Darbe Girişimi İddianamesinde Bylock Ve 1 Dolarların Gizemi
Darbe girişimine ilişkin 62 asker hakkında hazırlanan ilk iddianamede, örgütün şifreli haberleşme programı Bylock’u neden kullandığı ve girişime katılan şahıslardan ele geçirilen 1 Dolarların gizemi anlatılarak, "Birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir" denildi.
15 Temmuz darbe girişiminde Sabiha Gökçen Havalimanında yaşanan olaylara ilişkin 62 asker hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY ’Cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanarak devlet otoritesini baskı altına almayı, zaafa uğratmayı, yönlendirmeyi, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmayı, devlet otoritesini ele geçirmeyi hedefleyen silahlı bir terör örgütü’ olarak tanımlandı.
İddianamede, FETÖ’nün hedeflerine ulaşabilmek için hayatın olağan akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün olmayan kamu çalışanları, devlet memurları, üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlileri, bürokratlar, gazeteci, yazar ve akademisyenler, sivil toplum kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde barındırdığı belirtilerek, süreklilik arz eden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma içerisine girdiği anlatıldı.
"Devlet kurumlarını birbirine düşman ettiler"
Örgütün cebir ve şiddeti 15 Temmuz 2016 tarihine kadar genellikle, yargı, emniyet, ordu, basın-yayın, sivil örgütler gibi devlet kurumları içine yerleştirdiği veya sivil kanatta çalışan imam ve üyeleri aracılığı ile dolaylı şekilde kullandığı kaydedilen iddianamede, devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirdiği ve örgüt üyesi olan-olmayan şeklinde ayrıma gittiği ifade edildi.
"TSK yapılanmaları gün yüzüne çıkınca paniğe kapılıp son ataklarını yaptılar"
Örgütün önemli finans yapı taşlarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, örgüte yönelik soruşturmaların başlatılması ve örgütün özellikle TSK içerisindeki yapılanmasının gün yüzüne çıkması üzerine örgüt lideri ve mensuplarının paniğe kapıldığı anlatılan iddianamede, "Birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir" denildi.
"Tüm sınav sorularını çaldılar"
İddianamede, FETÖ’nün ÖSS, YDS, DGS, ALES, YÖS, ÜDS, KPDS, TUS, KPSS, askeri okullara giriş sınavı, polislik sınavı, hakim adaylığı sınavı başta olmak üzere birçok sınav sorularını hukuka aykırı yollarla ele geçirdiği belirtilerek, "Kendi mensuplarının eğitim kurumlarına veya kamu kurumlarına yerleştirilmesini sağlayan suç örgütü, ürettiği sahte belge ve delillerle örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmasını sağlamış, bu kişilerin haksız şekilde devlet kadrolarından tasfiye edilerek yerlerine kendi örgüt elemanlarının yerleştirilmesini sağlamıştır" ifadelerine yer verildi
Gülen: "Bylock kullanmayan hizmete ihanet etmiş olur"
Darbe girişiminin ardından örgüt mensuplarının kullandığı ’ByLock’ isimli kriptolu haberleşme programına da genişçe yer verilen iddianamede, örgüt üyelerinin neden bu programı kullandıkları anlatıldı.
Bylock isimli kriptolu programın, Gülen’in "Tüm üyeler Bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur" talimatı üzerine örgüt mensupları tarafından kullanılmaya başlandığı anlatılan iddianamede, "Örgüt içi haberleşme ve talimat alıp verme eylemi söz konusu program üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bylock üzerinden gönderilen mesajlar alıcı tarafından silinmemiş ise sistem tarafından otomatik olarak silinmekte yine gönderici mesajı gönderdikten sonra silerse, alıcı mesajı okuduktan sonra sistem yine mesajı otomatik olarak silebilmektedir" denildi.
"Örgüt üyesi olmayanın Bylock kullanabilmesi mümkün değil"
İddianamede, örgüt tarafından geliştirilip kullanılan Bylock’un, flash bellek ile kurulum dosyasını telefona kopyalama ile başlayan kriptolu bir mesajlaşma programı olduğu belirtilerek, "Giriş şifresi oluşturulduktan sonra Türkiye dışında başka bir ülkenin server’ı üzerinden bağlantı sağlanabilmektedir. Ayrıca örgüt üyesi bir kişinin programı flash bellek ya da bluetooth yoluyla vermesiyle programa erişim mümkün olabilmektedir. Dolaysıyla örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" ifadelerine yer verildi.
"1 Doların gizemi"
İddianamede, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında bir çok soruşturma başlatıldığı, bu soruşturmalar kapsamında düzenlenen operasyonlarda birçok şüphelinin üzerinde 1 USD kupür değerli banknotlar ele geçirildiği hatırlatıldı.
"Özel bir iletişim dili geliştirdiler"
"FETÖ’nin öğretisi, yalnız vakıf olanlara öğretilen, vakıf olmayanlarca anlaşılmayan birçok bilgi ve kavramla donatılmış bir öğretidir" denilen iddianamede, örgütün özel bir iletişim dili geliştirdiği, herkesin anlamayacağı bu özel iletişim dilinin, belli aşamalardan geçmiş örgüt mensuplarına öğretildiği kaydedildi.
Örgütün geliştirdiği özel iletişim dilinin sonucu olarak, kelimelerin bir herkesin anladığı anlamı, bir de yalnızca örgüt mensuplarınca anlaşılan özel bir anlamı bulunduğu belirtilen iddianamede, "Örgütün böyle bir yola başvurması, gizlilik ve sembolizme verdiği önemi göstermektedir. Fetullah Gülen’in ‘(...) avam halka meseleleri intikal için bir takım sembollere ihtiyaç vardır’ dediği gibi, bu semboller örgütün diline, amblem ve logolarına, kurum ve basılı eserlerinin isimlendirilişine, kamu gücünü kullanarak yaptığı bazı yasa dışı operasyon tarihlerinin seçimine yansımıştır" denildi.
"1 dolarlarla özel görevlendirmeler yapıldı"
İddianamede, bu yüzden örgüt mensuplarına 1 ABD Doları verilmesinin örgütsel özel bir anlamı olduğu, 1 ABD Dolarının örgüt içerisinde belirli bir etkinliğe ulaşan örgüt mensuplarına verildiği anlatılarak, "FETÖ/PDY terör örgütünün kişilerin konumlarını belirlemek için bu bankomatlarla özel bir görevlendirme yaptığı, bu paraların kişilerin yapılanma içindeki statülerini belirtmek amacıyla kullanılan materyallerden olduğu değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Eğitim sistemine paralel ’dershane eğitimi’ oluşturuldu
İddianamede, dershaneler hususu için de bir başlık açılarak, FETÖ tarafından Türkiye’de eğitim sistemine paralel bir de "dershane eğitimi" oluşturulduğu vurgulanarak "Dershaneler, cemaat yönünden önemli ekonomik kaynak sağlayan yerler olmasından başka kişilerin hizmete kazandırıldığı yerler de olmuştur. Hizmet hareketine elindeki dershaneler sonsuz ve sınırsız imkanlar sunmuştur. Hareket insan kaynağını dershanelerinde yetiştirdiği gençlerden devşirmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarına sızma bu dershanelerde yetişen ya da ışık evlerinde kalan öğrencilerle gerçekleştirilmektedir" denildi.
Kaynak: İHA
İddianamede, FETÖ’nün hedeflerine ulaşabilmek için hayatın olağan akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün olmayan kamu çalışanları, devlet memurları, üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlileri, bürokratlar, gazeteci, yazar ve akademisyenler, sivil toplum kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde barındırdığı belirtilerek, süreklilik arz eden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma içerisine girdiği anlatıldı.
"Devlet kurumlarını birbirine düşman ettiler"
Örgütün cebir ve şiddeti 15 Temmuz 2016 tarihine kadar genellikle, yargı, emniyet, ordu, basın-yayın, sivil örgütler gibi devlet kurumları içine yerleştirdiği veya sivil kanatta çalışan imam ve üyeleri aracılığı ile dolaylı şekilde kullandığı kaydedilen iddianamede, devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirdiği ve örgüt üyesi olan-olmayan şeklinde ayrıma gittiği ifade edildi.
"TSK yapılanmaları gün yüzüne çıkınca paniğe kapılıp son ataklarını yaptılar"
Örgütün önemli finans yapı taşlarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, örgüte yönelik soruşturmaların başlatılması ve örgütün özellikle TSK içerisindeki yapılanmasının gün yüzüne çıkması üzerine örgüt lideri ve mensuplarının paniğe kapıldığı anlatılan iddianamede, "Birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir" denildi.
"Tüm sınav sorularını çaldılar"
İddianamede, FETÖ’nün ÖSS, YDS, DGS, ALES, YÖS, ÜDS, KPDS, TUS, KPSS, askeri okullara giriş sınavı, polislik sınavı, hakim adaylığı sınavı başta olmak üzere birçok sınav sorularını hukuka aykırı yollarla ele geçirdiği belirtilerek, "Kendi mensuplarının eğitim kurumlarına veya kamu kurumlarına yerleştirilmesini sağlayan suç örgütü, ürettiği sahte belge ve delillerle örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmasını sağlamış, bu kişilerin haksız şekilde devlet kadrolarından tasfiye edilerek yerlerine kendi örgüt elemanlarının yerleştirilmesini sağlamıştır" ifadelerine yer verildi
Gülen: "Bylock kullanmayan hizmete ihanet etmiş olur"
Darbe girişiminin ardından örgüt mensuplarının kullandığı ’ByLock’ isimli kriptolu haberleşme programına da genişçe yer verilen iddianamede, örgüt üyelerinin neden bu programı kullandıkları anlatıldı.
Bylock isimli kriptolu programın, Gülen’in "Tüm üyeler Bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur" talimatı üzerine örgüt mensupları tarafından kullanılmaya başlandığı anlatılan iddianamede, "Örgüt içi haberleşme ve talimat alıp verme eylemi söz konusu program üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bylock üzerinden gönderilen mesajlar alıcı tarafından silinmemiş ise sistem tarafından otomatik olarak silinmekte yine gönderici mesajı gönderdikten sonra silerse, alıcı mesajı okuduktan sonra sistem yine mesajı otomatik olarak silebilmektedir" denildi.
"Örgüt üyesi olmayanın Bylock kullanabilmesi mümkün değil"
İddianamede, örgüt tarafından geliştirilip kullanılan Bylock’un, flash bellek ile kurulum dosyasını telefona kopyalama ile başlayan kriptolu bir mesajlaşma programı olduğu belirtilerek, "Giriş şifresi oluşturulduktan sonra Türkiye dışında başka bir ülkenin server’ı üzerinden bağlantı sağlanabilmektedir. Ayrıca örgüt üyesi bir kişinin programı flash bellek ya da bluetooth yoluyla vermesiyle programa erişim mümkün olabilmektedir. Dolaysıyla örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" ifadelerine yer verildi.
"1 Doların gizemi"
İddianamede, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında bir çok soruşturma başlatıldığı, bu soruşturmalar kapsamında düzenlenen operasyonlarda birçok şüphelinin üzerinde 1 USD kupür değerli banknotlar ele geçirildiği hatırlatıldı.
"Özel bir iletişim dili geliştirdiler"
"FETÖ’nin öğretisi, yalnız vakıf olanlara öğretilen, vakıf olmayanlarca anlaşılmayan birçok bilgi ve kavramla donatılmış bir öğretidir" denilen iddianamede, örgütün özel bir iletişim dili geliştirdiği, herkesin anlamayacağı bu özel iletişim dilinin, belli aşamalardan geçmiş örgüt mensuplarına öğretildiği kaydedildi.
Örgütün geliştirdiği özel iletişim dilinin sonucu olarak, kelimelerin bir herkesin anladığı anlamı, bir de yalnızca örgüt mensuplarınca anlaşılan özel bir anlamı bulunduğu belirtilen iddianamede, "Örgütün böyle bir yola başvurması, gizlilik ve sembolizme verdiği önemi göstermektedir. Fetullah Gülen’in ‘(...) avam halka meseleleri intikal için bir takım sembollere ihtiyaç vardır’ dediği gibi, bu semboller örgütün diline, amblem ve logolarına, kurum ve basılı eserlerinin isimlendirilişine, kamu gücünü kullanarak yaptığı bazı yasa dışı operasyon tarihlerinin seçimine yansımıştır" denildi.
"1 dolarlarla özel görevlendirmeler yapıldı"
İddianamede, bu yüzden örgüt mensuplarına 1 ABD Doları verilmesinin örgütsel özel bir anlamı olduğu, 1 ABD Dolarının örgüt içerisinde belirli bir etkinliğe ulaşan örgüt mensuplarına verildiği anlatılarak, "FETÖ/PDY terör örgütünün kişilerin konumlarını belirlemek için bu bankomatlarla özel bir görevlendirme yaptığı, bu paraların kişilerin yapılanma içindeki statülerini belirtmek amacıyla kullanılan materyallerden olduğu değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Eğitim sistemine paralel ’dershane eğitimi’ oluşturuldu
İddianamede, dershaneler hususu için de bir başlık açılarak, FETÖ tarafından Türkiye’de eğitim sistemine paralel bir de "dershane eğitimi" oluşturulduğu vurgulanarak "Dershaneler, cemaat yönünden önemli ekonomik kaynak sağlayan yerler olmasından başka kişilerin hizmete kazandırıldığı yerler de olmuştur. Hizmet hareketine elindeki dershaneler sonsuz ve sınırsız imkanlar sunmuştur. Hareket insan kaynağını dershanelerinde yetiştirdiği gençlerden devşirmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarına sızma bu dershanelerde yetişen ya da ışık evlerinde kalan öğrencilerle gerçekleştirilmektedir" denildi.