Başbakan Yıldırım Açıklaması (4)

'Merkez Bankası rezervleriyle ilgili çok çeşitli dedikodular yapılıyor, 'Rezervler eriyor, yok oluyor' gibi. Bu dalgalanmayla birlikte net rezervlerde bir kayıp yok, bu aynen devam ediyor. Brüt rezervlerde kısmen bir azalma var. Merkez Bankası bu işi çok dikkatli takip ediyor' 'TMSF'nin portföyünde de alacakları var, yaptığı satışlardan vesaire. Yaklaşık 2,5 milyar dolar. Bunları da aldığı bir kararla Türk parası olarak tahsil edecek. Dolayısıyla bu da dövizde bir rahatlama getirecek. Dövize olan talebi azaltmış olacak' '(Dövizdeki dalgalanma) Uzmanlar 'Aralık da böyle geçecek' diyorlar. Ocaktan itibaren daha öngörülebilir bir hale geleceğiz. Biz de bu veriyi esas alıyoruz ve buna göre planlarımızı yapıyoruz' '(Anayasa değişikliği taslağı) Getirmek istediğimiz yapı aslında yabancı olduğumuz bir şey değil. Yeni bir yönetim sistemi ihdas etmiyoruz'

Başbakan Binali Yıldırım, 'Merkez Bankası rezervleriyle ilgili çok çeşitli dedikodular yapılıyor, 'Rezervler eriyor, yok oluyor' gibi. Bu dalgalanmayla birlikte net rezervlerde bir kayıp yok, bu aynen devam ediyor. Brüt rezervlerde kısmen bir azalma var. Merkez Bankası bu işi çok dikkatli takip ediyor.' dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, TRT 1 ve TRT Haber ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye'deki olağanüstü hal uygulamasına ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yurt dışındaki algı operasyonuna dikkati çeken Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin yaşanmasının ardından ilk günlerde uluslararası kamuoyunda 'ölü sessizliği' yaşandığını belirtti.

Yıldırım, 'Daha sonra olaylar açığa çıktıkça, sitemimizi yüksek sesle dile getirdikçe akın akın geldiler, gördüler, dinlediler, olaylara şahit oldular. Ondan sonra 'Siz haklısınız, siz büyük milletsiniz, büyük kahramanlık yapmışsınız. Biz mahcubuz, yanlış yaptık' diyenleri gördük. Ama biz ne kadarına ulaşacağız böyle. Bu algı operasyonlarına karşı biz de mücadele ediyoruz. Bunun başka yolu yok.' diye konuştu.

Ekonomiye ilişkin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) aldığı kararı paylaşan Yıldırım, 'TMSF'nin portföyünde de alacakları var, yaptığı satışlardan vesaire. Yaklaşık 2,5 milyar dolar. Bunları da aldığı bir kararla Türk parası olarak tahsil edecek. Dolayısıyla bu da dövizde bir rahatlama getirecek. Dövize olan talebi azaltmış olacak.' dedi.

- 'Ocaktan itibaren daha öngörülebilir bir hale geleceğiz'

Merkez Bankası rezervlerinin ne durumda olduğuna yönelik soru üzerine Yıldırım, şunları ifade etti:

'Merkez Bankası rezervleriyle ilgili tabii çok çeşitli dedikodular yapılıyor, 'Rezervler eriyor, yok oluyor' gibi. Bu dalgalanmayla birlikte net rezervlerde bir kayıp yok, bu aynen devam ediyor. Brüt rezervlerde kısmen bir azalma var. Merkez Bankası bu işi çok dikkatli takip ediyor. Çünkü hesabı en kötüye göre yapmak lazım. Bu krizin neresindeyiz, dalgalanmanın neresindeyiz, dalga boyu büyüyecek mi yoksa artık zirvedeyiz, bundan sonra sakinleşecek mi? Bunu tahmin etmek zor. Uzmanlar 'Aralık da böyle geçecek' diyorlar. Ocaktan itibaren daha öngörülebilir bir hale geleceğiz. Biz de bu veriyi esas alıyoruz ve buna göre planlarımızı yapıyoruz.'

- 'Yeni sözleşmelerimizi Türk lirasıyla yapacağız'

Devletin, yeni sözleşmeleri Türk lirasıyla yapacağını bildiren Yıldırım, bu yönde bir irade ortaya koyacaklarını vurguladı. Bu uygulamanın yabancılar için söz konusu olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

'Diyelim ki milli paramızla Türk lirasıyla yapacağız sözleşmelerimizi, kamudan vatandaşa olan alışverişlerde. Tercihimiz, beklentimiz odur ki vatandaşlarımız da ticari mukavelelerini milli para üzerinden yapsın. Burada tabii bir mecburiyet olmaz ama AVM'de kiralar var, büyük rezidanslarda, ofislerde niye dolar bazında olsun? Yani bu bir çağrıdır, temennidir, kendi paramıza hak ettiği itibarı önce ulus olarak bizim göstermemiz lazım. Daha sonra başkalarından beklememiz lazım. Türk parasına dönülmesi sadece paramıza değer kazandırmayacak aynı zamanda diyelim ki dövizde dalgalanma sürüyor, ödeyemeyecek. Ödeyemeyince bırakacak, bırakınca boş kalacak. Aslında işin sonunda daha fazla kayıp var.'

- 'Ya proaktif ya da reaktif olursunuz'

Gelişen ekonomide kriz yönetmenin başarısının zaman ekonomisini yönetmekten geçtiğine işaret eden Yıldırım, hükümet olarak bunu önemsediklerini vurguladı.

'Ya proaktif ya da reaktif olursunuz.' diyen Yıldırım, 'Proaktif demek perşembenin gelişini çarşambadan göreceksiniz, ona göre tedbirinizi alacaksınız. Yahut da iş işten geçiyor, geldi sel vurdu, önüne her şeyi kattı götürdü. Ondan sonra tedbir alıyorsunuz. Bu, reaktif yaklaşım. Bu yaklaşım hasarı büyütür. Buna azami oranda dikkat ediyoruz.' görüşünü paylaştı.

Başbakan Yıldırım, 'Bundan sonra büyük ihalelerde bu yönde bir yaklaşım mı benimsenecek?' sorusunu ise 'Kamu olarak yapacağımız işlerde böyle düşünüyoruz. Bunun istisnaları olabilir. Finansman temininde sıkıntı olabilecek projeler olursa bunun finansmanında bu değerlendirilebilir yani bu istisna tutulabilir ama genel anlamda Türk parasıyla yapılabilecek birçok taahhüt, satış ve hizmet alımı işi var. Dolayısıyla bu konularda genel yaklaşımımız, Türk lirasına yönelik taahhütleri gerçekleştirmek.' şeklinde yanıtladı.

- 'Öyle bir illet örgütle karşı karşıyayız ki'

FETÖ ile irtibatı olduğu için kayyuma devredilen şirketlerin, piyasayla iş yapan diğer şirketlere yükümlülüklerini gerçekleştirememesine yönelik sıkıntıların hatırlatılması üzerine Yıldırım, şunları söyledi:

'Tabii o var yani süratle azalıyor ama halen var. Bir durum tespiti yapılıyor. Öyle bir illet örgütle karşı karşıyayız ki, örgüt var ama örgütün tespitinde çok zorlanıyoruz, faaliyetlerinin tespitinde zorlanıyoruz. Çünkü kayıtdışı bir örgüt, şeffaf değil. Yani yan yana duruyorsunuz, adam örgütün ta göbeğinde. Anlamanız kolay değil. Onun için bir zaman kaybı oluyor. Bunu görmeniz lazım ama her gün bir önceki güne göre daha iyi konumdayız. Tecrübe kazandıkça bu konudaki uygulamaları da... Şimdi bu şuna benziyor, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali 15 Temmuz'u aklımıza getirdikçe 'Aman, bu işi dikkatli yapmamız lazım yoksa bu millet, vatandaş bize daha müsamaha göstermez, bunun hesabını veremeyiz millete' diye bir sorumluluk duygusuyla hareket edince mecburen bazı konularda zaman kaybı oluyor.'

- 'Yeni bir yönetim sistemi ihdas etmiyoruz'

Yıldırım, ekonomik gelişmelere işaret edilerek, 'Başkanlık gelecek de ne değişecek o zaman, birden bire zenginleşecek miyiz?' sorusu üzerine şunları kaydetti:

'Bir kere belirsizlik, öngörülemezlik ekonominin en büyük düşmanı, yatırımcının da en büyük kaygısıdır. Onun için belirsizliğin ortadan kaldırılması lazım. Sayın Kılıçdaroğlu takıldı, 'rejim değişikliği' deyip duruyor. Padişahlıktan cumhuriyete geçtik, şimdi cumhuriyetle idare ediliyoruz. Rejim değişikliği meselesi yok, 1923'te bitti bu mesele. 1923'ten bugüne kadar yönetim sistemimize baktığımız zaman her ne kadar parlamenter sistemle idare edilmiş olsak da cumhurbaşkanı yakın tarihimizde çok güçlü bir irade olmuştur.

Hatırlayın cumhuriyetin kuruluşundan sonra Atatürk, İnönü, Menderes döneminde cumhurbaşkanı partili, partisi var. Yani bu getirmek istediğimiz yapı aslında yabancı olduğumuz bir şey değil. Yeni bir yönetim sistemi ihdas etmiyoruz. 2007'de tarihi bir hata yapıldı. O da yani alışılmış, bilinen cumhurbaşkanlığı seçimini maalesef ana muhalefet partisi bazı aklıevvel veya çok bilmiş hukukçuların telkiniyle engellemeye çalıştı. Ondan sonra buraya geldik. Millet doğrudan seçti, millet her şeyin ilacı. Yanlışları düzelten hep millet oluyor. İyi ki böyle bir milletimiz var. Hakikaten önünde şapka çıkartılacak, aziz milletin bir evladı, bir ferdi olmaktan hepimiz gurur duyuyoruz.'

(Sürecek)
Kaynak: AA