7. Karayolu Ve Trafik Güvenliği Sempozyumu
İçişleri Bakanı Soylu: (1) 'Teşbihte hata olmaz, trafik, tıpkı bir terör örgütü gibi masum insanlarımızın hayatına mal olmaktadır' 'Bir anne, bir baba, iki çocuğu trafik kazası yüzünden toprağa verdiğimiz o dakikada, dört mezarın aynı anda topraklarla dolduruluyor olması, ne kulaklarımdan, ne zihnimden, ne de hayatımdan gitmektedir. Hayatta çok ses duydum. Ama bu kadar acı bir ses duymadım'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Teşbihte hata olmaz, trafik, tıpkı bir terör örgütü gibi masum insanlarımızın hayatına mal olmaktadır.' dedi.
ATO Congresium'da düzenlenen 7. Karayolu ve Trafik Güvenliği Sempozyumu'na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, kamu bürokrasisinin temsilcileri, etkinliğin sponsorları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bakan Soylu, sempozyumun açılış töreninde, trafiğin aslında bir ilişkiler ağı olduğunu belirterek, insanlar arasındaki nezaket ve hukuk kuralları gibi trafikle ilgili kural ve düzenlemelerin de birlikte yaşamayı kolay ve güvenli kıldığını söyledi.
Trafik kazalarıyla ilgili ilk odaklanılan konunun 'ölü sayısı' olduğunu vurgulayan Soylu, 'Ölü sayısı 1-2 ise 'vah vah' diyor ve bir sonraki habere odaklanıyoruz. Duyarsızlığımızdan değil, belki de yıllarca bu olgu ile birlikte yaşadığımızdan olsa gerek. O kaza haberinin etkisini direksiyon başına geçene kadar ne yazık ki taşıyamıyor, o, 1-2 ölümlü kaza haberini biz yarım dakika sonra unutuyoruz. Ama bilesiniz ki bir, iki evde o esnada bir yangın var. Kardeşlerimiz ağlıyor.' ifadelerini kullandı.
- 'Her birinin bu ülkenin milli gücü olduğunu unutmamak gerekir'
Trafik kazalarında kaybedilen her bir canın ülkenin milli gücü olduğunu unutmamak gerektiğine dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
'Her birinin, bir önemli potansiyel, geleceğimize ait belki de ülkemizin ve insanlığın kaderini değiştirebilecek bizim için çok önemli bir değer olduğunu unutmamak gerekir. Bilmiyoruz belki de şurada içimizden bir öğrenci dünyanın akışını değiştirebilecek bir icadın sahibi olacak. Belki dünyadaki bugün yaşanan haksızlıkları ortadan kaldıracak bir fikrin bir ana değişimin bir sürecin tetikleyicisi olacak. Titri ne olursa olsun bir insan, koskoca bir hayat, Allah’ın en büyük mucizesi, yaratılmışların en şereflisi. Sadece bir emniyet kemeri takmadı diye, uygunsuz lastiklerle yola çıktı diye, kendisi veya karşısındaki sürücü aşırı hızlı gitti diye, alkol alıp direksiyon başına geçti diye, ibreyi kadranın sonuna getirip fotoğrafını çekerek sosyal medyada paylaşmak istedi diye, tek elle araba kullanıp öteki eliyle cep telefonundan biriyle konuşmaya kalktı diye, uykulu olduğu halde 'Bir şey olmaz, giderim' dedi diye...'
Soylu, alelade sebepler ve ihmaller yüzün trafik kazalarının yaşandığını belirterek, trafik kazalarının birçok insanı yatağa ya da tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu, psikolojik travmalar yarattığını söyledi.
- 'Bu kadar acı bir ses duymadım'
Bir trafik kazasında dört akrabasını kaybettiğini dile getiren Soylu, kazanın ardından yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
'Bir anne, bir baba, iki çocuğu trafik kazası yüzünden toprağa verdiğimiz o dakikada, dört mezarın aynı anda topraklarla dolduruluyor olması, ne kulaklarımdan, ne zihnimden, ne de hayatımdan gitmektedir. Hayatta çok ses duydum. Ama bu kadar acı bir ses duymadım. Toprağın küreklerle dört mezarı aynı anda doldurduğu sesin acısını hayatımda başka duyduğumda hatırlamıyorum. Hep bu sebepler, hep bu tedbirsizlikler, hep bu ihmaller, hep kendimize olan güven ve maalesef eğitimimizle hayatımızı birleştiremememizden kaynaklanan anlayışın adı olarak bunları yaşıyoruz.'
Henüz 5-6 yaşındayken bir arkadaşının, ekmek arabasının altında kaldığını belirten Soylu, 'İstanbul’daki o günü bir kez daha yaşamamak için Allahımıza dua ettiğimizi, arkadaşlarımızla top oynarken bir daha ‘acaba dikkatsiz bir sürücü gelecek de birimizi içine alacak mı?’ travmasıyla büyüdüğümüzü ifade etmek isterim.' dedi.
Soylu, teknik ve araç gelişimine rağmen insan faktöründe en ufak eksiklik halinde acı olaylarla karşılaşılmaya devam edileceğini vurguladı. Türkiye'nin yaklaşık 35 yıldır terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Soylu, 'Bununla beraber ülkemiz, yıllardır, bir başka terör örgütüyle de mücadele halindedir. Teşbihte hata olmaz, trafik, tıpkı bir terör örgütü gibi masum insanlarımızın hayatına mal olmaktadır.' dedi.
Devletin uzun yıllardır bununla mücadele ettiğini söyleyen Soylu, 'Ancak her şey kampanya yapmakla bitmiyor, çözülmüyor. Bu işin iki ayağı var. Birincisi teknik altyapı, araç parkurunun yenilenmesi, yollar, otoyollar, bölünmüş yollar. İkinci ayağı da insan. İnsanın eğitimi, insanın trafik psikolojisinin sağlıklı bir biçimde şekillendirilmesi ve yönlendirilmesi.' ifadelerini kullandı.
AK Parti iktidarında Türkiye'de ciddi bir ulaştırma hamlesi yapıldığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
'Eskiden şehirlerarası yollarda tıpkı bir cambaz gibi sollama yapmak zorunda kalırdık. Allah kendilerinden razı olsun, Ulaştırma Bakanlığı başlı başına bir efsane olan, Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım Bey, bu ülkedeki bölünmüş yol mesafesini 2002’de 6 bin 101 kilometreden, 1 Ocak 2016 itibarıyla Karayolları Genel Müdürlüğümüzün resmi verilerine göre 22 bin 984 kilometreye çıkarmışlardır.
Karayolu trafik yoğunluğu ile aslında doğrudan ilgilidir, havaalanı sayımız 26’dan 55’e çıkmıştır. İstanbul’a üçüncü havaalanının inşaatı da bir gurur abidesi olarak devam etmektedir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Orhangazi Köprüsü, çalışmaları süren boğazdan tüp geçit projesi de Türkiye’nin bütün karayolu ağında yürütülen çalışmalar gibi trafik olgusunun hem yoğunluğunu azaltmak, hem de güvenlik noktasındaki altyapıya ilişkin meseleleri halletmek üzere ortaya konulan önemli eserlerdir.'
(Sürecek)
Kaynak: AA
ATO Congresium'da düzenlenen 7. Karayolu ve Trafik Güvenliği Sempozyumu'na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, kamu bürokrasisinin temsilcileri, etkinliğin sponsorları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bakan Soylu, sempozyumun açılış töreninde, trafiğin aslında bir ilişkiler ağı olduğunu belirterek, insanlar arasındaki nezaket ve hukuk kuralları gibi trafikle ilgili kural ve düzenlemelerin de birlikte yaşamayı kolay ve güvenli kıldığını söyledi.
Trafik kazalarıyla ilgili ilk odaklanılan konunun 'ölü sayısı' olduğunu vurgulayan Soylu, 'Ölü sayısı 1-2 ise 'vah vah' diyor ve bir sonraki habere odaklanıyoruz. Duyarsızlığımızdan değil, belki de yıllarca bu olgu ile birlikte yaşadığımızdan olsa gerek. O kaza haberinin etkisini direksiyon başına geçene kadar ne yazık ki taşıyamıyor, o, 1-2 ölümlü kaza haberini biz yarım dakika sonra unutuyoruz. Ama bilesiniz ki bir, iki evde o esnada bir yangın var. Kardeşlerimiz ağlıyor.' ifadelerini kullandı.
- 'Her birinin bu ülkenin milli gücü olduğunu unutmamak gerekir'
Trafik kazalarında kaybedilen her bir canın ülkenin milli gücü olduğunu unutmamak gerektiğine dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
'Her birinin, bir önemli potansiyel, geleceğimize ait belki de ülkemizin ve insanlığın kaderini değiştirebilecek bizim için çok önemli bir değer olduğunu unutmamak gerekir. Bilmiyoruz belki de şurada içimizden bir öğrenci dünyanın akışını değiştirebilecek bir icadın sahibi olacak. Belki dünyadaki bugün yaşanan haksızlıkları ortadan kaldıracak bir fikrin bir ana değişimin bir sürecin tetikleyicisi olacak. Titri ne olursa olsun bir insan, koskoca bir hayat, Allah’ın en büyük mucizesi, yaratılmışların en şereflisi. Sadece bir emniyet kemeri takmadı diye, uygunsuz lastiklerle yola çıktı diye, kendisi veya karşısındaki sürücü aşırı hızlı gitti diye, alkol alıp direksiyon başına geçti diye, ibreyi kadranın sonuna getirip fotoğrafını çekerek sosyal medyada paylaşmak istedi diye, tek elle araba kullanıp öteki eliyle cep telefonundan biriyle konuşmaya kalktı diye, uykulu olduğu halde 'Bir şey olmaz, giderim' dedi diye...'
Soylu, alelade sebepler ve ihmaller yüzün trafik kazalarının yaşandığını belirterek, trafik kazalarının birçok insanı yatağa ya da tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu, psikolojik travmalar yarattığını söyledi.
- 'Bu kadar acı bir ses duymadım'
Bir trafik kazasında dört akrabasını kaybettiğini dile getiren Soylu, kazanın ardından yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
'Bir anne, bir baba, iki çocuğu trafik kazası yüzünden toprağa verdiğimiz o dakikada, dört mezarın aynı anda topraklarla dolduruluyor olması, ne kulaklarımdan, ne zihnimden, ne de hayatımdan gitmektedir. Hayatta çok ses duydum. Ama bu kadar acı bir ses duymadım. Toprağın küreklerle dört mezarı aynı anda doldurduğu sesin acısını hayatımda başka duyduğumda hatırlamıyorum. Hep bu sebepler, hep bu tedbirsizlikler, hep bu ihmaller, hep kendimize olan güven ve maalesef eğitimimizle hayatımızı birleştiremememizden kaynaklanan anlayışın adı olarak bunları yaşıyoruz.'
Henüz 5-6 yaşındayken bir arkadaşının, ekmek arabasının altında kaldığını belirten Soylu, 'İstanbul’daki o günü bir kez daha yaşamamak için Allahımıza dua ettiğimizi, arkadaşlarımızla top oynarken bir daha ‘acaba dikkatsiz bir sürücü gelecek de birimizi içine alacak mı?’ travmasıyla büyüdüğümüzü ifade etmek isterim.' dedi.
Soylu, teknik ve araç gelişimine rağmen insan faktöründe en ufak eksiklik halinde acı olaylarla karşılaşılmaya devam edileceğini vurguladı. Türkiye'nin yaklaşık 35 yıldır terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Soylu, 'Bununla beraber ülkemiz, yıllardır, bir başka terör örgütüyle de mücadele halindedir. Teşbihte hata olmaz, trafik, tıpkı bir terör örgütü gibi masum insanlarımızın hayatına mal olmaktadır.' dedi.
Devletin uzun yıllardır bununla mücadele ettiğini söyleyen Soylu, 'Ancak her şey kampanya yapmakla bitmiyor, çözülmüyor. Bu işin iki ayağı var. Birincisi teknik altyapı, araç parkurunun yenilenmesi, yollar, otoyollar, bölünmüş yollar. İkinci ayağı da insan. İnsanın eğitimi, insanın trafik psikolojisinin sağlıklı bir biçimde şekillendirilmesi ve yönlendirilmesi.' ifadelerini kullandı.
AK Parti iktidarında Türkiye'de ciddi bir ulaştırma hamlesi yapıldığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
'Eskiden şehirlerarası yollarda tıpkı bir cambaz gibi sollama yapmak zorunda kalırdık. Allah kendilerinden razı olsun, Ulaştırma Bakanlığı başlı başına bir efsane olan, Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım Bey, bu ülkedeki bölünmüş yol mesafesini 2002’de 6 bin 101 kilometreden, 1 Ocak 2016 itibarıyla Karayolları Genel Müdürlüğümüzün resmi verilerine göre 22 bin 984 kilometreye çıkarmışlardır.
Karayolu trafik yoğunluğu ile aslında doğrudan ilgilidir, havaalanı sayımız 26’dan 55’e çıkmıştır. İstanbul’a üçüncü havaalanının inşaatı da bir gurur abidesi olarak devam etmektedir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Orhangazi Köprüsü, çalışmaları süren boğazdan tüp geçit projesi de Türkiye’nin bütün karayolu ağında yürütülen çalışmalar gibi trafik olgusunun hem yoğunluğunu azaltmak, hem de güvenlik noktasındaki altyapıya ilişkin meseleleri halletmek üzere ortaya konulan önemli eserlerdir.'
(Sürecek)