'Karanlıkta Diyalog' Gençleri Aydınlattı
Türkiye’nin en önemli sosyal girişimcilik projelerinden biri olan ‘Karanlıkta Diyalog’ ve ‘Sessizlikte Diyalog’un kurucu ortağı olan M. Hakan Elbir, Plato Meslek Yüksekokulu’nda öğrencilerle buluştu.
Uluslararası bir sosyal gelişim projesi olan Karanlıkta Diyalog, ilk olarak Alman Sosyal Girişimci Andreas Heinecke tarafından 26 yıl önce hayata geçirildi. 135’ten fazla şehirde 8 milyon insan tarafından deneyimlenen projenin Türkiye’deki kurucu ortağı M. Hakan Elbir, Plato Meslek Yüksekokulu’nda gençlerle bir araya geldi. Seminerde ayrıca öğrencilerin arasından kurayla çekilen 5 kişi Karanlıkta Diyalogu ücretsiz deneyimleme hakkı kazandı. Tamamen karanlık bir mekânda, engelli bir kişinin rehberliğinde hayata geçtiği şehrin özelliklerini anlatan Karanlıkta Diyalog sergisi hakkında bilgi veren Hakan Elbir, “Elinizde bir baston var ve o beyaz bastonla hiçbir şey görmeden ve sadece rehberini dinleyerek ve diğer duyularınızı da keşfederek bir kent deneyimi yaşıyorsunuz. İstanbul Gayrettepe Metro İstasyonunda 2 buçuk yıl önce bunu hayata geçirdik. Bugün de gençlerle sosyal girişimciliği konuşacağız. Toplumda sosyal girişimcilik, sosyal faydada değer kavramları ve bu anlamda ülkenin dinamiklerini kendi hikâyemiz üzerinden paylaşacağız” diye konuştu.
“GENÇLER ARTIK SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞE HEVESLİ”
Daha önce gittiği üniversitelerde ve katıldığı seminerlerde gençler üzerinden edindiği izlenimleri aktaran Elbir, “Gençler artık sosyal girişimciliğe çok yoğun ilgi gösteriyorlar. Artık standart işyerlerinde çalışmak ve kapitalist sisteme hizmet etmenin dışında bir değer üreten işlerde olmak istiyorlar sadece nasıl olacaklarını bilmiyorlar. Biz de Nasreddin Hoca’nın hikâyesindeki gibi damdan düştüğümüz için diğerleri damdan düşmeden onlara yardımcı oluyoruz. Gençlerin alacağı hiçbir tavsiye yok sadece nasıl ve ne şekilde yol izleyeceklerine dair fikre sahip değiller. Bunda da en son kabahatli esasında gençler. Bizim gibi deneyimli ve bu alanda kilometre eskitmiş kişilerin deneyimlerini paylaşmaya ihtiyaç var. Benim burada varlık sebebim bu” açıklamalarında bulundu.
“SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİ RESMİ HÜVİYETE KAVUŞTURMAK İSTİYORUZ”
“Türk Ticaret Kanunu’nda sosyal girişimciliğin resmi bir karşılığı yok, biz sosyal girişimciliği bir hüviyete kavuşturmak için çaba harcıyoruz. Bugün, bu gibi projeler; dernekler ve STK’lar üzerinden yapılıyor bu tamamen yanlış çünkü gelir kazanması ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun için de sosyal gelişim oluşumlarına ihtiyaç var” diyen Elbir, sosyal girişimcilik ile şirketler arasındaki farkı şu sözlerle anlattı: “Sosyal girişimin şirketlerden farkı bireysel kazanç yerine toplumsal fayda gütmeleridir. Sosyal girişimci kendi şirketinde kendi kazancını ön planda tutmaz ve bir gelir elde edilirse projenin devamlılığı üzerine harcanır. Ama şirketler doğal olarak kurucusunun kazancını ön planda tutar. Ne mutlu ki gençler sosyal fayda üreten kurumlarda yer almak ve o projelerin parçası olmak istiyorlar ama ne yapacaklarını bilemiyorlar”.
“ÖNYARGILAR SEBEBİYLE ÇOK NİTELİKLİ ENGELLİLER EVDE OTURUYOR”
Engelliler konusunda iş dünyasına da mesaj veren Elbir, “Zihinlerdeki ön yargıdan kurtulalım ve bir engellinin engellilik durumuna bakmadan sadece onun o işi karşılayıp karşılamadığına dikkat ederek istihdam sağlamaya çalışalım. Ben çok iyi biliyorum ki, Türkiye’de çok nitelikli engelli arkadaşlarımız var ve zihinlerdeki ön yargıdan dolayı çok kalifiye oldukları halde evde oturuyorlar. Bir miktar empatiye ihtiyaç var” dedi.
Kaynak: İHA
“GENÇLER ARTIK SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞE HEVESLİ”
Daha önce gittiği üniversitelerde ve katıldığı seminerlerde gençler üzerinden edindiği izlenimleri aktaran Elbir, “Gençler artık sosyal girişimciliğe çok yoğun ilgi gösteriyorlar. Artık standart işyerlerinde çalışmak ve kapitalist sisteme hizmet etmenin dışında bir değer üreten işlerde olmak istiyorlar sadece nasıl olacaklarını bilmiyorlar. Biz de Nasreddin Hoca’nın hikâyesindeki gibi damdan düştüğümüz için diğerleri damdan düşmeden onlara yardımcı oluyoruz. Gençlerin alacağı hiçbir tavsiye yok sadece nasıl ve ne şekilde yol izleyeceklerine dair fikre sahip değiller. Bunda da en son kabahatli esasında gençler. Bizim gibi deneyimli ve bu alanda kilometre eskitmiş kişilerin deneyimlerini paylaşmaya ihtiyaç var. Benim burada varlık sebebim bu” açıklamalarında bulundu.
“SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİ RESMİ HÜVİYETE KAVUŞTURMAK İSTİYORUZ”
“Türk Ticaret Kanunu’nda sosyal girişimciliğin resmi bir karşılığı yok, biz sosyal girişimciliği bir hüviyete kavuşturmak için çaba harcıyoruz. Bugün, bu gibi projeler; dernekler ve STK’lar üzerinden yapılıyor bu tamamen yanlış çünkü gelir kazanması ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun için de sosyal gelişim oluşumlarına ihtiyaç var” diyen Elbir, sosyal girişimcilik ile şirketler arasındaki farkı şu sözlerle anlattı: “Sosyal girişimin şirketlerden farkı bireysel kazanç yerine toplumsal fayda gütmeleridir. Sosyal girişimci kendi şirketinde kendi kazancını ön planda tutmaz ve bir gelir elde edilirse projenin devamlılığı üzerine harcanır. Ama şirketler doğal olarak kurucusunun kazancını ön planda tutar. Ne mutlu ki gençler sosyal fayda üreten kurumlarda yer almak ve o projelerin parçası olmak istiyorlar ama ne yapacaklarını bilemiyorlar”.
“ÖNYARGILAR SEBEBİYLE ÇOK NİTELİKLİ ENGELLİLER EVDE OTURUYOR”
Engelliler konusunda iş dünyasına da mesaj veren Elbir, “Zihinlerdeki ön yargıdan kurtulalım ve bir engellinin engellilik durumuna bakmadan sadece onun o işi karşılayıp karşılamadığına dikkat ederek istihdam sağlamaya çalışalım. Ben çok iyi biliyorum ki, Türkiye’de çok nitelikli engelli arkadaşlarımız var ve zihinlerdeki ön yargıdan dolayı çok kalifiye oldukları halde evde oturuyorlar. Bir miktar empatiye ihtiyaç var” dedi.