'Baskılar Sonucunda Kendimi Kaybettim'
Tankçı başçavuş olarak görev yaparken 28 Şubat döneminde ordudan ihraç edilen Çöl: 'Baskılar sonucunda bir gün kendimi kaybettim. Hastaneye kaldırdılar. 15 gün akıl hastalarının kaldığı yerde tedavi gördüm. Çok ağır ilaçlar verdiler. Bu süreçte konuşma ve yazma yetimi kaybettim. Çıktıktan sonra zamanla kendimi toparlayabildim' Öğretmen üsteğmenken ordudan ihraç edilen Çalım: 'Sıralı amirlerim benimle bire bir görüşmeler yaparak, başörtülü olduğu için nişanlımdan ayrılmamı istediler. En son okul komutanı beni çağırıp, nişanlımdan ayrılmam gerektiğini yoksa başıma sıkıntılar geleceğini söyledi. Tabii kabul etmeyip evlendim. Fakat evlendikten sonra düğün hediyesi olarak beni kapının önüne koydular. Evlilik iznim devam ederken kovuldum'
HALİL İBRAHİM BAŞER - Kara Kuvvetleri Komutanlığında tankçı başçavuş olarak görev yaparken 28 Şubat sürecinde ordudan ihraç edilen İzzet Çöl, yaşadıkları dolayısıyla ağır bir travma geçirdiğini belirterek, 'Baskılar sonucunda bir gün kendimi kaybettim. Hastaneye kaldırdılar. 15 gün akıl hastalarının kaldığı yerde tedavi gördüm. Çok ağır ilaçlar verdiler. Bu süreçte konuşma, yazma yetimi kaybettim. Çıktıktan sonra zamanla ancak kendimi toparlayabildim' dedi.
Çöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllar başarıyla görev yapmasına ve üstlerinden her zaman takdir görmesine rağmen, 28 Şubat sürecinde sırf dindar olmasından dolayı baskı görmeye başladığını söyledi.
O dönemde, hiçbir suçu olmamasına rağmen sırf inançları dolayısıyla birçok kişinin ordudan ihraç edildiğini aktaran Çöl, tanıdığı bazı kişilerin de mazeretsiz olarak görevlerine son verildiğini dile getirdi.
Çöl, 28 Şubat döneminde sürekli takip edildiklerini, istihbarat için evlerine bile gelindiğini belirtti.
Üstlerinin zaman zaman kendisine, 'Kendine dikkat et. Şunu, bunu yapma, namaz kılma' diye uyarılarda bulunduğunu aktaran Çöl, 'Sürecin hareketlendiği 1996'da, tabur komutanımız bir gün beni yanına çağırdı. Namaz kıldığım ve eşim başörtülü olduğu için beni sorguya çekti. Bundan dolayı beni suçluyordu. Eşimin başörtülü olmasının suç olmadığını, onların da bu ülkeyi, devleti en az kendileri kadar sevdiğini anlatmaya çalıştım ancak ısrarla bunu duymazlıktan geldi. Bu yaklaşımından dolayı biraz münakaşa da yaşadık. Ardından komutan değişti ancak baskılar devam etti.'
Bazı üstlerinin, kendisiyle alakası olmayan açıkları bile üstüne yüklemeye çalıştığını ifade eden Çöl, şunları anlattı:
'Taburda bazı yerlerdeki zimmetler kayıptı. Başkalarının üzerindeki malzeme açığı olan zimmetleri bile bana vermeye çalıştılar. Zaten atacaklar beni. Böylece de kendilerini bu açıklardan aklamak istiyorlardı. Bu zimmeti kabul etmedim. Yaptıkları baskılar artık dayanılır gibi değildi. Bir gün kendimi kaybettim. Hastaneye kaldırdılar. 15 gün akıl hastalarının kaldığı yerde tedavi gördüm. Çok ağır ilaçlar verdiler. Konuşma, yazma yetimi kaybettim. Çıktıktan sonra ancak zamanla kendimi toparlayabildim.'
Çöl, ihraç edildikten sonra da sıkıntılı bir süreç yaşadığını, bir süre işsiz kaldığını ve uzun süre dostlarıyla görüşemediğini kaydetti.
- 'Başörtülü olduğu için nişanlımdan ayrılmamı istediler'
Kara Kuvvetleri Komutanlığında öğretmen üsteğmenken 28 Şubat sürecinde ordudan ihraç edilen Ahmet Çalım ise nişanlısının başörtülü olmasından dolayı baskı gördüğünü söyledi.
Çalım, ilk görevine Balıkesir’de subay olarak başladığını ve çok sevdiği, kutsal saydığı işini her zaman severek yaptığını belirtti.
Her zaman vatanına bağlı şekilde, kurallara uyarak büyük bir şevkle görev yaptığını ancak 28 Şubat'ta sıkıntılı bir dönem yaşadığını ifade eden Çalım, '1997’ye kadar sıkıntı yaşamadan işime devam ettim. Aynı yılın şubat ayında şu andaki eşimle nişanlandım. Nişanlım başörtülüydü. En ufak bir disiplinsizliğimiz olmamasına, o kadar başarıyla görev yapmama rağmen bunların hepsi unutuldu ve ardından inanılmaz baskılar yaşamaya başladım' dedi.
Çalım, nişanlısıyla ilgili bilgilerin birliğe ulaşmasından sonra kendisine baskı yapılmaya başlandığını dile getirerek, 'Sıralı amirlerim, benimle bire bir görüşmeler yaparak, başörtülü olduğu için nişanlımdan ayrılmamı istediler. En son okul komutanı beni çağırıp, nişanlımdan ayrılmam gerektiğini yoksa başıma sıkıntılar geleceğini söyledi. 'Bu şekilde devam edersen, sıkıntı yaşarsın' gibi üstü kapalı tehdit ettiler' şeklinde konuştu.
Baskılara göğüs gererek nişanlandığını aktaran Çalım, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Temmuzda yıllık izndeyken memlekette evlendim. Fakat evlendikten sonra düğün hediyesi olarak beni kapının önüne koydular. İznim devam ederken kovuldum. Evliliğin başında işsiz bir insan olarak hayata devam etmek zorunda kaldım. Yani iznimin bitmesini bile beklemediler. Ona bile tahammül edemediler. Evliliğimin başında, sırf eşim başörtülü olduğu için bana bunu reva gördüler. İhraç edildikten sonra da sıkıntılarım devam etti. Zaten devlet memuru olma şansımız yoktu. Buna itiraz etme şansımız da yoktu. Sonra özel işlere girmeye çalıştık. Bazı özel sektör şirketlerine bile baskılar yaptılar işe alınmamam için. Oralarda bile iş bulmakta çok zorluk çektik. İş vermek isteyenleri tehdit ettiler. Çeşitli baskılar yaptılar. İkimizin de sağlık sorunları oldu ancak Allah'a şükür bunların hepsi geride kaldı.'
Kaynak: AA
Çöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllar başarıyla görev yapmasına ve üstlerinden her zaman takdir görmesine rağmen, 28 Şubat sürecinde sırf dindar olmasından dolayı baskı görmeye başladığını söyledi.
O dönemde, hiçbir suçu olmamasına rağmen sırf inançları dolayısıyla birçok kişinin ordudan ihraç edildiğini aktaran Çöl, tanıdığı bazı kişilerin de mazeretsiz olarak görevlerine son verildiğini dile getirdi.
Çöl, 28 Şubat döneminde sürekli takip edildiklerini, istihbarat için evlerine bile gelindiğini belirtti.
Üstlerinin zaman zaman kendisine, 'Kendine dikkat et. Şunu, bunu yapma, namaz kılma' diye uyarılarda bulunduğunu aktaran Çöl, 'Sürecin hareketlendiği 1996'da, tabur komutanımız bir gün beni yanına çağırdı. Namaz kıldığım ve eşim başörtülü olduğu için beni sorguya çekti. Bundan dolayı beni suçluyordu. Eşimin başörtülü olmasının suç olmadığını, onların da bu ülkeyi, devleti en az kendileri kadar sevdiğini anlatmaya çalıştım ancak ısrarla bunu duymazlıktan geldi. Bu yaklaşımından dolayı biraz münakaşa da yaşadık. Ardından komutan değişti ancak baskılar devam etti.'
Bazı üstlerinin, kendisiyle alakası olmayan açıkları bile üstüne yüklemeye çalıştığını ifade eden Çöl, şunları anlattı:
'Taburda bazı yerlerdeki zimmetler kayıptı. Başkalarının üzerindeki malzeme açığı olan zimmetleri bile bana vermeye çalıştılar. Zaten atacaklar beni. Böylece de kendilerini bu açıklardan aklamak istiyorlardı. Bu zimmeti kabul etmedim. Yaptıkları baskılar artık dayanılır gibi değildi. Bir gün kendimi kaybettim. Hastaneye kaldırdılar. 15 gün akıl hastalarının kaldığı yerde tedavi gördüm. Çok ağır ilaçlar verdiler. Konuşma, yazma yetimi kaybettim. Çıktıktan sonra ancak zamanla kendimi toparlayabildim.'
Çöl, ihraç edildikten sonra da sıkıntılı bir süreç yaşadığını, bir süre işsiz kaldığını ve uzun süre dostlarıyla görüşemediğini kaydetti.
- 'Başörtülü olduğu için nişanlımdan ayrılmamı istediler'
Kara Kuvvetleri Komutanlığında öğretmen üsteğmenken 28 Şubat sürecinde ordudan ihraç edilen Ahmet Çalım ise nişanlısının başörtülü olmasından dolayı baskı gördüğünü söyledi.
Çalım, ilk görevine Balıkesir’de subay olarak başladığını ve çok sevdiği, kutsal saydığı işini her zaman severek yaptığını belirtti.
Her zaman vatanına bağlı şekilde, kurallara uyarak büyük bir şevkle görev yaptığını ancak 28 Şubat'ta sıkıntılı bir dönem yaşadığını ifade eden Çalım, '1997’ye kadar sıkıntı yaşamadan işime devam ettim. Aynı yılın şubat ayında şu andaki eşimle nişanlandım. Nişanlım başörtülüydü. En ufak bir disiplinsizliğimiz olmamasına, o kadar başarıyla görev yapmama rağmen bunların hepsi unutuldu ve ardından inanılmaz baskılar yaşamaya başladım' dedi.
Çalım, nişanlısıyla ilgili bilgilerin birliğe ulaşmasından sonra kendisine baskı yapılmaya başlandığını dile getirerek, 'Sıralı amirlerim, benimle bire bir görüşmeler yaparak, başörtülü olduğu için nişanlımdan ayrılmamı istediler. En son okul komutanı beni çağırıp, nişanlımdan ayrılmam gerektiğini yoksa başıma sıkıntılar geleceğini söyledi. 'Bu şekilde devam edersen, sıkıntı yaşarsın' gibi üstü kapalı tehdit ettiler' şeklinde konuştu.
Baskılara göğüs gererek nişanlandığını aktaran Çalım, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Temmuzda yıllık izndeyken memlekette evlendim. Fakat evlendikten sonra düğün hediyesi olarak beni kapının önüne koydular. İznim devam ederken kovuldum. Evliliğin başında işsiz bir insan olarak hayata devam etmek zorunda kaldım. Yani iznimin bitmesini bile beklemediler. Ona bile tahammül edemediler. Evliliğimin başında, sırf eşim başörtülü olduğu için bana bunu reva gördüler. İhraç edildikten sonra da sıkıntılarım devam etti. Zaten devlet memuru olma şansımız yoktu. Buna itiraz etme şansımız da yoktu. Sonra özel işlere girmeye çalıştık. Bazı özel sektör şirketlerine bile baskılar yaptılar işe alınmamam için. Oralarda bile iş bulmakta çok zorluk çektik. İş vermek isteyenleri tehdit ettiler. Çeşitli baskılar yaptılar. İkimizin de sağlık sorunları oldu ancak Allah'a şükür bunların hepsi geride kaldı.'