Ercilasun Açıklaması 'Çin Ticaretle Hükmediyor'
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Konuralp Ercilasun, Konya Türk Ocağı’nda Çin’in dünya ve Orta Doğu Politikasını anlattı. Konuralp Ercilasun, Çin’in çok büyük bir nüfus ve güçlü bir ekonomisiyle dünya politikasını etkilediğini, BM’de karar mekanizmasında etkili olduğunu, Avrupa ülkesi olmadığı halde Gümrük Birliğine üye olan Çinin Rusya ve Asya ülkeleriyle de ekonomik işbirliğine girdiğini söyledi.
Ercilasun, Çin’in, dünyada hukukuyla göz ardı edilemeyecek bir ülke olduğunu belirterek "Çin deyince akla komünist Çin gelir. Komünizmi Çin, kendisine göre yorumluyor. Siyasiler Çin sosyalizmi diye bir terim ortaya atıyor, aydınlar da bunun içini dolduruyor. Çin tek parti ile idare edilen bir ülke olarak bilinir. Dokuz parti vardır. 8 tane partimsi vardır. Bunların ana görevi komünist partisine yapıcı muhalefet yapmak: Çin komünist partisi ülkeyi ne de güzel yönetiyor, demek. Çini esasen tek bir parti yönetiyor, o da komünist partisidir" dedi.
Çin’in ekonomisiyle, nüfusuyla göz ardı edilemeyecek bir güç olduğunu anlatan Ercilasun, şöyle konuştu:
"Takip ettiği dünya siyasetine gelince; 1945’ten beri Birleşmiş Milletlere daimi üye olan 5 ülkeden biri Çin’dir. Veto hakkı vardır. Veto hakkını kullandığı zaman o karar parlamentodan geçmez. 1970’li yıllara kadar hukukî Çin, Amerika’nın desteklediği Tayvan’dı. Toprakları büyük olan Çin’in hiçbir temsil hakkı yoktu. 1970’e kadar Çin, dünya sistemi dışında bir ülkeydi. Çünkü Amerika istemiyordu. Sovyetler Birliğinin desteğiyle kurulmuştu. Özellikle BM üye birçok Avrupa ülkeleriyle teması vardı. 1971’de bir oylama yaptırarak ’Çin’in meşru hükümetinin komünist patisidir’ kararını çıkarttı. Sovyetler Birliği de destek verdi. Bu tarihten sonra Tayvan’dan üyeliği düştü, komünist Çin’in temsil hakkı tanındı.”
Çin’in dış politikada genellikle soğuk savaş döneminin söylemlerini devam ettirdiğine dikkat çeken Ercilasun, şunları söyledi:
“Bir devletin iç işlerine karışmama, sınırların muhafazası, ülkelerin birbirine saygı duymaları gibi. 1990’dan sonra bu söylemleri gündemde tutan bir tek Çin oldu. Neden? Çünkü Çin’in nüfusunun yüzde 90’ını Çinliler oluşturuyorsa da yüzde 10’luk bir bölümü başka milletlerden oluşuyor. Onun için takip ettiği politikalardan birisi de başka ülkelerin iç işlerine karışmamaktır. Orta Doğu’daki politikasına gelince genelde denge politikası takip ediyor. Amerika ‘özgürlük getirerek’ enerji ihtiyacını gidermek istiyor, Çin ise ticaret yaparak Orta Doğu’dan petrol ve gaz ithal ediyor. Orta Doğu’da istikrarın hüküm sürmesini istiyor. Enerji ihtiyacının yüzde 40’ını Orta Doğu’dan gerçekleştiriyor. Orta Doğu’da istikrarın sağlanması için Esat rejiminin başta kalmasını istiyor."
Kaynak: İHA
Çin’in ekonomisiyle, nüfusuyla göz ardı edilemeyecek bir güç olduğunu anlatan Ercilasun, şöyle konuştu:
"Takip ettiği dünya siyasetine gelince; 1945’ten beri Birleşmiş Milletlere daimi üye olan 5 ülkeden biri Çin’dir. Veto hakkı vardır. Veto hakkını kullandığı zaman o karar parlamentodan geçmez. 1970’li yıllara kadar hukukî Çin, Amerika’nın desteklediği Tayvan’dı. Toprakları büyük olan Çin’in hiçbir temsil hakkı yoktu. 1970’e kadar Çin, dünya sistemi dışında bir ülkeydi. Çünkü Amerika istemiyordu. Sovyetler Birliğinin desteğiyle kurulmuştu. Özellikle BM üye birçok Avrupa ülkeleriyle teması vardı. 1971’de bir oylama yaptırarak ’Çin’in meşru hükümetinin komünist patisidir’ kararını çıkarttı. Sovyetler Birliği de destek verdi. Bu tarihten sonra Tayvan’dan üyeliği düştü, komünist Çin’in temsil hakkı tanındı.”
Çin’in dış politikada genellikle soğuk savaş döneminin söylemlerini devam ettirdiğine dikkat çeken Ercilasun, şunları söyledi:
“Bir devletin iç işlerine karışmama, sınırların muhafazası, ülkelerin birbirine saygı duymaları gibi. 1990’dan sonra bu söylemleri gündemde tutan bir tek Çin oldu. Neden? Çünkü Çin’in nüfusunun yüzde 90’ını Çinliler oluşturuyorsa da yüzde 10’luk bir bölümü başka milletlerden oluşuyor. Onun için takip ettiği politikalardan birisi de başka ülkelerin iç işlerine karışmamaktır. Orta Doğu’daki politikasına gelince genelde denge politikası takip ediyor. Amerika ‘özgürlük getirerek’ enerji ihtiyacını gidermek istiyor, Çin ise ticaret yaparak Orta Doğu’dan petrol ve gaz ithal ediyor. Orta Doğu’da istikrarın hüküm sürmesini istiyor. Enerji ihtiyacının yüzde 40’ını Orta Doğu’dan gerçekleştiriyor. Orta Doğu’da istikrarın sağlanması için Esat rejiminin başta kalmasını istiyor."