil enerji kaynağı karbonhidratlardır. Karbonhidratların vücutta enerji için kullanılan şekli glikoz, depo şekli ise glikojendir" açıklamasını yaptı.
"RAMAZAN AYI KİLO KAYBETMEK İÇİN BİR FIRSAT OLARAK GÖRÜLMEMELİDİR"
Oruç esnasında, önce karaciğer ve kaslarda depolanan glikozun, enerji elde etmek için kullanıldığına dikkat çeken Uzm. Dr. Bektaş, şu bilgileri paylaştı:
"Vücut karbonhidratları (glikoz) tükendiği andan sonra enerji sağlamak için ikincil olarak yağları yakmaya başlar. Bu da kilo kaybına sebep olur. Ancak çok uzun süre aç kalındığında, vücudumuz nihayetinde enerji elde etmek için kaslardaki proteini parçalamaya başlar. Günler ve haftalar süren oruçla vücudun enerji elde etmek için proteini kullanmaya başlaması ’açlıktan ölmek’ denilen şeyin teknik tanımıdır. Açıkça bu sağlıklı bir durum değildir. Bu durumda insanlar çok zayıf ve bitkin olmakta, kaslarda protein kaybı meydana gelmektedir. Vücudun yapı taşı proteinlerin enerji için yakılması sonucunda bıraktıkları artık maddeler (metobolitler) yorgunluğa, kas kramplarına, bulantıya neden olur. Bu protein yıkımının devam etmesi halinde vücut tükenmeye doğru gider. Bu nedenle, özelliklede sahurda, enerji için vücudun yeterli miktarda karbonhidratı (glikoz) alması önemlidir. Karbonhidratlar (KH) basit ve kompleks karbonhidratlar olmak üzere ikiye ayrılır. Basit KH’lar, kompleks KH’ların aksine hızlı emilip, hızlı tüketilirler. Sahurda yenen besinlerin kompleks KH olmasına dikkat edilmelidir."
Sahur yemeğinin yüksek enerji verecek abartısız bir yemek olması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Bektaş, "Sahurda yavaş sindirilen hafif yiyecekler, yeşil salata, yulaflı ekmek, gevrek, tost tercih edilmelidir. Kompleks karbonhidratlar, uzun oruç günlerinde enerjinin yavaş yavaş salınımına yardımcı olur. Kompleks karbonhidratlar olarak tahıllar, baklagiller, oruçlu saatler boyunca yavaş yavaş enerjiyi serbest bırakarak rafine şekerlere, pirinç ve beyaz una tercih edilmelidirler. Lif açısından zengin besinler yavaş yavaş sindirilir ve bu besinler kepek, tahıl, hububat çekirdekleri, yeşil fasulye gibi sebzeler ve kayısı, incir, kuru erik gibi her çeşit meyveyi içermektedir. Orucu hurma ile açmak faydalı bir gelenek olup, hurma vücudun enerji ihtiyacını hızla karşılayan bir besindir" dedi.
Kaynak: İHA
Ramazan esnasında beslenmeye olan yaklaşımın diğer zamanlarda uygulanan beslenme şekliyle benzer olması gerektiğini kaydeden Uzm. Dr. Bektaş, "Doğru oranda karbonhidrat, yağ ve protein içeren dengeli bir beslenme şekli uygulanmalıdır. Bağırsakların yemeklerden alınan besinleri emmesinin takibinden yani sahurdan 8 saat sonra oruç süreci başlar. Vücudun birincil enerji kaynağı karbonhidratlardır. Karbonhidratların vücutta enerji için kullanılan şekli glikoz, depo şekli ise glikojendir" açıklamasını yaptı.
"RAMAZAN AYI KİLO KAYBETMEK İÇİN BİR FIRSAT OLARAK GÖRÜLMEMELİDİR"
Oruç esnasında, önce karaciğer ve kaslarda depolanan glikozun, enerji elde etmek için kullanıldığına dikkat çeken Uzm. Dr. Bektaş, şu bilgileri paylaştı:
"Vücut karbonhidratları (glikoz) tükendiği andan sonra enerji sağlamak için ikincil olarak yağları yakmaya başlar. Bu da kilo kaybına sebep olur. Ancak çok uzun süre aç kalındığında, vücudumuz nihayetinde enerji elde etmek için kaslardaki proteini parçalamaya başlar. Günler ve haftalar süren oruçla vücudun enerji elde etmek için proteini kullanmaya başlaması ’açlıktan ölmek’ denilen şeyin teknik tanımıdır. Açıkça bu sağlıklı bir durum değildir. Bu durumda insanlar çok zayıf ve bitkin olmakta, kaslarda protein kaybı meydana gelmektedir. Vücudun yapı taşı proteinlerin enerji için yakılması sonucunda bıraktıkları artık maddeler (metobolitler) yorgunluğa, kas kramplarına, bulantıya neden olur. Bu protein yıkımının devam etmesi halinde vücut tükenmeye doğru gider. Bu nedenle, özelliklede sahurda, enerji için vücudun yeterli miktarda karbonhidratı (glikoz) alması önemlidir. Karbonhidratlar (KH) basit ve kompleks karbonhidratlar olmak üzere ikiye ayrılır. Basit KH’lar, kompleks KH’ların aksine hızlı emilip, hızlı tüketilirler. Sahurda yenen besinlerin kompleks KH olmasına dikkat edilmelidir."
Sahur yemeğinin yüksek enerji verecek abartısız bir yemek olması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Bektaş, "Sahurda yavaş sindirilen hafif yiyecekler, yeşil salata, yulaflı ekmek, gevrek, tost tercih edilmelidir. Kompleks karbonhidratlar, uzun oruç günlerinde enerjinin yavaş yavaş salınımına yardımcı olur. Kompleks karbonhidratlar olarak tahıllar, baklagiller, oruçlu saatler boyunca yavaş yavaş enerjiyi serbest bırakarak rafine şekerlere, pirinç ve beyaz una tercih edilmelidirler. Lif açısından zengin besinler yavaş yavaş sindirilir ve bu besinler kepek, tahıl, hububat çekirdekleri, yeşil fasulye gibi sebzeler ve kayısı, incir, kuru erik gibi her çeşit meyveyi içermektedir. Orucu hurma ile açmak faydalı bir gelenek olup, hurma vücudun enerji ihtiyacını hızla karşılayan bir besindir" dedi.