'Gönüllerin Dili' İğne Oyaları
Kültür ve Turizm Bakanlığı İğne Oyası Sanatçısı Karakuş: 'İğne oyasında yaban gülü motifi gençliğin ve güzelliğin, namrun gülü aşkın ve sevginin, portakal çiçeği doğumu, ölümü, gençlikte olgunluğu ve gelecekte maziyi anlatır'.
HAKAN CAN ŞAHİN - Kültür ve Turizm Bakanlığı İğne Oyası Sanatçısı Nimet Karakuş, iğne oyasında yaban gülü motifinin gençliğin ve güzelliği, namrun gülünün aşkı ve sevgiyi, portakal çiçeğinin doğumu, ölümü, gençlikte olgunluğu ve gelecekte maziyi anlattığını ifade etti.
İçel Olgunlaşma Enstitüsünde Usta Öğretici olarak görev yapan Karakuş, AA muhabirine, iğne oyalarının Osmanlı tarihinden bu yana süre gelen ve kentin en önde gelen el sanatlarından olduğunu anlattı.
Osmanlı döneminde kadınların iğne oyalarını mevlit ve namaz örtülerine işlediklerini söyleyen Karakuş, şöyle dedi:
'Daha sonrasında köylü kadınlarımız yazma kenarlarında iğne oyaları yaparak kendilerine gelir elde etmeye başladı. Benim görev yaptığım köylerde öğrencilerim bunları çerçilere veriyorlardı. Karşılığında da mal alarak ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Kızlarına çeyiz alıyorlardı, para kazanıyorlardı ve evlerine gelir elde ediyorlardı. Açmış olduğumuz iğne oyası kurslarımız sayesinde daha çok para kazanmaya başladılar. El emeğinin değerlenmesinde biz çok yardımcı olduk onlara.'
Karakuş, eskiden erkeklerin 3-4 yıl askerlik yaptığını, onların eşlerinin, annelerinin de özlemlerini iğne oyasında anlattıklarını söyleyerek, 'Örneğin, iğne oyasında yaban gülü motifi gençliğin ve güzelliğin, namrun gülü aşkın ve sevginin, portakal çiçeği doğumu, ölümü, gençlikte olgunluğu ve gelecekte maziyi anlatır. Ayrıca, çınar yaprağı uzun ömrü ve bilgeliği, mor sümbül aşık kızı, beyaz sümbül eşine aşık olan kadınları anlatmaktadır' dedi.
İçel'in tanıtımına da katkıda bulunduklarını vurgulayan Karakuş, yaptıkları maskot anahtarlıklarda figür olarak ilde yetişen narenciyelerden esinlendiklerini anlatarak, 'İçel'de yetişen limon, buraya özgü bir narenciye olduğu için biz bunun modelini çıkartarak maskot haline getirdik. Yine İçel'e özgü portakal çiçeğini aksesuar haline getirdik, modellerini çıkartarak kolye oluşturduk. Bunlar hem ilimize gelen misafirlere hediyelik olarak takdim ediliyor, hem de İçel'in tanıtımına yardımcı oluyor.'' diye konuştu.
- İğne oyasının yapılışı
İğne oyasının ipek, pamuk, merserize ve naylon ipliklerle yapıldığını anımsatan Karakuş, 'Küçük iğnelerle düğümlenmek suretiyle yapılan oyaların, düğümler sıkıştırıldıkça örgü gözleri de küçülüyor. İğne üzerine iplikle ilmik atarak ve iğneyle ipliği bu ilmik içinden çekerek yapılan iğne oyaları günümüzde hala Anadolu genç kız ve kadınlarının severek yaptıkları el sanatlarının başında geliyor.' ifadelerini kullandı.
İçel Olgunlaşma Enstitüsünde iğne oyası kursuna katılan Saime Gürişlek de 5 aydır iğne oyası kursuna geldiğini anlatarak, 'Eskiden gelinler kayınvalideye, kayınvalideler de geline ya da bir sevgiliye yaptıkları çiçeklere göre vermek istedikleri mesajı verirlermiş. Bu da her çiçeğe göre değişiyor. Her oyanın bir dili ve verdiği bir mesaj var. Bu mesajlar yapılan oyaya göre değişiyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kursiyer Sema Güney, kursa bir arkadaşının tavsiyesi üzerine geldiğini ve burada öğrendiği birçok şeyden memnun kaldığını vurgulayarak, 'Eskiden gençler, gelinler ve kadınlar yaptıkları oyalarla konuşurlarmış, konuştururlarmış. İğne oyasına bazen hüzün yansıttım, bazen mutlu olduğumu yansıttım. O gün psikolojim neyse o gün yaptığım iğne oyasına mutlaka yansıyor.' sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA
İçel Olgunlaşma Enstitüsünde Usta Öğretici olarak görev yapan Karakuş, AA muhabirine, iğne oyalarının Osmanlı tarihinden bu yana süre gelen ve kentin en önde gelen el sanatlarından olduğunu anlattı.
Osmanlı döneminde kadınların iğne oyalarını mevlit ve namaz örtülerine işlediklerini söyleyen Karakuş, şöyle dedi:
'Daha sonrasında köylü kadınlarımız yazma kenarlarında iğne oyaları yaparak kendilerine gelir elde etmeye başladı. Benim görev yaptığım köylerde öğrencilerim bunları çerçilere veriyorlardı. Karşılığında da mal alarak ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Kızlarına çeyiz alıyorlardı, para kazanıyorlardı ve evlerine gelir elde ediyorlardı. Açmış olduğumuz iğne oyası kurslarımız sayesinde daha çok para kazanmaya başladılar. El emeğinin değerlenmesinde biz çok yardımcı olduk onlara.'
Karakuş, eskiden erkeklerin 3-4 yıl askerlik yaptığını, onların eşlerinin, annelerinin de özlemlerini iğne oyasında anlattıklarını söyleyerek, 'Örneğin, iğne oyasında yaban gülü motifi gençliğin ve güzelliğin, namrun gülü aşkın ve sevginin, portakal çiçeği doğumu, ölümü, gençlikte olgunluğu ve gelecekte maziyi anlatır. Ayrıca, çınar yaprağı uzun ömrü ve bilgeliği, mor sümbül aşık kızı, beyaz sümbül eşine aşık olan kadınları anlatmaktadır' dedi.
İçel'in tanıtımına da katkıda bulunduklarını vurgulayan Karakuş, yaptıkları maskot anahtarlıklarda figür olarak ilde yetişen narenciyelerden esinlendiklerini anlatarak, 'İçel'de yetişen limon, buraya özgü bir narenciye olduğu için biz bunun modelini çıkartarak maskot haline getirdik. Yine İçel'e özgü portakal çiçeğini aksesuar haline getirdik, modellerini çıkartarak kolye oluşturduk. Bunlar hem ilimize gelen misafirlere hediyelik olarak takdim ediliyor, hem de İçel'in tanıtımına yardımcı oluyor.'' diye konuştu.
- İğne oyasının yapılışı
İğne oyasının ipek, pamuk, merserize ve naylon ipliklerle yapıldığını anımsatan Karakuş, 'Küçük iğnelerle düğümlenmek suretiyle yapılan oyaların, düğümler sıkıştırıldıkça örgü gözleri de küçülüyor. İğne üzerine iplikle ilmik atarak ve iğneyle ipliği bu ilmik içinden çekerek yapılan iğne oyaları günümüzde hala Anadolu genç kız ve kadınlarının severek yaptıkları el sanatlarının başında geliyor.' ifadelerini kullandı.
İçel Olgunlaşma Enstitüsünde iğne oyası kursuna katılan Saime Gürişlek de 5 aydır iğne oyası kursuna geldiğini anlatarak, 'Eskiden gelinler kayınvalideye, kayınvalideler de geline ya da bir sevgiliye yaptıkları çiçeklere göre vermek istedikleri mesajı verirlermiş. Bu da her çiçeğe göre değişiyor. Her oyanın bir dili ve verdiği bir mesaj var. Bu mesajlar yapılan oyaya göre değişiyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Kursiyer Sema Güney, kursa bir arkadaşının tavsiyesi üzerine geldiğini ve burada öğrendiği birçok şeyden memnun kaldığını vurgulayarak, 'Eskiden gençler, gelinler ve kadınlar yaptıkları oyalarla konuşurlarmış, konuştururlarmış. İğne oyasına bazen hüzün yansıttım, bazen mutlu olduğumu yansıttım. O gün psikolojim neyse o gün yaptığım iğne oyasına mutlaka yansıyor.' sözlerine yer verdi.