Havelsan Genel Müdürü Atalay Açıklaması 'Dünyanın En İyi Ürününü Dahi Yapsak Bugün Rusya'ya Satma Şansımız Yok'
HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, “Biz dünyanın en iyi ürününü dahi yapsak bugün Rusya’ya, Suriye’ye satma şansımız yoktur. Biz ancak savunma ürünlerimizi dost ve kardeş diye tabir ettiğimiz ülkelere satabiliriz” dedi.
HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği toplantıya katıldı.
Toplantıda basın mensuplarına HAVELSAN’ın çalışmaları hakkında bilgi veren Atalay, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. HAVELSAN’ın komuta kontrol ve savaş sistemleri, eğitim ve simülatör teknolojileri, bilişim alanı ve siber güvenlik gibi alanlarda hizmet verdiğini belirten Atalay, simülatör teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi:
“Simülatör alanı bizim en yetkin ve dünyada en rekabetçi olduğumuz alan. Milli denizaltımızın simülatörünü yapıyoruz. Dünyadaki en geniş simülatör spektrumuna sahip firmalardan biriyiz. Bizden daha çok ürün çeşitliliğine sahip olan firma yok. D seviyesinde bir sertifikaya sahip bir firmayız. Simülatör alanında bugüne kadar hep savunmaya yönelik simülatörler geliştirdik. İlk defa Türk Hava Yolları’yla yeni imzalamakta olduğumuz bir anlaşmayla sivil uçak simülatörü yapıyoruz. Bu çok önemli bir şey ve bizim için hayati öneme sahip bir şey. Sivil uçakların regülasyonları çok zor. Biz ilk defa bu THY ile yapacağımız ortak projede sivil uçak simülatörü yaparak sivil uçak alanında sertifikalanmış bir ürün sahibi olacağız. Biz bunu artık dünyanın her yerine satabiliyor olacağız. THY’nin zaten elinde bir simülatör envanteri var. Bizim onlara simülatör envanterlerinin daha da geliştirilmesi açısından bir teklifimiz oldu. Burayı gelin dünyanın pilot eğitim merkezi haline getirelim dedik. Sivil havacılık dünyanın en hızlı gelişen alanlarından bir tanesidir. Önümüzdeki 15 yıl içinde yaklaşık 300 bin civarında pilotun pazara gireceği bekleniyor. Mutabakata vardık ve ilk yerli uçak simülatörü olacak. Bu simülatörü dünya üzerinde yapabilecek firma sayısı bir elin parmağını geçmez.”
“SİBER GÜVENDE DEĞİLSENİZ ULUSAL GÜVENLİĞİNİZ GARANTİ ALTINDA DEĞİLDİR”
HAVELSAN Genel Müdürü Atalay, kritik tesislerin fiziki ve siber güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda çalışmalarının olduğunu belirterek, konuyu ilişkin olarak şunları söyledi:
“Hepimiz bu sanal dünyanın veya sayısal evrenin parçası halindeyiz. Önümüzdeki 2020 yılında 50 milyar nesnenin bu dünyaya bağlanacağı öngörülüyor. Dünya üzerinde 8 milyar insan nüfusu olduğunu düşünürsek 50 milyar dediğimizde yaklaşık kişi başına 5 cihazdan daha bahsediyoruz. Dolayısıyla sadece insanlar olarak değil ama kullandığımız aletlerle birlikte bir bağlantılı dünyanın parçası haline geldik zaten. Şuan da bağlantılı nesne sayısı yeryüzünde 15 milyarlar civarındadır. Bu her şeyin bağlantılı hale geldiği dünya da, o dünyanın bütün riskleri hepimiz için bir risk teşkil ediyor. Siber güvenlikte bu cihazların ne yaptığını bilmiyoruz. Burada kullanacağınız çözümlerin ve sistemlerin milli olması kaçınılmaz hale geliyor. Siber güvenlikte parasını veriyorsunuz ve sizin güvenliğinizi sağlamak için örneğin bir virüs programı alıyorsunuz ve bu sizin için risk kaynağı oluşturuyor. Sizi koruyor gibi gözükürken belki de size bir kapı açıyor aslında. Bunu anlayamazsınız. Siber güvenlikte sizin saldırı altında olduğunuzu bile anlamak mümkün değildir. Anladığınız an zaten iş geçmiş oluyor. Bundan dolayı burada milli çözümler olmazsa ülke olarak güvende olmanız mümkün değildir. Siber güvenlik ulusal güvenliğin ayrılmaz ve çok önemli bir parçasıdır. Siber güvende değilseniz ulusal güvenliğiniz garanti altında değildir. Ben kendimi güvenlik altına aldım, ben rahatım, bana bir şey olmaz diyemezsiniz. Biz bu alanın teknoloji geliştiren bölümündeyiz.”
“TÜRKİYE’DE 15 BİN SİBER GÜVENLİK UZMANINA İHTİYAÇ VAR”
HAVELSAN bünyesinde Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi’nin oluşturulduğunu ve Türkiye’de bu merkezin bir ilk olacağını kaydeden Atalay, “Burası bir laboratuvar ve ürün geliştiriyor. Burası aynı zamanda bir test merkezidir. Herhangi bir kurumun temin ettiği bir siber güvenlik çözümü varsa eğer bizden talep ederse biz onu test edip, açığının olup olmadığını söyleyebileceğiz. Aynı zamanda kötücül yazılım analizi diye bir fonksiyon var. Herhangi bir yazılım ününün alıp test ediyoruz ve bunun üzerinde kötücül yazılım var mı? Bir yazılım zafiyetinin olup olmadığını test edebileceğiz. Burası aynı zamanda bir eğitim merkezi olacak. Dünya üzerinde çeşitli araştırmalara göre yaklaşık 1.5 milyonluk siber güvenlik uzmanına ihtiyaç var. Dünyada ki her şeyden yüzde bir pay aldığımızı düşünürsek Türkiye olarak bizde de en az 15 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyaç var. Bizim bu 15 bin rakamına ulaşmamız çok zor. Açık çok büyük. Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi olarak kurumlara gelin sizin güvenliğinizi bize emanet edin diyoruz. Sizin bütün güvenliğinizi sağlayalım. Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi’nin bir amacı da işte kurumlara güvenlik hizmetini vermektir. Bunun amacı ise, Türkiye’de ki siber güvenlik uzmanı açığını bir nebze kapatmaktır” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE YERLİ DONANIM VE YAZILIM HANGİ BOYUTTA
Türkiye’nin yazılım ve donanım teknolojileri açısından geldiği noktaya da değinen Atalay, “Yazılım konusu bizim gibi ülkeler için en başarılı olunabilecek alandır. Endüstriyel gelişimini nispeten geç tamamlamış veya tamamlayamamış ülkeler için belli bir birikimi henüz oluşmayan ülkeler için yazılım dünyası veya internet dünyası yeni bir alan açıyor. Yazılım ve internet bizi dünyada ki en iyilerle aynı noktadan başlatıyor. Eksiğimiz yok, artımız var. Bizim insanımızın doğasına yazılım yapmak çok uygun bir şey. Biz ekip oyunu oynamayı çok başaramıyoruz ama bireysel başarılara çok alışkın bir milletiz. Yazılım alanında bir şey yapmak için ihtiyacınız olan tek şey bilgisayar. Bin dolarlık bir yatırımla kafası çalışan bir adamı siz doğrudan üretime hazırlayabiliyorsunuz. Yazılım, Türkiye için gerçekten bir fırsat alanıdır. İnternet ve yazılım dünyasının özellikle 2000’li yıllardan sonra geldiği aşama dolayısıyla bizim başka ülkelerden geri kalan hiçbir tarafımız yoktur. Biz HAVELSAN olarak dünyada bu alanda yapılabilen ne varsa aynısını ve daha iyisini yapabilecek durumdayız. Hiçbir yazılım ürünü yoktur ki birisi bunu yapmış biz yapamayız diyebileceğimiz. Donanım da bu olabilir. Çünkü donanımda bir takım maddi kısıtlar var. Malzeme temininde sorunlar olabilir, işlemede sorunlar olabilir. Ama yazılımda bütün dünyayla rekabet edebilecek her şeye sahibiz. Bu rekabeti yapmak sadece işin teknolojisiyle olmuyor. Örneğin, bizim faaliyet gösterdiğimiz savunma ve güvenlik alanında sizin bir pazarda yer alabilmeniz, ürününüzün ucuz veya iyi olması yetmiyor. Sizin uluslar arası ilişkilerinizin de belli seviyelerde olması lazım. Biz dünyanın en iyi ürününü dahi yapsak bugün Rusya’ya satma şansımız yoktur. Biz ancak savunma ürünlerimizi dost ve kardeş diye tabir ettiğimiz ülkelere satabiliriz. Oralara gittiğinizde de bazılarının finansal sıkıntıları olabiliyor. Dolayısıyla savunma alanında mal satabilmek kolay değildir. Yazılımda Türk mühendislerinin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Pazarda yer alabilmek için zamana ihtiyaç vardır” dedi.
Kaynak: İHA
Toplantıda basın mensuplarına HAVELSAN’ın çalışmaları hakkında bilgi veren Atalay, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. HAVELSAN’ın komuta kontrol ve savaş sistemleri, eğitim ve simülatör teknolojileri, bilişim alanı ve siber güvenlik gibi alanlarda hizmet verdiğini belirten Atalay, simülatör teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi:
“Simülatör alanı bizim en yetkin ve dünyada en rekabetçi olduğumuz alan. Milli denizaltımızın simülatörünü yapıyoruz. Dünyadaki en geniş simülatör spektrumuna sahip firmalardan biriyiz. Bizden daha çok ürün çeşitliliğine sahip olan firma yok. D seviyesinde bir sertifikaya sahip bir firmayız. Simülatör alanında bugüne kadar hep savunmaya yönelik simülatörler geliştirdik. İlk defa Türk Hava Yolları’yla yeni imzalamakta olduğumuz bir anlaşmayla sivil uçak simülatörü yapıyoruz. Bu çok önemli bir şey ve bizim için hayati öneme sahip bir şey. Sivil uçakların regülasyonları çok zor. Biz ilk defa bu THY ile yapacağımız ortak projede sivil uçak simülatörü yaparak sivil uçak alanında sertifikalanmış bir ürün sahibi olacağız. Biz bunu artık dünyanın her yerine satabiliyor olacağız. THY’nin zaten elinde bir simülatör envanteri var. Bizim onlara simülatör envanterlerinin daha da geliştirilmesi açısından bir teklifimiz oldu. Burayı gelin dünyanın pilot eğitim merkezi haline getirelim dedik. Sivil havacılık dünyanın en hızlı gelişen alanlarından bir tanesidir. Önümüzdeki 15 yıl içinde yaklaşık 300 bin civarında pilotun pazara gireceği bekleniyor. Mutabakata vardık ve ilk yerli uçak simülatörü olacak. Bu simülatörü dünya üzerinde yapabilecek firma sayısı bir elin parmağını geçmez.”
“SİBER GÜVENDE DEĞİLSENİZ ULUSAL GÜVENLİĞİNİZ GARANTİ ALTINDA DEĞİLDİR”
HAVELSAN Genel Müdürü Atalay, kritik tesislerin fiziki ve siber güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda çalışmalarının olduğunu belirterek, konuyu ilişkin olarak şunları söyledi:
“Hepimiz bu sanal dünyanın veya sayısal evrenin parçası halindeyiz. Önümüzdeki 2020 yılında 50 milyar nesnenin bu dünyaya bağlanacağı öngörülüyor. Dünya üzerinde 8 milyar insan nüfusu olduğunu düşünürsek 50 milyar dediğimizde yaklaşık kişi başına 5 cihazdan daha bahsediyoruz. Dolayısıyla sadece insanlar olarak değil ama kullandığımız aletlerle birlikte bir bağlantılı dünyanın parçası haline geldik zaten. Şuan da bağlantılı nesne sayısı yeryüzünde 15 milyarlar civarındadır. Bu her şeyin bağlantılı hale geldiği dünya da, o dünyanın bütün riskleri hepimiz için bir risk teşkil ediyor. Siber güvenlikte bu cihazların ne yaptığını bilmiyoruz. Burada kullanacağınız çözümlerin ve sistemlerin milli olması kaçınılmaz hale geliyor. Siber güvenlikte parasını veriyorsunuz ve sizin güvenliğinizi sağlamak için örneğin bir virüs programı alıyorsunuz ve bu sizin için risk kaynağı oluşturuyor. Sizi koruyor gibi gözükürken belki de size bir kapı açıyor aslında. Bunu anlayamazsınız. Siber güvenlikte sizin saldırı altında olduğunuzu bile anlamak mümkün değildir. Anladığınız an zaten iş geçmiş oluyor. Bundan dolayı burada milli çözümler olmazsa ülke olarak güvende olmanız mümkün değildir. Siber güvenlik ulusal güvenliğin ayrılmaz ve çok önemli bir parçasıdır. Siber güvende değilseniz ulusal güvenliğiniz garanti altında değildir. Ben kendimi güvenlik altına aldım, ben rahatım, bana bir şey olmaz diyemezsiniz. Biz bu alanın teknoloji geliştiren bölümündeyiz.”
“TÜRKİYE’DE 15 BİN SİBER GÜVENLİK UZMANINA İHTİYAÇ VAR”
HAVELSAN bünyesinde Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi’nin oluşturulduğunu ve Türkiye’de bu merkezin bir ilk olacağını kaydeden Atalay, “Burası bir laboratuvar ve ürün geliştiriyor. Burası aynı zamanda bir test merkezidir. Herhangi bir kurumun temin ettiği bir siber güvenlik çözümü varsa eğer bizden talep ederse biz onu test edip, açığının olup olmadığını söyleyebileceğiz. Aynı zamanda kötücül yazılım analizi diye bir fonksiyon var. Herhangi bir yazılım ününün alıp test ediyoruz ve bunun üzerinde kötücül yazılım var mı? Bir yazılım zafiyetinin olup olmadığını test edebileceğiz. Burası aynı zamanda bir eğitim merkezi olacak. Dünya üzerinde çeşitli araştırmalara göre yaklaşık 1.5 milyonluk siber güvenlik uzmanına ihtiyaç var. Dünyada ki her şeyden yüzde bir pay aldığımızı düşünürsek Türkiye olarak bizde de en az 15 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyaç var. Bizim bu 15 bin rakamına ulaşmamız çok zor. Açık çok büyük. Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi olarak kurumlara gelin sizin güvenliğinizi bize emanet edin diyoruz. Sizin bütün güvenliğinizi sağlayalım. Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi’nin bir amacı da işte kurumlara güvenlik hizmetini vermektir. Bunun amacı ise, Türkiye’de ki siber güvenlik uzmanı açığını bir nebze kapatmaktır” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE YERLİ DONANIM VE YAZILIM HANGİ BOYUTTA
Türkiye’nin yazılım ve donanım teknolojileri açısından geldiği noktaya da değinen Atalay, “Yazılım konusu bizim gibi ülkeler için en başarılı olunabilecek alandır. Endüstriyel gelişimini nispeten geç tamamlamış veya tamamlayamamış ülkeler için belli bir birikimi henüz oluşmayan ülkeler için yazılım dünyası veya internet dünyası yeni bir alan açıyor. Yazılım ve internet bizi dünyada ki en iyilerle aynı noktadan başlatıyor. Eksiğimiz yok, artımız var. Bizim insanımızın doğasına yazılım yapmak çok uygun bir şey. Biz ekip oyunu oynamayı çok başaramıyoruz ama bireysel başarılara çok alışkın bir milletiz. Yazılım alanında bir şey yapmak için ihtiyacınız olan tek şey bilgisayar. Bin dolarlık bir yatırımla kafası çalışan bir adamı siz doğrudan üretime hazırlayabiliyorsunuz. Yazılım, Türkiye için gerçekten bir fırsat alanıdır. İnternet ve yazılım dünyasının özellikle 2000’li yıllardan sonra geldiği aşama dolayısıyla bizim başka ülkelerden geri kalan hiçbir tarafımız yoktur. Biz HAVELSAN olarak dünyada bu alanda yapılabilen ne varsa aynısını ve daha iyisini yapabilecek durumdayız. Hiçbir yazılım ürünü yoktur ki birisi bunu yapmış biz yapamayız diyebileceğimiz. Donanım da bu olabilir. Çünkü donanımda bir takım maddi kısıtlar var. Malzeme temininde sorunlar olabilir, işlemede sorunlar olabilir. Ama yazılımda bütün dünyayla rekabet edebilecek her şeye sahibiz. Bu rekabeti yapmak sadece işin teknolojisiyle olmuyor. Örneğin, bizim faaliyet gösterdiğimiz savunma ve güvenlik alanında sizin bir pazarda yer alabilmeniz, ürününüzün ucuz veya iyi olması yetmiyor. Sizin uluslar arası ilişkilerinizin de belli seviyelerde olması lazım. Biz dünyanın en iyi ürününü dahi yapsak bugün Rusya’ya satma şansımız yoktur. Biz ancak savunma ürünlerimizi dost ve kardeş diye tabir ettiğimiz ülkelere satabiliriz. Oralara gittiğinizde de bazılarının finansal sıkıntıları olabiliyor. Dolayısıyla savunma alanında mal satabilmek kolay değildir. Yazılımda Türk mühendislerinin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Pazarda yer alabilmek için zamana ihtiyaç vardır” dedi.