Yağmur Bu Kez Bereket Getirmiyor
IŞİD’in Musul’da yaktığı kükürt fabrikasından çıkan zehirli bulutlar Türkiye’ye doğru geliyor. Kükürt yüklü bulutların Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da görülecek yüksek nemle birleşerek asit yağmurlarına neden olabileceği endişesi artıyor.
Terör örgütü DAEŞ (IŞİD), Musul’da çevre felaketine sebep oldu. Teröristler kentin güneyinde bulunan El Misrak Kükürt Üretim Tesisini ateşe vermişti. Çıkan yangın sonrasında havaya salınan zehirli gazların yağmur olarak yeryüzüyle buluşmasından dolayı birçok tehlikenin ortaya çıkacağını belirten İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral, önemli açıklamalarda bulundu.
“Ölümcül faktörler bütün dünyaya yayılacaktır”
“Dünyanın herhangi bir yerinde olan olay, dünyanın tamamını etkiler” diyen Doç. Dr. Oğuz Özyaral, aynı zamanda, “Jeolojik hareketler bu bölgede meydana gelen yangının oluşturduğu gazlar ve onun ölümcül faktörleri bütün dünyaya, sucul ortama ve karaya olduğu gibi yayılacaktır. Dolayısıyla yağmurlarla ve rüzgâr dalgaları ile gelen bu olumsuzluk, doğal maviyi bozacak ve doğal yeşilden uzaklaşacağız. Yani içtiğimiz suya kadar her şey kirlenecek ve zehirlenecek. Bu yüzden ortamda yetişen bütün bitkiler ve onlarla beslenen hayvanlar da ve tabi ki bu doğanın bir parçası olan bizler de nasibimizi alacağız” şeklinde uyarılarda bulundu.
“Asit yağmuru ile vücudumuzun temas etmemesi gerekiyor”
Oluşacak olan olumsuz faktörlerden kısmen de olsa korunmak için tavsiyelerde bulunan Özyaral, “Kirli su buharı ile gelen bu asit yağmur bulutlarını gözle göremeyiz. Bu yüzden en azından bazı bilindik önlemler almakta fayda var. Evimizi havalandırma işlemlerini kısa tutmalıyız. Aynı zamanda bu yağmur suyuyla vücudumuzun ıslanmaması gerekiyor. Eğer ıslanırsak derhal üzerimizi değiştirip duş almamız gerekir. Her ne kadar önlemler almaya çalışsak bile bu olayların etkileri yıllarca sürmeye devam edecektir. Çünkü siz doğanın herhangi bir köşesini kirlettiğinizde bunun etkilerini yüzyıllar boyu görürsünüz ve olumsuz bir şekilde bu size geri döner. Biz zaten kentleşme süreci içerisinde sanayi bölgesine yanaşmış olan bütün kentsel alanlarda bu tip maruziyetlere tabi kalıyoruz. Bu yüzden kanser ciddi anlamda tetikleniyor. Vücut üzerinde ciddi bir stres ve kirlilik var. Çünkü deri tabakasıyla temas halinde olan bir asit tabakasından bahsediyoruz. Dolayısıyla bizim burada nasıl kendimizi koruruz sorusu çok zor cevaplanır. Sokağa çıkarken yanınıza mutlaka şemsiyenizi alın ve başınıza şapka vb. bir şeyler giyin” şeklinde konuştu.
“Sadece Güneydoğu değil tüm bölgeler tehdit altında”
Asit yağmurlarının sadece Güneydoğu Anadolu bölgesini değil atmosfere yayıldığı için aslında bütün bölgelerinde tehdit altında olduğuna vurgu yapan Özyaral, “En çok bu bölge zehirden daha çok nasiplenecek gibi dursa da aslında atmosfer işin içinde olduğu için tüm tarımsal alanın kötü bir şekilde etkileneceği bir gerçektir. Tarımsal alana yayılmış olan bu olumsuz etkiler dönüşümlü olarak bütün bölgelere yayılması muhtemel bir durumdur” ifadelerini kullandı.
“Kansere kapı açıyoruz”
Son olarak sağlık problemleri açısından da durumu değerlendiren Doç. Dr. Oğuz Özyaral, “Etkileri yüzyıllar boyu süren bu asit yağmurlarının sağlık açısından iki büyük problemi var. Birincisi halk sağlığı açısından çevre ve sucul ortamların kirlenmesiyle birlikte tüketeceğimiz herhangi bir beslenme faktörü zehirlenmiş olacak. Diğeri ise bu kirli hava dolayısıyla solunum yolu ve ciltteki emilim yoluyla sürekli olarak kanserojen faktörlerle iç içe olacağız. Bu da bizim için kansere kapı açmak demektir” diye konuştu.
Kaynak: İHA
“Ölümcül faktörler bütün dünyaya yayılacaktır”
“Dünyanın herhangi bir yerinde olan olay, dünyanın tamamını etkiler” diyen Doç. Dr. Oğuz Özyaral, aynı zamanda, “Jeolojik hareketler bu bölgede meydana gelen yangının oluşturduğu gazlar ve onun ölümcül faktörleri bütün dünyaya, sucul ortama ve karaya olduğu gibi yayılacaktır. Dolayısıyla yağmurlarla ve rüzgâr dalgaları ile gelen bu olumsuzluk, doğal maviyi bozacak ve doğal yeşilden uzaklaşacağız. Yani içtiğimiz suya kadar her şey kirlenecek ve zehirlenecek. Bu yüzden ortamda yetişen bütün bitkiler ve onlarla beslenen hayvanlar da ve tabi ki bu doğanın bir parçası olan bizler de nasibimizi alacağız” şeklinde uyarılarda bulundu.
“Asit yağmuru ile vücudumuzun temas etmemesi gerekiyor”
Oluşacak olan olumsuz faktörlerden kısmen de olsa korunmak için tavsiyelerde bulunan Özyaral, “Kirli su buharı ile gelen bu asit yağmur bulutlarını gözle göremeyiz. Bu yüzden en azından bazı bilindik önlemler almakta fayda var. Evimizi havalandırma işlemlerini kısa tutmalıyız. Aynı zamanda bu yağmur suyuyla vücudumuzun ıslanmaması gerekiyor. Eğer ıslanırsak derhal üzerimizi değiştirip duş almamız gerekir. Her ne kadar önlemler almaya çalışsak bile bu olayların etkileri yıllarca sürmeye devam edecektir. Çünkü siz doğanın herhangi bir köşesini kirlettiğinizde bunun etkilerini yüzyıllar boyu görürsünüz ve olumsuz bir şekilde bu size geri döner. Biz zaten kentleşme süreci içerisinde sanayi bölgesine yanaşmış olan bütün kentsel alanlarda bu tip maruziyetlere tabi kalıyoruz. Bu yüzden kanser ciddi anlamda tetikleniyor. Vücut üzerinde ciddi bir stres ve kirlilik var. Çünkü deri tabakasıyla temas halinde olan bir asit tabakasından bahsediyoruz. Dolayısıyla bizim burada nasıl kendimizi koruruz sorusu çok zor cevaplanır. Sokağa çıkarken yanınıza mutlaka şemsiyenizi alın ve başınıza şapka vb. bir şeyler giyin” şeklinde konuştu.
“Sadece Güneydoğu değil tüm bölgeler tehdit altında”
Asit yağmurlarının sadece Güneydoğu Anadolu bölgesini değil atmosfere yayıldığı için aslında bütün bölgelerinde tehdit altında olduğuna vurgu yapan Özyaral, “En çok bu bölge zehirden daha çok nasiplenecek gibi dursa da aslında atmosfer işin içinde olduğu için tüm tarımsal alanın kötü bir şekilde etkileneceği bir gerçektir. Tarımsal alana yayılmış olan bu olumsuz etkiler dönüşümlü olarak bütün bölgelere yayılması muhtemel bir durumdur” ifadelerini kullandı.
“Kansere kapı açıyoruz”
Son olarak sağlık problemleri açısından da durumu değerlendiren Doç. Dr. Oğuz Özyaral, “Etkileri yüzyıllar boyu süren bu asit yağmurlarının sağlık açısından iki büyük problemi var. Birincisi halk sağlığı açısından çevre ve sucul ortamların kirlenmesiyle birlikte tüketeceğimiz herhangi bir beslenme faktörü zehirlenmiş olacak. Diğeri ise bu kirli hava dolayısıyla solunum yolu ve ciltteki emilim yoluyla sürekli olarak kanserojen faktörlerle iç içe olacağız. Bu da bizim için kansere kapı açmak demektir” diye konuştu.