Prof. Dr. Murat Tuncer Açıklaması
Memorial Ataşehir Hastanesi Nefroloji ve Organ Nakli Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Tuncer, ’’70 bine yakın diyaliz hastası var, bu kişilerin sadece 22 bini bekleme listesinde. Yapılan araştırmalar göre, bekleme listesindeki diyaliz hastaları düzenli olarak organ nakli merkezlerine kontrole gittiklerinden dolayı bekleme listesinde olmayanlara göre 2 kat daha uzun yaşıyor’’ dedi.
Dünyada görülme sıklığı giderek artan böbrek yetmezliği, her yıl milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açıyor. Toplumun yaklaşık yüzde 10’unu etkileyen böbrek rahatsızlıkları en çok kadınlarda ve ileri yaşlarda görülüyor diyen Memorial Ataşehir Hastanesi Nefroloji ve Organ Nakli Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Tuncer, diyaliz hastaları hakkında şu bilgileri verdi: ’’70 bine yakın diyaliz hastası var bu kişilerin sadece 22 bini bekleme listesinde. Yapılan araştırmalara göre, bekleme listesindeki diyaliz hastaları düzenli olarak organ nakli merkezlerine kontrole gittiklerinden dolayı bekleme listesinde olmayanlara göre 2 kat daha uzun yaşıyor. En büyük hayalimiz bir gün bu ülkede hiçbir hastanın böbrek yetmezliği ile diyalizde kalmamasıdır.
’
’ORGAN NAKLİNDE İKİNCİ GÖRÜŞ ÖNEMLİ’’
Organ naklinde ikinci görüşün önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tuncer, ’’Böbrek nakli olmak isteyen ve ilk gittikleri yerden nakil olmazsın şeklinde cevap alanlar mutlaka ikinci bir uzmandan değerlendirme almalıdır. Bizim her yıl, nakil olmazsınız denilen ancak nakil yaptığımız ve şu ada sağlığına kavuşan 50-60 kadar hastamız oluyor. Bu sebeple ilk nakil merkezinden ret cevabı aldıklarında mutlaka başka bir nakil merkezine gidip bilimsel olarak neden naklin olamayacağını araştırsınlar. Her hasta bilimsel olarak nakil olabiliyorsa mutlaka bu şansını denemelidir.” dedi
"HALSİZLİK, KAŞINTI VE BULANTI ŞİKAYETLERİNİ ÖNEMSEYİN"
Prof.Dr. Murat Tuncer, ’’Sağlık sistemimizin gelişmesiyle böbrek yetmezliklerinde tanı artık kısa bir zamanda konulabiliyor. Daha önce sistem bu kadar gelişmediği için şeker veya tansiyon hastalarına tanı koyulamazdı. Şimdi diyabet ve tansiyon hastaları daha uzun süre yaşadıkları için böbrek yetmezliği sayısı da günden güne atış gösteriyor. Böbrek hastalığı çok sinsi bir hastalıktır. Genellikle halsizlik, yorgunluk, vücutta kaşıntı, bulantı gibi sebeplerle başka hastalıklarla bağlanır. En tipik belirtisi geceleri yatmadan önce sıvı alınmamasına rağmen 3-4 defa idrara çıkmasıdır’’ diye konuştu.
’’ORGANLAR BOZULMADAN TESPİT EDİLMELİ’’
Erken tanının çok önemli olduğunu ve organların bozulmadan önce hastalığın tespit edilmesi gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Tuncer,’’Birinci idrar yolu enfeksiyonunu geçiren erkek çocuklarında ve ikinci idrar yolu enfeksiyonu geçiren kız çocuklarında idrar kaçağı var mı diye mutlaka tetkik yapılmalı ve varsa bu kaçak mutlaka tedavi edilmelidir. Bu, ileride karşımıza böbrek hastası olarak gelmelerini engelleyecektir. Günümüzde bu takip ve kontroller düzenli bir şekilde yapılmadığı için şu an hastalarımızın yüzde 15’i ürolojik sorunlara bağlı böbrek yetmezliği yaşıyor. Avrupa’da bu oran yüzde1,5’tur. Bu sebeple koruyucu faktörler çok önemlidir. Tuz tüketimini sınırlama, günde en az 1,5-2 litre su içmek, sigaradan uzak durmak, spor yaparak göbek çevresini eritmek, tansiyon hastalarında tansiyonu 13’e 8’in altında tutmak, şeker sağlığına dikkat etmek bunların hepsi böbrek sağlığı açsısından çok önemlidir’’ dedi.
NAKİL EN ÖNEMLİ TEDAVİ SEÇENEĞİ
Böbrek yetmezliğinden en etkili tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tuncer, ’’Tıp kitaplarında da diyaliz yöntemi, organ nakli zamanına kadar hastayı hayatta tutmayı amaçlayan geçici bir tedavi yöntemi olarak belirtilir. Böbrek yetmezliğinin tek tedavi yöntemi, organ naklidir. Her yaş grubundan organ nakli yapılan hastaların, diyalizdeki hastalara göre 3-3,5 kat daha uzun yaşadıklarını araştırmalar göstermektedir’’ şeklinde konuştu.
BÖBREK NAKLİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Böbrek nakli ile doğru bilinen yanlışlara değinen Prof. Dr. Tuncer, ’’Böbrek naklinde doğru zannedilen birçok yanlış var. Örneğin böbreğinin birini vermekle insanlar yarım olacağını düşünüyorlar. 5 binin üzerinde böbrek nakli olan hastamız var. Şu ana kadar vericiler hiçbir sağlık sorunu yaşamadılar. İki böbrekle ya da bir böbrekle yaşama arasında hiçbir fark yoktur.Bir diğer yanlış şeker hastaları böbrek nakli olamaz düşüncesidir. 2000’li yılların başından itibaren hastalarımızın yüzde 35’inin şeker hastası olduğunu söyleyebiliriz. Şeker hastası da organ nakli olabilir. En önemli yanlış inanışlardan biri de nakil olan kişilerin kullandıkları ilaçlara bağlı olarak ileride kanser olacaklarıdır.Yapılan çalışmalarda görülmektedir ki;organ nakli olan hastalarda kanser gelişimi riski toplumdaki normal bir bireydeki ile benzer orandadır. Bu tür yanlış inanışlar organ bağışına karşı olumlu bakış açısını değiştirmemelidir. Çünkü organ bağışı yapılabilecek en önemli insanlık görevi ve en büyük sevaptır” dedi.
Kaynak: İHA
’
’ORGAN NAKLİNDE İKİNCİ GÖRÜŞ ÖNEMLİ’’
Organ naklinde ikinci görüşün önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tuncer, ’’Böbrek nakli olmak isteyen ve ilk gittikleri yerden nakil olmazsın şeklinde cevap alanlar mutlaka ikinci bir uzmandan değerlendirme almalıdır. Bizim her yıl, nakil olmazsınız denilen ancak nakil yaptığımız ve şu ada sağlığına kavuşan 50-60 kadar hastamız oluyor. Bu sebeple ilk nakil merkezinden ret cevabı aldıklarında mutlaka başka bir nakil merkezine gidip bilimsel olarak neden naklin olamayacağını araştırsınlar. Her hasta bilimsel olarak nakil olabiliyorsa mutlaka bu şansını denemelidir.” dedi
"HALSİZLİK, KAŞINTI VE BULANTI ŞİKAYETLERİNİ ÖNEMSEYİN"
Prof.Dr. Murat Tuncer, ’’Sağlık sistemimizin gelişmesiyle böbrek yetmezliklerinde tanı artık kısa bir zamanda konulabiliyor. Daha önce sistem bu kadar gelişmediği için şeker veya tansiyon hastalarına tanı koyulamazdı. Şimdi diyabet ve tansiyon hastaları daha uzun süre yaşadıkları için böbrek yetmezliği sayısı da günden güne atış gösteriyor. Böbrek hastalığı çok sinsi bir hastalıktır. Genellikle halsizlik, yorgunluk, vücutta kaşıntı, bulantı gibi sebeplerle başka hastalıklarla bağlanır. En tipik belirtisi geceleri yatmadan önce sıvı alınmamasına rağmen 3-4 defa idrara çıkmasıdır’’ diye konuştu.
’’ORGANLAR BOZULMADAN TESPİT EDİLMELİ’’
Erken tanının çok önemli olduğunu ve organların bozulmadan önce hastalığın tespit edilmesi gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Tuncer,’’Birinci idrar yolu enfeksiyonunu geçiren erkek çocuklarında ve ikinci idrar yolu enfeksiyonu geçiren kız çocuklarında idrar kaçağı var mı diye mutlaka tetkik yapılmalı ve varsa bu kaçak mutlaka tedavi edilmelidir. Bu, ileride karşımıza böbrek hastası olarak gelmelerini engelleyecektir. Günümüzde bu takip ve kontroller düzenli bir şekilde yapılmadığı için şu an hastalarımızın yüzde 15’i ürolojik sorunlara bağlı böbrek yetmezliği yaşıyor. Avrupa’da bu oran yüzde1,5’tur. Bu sebeple koruyucu faktörler çok önemlidir. Tuz tüketimini sınırlama, günde en az 1,5-2 litre su içmek, sigaradan uzak durmak, spor yaparak göbek çevresini eritmek, tansiyon hastalarında tansiyonu 13’e 8’in altında tutmak, şeker sağlığına dikkat etmek bunların hepsi böbrek sağlığı açsısından çok önemlidir’’ dedi.
NAKİL EN ÖNEMLİ TEDAVİ SEÇENEĞİ
Böbrek yetmezliğinden en etkili tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tuncer, ’’Tıp kitaplarında da diyaliz yöntemi, organ nakli zamanına kadar hastayı hayatta tutmayı amaçlayan geçici bir tedavi yöntemi olarak belirtilir. Böbrek yetmezliğinin tek tedavi yöntemi, organ naklidir. Her yaş grubundan organ nakli yapılan hastaların, diyalizdeki hastalara göre 3-3,5 kat daha uzun yaşadıklarını araştırmalar göstermektedir’’ şeklinde konuştu.
BÖBREK NAKLİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Böbrek nakli ile doğru bilinen yanlışlara değinen Prof. Dr. Tuncer, ’’Böbrek naklinde doğru zannedilen birçok yanlış var. Örneğin böbreğinin birini vermekle insanlar yarım olacağını düşünüyorlar. 5 binin üzerinde böbrek nakli olan hastamız var. Şu ana kadar vericiler hiçbir sağlık sorunu yaşamadılar. İki böbrekle ya da bir böbrekle yaşama arasında hiçbir fark yoktur.Bir diğer yanlış şeker hastaları böbrek nakli olamaz düşüncesidir. 2000’li yılların başından itibaren hastalarımızın yüzde 35’inin şeker hastası olduğunu söyleyebiliriz. Şeker hastası da organ nakli olabilir. En önemli yanlış inanışlardan biri de nakil olan kişilerin kullandıkları ilaçlara bağlı olarak ileride kanser olacaklarıdır.Yapılan çalışmalarda görülmektedir ki;organ nakli olan hastalarda kanser gelişimi riski toplumdaki normal bir bireydeki ile benzer orandadır. Bu tür yanlış inanışlar organ bağışına karşı olumlu bakış açısını değiştirmemelidir. Çünkü organ bağışı yapılabilecek en önemli insanlık görevi ve en büyük sevaptır” dedi.