Ege Turizmi İçin Güç Birliği Vurgusu
Yaşar Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar, Ege’nin turizmden hak ettiği payı alabilmesi için tüm Ege Bölgesini kapsayan bir turizm destinasyonu güç birliğinin gerektiğini söyledi.
Turizm sektörünün, Türk ekonomisinin başında gelen ve kriz dönemleri dışında en hızlı büyüyen sektör olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar, Ege Bölgesindeki turizm destinasyonları hakkında bilgi verdi. Ege’deki yabancı turistlerin artırılması için çözüm gerektiğine vurgu yapan Pırnar, "2016 yılının ilk 10 aylık dönemde, İzmir, Muğla, Aydın gibi önde gelen turistik merkezlerdeki turist kaybı geçen yıla göre yüzde 40’ın üzerinde. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Ege turizmi de büyük zararla karşılaştı. Yalnızca İzmir’e gelen yabancı ziyaretçi sayısı 10 ayda yüzde 43,5 gerileyerek 636 bine düştü. Ege’nin bu düşüşten daha az etkilenmesi, ilerleyen dönemde ise turizmden hak ettiği payı alabilmesi için çözümler üretmek gerekiyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Pırnar, "Gerek klasik turizm çeşidi diyebileceğimiz deniz, kum, güneş üçlüsüne, gerekse yeni eğilimlerden olan termal, sağlık, kongre, festival, spor, kültür, mağara, kuş gözetleme, eğitim, yat, kurvaziyer, ekoloji, inanç ve gastronomi gibi turizm çeşitleri açısından Ege Bölgesi ve özellikle de İzmir büyük potansiyele sahip. Ege Bölgesi’ne gelen turist profili, Türkiye geneline kıyasla veya tek olarak incelendiğinde, ziyaretçilerin geliş amaçlarının Türkiye geneline göre çok farklı olduğu göze çarpıyor. Yabancılar Türkiye genelinde yüzde 59 oranında gezi, eğlence, kültür ve sportif amaçla gelirken Ege’de bu oran bazı illerde yüzde 90’ı geçiyor. Dolayısıyla pek çok değişik turizm ürününü içinde barındıran Ege’nin bir bütün olarak destinasyon tanıtımının yapılması turizmi canlandırabilecek bir yaklaşım olacaktır" dedi.
İzmir yaşayan müze
Ege Bölgesinin, şifalı sıcak suları ve ılıman iklimiyle de bütün yıl sürdürülebilir turizm olanağı sağlayacak mevsim özelliklerine sahip olduğunu vurgulayan İge Pırnar, "Kara, hava ve deniz yolu olarak bölgemizde ulaştırma olanakları da oldukça gelişmiş durumda. Kültür turizmi, Ege Bölgesi için büyük potansiyele sahip. Tarih ve kültür mirası olarak İzmir, 8 bin 500 yıllık geçmişi ile yaşayan canlı bir müze. Bölgemiz, Lidya, İon, Efes, Bergama Krallığı, Troya gibi Antik Yunan uygarlıkları ile Roma ve Bizans dönemine ait pek çok tarihi eser bulunmakta. Ege Bölgesi destinasyon tanıtımında; Kral kaya mezarlıklarından, Meryemana Kilisesine, Hierapolis’den Efes’e, Bergama’dan Apollon Tapınağı’na Sard harabelerine kadar kültürel çekicilikler vurgulanmalı" şeklinde konuştu.
Ege’de sağlık turizmi
Ege Bölgesinin termal kaynaklar yönünden Türkiye’nin en zengin bölgesi olduğunu ifade eden Pırnar, "Antik çağlardan bu yana Ege’de sağlık turizmi yapılıyor. Sağlık ve medikal turizmde, başta İzmir hastaneleri olmak üzere termal turizmde Çeşme Ilıcaları ve Şifne kaplıca ve çamuru, Denizli ve Afyon termal tesisleri ön plana çıkarılmalı. Alaçatı ise kendine özgü turizmi, butik taş evleri, rüzgar sörfüyle Ege Bölgesi destinasyonunun önemli bir unsurudur ve mutlaka destinasyon pazarlamasında yerini almalıdır. Bu bağlamda çok ilgi çeken Şirince başta olmak üzere Eski Doğanbey Köyü, Nazar Köy, Kaynarpınar, dibek kahvesi ile tanınan Kozbeyli, Adatepe köyü, Fethiye Kayaköy, Türkiye’nin ilk özel etnografya müzesi ile bir köyde açılan ilk sanat galerisine ev sahipliği yapan Tahtakuşlar Köyü gibi farklı temalı köyler de tanıtıma dahil edilmeli" diye konuştu.
Bölgede ekolojik turizm de önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Pırnar, şöyle devam etti:
"Milli parklar ve tabiat koruma alanları, tüm bölgeye yayılmış durumda. Bölgemizde, 19 adet tabiat anıtı, 11 adet yaban hayatı geliştirme sahası, 29 adet tabiat parkı, Pamukkale travertenleri, Fethiye Ölüdeniz, Aydın’daki Zeus mağarası ve Pamukkale’nin yeraltındaki benzeri olan Kaklık Mağarası gibi pek çok farklı cennet var. İzmir’deki Karagöl, Bozdağ’ın zirvesindeki Gölcük Gölü ve Denizli’de bulunan tektonik Acıgöl gibi yerler de destinasyon için önemli çekiciliklerden. Çeşme, Marmaris, Bodrum, Kuşadası yat limanları ile yat turizmi ve farklı alanlarda golf turizmi, spor turizmi, kurvaziyer turizmi, mağara turizmi, inanç turizmi, gastronomi turizmi ve kongre turizmi gibi daha pek çok değişik turizmi de bünyesinde barındıran Ege Bölgesi’nde, turizm talebini artırmak için destinasyon pazarlaması yapılmalı."
Kaynak: İHA
Prof. Dr. Pırnar, "Gerek klasik turizm çeşidi diyebileceğimiz deniz, kum, güneş üçlüsüne, gerekse yeni eğilimlerden olan termal, sağlık, kongre, festival, spor, kültür, mağara, kuş gözetleme, eğitim, yat, kurvaziyer, ekoloji, inanç ve gastronomi gibi turizm çeşitleri açısından Ege Bölgesi ve özellikle de İzmir büyük potansiyele sahip. Ege Bölgesi’ne gelen turist profili, Türkiye geneline kıyasla veya tek olarak incelendiğinde, ziyaretçilerin geliş amaçlarının Türkiye geneline göre çok farklı olduğu göze çarpıyor. Yabancılar Türkiye genelinde yüzde 59 oranında gezi, eğlence, kültür ve sportif amaçla gelirken Ege’de bu oran bazı illerde yüzde 90’ı geçiyor. Dolayısıyla pek çok değişik turizm ürününü içinde barındıran Ege’nin bir bütün olarak destinasyon tanıtımının yapılması turizmi canlandırabilecek bir yaklaşım olacaktır" dedi.
İzmir yaşayan müze
Ege Bölgesinin, şifalı sıcak suları ve ılıman iklimiyle de bütün yıl sürdürülebilir turizm olanağı sağlayacak mevsim özelliklerine sahip olduğunu vurgulayan İge Pırnar, "Kara, hava ve deniz yolu olarak bölgemizde ulaştırma olanakları da oldukça gelişmiş durumda. Kültür turizmi, Ege Bölgesi için büyük potansiyele sahip. Tarih ve kültür mirası olarak İzmir, 8 bin 500 yıllık geçmişi ile yaşayan canlı bir müze. Bölgemiz, Lidya, İon, Efes, Bergama Krallığı, Troya gibi Antik Yunan uygarlıkları ile Roma ve Bizans dönemine ait pek çok tarihi eser bulunmakta. Ege Bölgesi destinasyon tanıtımında; Kral kaya mezarlıklarından, Meryemana Kilisesine, Hierapolis’den Efes’e, Bergama’dan Apollon Tapınağı’na Sard harabelerine kadar kültürel çekicilikler vurgulanmalı" şeklinde konuştu.
Ege’de sağlık turizmi
Ege Bölgesinin termal kaynaklar yönünden Türkiye’nin en zengin bölgesi olduğunu ifade eden Pırnar, "Antik çağlardan bu yana Ege’de sağlık turizmi yapılıyor. Sağlık ve medikal turizmde, başta İzmir hastaneleri olmak üzere termal turizmde Çeşme Ilıcaları ve Şifne kaplıca ve çamuru, Denizli ve Afyon termal tesisleri ön plana çıkarılmalı. Alaçatı ise kendine özgü turizmi, butik taş evleri, rüzgar sörfüyle Ege Bölgesi destinasyonunun önemli bir unsurudur ve mutlaka destinasyon pazarlamasında yerini almalıdır. Bu bağlamda çok ilgi çeken Şirince başta olmak üzere Eski Doğanbey Köyü, Nazar Köy, Kaynarpınar, dibek kahvesi ile tanınan Kozbeyli, Adatepe köyü, Fethiye Kayaköy, Türkiye’nin ilk özel etnografya müzesi ile bir köyde açılan ilk sanat galerisine ev sahipliği yapan Tahtakuşlar Köyü gibi farklı temalı köyler de tanıtıma dahil edilmeli" diye konuştu.
Bölgede ekolojik turizm de önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Pırnar, şöyle devam etti:
"Milli parklar ve tabiat koruma alanları, tüm bölgeye yayılmış durumda. Bölgemizde, 19 adet tabiat anıtı, 11 adet yaban hayatı geliştirme sahası, 29 adet tabiat parkı, Pamukkale travertenleri, Fethiye Ölüdeniz, Aydın’daki Zeus mağarası ve Pamukkale’nin yeraltındaki benzeri olan Kaklık Mağarası gibi pek çok farklı cennet var. İzmir’deki Karagöl, Bozdağ’ın zirvesindeki Gölcük Gölü ve Denizli’de bulunan tektonik Acıgöl gibi yerler de destinasyon için önemli çekiciliklerden. Çeşme, Marmaris, Bodrum, Kuşadası yat limanları ile yat turizmi ve farklı alanlarda golf turizmi, spor turizmi, kurvaziyer turizmi, mağara turizmi, inanç turizmi, gastronomi turizmi ve kongre turizmi gibi daha pek çok değişik turizmi de bünyesinde barındıran Ege Bölgesi’nde, turizm talebini artırmak için destinasyon pazarlaması yapılmalı."