Emir Buhari'de Kültür Buluşmaları
Bursa’da Emir Buhari Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Kültür Buluşmaları’nın bu haftaki konuğu Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara oldu.
Büyük mutasavvıf Niyazi-i Mısri Hazretlerinin dilinden tasavvufu anlatan Kara, tasavvufun tek kelime ile özetinin ‘aşk’ olduğunu belirterek, ilahi aşkı anlatan binlerce kitap olduğunu, ancak dervişlik mertebesine yükselen on binlerce âşık olduğuna dikkat çekti. “Âşıkların çoğu konuşmadı, konuşmuyor” diyen Kara, ‘’Canan için canı feda etmek gerek. Aşkın sonu yok oluştur, aşk ile birlikte ağlamak sızlamak inlemek var nalân olmak var. Niyazi Mısri-i gibi şahsiyetler aşıkların aşkına ses vermeseydi, çok daha garip kalacaktık, çok daha yavan olacaktık. Şimdi hiç değilse bir şeyler tahmin ediyoruz’’ dedi.
Hazreti Mevlana ve Yunus Emre’nin eserlerine de vurgu yapan Prof. Dr. Kara, ‘’Mevlana’nın eseri diye okuduğumuz Mesnevi, Yunus Emre’nin divanı, huzur denizinde su üzerine çıkan hava kabarcıklarıdır sadece. Ariflerin eserleri onların yaşadıklarının birebir aktarımı değildir. Dervişlikte varlık dağını aşmak büyük bir cihattır. Gönül sırlarına kimse muttali olmadı, bu tip sırlar kimseye aktarılmaz. Gönül sırları hiç kimseye söylenmez, kan kaybıdır o. Yaşadığımız deruni haller aktarıldığı zaman kötü netice verir’’ diye konuştu.
Tasavvufun şifre kelimelerinden birinin de ‘alçak gönüllülük’ olduğunu dile getiren Kara, ‘’Kibirliyi bu mahalleye yaklaştırmazlar. Alçak gönüllülük, tevazu muhteşem bir sermaye. Bana göre fetihlerin şifresi de tevazu, alçak gönüllülüktür. Zaferlerin, fetihlerin sermayesi ne yeniçeridir, ne onun topu tüfeğidir. Ne de baştaki padişahıdır. Fetih ruhunu yaşatan kuvvet alçak gönüldür. Bugün Üsküp’te, Bosna’da ezan okunuyorsa bu kelimenin sihrindendir. Yoksa yüzyıllar önce oradan o top tüfek gitti, ama ezan hala okunuyor’’ dedi.
Kara, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdilerde anasından doğan umreye gidiyor. Eyvallah gitsin de bunun neresindeyiz, ne yapıyoruz? Nereye gidiyoruz, gittiğimiz yerin farkında mıyız? Ciddi bir problem halini aldı bu durumlar. Şirketler para kazanma derdinde, biz de hacı hoca olma derdindeyiz. Çok acınacak manzaralar var, acınacak haldeyiz. Tavafta fotoğraf çekmekten başka bir şey yapmayacak kadar acınacak haldeyiz. Bunun farkında değiliz’’.
Kaynak: İHA
Hazreti Mevlana ve Yunus Emre’nin eserlerine de vurgu yapan Prof. Dr. Kara, ‘’Mevlana’nın eseri diye okuduğumuz Mesnevi, Yunus Emre’nin divanı, huzur denizinde su üzerine çıkan hava kabarcıklarıdır sadece. Ariflerin eserleri onların yaşadıklarının birebir aktarımı değildir. Dervişlikte varlık dağını aşmak büyük bir cihattır. Gönül sırlarına kimse muttali olmadı, bu tip sırlar kimseye aktarılmaz. Gönül sırları hiç kimseye söylenmez, kan kaybıdır o. Yaşadığımız deruni haller aktarıldığı zaman kötü netice verir’’ diye konuştu.
Tasavvufun şifre kelimelerinden birinin de ‘alçak gönüllülük’ olduğunu dile getiren Kara, ‘’Kibirliyi bu mahalleye yaklaştırmazlar. Alçak gönüllülük, tevazu muhteşem bir sermaye. Bana göre fetihlerin şifresi de tevazu, alçak gönüllülüktür. Zaferlerin, fetihlerin sermayesi ne yeniçeridir, ne onun topu tüfeğidir. Ne de baştaki padişahıdır. Fetih ruhunu yaşatan kuvvet alçak gönüldür. Bugün Üsküp’te, Bosna’da ezan okunuyorsa bu kelimenin sihrindendir. Yoksa yüzyıllar önce oradan o top tüfek gitti, ama ezan hala okunuyor’’ dedi.
Kara, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdilerde anasından doğan umreye gidiyor. Eyvallah gitsin de bunun neresindeyiz, ne yapıyoruz? Nereye gidiyoruz, gittiğimiz yerin farkında mıyız? Ciddi bir problem halini aldı bu durumlar. Şirketler para kazanma derdinde, biz de hacı hoca olma derdindeyiz. Çok acınacak manzaralar var, acınacak haldeyiz. Tavafta fotoğraf çekmekten başka bir şey yapmayacak kadar acınacak haldeyiz. Bunun farkında değiliz’’.