Uluslararası Kriz Grubu Başkanı Guehenno Açıklaması
'Batı'nın 2003’te Irak’ı istila ve 2011’de Libya’yı bombalama kararları Ankara’nın aksi yöndeki tavsiyelerine karşı alındı. Bu tavsiyelerdeki bilgelik bugün anlaşılmış durumda''Tarih, Batı’nın Ankara’yı dinlemeyerek Suriye’de erken, hızlı ve net bir müdahaleden kaçınmasını da aynı sertlikte yargılayabilir'
Uluslararası Kriz Grubu Başkanı Jean-Marie Guehenno, Batı'nın Irak ve Libya’da Türkiye’nin uyarılarına karşın müdahale kararı alarak hata ettiğini belirterek, 'Tarih, Batı'nın Ankara’’yı dinlemeyerek Suriye’de erken, hızlı ve net bir müdahaleden kaçınmasını da aynı sertlikte yargılayabilir' dedi.
İngiliz The Guardian gazetesinin internet sitesinde 'Türkiye’yi Suriye’ye feda etmeyin' başlıklı bir yazı yayımlayan Guehenno, 'Rusya ile Batı, Ortadoğu ile Avrupa, mevcut dünya düzeni ile şiddet ve aşırılık dolu bir alternatif düzenin teşkil ettiği gergin fay hatları arasında istikrar çıpası olmayı sürdüren Türkiye’ye odaklanmamızın zamanı geldi' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin, ABD’nin ve Avrupa’nın gerçek çıkarlarının kalıcı, bağımsız ve istikrarlı bir işbirliğinde yattığını vurgulayan Guehenno, “Türkiye’nin ekonomisi hala imalatçı kaplanlarıyla övünüyor, İstanbul havalimanı üst üste beş yıl Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçilen Türk Hava Yolları ile dolup taşıyor. Yakın tarih de Türkiye’nin toprağının herhangi bir parçasını başka bir güce bırakmasının muhtemel olmadığını öğretiyor' görüşünü dile getirdi.
Türkiye’nin 1952’den bu yana NATO üyesi olduğunu ancak müttefikleri ile her konuda, her zaman anlaşmadığını ifade eden Guehenno, yazısında şunları kaydetti:
'Batı'nın 2003’te Irak’ı istila ve 2011’de Libya’yı bombalama kararları Ankara’nın aksi yöndeki tavsiyelerine karşı alındı. Bu tavsiyelerdeki bilgelik bugün anlaşılmış durumda. Suriye’nin büyük komşusu olarak Türkiye hızla ve geri dönülmez bir şekilde Esed’in karşısına geçti. Tarih, Batı’nın Ankara’yı dinlemeyerek Suriye’de erken, hızlı ve net bir müdahaleden kaçınmasını da aynı sertlikte yargılayabilir.
ABD’li ve Avrupalı liderler DAEŞ’i her ne pahasına olursa olsun karşı konulması gereken baş düşman olarak konumlandırmada acele ettiler. Bu teşhis yanlış. DAEŞ’in vahşi tuhaflıkları bir neden olmaktan ziyade daha önceki kötü poltikaların ve Ortadoğu’nun kalbinde yaratılan güç boşluğunun korkunç sonucu. Esed’in insafsız bombardımanlarında öldürülen insanların sayısı, DAEŞ’in öldürdüklerinden çok daha fazla. Her şeyi DAEŞ merceğinden görmek, onun propaganda tuzağına düşmektir.'
Batılı devletler için DAEŞ’le mücadeleyi öne çıkaran politikaların istikrarlı, müreffeh bir Türkiye’yi kaybetme riskini beraberinde getirdiğini belirten Guehenno, 'Sürdürülebilir herhangi bir Suriye politikası Türkiye boyutunu da işe katlamalıdır. Suriye savaşı kümülatif bir uluslararası trajedi. Mevcut jeopolitik fırtınalar içinde Türkiye ve Batı da net bir şekilde aynı gemide' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
İngiliz The Guardian gazetesinin internet sitesinde 'Türkiye’yi Suriye’ye feda etmeyin' başlıklı bir yazı yayımlayan Guehenno, 'Rusya ile Batı, Ortadoğu ile Avrupa, mevcut dünya düzeni ile şiddet ve aşırılık dolu bir alternatif düzenin teşkil ettiği gergin fay hatları arasında istikrar çıpası olmayı sürdüren Türkiye’ye odaklanmamızın zamanı geldi' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin, ABD’nin ve Avrupa’nın gerçek çıkarlarının kalıcı, bağımsız ve istikrarlı bir işbirliğinde yattığını vurgulayan Guehenno, “Türkiye’nin ekonomisi hala imalatçı kaplanlarıyla övünüyor, İstanbul havalimanı üst üste beş yıl Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçilen Türk Hava Yolları ile dolup taşıyor. Yakın tarih de Türkiye’nin toprağının herhangi bir parçasını başka bir güce bırakmasının muhtemel olmadığını öğretiyor' görüşünü dile getirdi.
Türkiye’nin 1952’den bu yana NATO üyesi olduğunu ancak müttefikleri ile her konuda, her zaman anlaşmadığını ifade eden Guehenno, yazısında şunları kaydetti:
'Batı'nın 2003’te Irak’ı istila ve 2011’de Libya’yı bombalama kararları Ankara’nın aksi yöndeki tavsiyelerine karşı alındı. Bu tavsiyelerdeki bilgelik bugün anlaşılmış durumda. Suriye’nin büyük komşusu olarak Türkiye hızla ve geri dönülmez bir şekilde Esed’in karşısına geçti. Tarih, Batı’nın Ankara’yı dinlemeyerek Suriye’de erken, hızlı ve net bir müdahaleden kaçınmasını da aynı sertlikte yargılayabilir.
ABD’li ve Avrupalı liderler DAEŞ’i her ne pahasına olursa olsun karşı konulması gereken baş düşman olarak konumlandırmada acele ettiler. Bu teşhis yanlış. DAEŞ’in vahşi tuhaflıkları bir neden olmaktan ziyade daha önceki kötü poltikaların ve Ortadoğu’nun kalbinde yaratılan güç boşluğunun korkunç sonucu. Esed’in insafsız bombardımanlarında öldürülen insanların sayısı, DAEŞ’in öldürdüklerinden çok daha fazla. Her şeyi DAEŞ merceğinden görmek, onun propaganda tuzağına düşmektir.'
Batılı devletler için DAEŞ’le mücadeleyi öne çıkaran politikaların istikrarlı, müreffeh bir Türkiye’yi kaybetme riskini beraberinde getirdiğini belirten Guehenno, 'Sürdürülebilir herhangi bir Suriye politikası Türkiye boyutunu da işe katlamalıdır. Suriye savaşı kümülatif bir uluslararası trajedi. Mevcut jeopolitik fırtınalar içinde Türkiye ve Batı da net bir şekilde aynı gemide' değerlendirmesinde bulundu.