Otizmli Çocuklara Toplumda Yer Açın

Kadıköy’de otizmli bir çocuğun anneannesi ile minibüsten indirilmesine dair çıkan haberlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner “Bu durum, otizmli bireylerin ailelerinin de yanlış olarak çocuklarına yeterli terbiyeyi vermeyen insanlar olarak değerlendirilmesine yol açıyor. Oysa otizmli bireylerde çok şiddetli olabilen takıntılar ve duyusal farklılıklar, bireyin davranışlarını belirli olarak kısıtlıyor ve yönlendirilmesi çok güç olabilir” dedi.

Otizmli Çocuklara Toplumda Yer Açın
Kadıköy’de anneannesiyle minibüse binen otizmli bir çocuğun minibüsten indirilmesi haberi toplumun büyük bir kesimi tarafından eleştirildi. Yapılanın haksızlık ve saygısızlık olduğunu düşünenlerin tepkisini çeken olay, aslında otizmli çocuklara toplum içinde nasıl davranmalı gerektiğini bilmediğimizi, onları giderek toplum dışına attığımızı da ortaya çıkardı.

”Otizmli bireylerde görülen kısıtlı ilgiler, aynılık tutkusu, duyusal farklılıklar, sesler, tatlar, kokular, dokunma ve görme ile ilgili olağanüstü hassasiyetler, bozuklukla ilgili yeterli bilgisi olmayan kişiler tarafından şımarıklık, yaramazlık, sınırsızlık gibi görülebilir.” diyen Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner “Bu durum, otizmli bireylerin ailelerinin de yanlış olarak çocuklarına yeterli terbiyeyi vermeyen insanlar olarak değerlendirilmesine yol açıyor. Oysa otizmli bireylerde çok şiddetli olabilen takıntılar ve duyusal farklılıklar, bireyin davranışlarını belirli olarak kısıtlıyor ve yönlendirilmesi çok güç olabilir” dedi.

"Basında Kadıköy’de otizmli bir çocuğun anneannesi ile minibüsten indirilmesine dair çıkan haber pek çok şey düşündürüyor" diyen Özgür Öner, ”Bu tutumların nedenleri arasında damgalama ve bilgi yetersizliği yer alıyor” şeklinde konuştu.

"Aileler ciddi bir yük altında"

”Otizmli bireylerin ailelerinin ciddi bir yük altında olduğunu söyleyen Öner, "Yapılan çalışmalar, annelerin çocuklarına bakmak, günlük işlerini yerine getirebilmek için daha çok zaman harcadıklarını ve daha az boş zamanları olduğunu göstermiştir. Bu ailelerin stresli bir olay yaşama ihtimalleri 3-4 kat daha yüksektir. Beşte biri kronik yorgunluk tarif ederler. Kronik strese bağlı olarak ellili yaşlarda kardiyovasküler hastalık altmışlı yaşlarda ise kas iskelet sistemi bozuklukları riskinin bu annelerde artmış olduğu gösterilmiştir. Yani, otizmli bir çocuğa sahip olmak zaten çok yorucu ve stresli bir durumdur.”diye konuştu.

"Otizmli çocukların büyük bir kısmı saldırganlık göstermez"

Prof. Dr. Özgür Öner, “Minibüs şoförünün hassasiyeti eğer çocuğun hareketliliği veya zarar vermesi ile ilgili ortaya çıkmışsa, bu konu ayrı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu durumda, yani bir çocuk etrafa bir şekilde zarar veriyorsa, çocuğun seyahatine sağlık kuruluşlarının yardımcı olması gerekir. Ancak, etraftaki insanların peşinen çocuğun saldırgan olacağını düşünmesi uygun bir tutum değildir. Pek çok otizmli birey herhangi bir saldırganlık göstermez.” dedi.

Peşin hükümlü olmayın

“Damgalama, bireylerin ve toplumun, belli rahatsızlıkları veya özellikleri olan insanlara karşı peşin hükümlü tutumlarını, onları dışlamalarını, ötekileştirmelerini içerir” diyen Prof. Dr. Özgür Öner toplumu, otizm ve diğer gelişimsel, psikiyatrik durumları olan bireylerin bu tip rahatsız edici deneyimler yaşamamaları için damgalama karşıtı kampanyalar yürütmeye davet etti.
Kaynak: İHA