İş Dünyası Gelecekten Umutlu

İçel Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, iş dünyasının gerçekten kopuk, pembe tablolar çizen ve polyannacılık oynayan bir camia olmadığını belirterek, "Elbette sorunların farkındayız ancak gelecekten de umutluyuz. Gerekirse daha çok üretiriz, başka pazarlar buluruz. Bu cumhuriyeti yokluk içinde kuran, bir dilim ekmekle, bozuk silahla yedi düveli memleketten kovan ataların torunları olarak atalarımıza minnet borcumuz, evlatlarımıza sorumluluklarımız, devletimize karşı ise görevlerimiz var" dedi.

İş Dünyası Gelecekten Umutlu
2016 yılını yaptığı yazılı açıklama ile değerlendiren MTSO Başkanı Aşut, 2016 yılının ekonominin ötesinde gündemlerle geçtiğini söyledi.

Bu yılın çok hızlı geçtiğini kaydeden Aşut, bu gündemlerin ekonomiyi doğrudan etkilediğini ama gündemlerden dolayı ekonominin ikinci planda kaldığını belirtti.

Türkiye’nin iki sorunlu komşusu Irak ve Suriye’nin bitmez siyasi ve sosyal sorunları, iç savaş durumuna gelen çatışmalar ve dış güçlerin klasik müdahalelerinin de bu yıla damga vurduğunu ifade eden Aşut, "Ancak, bu kez bununla da sınırlı kalmadı. Bu bölgelerdeki istikrarsızlığın yaratığı boşlukta cirit atan terör örgütlerinin yarattığı terör, ulusal güvenliğimizi tehdit ettiği için Türkiye ilk kez ordusu ile işin içine girdi. Ardından malum 15 Temmuz’da milletimizin dış destekli olduğu aşikar içerideki hainler tarafından uğradığı büyük ihanet ve darbe teşebbüsü. Tüm bunlar sadece siyasi ve sosyal anlamda değil, asıl ekonomik anlamda negatif büyük sonuçlar doğurmuş ve etkileri daha da büyüyecek gibi görünüyor. Ancak, iş dünyası olarak her zaman ifade ettiğimiz bir şey var. Söz konusu vatansa, söz konusu milletimizin kardeşliği ve huzurumuz ise gerisi teferruattır. Bu inançla tüm bu olumsuzluklara şikayet eden, ağlayan bir camia olmadık, direndik, direniyoruz. Bu ihanetlerin ekonomik alana sıçratılacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yoktu. Elbette daha önceden bir hazırlığımız yoktu. Ama var olanı korumak bile zor zamanlarda büyük bir başarıdır. Üretmeye devam ettik, çalışanlarımızı işten çıkartmadık, iş vermeye devam ettik, ihracatta büyük sıçramalar yapamadıysak da ihracat rakamlarını korumaya devam ettik" diye konuştu.



"Önce vatan"

Bu süreçte ’önce vatan’ dediklerinin altını çizen Aşut, "2008 yılında dünyanın en büyük finans krizlerinden birini yaşayan küresel ekonominin bir parçası olan Türk iş dünyası, daha bu krizin yarasını saramadan bizim için çok önemli bir pazar ve pazarlara geçiş kapımız olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu, Arap Baharı ile sarsıldı. Bahar, ekonomik anlamda bizim için kışa döndü. Ardından Suriye’deki savaş başladı.

Bu bölgedeki istikrarsızlık terör olarak bize yansıdı. Ve ardından gelen büyük mülteci akını. Tüm bu badireler bir araya getirildiğinde ve bu perspektiften bakıldığında acaba 2016, iş dünyası için başarılı mı, yoksa başarısız bir yıl mıydı diye soracak olursanız buna cevaben pembe tablolar çizecek değiliz ama tüm bunlara rağmen üreten, iş ve aş veren, ihracat yapan, ar-ge yapan, yenilikçiliğin peşinde koşan, kurumsallaşmaya çalışan bir iş dünyasını başarısız görmek haksızlık olur. Eğer bugün ülkemiz başarısız da olsa bir darbe girişiminden ekonomisi bozulmadan çıkabiliyorsa, bunun arkasında küresel ekonominin nitelikli bir parçası olan Türk iş dünyası, Türk girişimcisi vardır. Eğer ekonomik anlamda tüm bu olaylar ülkenin birincil sıkıntısı olarak gündeme gelmiyorsa, burada iş dünyasının sabrı vardır, vatanseverliği vardır, devletine verdiği destek vardır. Elbette iş dünyasında temel motivasyon kardır, para kazanmaktır. Ancak üzerinde özgürce, huzur içinde yaşadığımız bir vatan varsa bunun bir değeri vardır. Demokrasi değerlerinin yaşandığı bir vatanınız varsa, bunun bir değeri vardır. Bunun için biz her zaman ’önce vatan’ dedik, bundan sonrada bu ruhla çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Gelecekten umutluyuz"

İş dünyasının gerçekten kopuk, pembe tablolar çizen ve polyannacılık oynayan bir camia olmadığına vurgu yapan Aşut, şöyle devam etti; "Elbette sorunların farkındayız ve bunları sürekli gündeme getiriyoruz, çözüm üretiyoruz, paylaşıyoruz. Ancak gelecekten de umutluyuz. Gerekirse daha çok üretiriz, başka pazarlar buluruz. Savaşsa, ülke olarak çok daha büyüklerini yaşamadık mı? Yedi düvele meydan okumadık mı? Ekonomik kriz derseniz, bu ülkenin ekonomik kriz yaşamadığı kaç yılı var? Dış baskıymış, manipülasyonmuş nelerini görmedik mi? Elbette bunlar büyük sorunlar ama pes mi edeceğiz? Bırakıp gidecek miyiz? Yoksa birilerinin istediği gibi umutsuz ve korku ile yaşayan bir ülke mi olacağız? Asla. Tarihimiz buna engeldir. Bu cumhuriyeti yokluk içinde kuran, bir dilim ekmekle, bozuk silahla yedi düveli memleketten kovan ataların torunları olarak atalarımıza minnet borcumuz, evlatlarımıza sorumluluklarımız, devletimize karşı ise görevlerimiz var. Biz yeter ki, iç huzurumuzu yakalayalım. Biz yeter ki, kardeşliğimizi koruyalım. Biz yeter ki, bizleri yapay anlamda ayrıştıran hiç bir şeye prim vermeyelim. Çünkü biz hepsinden daha çok olan ortak değerlerimizle Türkiye’yiz. Bugün bir birimizi eleştirme günü değil, bugün dayanışma günüdür. Bu duygularla yeni yılın ülkemize, milletimize ve insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. 131’inci yılını kutlayan İçel Ticaret ve Sanayi Odası olarak biz yapan, birleştiren, kucaklayan olmaya devam edeceğiz."
Kaynak: İHA