Bayburt MHP 'Tüzük Kurultayı Süreci' İçin İmza Verdi
MHP İl Başkanı Süleyman Burç, MHP’de tüzük kurultayı süreci için imza verdiklerini açıkladı.
MHP İl binasında basın açıklaması yapan Süleyman Burç, 1 Kasım seçimleri sonrasında Bayburt MHP teşkilatı ve parti tabanıyla yapılan toplantıların ardından MHP eski Milletvekili Meral Akşener lehinde bir değişim için tüzük değişikliği kurultayı için imza verdiklerini belirtti.
Bayburt MHP teşkilatları olarak Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli’ye geçirmiş olduğu rahatsızlıktan dolayı acil şifalar dileyerek sözlerine başlayan Burç, basında değişim isteyenlerin muhalif olarak ifade edilmesini kabul etmediklerini kaydetti.
’Ülkücü Ülkücünün öz kardeşidir’ diyen Burç, "Ülkücülük bütündür. Ayrılık yoktur. Kimse bulanık suda balık avlamaya kalkmasın. Basında çıkan yanlış ifadelere karşı Bu basın açıklamamızı siz değerli basın mensuplarına açıklayacağız" dedi.
Basının sorularını da yanıtlayan Burç, MHP’de tüzük kurultayı sürecile ilgili bilgiler paylaştı.
Burç, şöyle konuşu: "Bilindiği üzere 01/11/2015 seçimlerinden sonra partimizin milletvekili sayısı 80’dan 40 düşmüştü. 7 Haziran seçimlerinde Bayburt ili olarak çıkartmış olduğumuz milletvekilimizi bu seçim sonucu itibari ile üzülerek söylüyorum kaybettik. Bayburt MHP il teşkilatı olarak 1 Kasım gecesi ağlayan partililerimiz gördük. O kadar çaba ve enerjinin sonucunda en kötü ihtimal Bayburt’umuzdan yine 25. Dönem Milletvekilimiz olan Sayın Karabey Kadri Karaoğlu’nu TBMM’ne göndermeyi düşünüyorduk ama başaramadık. O gün partililerimizin düşüncesi fikri kısmen de olsa mevcut MHP yönetim kadrosunun değişmesi iradesini ben partililerimde gördüm. Bu süreçte özellikle Bayburt MHP İl Teşkilatı olarak adayların ortaya çıkmaya başladığı dönemden itibaren sürekli üst kurul delegelerimiz, il teşkilatı üyelerimiz, partimize gönül vermiş dostlarımız, kardeşlerimiz, ağabeylerimiz ve ablalarımızla sürekli irtibat halindeydik. MHP tabanındaki değişim hareketi il başkanlığımıza aşırı derecede yansıdı. Yaptığımız ilçe başkanları ve üst kurul delegeleri üyelerimiz toplantıları neticesinde çoğunluk değişim olsun olmadığı takdirde tabanın tepkisinin aşırı derecede olduğu çoğu seçmeninin bir sonraki seçim ya da referandumda sandığa gitmeyeceği çoğu sandık kurulu üyelerimizin yazılmak istemediği yapılan istişareler neticesinde ortaya çıkmış olup bu bağlamda bizde değişim den yana özellikle değerli Bakanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi lehinde bir değişimle AKP’nin planları da alt üst olacağı gibi ülkemizin şuanki durumu da göz önüne alınarak MHP’de değişim şart olduğu sonucuna varılmıştır. Bu görüş peygamber sünneti olan istişareler neticesinde il teşkilatımız üst kurul üyelerimizle yapılan istişareler ile Türkiye’de bu kararı imzayı veren il olarak 09/12/2015 günü değerli üst kurul üyelerimizin onayı ve takdiri ile bizler "Geçmişe takılıp, geleceği kaybedemeyiz" felsefesi ile değişimden yana tüzük kurultayı için tavrımızı sayın değerli Bakanımız, MHP Eski Meclis Başkanvekilimiz sayın Meral Akşener hanımefendiye 2/2 üst kurulumuzun imzalarını kendisine takdim ettik."
Hukuki süreç nasıl gelişti?
"Kamuoyunca da bilindiği gibi 1 Kasım seçimleri sonucu yaşanan hezimet sonrası ülkücü tabanın talep ve baskılarıyla, başarısızlığın sebeplerinin tartışılabileceği ve gerekirse MHP parti tüzüğünde bulunan antidemokratik hükümlerin değiştirilebilmesi amacıyla olağanüstü kongre toplanması için bir çalışma başlatıldı.Tüzük kurultayının toplanması için Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın beyin topladığı imzalar hukukçular tarafından birleştirilen ve birleştirme tutanakları da noterce onaylanan toplam 544 adet imza 15.01.2016 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezine teslim edilmiştir."
Süreç nasıl gelişecek?
"Birincisi, hukuku uygulayıp siyasi partiler kanunu, parti tüzüğü ve dernekler kanunu uyarınca 30 gün içinde olağanüstü kongreyi toplamak. Birinci yolu tercih ettiği takdirde hiçbir sorun yoktur. Hukuk işliyor demektir. Genel merkez kongre ile ilgili prosedürü işletip tüzük değişikliği kongresini toplar. Yasal olarak doğru olan budur. Her ne kadar parti tüzüğünde ya da siyasi partiler kanununda süreye ilişkin bir hüküm yok ise de dernekler tüzüğünün 13/b maddesinde 1/5 delegenin talebi üzerine olağan üstü kongre 30 gün içinde toplanır hükmü vardır ve Siyasi Partiler Kanunun 121. Maddesinde herhangi bir sebeple bu kanun hükümlerinde bir eksiklik görüldüğü taktirde bu eksikliğin Türk Medeni Kanunu ile Dernekler Kanunundaki hükümlerle giderileceğini hüküm altına almıştır. Bu sebeple 30 gün içinde olağanüstü kongrenin toplanması yasal zorunluluktur. İkincisi, olağanüstü kongreyi toplamayacağını yazı ile taraflara bildirmek. Üçüncüsü, hiçbir cevap vermemek. 30 günlük sürede olağanüstü kongre toplanmadığı durumunda üst kurul delegelerimizin vekalet verdiği hukukçu arkadaşlarımızla birlikte kongrenin gerçekleştirilmesi için Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi’nden olağanüstü kurultayın gerçekleştirilmesini sağlamak üzere Çağrı Heyeti oluşturulması için talepte bulunacağız."
Çağrı heyeti nedir ve kimlerden oluşacak?
"Olağanüstü kongreyi toplamadığı takdirde biz mahkemeden sadece ve sadece olağanüstü kongreyi gerçekleştirmek üzere bir heyetin görevlendirilmesini talep edeceğiz. Bu heyetin kanunda yer alan adı Çağrı Heyeti. Çağrı Heyeti salonu tutacak, delegelere davetiye gönderecek ve olağanüstü kongrenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için tedbirler alacaktır. Bunun dışında herhangi bir görevleri olmayacaktır. Çağrı heyeti partimizin üst kurul delegeleri arasından belirlenecektir. Dava açıldıktan hemen sonra Genel Merkeze dilekçemiz tebliğ edilerek 15 günlük cevap süresi verilecek, bu arada Yargıtay Cumhuriyet Savcılığından üst kurul delege listesi getirtilecek bunlar temin edildiği anda da mahkeme Çağrı Heyetini atama talebi ile ilgili kararı verecektir. Mahkeme karar verdiği anda olağanüstü kongre toplanma süreci hemen başlayacaktır. Kararın temyiz edilmesi infazını yani olağanüstü kongrenin yapılmasını engellemeyecektir."
’Başkanlık Sistemi’
MHP’de değişim yaşanmadığı taktirde, bir toparlanma olmayacağı için AK Parti’nin ’Başkanlık Sistemi’ düşüncesinin hayata geçebileceğini belirten Süleyman Burç, Başkanlık Sistemi hakkındaki görüşlerini de paylaştı. Burç, şunları kaydetti: "Başkanlık sisteminin diğer hiçbir yönetim sistemine karşı gözle görülür bir üstünlüğü yoktur. Aksine, geniş yetkilerin tek elde toplanması nedeniyle birçok uygulaması da sadece diktatörlükleri çağrıştırır. Başkanlık sistemi, Afrika ülkelerinde diktatörlüğün yumuşatılmış ismidir. Latin Amerika’da askeri, bürokratik ve siyasi elitin yönetim şeklidir. Orta Doğu’da belirli bir mezhep ya da aşiretin antidemokratik bir şekilde tek başına yönetiminin diğer adıdır. SSCB’nin dağılmasıyla oluşan cumhuriyetlerde ise, modern bir komünist parti ve polit büro yönetimi şeklindedir. Kontrol mafya ve birkaç ailenin elindedir. Başkanlık sisteminin en önemli risklerinden birisi otoriter rejimlere ve diktatörlüğe çok kolay geçit vermesi. Özellikle demokrasi, insan hak ve özgürlükleri gibi temel konularda yeterince ilerleme kaydedememiş ülkelerde bu ihtimal çok daha yüksek. Tek bir kişinin yani Başkanın yetkileri çok geniş olduğu için bu tip ülkelerde despot, tek adam rejimi gelişir. Nitekim bu tanıma uyan ve Başkanlık sisteminin yürürlükte olduğu ülkelere bakıldığında hemen hepsinde otoriter rejimlerin, diktaların ve anti-demokratik uygulamaların hakim olduğu görülür. Bu ülkeler arasında, Arjantin, Brezilya, Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinin büyük kısmı, Güney Afrika, Kenya, Tanzanya, Uganda, Sudan, Nijerya, Zambiya, Sierra Leone gibi bazı Afrika ülkelerini, Endonezya, İran, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Ermenistan, Afganistan gibi ülkeleri sayabiliriz. Başkanlık sisteminde, çok istisnai durumlar hariç Başkan’ın görev süresi dolmadan makamından ayrılması söz konusu değil. Başkan’ın parlamenter sistemde olduğu gibi güvenoyu alması gerekmez ve meclis tarafından düşürülemez. Tabi bu tarz anti-demokratik, despotik idarelerin hüküm sürdüğü yerlerde çözümler de yine anti-demokratik yöntemler içinden seçilir: Darbeler.. Uygulamaları beğenilmeyen ve toplumsal gerilime neden olan Başkanın hukuken düşürülmesi mümkün olmadığı için askeri darbelere kapı açılır. Örneğin, son 50 yılda Başkanlık sistemiyle yönetilen Afrika’da 67 askeri darbe oldu. Arjantin’de ise son 110 yılda 46 Başkanın sadece 2’si seçimle başa geldi, geriye kalan 44’ü yönetimi darbeyle ele geçirdi. Mısır’da Başkanlık sistemi değil de parlamenter sistem olsaydı yaşanan o kanlı darbe olmayacak, yalnızca hükümet devrilecek, yeni bir hükümet seçilecekti. Görüldüğü gibi, Başkanlık sistemi çoğu zaman Başkanın kendisi için de riskli, Ülkemiz içi Başkanlık sistemi uygun değildir."
"Anamdan il başkanı doğmadım"
Gazetecilerin basın çıkan MHP Genel Merkezi’nin değişim isteyen il başkanlarını görevden alacağı yönündeki soruya da cevap veren Burç, "Ben anamdan il başkanı doğmadım. MHP’nin Türk siyasetinde daha güçlü temsil edilmesi ülkemizi düştüğü bu kaos ortamından kurtarması için bu tür bir değişim hareketinin içerisinde yer alıyoruz. Bu vesileyle ülkemiz genelinde şehadet şerbeti içen tüm evlatlarımıza da Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk Milleti’ne başsağlığı ve sabırlar diliyorum" dedi.
Kaynak: İHA
Bayburt MHP teşkilatları olarak Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli’ye geçirmiş olduğu rahatsızlıktan dolayı acil şifalar dileyerek sözlerine başlayan Burç, basında değişim isteyenlerin muhalif olarak ifade edilmesini kabul etmediklerini kaydetti.
’Ülkücü Ülkücünün öz kardeşidir’ diyen Burç, "Ülkücülük bütündür. Ayrılık yoktur. Kimse bulanık suda balık avlamaya kalkmasın. Basında çıkan yanlış ifadelere karşı Bu basın açıklamamızı siz değerli basın mensuplarına açıklayacağız" dedi.
Basının sorularını da yanıtlayan Burç, MHP’de tüzük kurultayı sürecile ilgili bilgiler paylaştı.
Burç, şöyle konuşu: "Bilindiği üzere 01/11/2015 seçimlerinden sonra partimizin milletvekili sayısı 80’dan 40 düşmüştü. 7 Haziran seçimlerinde Bayburt ili olarak çıkartmış olduğumuz milletvekilimizi bu seçim sonucu itibari ile üzülerek söylüyorum kaybettik. Bayburt MHP il teşkilatı olarak 1 Kasım gecesi ağlayan partililerimiz gördük. O kadar çaba ve enerjinin sonucunda en kötü ihtimal Bayburt’umuzdan yine 25. Dönem Milletvekilimiz olan Sayın Karabey Kadri Karaoğlu’nu TBMM’ne göndermeyi düşünüyorduk ama başaramadık. O gün partililerimizin düşüncesi fikri kısmen de olsa mevcut MHP yönetim kadrosunun değişmesi iradesini ben partililerimde gördüm. Bu süreçte özellikle Bayburt MHP İl Teşkilatı olarak adayların ortaya çıkmaya başladığı dönemden itibaren sürekli üst kurul delegelerimiz, il teşkilatı üyelerimiz, partimize gönül vermiş dostlarımız, kardeşlerimiz, ağabeylerimiz ve ablalarımızla sürekli irtibat halindeydik. MHP tabanındaki değişim hareketi il başkanlığımıza aşırı derecede yansıdı. Yaptığımız ilçe başkanları ve üst kurul delegeleri üyelerimiz toplantıları neticesinde çoğunluk değişim olsun olmadığı takdirde tabanın tepkisinin aşırı derecede olduğu çoğu seçmeninin bir sonraki seçim ya da referandumda sandığa gitmeyeceği çoğu sandık kurulu üyelerimizin yazılmak istemediği yapılan istişareler neticesinde ortaya çıkmış olup bu bağlamda bizde değişim den yana özellikle değerli Bakanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi lehinde bir değişimle AKP’nin planları da alt üst olacağı gibi ülkemizin şuanki durumu da göz önüne alınarak MHP’de değişim şart olduğu sonucuna varılmıştır. Bu görüş peygamber sünneti olan istişareler neticesinde il teşkilatımız üst kurul üyelerimizle yapılan istişareler ile Türkiye’de bu kararı imzayı veren il olarak 09/12/2015 günü değerli üst kurul üyelerimizin onayı ve takdiri ile bizler "Geçmişe takılıp, geleceği kaybedemeyiz" felsefesi ile değişimden yana tüzük kurultayı için tavrımızı sayın değerli Bakanımız, MHP Eski Meclis Başkanvekilimiz sayın Meral Akşener hanımefendiye 2/2 üst kurulumuzun imzalarını kendisine takdim ettik."
Hukuki süreç nasıl gelişti?
"Kamuoyunca da bilindiği gibi 1 Kasım seçimleri sonucu yaşanan hezimet sonrası ülkücü tabanın talep ve baskılarıyla, başarısızlığın sebeplerinin tartışılabileceği ve gerekirse MHP parti tüzüğünde bulunan antidemokratik hükümlerin değiştirilebilmesi amacıyla olağanüstü kongre toplanması için bir çalışma başlatıldı.Tüzük kurultayının toplanması için Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın beyin topladığı imzalar hukukçular tarafından birleştirilen ve birleştirme tutanakları da noterce onaylanan toplam 544 adet imza 15.01.2016 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezine teslim edilmiştir."
Süreç nasıl gelişecek?
"Birincisi, hukuku uygulayıp siyasi partiler kanunu, parti tüzüğü ve dernekler kanunu uyarınca 30 gün içinde olağanüstü kongreyi toplamak. Birinci yolu tercih ettiği takdirde hiçbir sorun yoktur. Hukuk işliyor demektir. Genel merkez kongre ile ilgili prosedürü işletip tüzük değişikliği kongresini toplar. Yasal olarak doğru olan budur. Her ne kadar parti tüzüğünde ya da siyasi partiler kanununda süreye ilişkin bir hüküm yok ise de dernekler tüzüğünün 13/b maddesinde 1/5 delegenin talebi üzerine olağan üstü kongre 30 gün içinde toplanır hükmü vardır ve Siyasi Partiler Kanunun 121. Maddesinde herhangi bir sebeple bu kanun hükümlerinde bir eksiklik görüldüğü taktirde bu eksikliğin Türk Medeni Kanunu ile Dernekler Kanunundaki hükümlerle giderileceğini hüküm altına almıştır. Bu sebeple 30 gün içinde olağanüstü kongrenin toplanması yasal zorunluluktur. İkincisi, olağanüstü kongreyi toplamayacağını yazı ile taraflara bildirmek. Üçüncüsü, hiçbir cevap vermemek. 30 günlük sürede olağanüstü kongre toplanmadığı durumunda üst kurul delegelerimizin vekalet verdiği hukukçu arkadaşlarımızla birlikte kongrenin gerçekleştirilmesi için Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi’nden olağanüstü kurultayın gerçekleştirilmesini sağlamak üzere Çağrı Heyeti oluşturulması için talepte bulunacağız."
Çağrı heyeti nedir ve kimlerden oluşacak?
"Olağanüstü kongreyi toplamadığı takdirde biz mahkemeden sadece ve sadece olağanüstü kongreyi gerçekleştirmek üzere bir heyetin görevlendirilmesini talep edeceğiz. Bu heyetin kanunda yer alan adı Çağrı Heyeti. Çağrı Heyeti salonu tutacak, delegelere davetiye gönderecek ve olağanüstü kongrenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için tedbirler alacaktır. Bunun dışında herhangi bir görevleri olmayacaktır. Çağrı heyeti partimizin üst kurul delegeleri arasından belirlenecektir. Dava açıldıktan hemen sonra Genel Merkeze dilekçemiz tebliğ edilerek 15 günlük cevap süresi verilecek, bu arada Yargıtay Cumhuriyet Savcılığından üst kurul delege listesi getirtilecek bunlar temin edildiği anda da mahkeme Çağrı Heyetini atama talebi ile ilgili kararı verecektir. Mahkeme karar verdiği anda olağanüstü kongre toplanma süreci hemen başlayacaktır. Kararın temyiz edilmesi infazını yani olağanüstü kongrenin yapılmasını engellemeyecektir."
’Başkanlık Sistemi’
MHP’de değişim yaşanmadığı taktirde, bir toparlanma olmayacağı için AK Parti’nin ’Başkanlık Sistemi’ düşüncesinin hayata geçebileceğini belirten Süleyman Burç, Başkanlık Sistemi hakkındaki görüşlerini de paylaştı. Burç, şunları kaydetti: "Başkanlık sisteminin diğer hiçbir yönetim sistemine karşı gözle görülür bir üstünlüğü yoktur. Aksine, geniş yetkilerin tek elde toplanması nedeniyle birçok uygulaması da sadece diktatörlükleri çağrıştırır. Başkanlık sistemi, Afrika ülkelerinde diktatörlüğün yumuşatılmış ismidir. Latin Amerika’da askeri, bürokratik ve siyasi elitin yönetim şeklidir. Orta Doğu’da belirli bir mezhep ya da aşiretin antidemokratik bir şekilde tek başına yönetiminin diğer adıdır. SSCB’nin dağılmasıyla oluşan cumhuriyetlerde ise, modern bir komünist parti ve polit büro yönetimi şeklindedir. Kontrol mafya ve birkaç ailenin elindedir. Başkanlık sisteminin en önemli risklerinden birisi otoriter rejimlere ve diktatörlüğe çok kolay geçit vermesi. Özellikle demokrasi, insan hak ve özgürlükleri gibi temel konularda yeterince ilerleme kaydedememiş ülkelerde bu ihtimal çok daha yüksek. Tek bir kişinin yani Başkanın yetkileri çok geniş olduğu için bu tip ülkelerde despot, tek adam rejimi gelişir. Nitekim bu tanıma uyan ve Başkanlık sisteminin yürürlükte olduğu ülkelere bakıldığında hemen hepsinde otoriter rejimlerin, diktaların ve anti-demokratik uygulamaların hakim olduğu görülür. Bu ülkeler arasında, Arjantin, Brezilya, Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinin büyük kısmı, Güney Afrika, Kenya, Tanzanya, Uganda, Sudan, Nijerya, Zambiya, Sierra Leone gibi bazı Afrika ülkelerini, Endonezya, İran, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Ermenistan, Afganistan gibi ülkeleri sayabiliriz. Başkanlık sisteminde, çok istisnai durumlar hariç Başkan’ın görev süresi dolmadan makamından ayrılması söz konusu değil. Başkan’ın parlamenter sistemde olduğu gibi güvenoyu alması gerekmez ve meclis tarafından düşürülemez. Tabi bu tarz anti-demokratik, despotik idarelerin hüküm sürdüğü yerlerde çözümler de yine anti-demokratik yöntemler içinden seçilir: Darbeler.. Uygulamaları beğenilmeyen ve toplumsal gerilime neden olan Başkanın hukuken düşürülmesi mümkün olmadığı için askeri darbelere kapı açılır. Örneğin, son 50 yılda Başkanlık sistemiyle yönetilen Afrika’da 67 askeri darbe oldu. Arjantin’de ise son 110 yılda 46 Başkanın sadece 2’si seçimle başa geldi, geriye kalan 44’ü yönetimi darbeyle ele geçirdi. Mısır’da Başkanlık sistemi değil de parlamenter sistem olsaydı yaşanan o kanlı darbe olmayacak, yalnızca hükümet devrilecek, yeni bir hükümet seçilecekti. Görüldüğü gibi, Başkanlık sistemi çoğu zaman Başkanın kendisi için de riskli, Ülkemiz içi Başkanlık sistemi uygun değildir."
"Anamdan il başkanı doğmadım"
Gazetecilerin basın çıkan MHP Genel Merkezi’nin değişim isteyen il başkanlarını görevden alacağı yönündeki soruya da cevap veren Burç, "Ben anamdan il başkanı doğmadım. MHP’nin Türk siyasetinde daha güçlü temsil edilmesi ülkemizi düştüğü bu kaos ortamından kurtarması için bu tür bir değişim hareketinin içerisinde yer alıyoruz. Bu vesileyle ülkemiz genelinde şehadet şerbeti içen tüm evlatlarımıza da Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk Milleti’ne başsağlığı ve sabırlar diliyorum" dedi.