''Halk Şiiri, Türkçe'nin Bir Omurgasıdır''

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen “20. Yüzyıl Türk Şiirinin Anlatılmasındaki Güçlükler” konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Ataol Behramoğlu, “20. yüzyıl Cumhuriyet şiirinin en önemli kazanımı Türkçe’nin bir omurgası olarak halk şiirini gündeme getirmesidir” dedi.

''Halk Şiiri, Türkçe'nin Bir Omurgasıdır''
İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nin düzenlediği ve Prof. Dr. Necat Birinci’nin moderatörlüğünü üstlendiği konferansta Prof. Dr. Ataol Behramoğlu, Doç. Dr. Bâki Asiltürk ve Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız, "20.Yüzyıl Türk Şiirinin Anlatılmasındaki Güçlükler"i masaya yatırdı.

"20. yüzyıl Cumhuriyet şiirinin en önemli kazanımı Türkçe’nin bir omurgası olarak halk şiirini gündeme getirmesidir"

Konuşmasında Cumhuriyet şiirini tanımak için 19. Yüzyıl Cumhuriyet şiirinin temelini oluşturan Fransız şiirini iyi tanımak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ataol Behramoğlu, “Fransız şiirini iyi tanımazsak Türk şiirini iyi anlatamayız. Etkilenmek kopya etmek demek değildir. Ama tanımamız lâzım. Bu alandaki öğretim üyesi arkadaşlarımın Fransızca öğrenmeleri gerekiyor. Türk Edebiyatının ve Türk şiirinin kaçınılmaz bir zorunluluğudur. Nasıl klasik şiirimizi bilmek için Osmanlıca bilmek zorundaysak; Cumhuriyet dönemi şiirini de yorumlayabilmek için Fransızca bilmek mecburiyetindeyiz” diyerek konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Yunus Emre’nin önemi gerçek anlamıyla 20.yüzyılda anlaşıldı. Bizim halk şiirimiz, halk deyimiyle kendi göbeğini kendi keserek 20.yüzyılın ortalarına kadar Âşık Veysellere Mahzuni’ye kadar gelmiştir. Karacaoğlan’ı ben çağdaşı olan Batılı kent şairleriyle yarıştırırım. Karacaoğlan’ın Türkçesi ve Karacaoğlan’ın hayata, ölüme, aşka bakışı kullandığı dil olağanüstüdür. ’İncecikten bir kar yağar’ gibi bir mısrayı ben Shakespear’in, Puşkin’in mısrasıyla aynı terazide tartarım. Yani 20. yüzyıl Cumhuriyet şiirinin en önemli kazanımı Türkçe’nin bir omurgası olarak halk şiirini gündeme getirmesidir.”

Türk şiirindeki parçalanma durumuna dikkat çekildi

Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız ise yaptığı konuşmada, “Modern sanatın diğer bütün türlerinde, resimde romanda vs. olduğu gibi genel kitlenin resim olarak görebileceği bir şeyi artık resim olarak görememesi, roman olarak okuyabileceği şeyleri anlamasa da yeterince roman olarak görülememesi şeklinde özetleyeceğimiz bir husus, şiir için de geçerli olmuştur. Anlayamama haliyle de karşılaşmışlardır,” diyerek Türk şiirindeki parçalanma durumuna dikkat çekti.

"20. Yüzyılda Türk şiirinin daha iyi anlatabilmemiz için bugün biraz daha geniş imkanlara sahibiz"

“Dil bir ulusun temel varlığıdır” diyen Doç. Dr. Bâki Asiltürk ise, “ Bu alanda çalışan biri olarak ciddi sıkıntılar yaşayan biriyim. 20. Yüzyılda Türk şiirinin daha iyi anlatabilmemiz için bugün biraz daha geniş imkanlara sahibiz. Burada daha iyi ders kitapları hazırlanabilir, üniversitelerin edebiyat bölümlerinin müfredatının düzenlenebilir. Geçmişte de bunları düşündük. Ama herhâlde bugünkü vizyonumuz geçmişe göre çok daha geniş” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA