Anadolu'nun Bitki Zenginliğinden Sabun Üretiyor
Alanya'da yaşayan Cumali Bora, son 20 yıldır dağlardan ve kıyılardan topladığı bitkilerle doğal sabunlar üretiyor Bugüne kadar 500'den fazla sabun çeşidi üreten Bora: 'Anadolu, 10 binin üzerinde bitki çeşidine sahip. Anadolu'da yetişen bitkiler birer hazine ama değerlendirilemiyor'
MUSTAFA KURT - Antalya'nın Alanya ilçesinde dağlardan, kıyılardan topladığı bitkilerden aromatik sabunlar üreten Cumali Bora, zeytinden narenciye ürünlerine, papaya, avokado gibi tropik meyvelerden kekik ve cistusa (taş gülü veya laden) kadar birçok bitkiyi sabuna dönüştürüyor.
Alanya'da yaşayan 47 yaşındaki Cumali Bora, hayatının son 20 yılını bitkilerden sabun üretimine adadı. Toros Dağları'nın zirveleri ve Akdeniz kıyısında şifalı bitkiler toplayan Bora, bu bitkileri farklı tekniklerle sabuna dönüştürüyor. Bora'nın ilçe merkezindeki iş yerinde satışa sunduğu turistlere vatandaşlar kadar yabancı turistler de büyük ilgi gösteriyor.
Cumali Bora, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerden aldığı aromayı 'doğanın ruhu' olarak gördüğünü söyledi. Bora, her aromada bitkiye bahşedilmiş şifalar olduğuna inandığını dile getirerek, 'Dağlardan tek tek topladığım bitkilerden elde ettiğim farklı yağları bir araya getirerek oluşturduğum karışımlar, sabunlarımızın ruhu. Sabunlara yüklediğimiz frekanslarla Toroslar'ı, kır çiçeklerini, dağ esintisini ve güneş ışığını banyonuza getiriyoruz.' dedi.
Sabun yapımında bölgeden toplanan zeytinden narenciye ürünlerine, papaya, avokado gibi tropik meyvelerden kekik ve cistusa (taş gülü veya laden) kadar birçok bitki kullandığını belirten Bora, bu bitkileri bir araya getirebilmenin de 'bir sanat' olduğunu ifade etti.
Bora, sabunları üretirken bitkilerin özelliklerinden faydalandığını anlatarak, 'Cilt ve saçlar için kekiği, kuru ciltleri nemlendirmek için papaya, avokado, kayısı, antiseptik özellikleriyle murt, cistus gibi bitkileri kullanıyorum.' diye konuştu.
Bugüne kadar 500'ün üzerinde çeşitte sabun ürettiğini ve her birinin farklı bir özelliğe sahip olduğunu kaydeden Bora, sabunlara isim verirken de daha çok bitkiyi topladığı bölgenin isimlerini kullandığını söyledi.
- 'Cistus şifa kaynağı'
Bora, sabun yapımında kullandığı bitkiler arasında en yararlılardan birisinin cistus olduğunu vurguladı. Cistusun bir şifa kaynağı kabul edildiğini anlatan Bora, şöyle konuştu:
'Akdeniz ve Ege kıyılarında yetişen bu bitki, alerjik rahatsızlıklar ve cilt hastalıklarına iyi geliyor. İlaç sanayinde kullanılıyor. Ekonomik değeri yüksek ama hiç anlaşılmamış. Ülkemizde yetiştiği kıyı şeridinde ne yerli halk ne de girişimciler tarafından değerlendiriliyor. Oysa cistus, taze sıkılmış limondan 20 kat daha fazla C vitaminine sahip. Bu bitkiyi daha da özel kılan ise antioksidan özelliğinin yüksek olması. Bu bitki bir 'virüs katili' olarak algılanabilir.'
Bora, cistus bitkisinin kilosunun Almanya'da 60 avrodan satışa sunulduğunu,Türkiye'de ise toplanan bitkilerin işlenip ürün haline gelmesi için Yunanistan'a ihraç edildiğini kaydetti.
Cistusun Yunan mitolojisine konu olan bir bitki olduğuna değinen Bora, şunları söyledi:
'Anadolu, 10 binin üzerinde bitki çeşidine sahip. Anadolu'da yetişen bitkiler birer hazine ama değerlendirilemiyor. İnsanoğlu bir gram altın bulmak için belki 1 milyon ton toprağı zehirleyebiliyor ama yer üstünde bizleri bekleyen bitkilerin rezervini değerlendiremiyoruz. Üstelik bu bitkiler bir sene sonra yine yetişiyor. Rehabilitasyonu yapıldıkça tükenmez bir kaynak. Örneğin cistus, çevresel etkiye maruz kalmadan yetişiyor. Su istemiyor, kendiliğinden topraktan bitiyor.'
Kaynak: AA
Alanya'da yaşayan 47 yaşındaki Cumali Bora, hayatının son 20 yılını bitkilerden sabun üretimine adadı. Toros Dağları'nın zirveleri ve Akdeniz kıyısında şifalı bitkiler toplayan Bora, bu bitkileri farklı tekniklerle sabuna dönüştürüyor. Bora'nın ilçe merkezindeki iş yerinde satışa sunduğu turistlere vatandaşlar kadar yabancı turistler de büyük ilgi gösteriyor.
Cumali Bora, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerden aldığı aromayı 'doğanın ruhu' olarak gördüğünü söyledi. Bora, her aromada bitkiye bahşedilmiş şifalar olduğuna inandığını dile getirerek, 'Dağlardan tek tek topladığım bitkilerden elde ettiğim farklı yağları bir araya getirerek oluşturduğum karışımlar, sabunlarımızın ruhu. Sabunlara yüklediğimiz frekanslarla Toroslar'ı, kır çiçeklerini, dağ esintisini ve güneş ışığını banyonuza getiriyoruz.' dedi.
Sabun yapımında bölgeden toplanan zeytinden narenciye ürünlerine, papaya, avokado gibi tropik meyvelerden kekik ve cistusa (taş gülü veya laden) kadar birçok bitki kullandığını belirten Bora, bu bitkileri bir araya getirebilmenin de 'bir sanat' olduğunu ifade etti.
Bora, sabunları üretirken bitkilerin özelliklerinden faydalandığını anlatarak, 'Cilt ve saçlar için kekiği, kuru ciltleri nemlendirmek için papaya, avokado, kayısı, antiseptik özellikleriyle murt, cistus gibi bitkileri kullanıyorum.' diye konuştu.
Bugüne kadar 500'ün üzerinde çeşitte sabun ürettiğini ve her birinin farklı bir özelliğe sahip olduğunu kaydeden Bora, sabunlara isim verirken de daha çok bitkiyi topladığı bölgenin isimlerini kullandığını söyledi.
- 'Cistus şifa kaynağı'
Bora, sabun yapımında kullandığı bitkiler arasında en yararlılardan birisinin cistus olduğunu vurguladı. Cistusun bir şifa kaynağı kabul edildiğini anlatan Bora, şöyle konuştu:
'Akdeniz ve Ege kıyılarında yetişen bu bitki, alerjik rahatsızlıklar ve cilt hastalıklarına iyi geliyor. İlaç sanayinde kullanılıyor. Ekonomik değeri yüksek ama hiç anlaşılmamış. Ülkemizde yetiştiği kıyı şeridinde ne yerli halk ne de girişimciler tarafından değerlendiriliyor. Oysa cistus, taze sıkılmış limondan 20 kat daha fazla C vitaminine sahip. Bu bitkiyi daha da özel kılan ise antioksidan özelliğinin yüksek olması. Bu bitki bir 'virüs katili' olarak algılanabilir.'
Bora, cistus bitkisinin kilosunun Almanya'da 60 avrodan satışa sunulduğunu,Türkiye'de ise toplanan bitkilerin işlenip ürün haline gelmesi için Yunanistan'a ihraç edildiğini kaydetti.
Cistusun Yunan mitolojisine konu olan bir bitki olduğuna değinen Bora, şunları söyledi:
'Anadolu, 10 binin üzerinde bitki çeşidine sahip. Anadolu'da yetişen bitkiler birer hazine ama değerlendirilemiyor. İnsanoğlu bir gram altın bulmak için belki 1 milyon ton toprağı zehirleyebiliyor ama yer üstünde bizleri bekleyen bitkilerin rezervini değerlendiremiyoruz. Üstelik bu bitkiler bir sene sonra yine yetişiyor. Rehabilitasyonu yapıldıkça tükenmez bir kaynak. Örneğin cistus, çevresel etkiye maruz kalmadan yetişiyor. Su istemiyor, kendiliğinden topraktan bitiyor.'