Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Bali (2) Açıklaması
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Rusya ile yaşanan gerginliğin uzun vadeye yayılması halinde ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin varlık kalitesi açısından izlenmesi önem arz ediyor" dedi.
AA muhabirine, bankacılık sektörü ve İş Bankası'nın 2015 yılı gerçekleşmesi ve yeni yıla ilişkin beklentilerini paylaşan Bali, geçen yılın 9 ayında mevcut ekonomik koşullar altında karlılığın ve aktif kalitesinin korunmasının temel öncelik olmaya devam ettiğini söyledi.
Bali, karlılığın korunması amacıyla, seçici bir kredi büyümesi politikası izlediklerini belirterek, pasif yönetiminde de maliyet odaklı bir yaklaşım ortaya koyduklarını ifade etti.
Geçen yıl içinde kredi büyümesinde görülen yavaşlamanın da etkisiyle, takipteki krediler oranında sınırlı bir artış meydana geldiğini, diğer taraftan söz konusu oranın 2015 eylül ayı itibarıyla yüzde 1,7 düzeyinde oluşarak sektör ortalamasının oldukça altındaki seyrini sürdürdüğünü kaydeden Bali, sermaye yeterliliği, karlılık ve aktif kalitesinin korunmasının yeni yılın ana gündemi olacağını dile getirdi.
Bali, büyümeye ilişkin stratejilerini, bu hedeflerine paralel bir şekilde belirleyeceklerini aktardı.
Basel III uyum çalışmaları kapsamındaki yeni düzenlemeler ile sermaye yeterliliği ve sermaye planlamasının 2016'da öncelikli gündem maddeleri arasında yer alacağına dikkati çeken Bali, şöyle devam etti:
"Sektör genelinde 2016 yılında kredilerde dengeli bir büyüme trendinin sürmesini öngörüyoruz. İş Bankası olarak biz de buna paralel bir büyüme performansı ile sektördeki pozisyonumuzu korumayı hedefliyoruz. Ekonominin uzun vadeli gelişimini destekleyecek alanlara finansman sağlamayı sürdürmek ve bunu yaparken aktif kalitemizi korumaya devam etmek yönünde iki temel hedefimiz bulunuyor. Mevduat tarafında ise piyasa koşullarını gözeterek büyümeyi ve yaygın fonlama tabanımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Böylelikle mevduatın krediye dönüşümü anlamında bir dengelenme yılı söz konusu olacak. Bankacılık açısından potansiyel barındıran yerlerde şube açma çalışmalarını sürdüreceğiz. Bu kapsamda 2016'da 10 civarında yeni şube açmayı ve yaklaşık 800 kişiye yeni istihdam yaratmayı planlıyoruz."
- "Son yıllarda sektörünün aktif kalitesi güçlü bir performans sergiliyor"
Adnan Bali, son yıllarda TL'nin değer kaybetmesine ve ekonomik aktivite üzerindeki aşağı yönlü baskıların artmasına karşılık bankacılık sektörü aktif kalitesinin güçlü bir performans sergilediğini dikkati çekti.
Takipteki alacaklar oranının 2014 sonunda yüzde 2,85 düzeyinde iken, geçen yılın ekim sonu itibarıyla sınırlı bir artışla yüzde 3,01 seviyesinde gerçekleştiği bilgisini veren Bali, "TL'deki değer kaybının gecikmeli etkilerine ve kredi hacminin ılımlı büyümesine bağlı olarak varlık kalitesinde önümüzdeki dönemde yaşanabilecek bozulmanın sınırlı ve yönetilebilir düzeyde kalacağını tahmin ediyoruz. Bu durum ilgili mevcut yasal çerçeveden de destek buluyor" diye konuştu.
Bali, döviz kredisi kullanımına ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda firmaların döviz pozisyon açığının, genel olarak ihracatçı şirketlerden ve faaliyet alanını çeşitlendirmiş büyük ölçekli kurumsal firmalardan kaynaklandığını söyledi.
Bu durumum döviz kurundaki olası dalgalanmalara karşı firmaların dayanıklılığını artırdığını ifade eden Bali, döviz açığı bulunan firmalardan sınırlı sayıda firmanın ihracat geliri bulunmadığını ancak, bu firmaların büyük bir kısmının da dövize dayalı gelirleri olduğunun bilindiğini dile getirdi.
Bali, dolayısıyla, döviz kurunda yaşanabilecek dalgalanmaların bazı firmaları olumsuz etkilemesinin muhtemel görülmekle birlikte, yabancı para borcu olan firmaların çoğunluğunun döviz gelirine veya dövize dayalı gelire sahip olmasının bu durumun reel sektör firmalarının bilançolarında ve ödeme güçlerinde sistemik bir soruna neden olmayacağına işaret ettiğini kaydetti.
Diğer taraftan, Rusya ile yaşanan gerginliğin uzun vadeye yayılması halinde ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin de varlık kalitesi açısından izlenmesinin önem arz ettiğini belirten Bali, tüketici kredileri, ticari ve KOBİ kredilerindeki son durum hakkında bilgi verdi.
Bali, Türkiye'de ekonomik kalkınma ve gelişmenin, istikrarının korunabilmesi için kredilendirme süreçlerinin doğru kişiye, doğru zamanda, doğru orandaki krediyi kullandıracak şekilde kurgulanması gerektiğini vurguladı.
Bu doğrultuda, İş Bankası olarak kredi portföylerini sorunsuz büyütmelerine önem verdiklerinin altını çizen Bali, "Sektörde takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payı Eylül 2015 itibariyle yüzde 2,8 olarak gerçekleşmişken, bankamızda bu oran yüzde 1,7'de kalmıştır. KOBİ kredilerindeki takip oranımız ise yüzde 2,4 olup, yüzde 3,5 olarak gerçekleşen sektör ortalamasının yine oldukça altındadır" diye konuştu.
- "Sınır ötesi bankacılıkta yakaladığımız genişleme dinamizminin sürdürülebilirliği bizim için büyük önem taşıyor"
İş Bankası Genel Müdürü Adanan Bali, bankacılık sektörü bono ve tahvil ihraçlarının, mevduata kıyasla daha uzun vadeli kaynak temin edilerek pasif kalemlerin çeşitlendirilmesi açısından son yıllarda sektör tarafından tercih edilen bir fon kaynağı haline geldiğini söyledi.
Stratejileri doğrultusunda, 2016 yılında da piyasa şartları ve yatırımcı tercihleri çerçevesinde gerek halka arz yolu ile gerekse nitelikli yatırımcılara satış yoluyla ihraçlara hız kesmeksizin devam etmeyi planladıklarını belirten Bali, bankanın TL cinsi yurt içi ihraçlardaki lider konumunun korunmasını hedeflediklerini dile getirdi.
Bali, İş Bankası olarak, yurt dışı şubeler, iştirakler ve temsilciliklerle beraber 14 ülkede faaliyet gösterdiklerini belirterek, "Yurt dışı faaliyetlerimizin ve büyüme stratejimizin temelinde, uluslararası alanda öncelikle bölgesel daha sonra küresel bir banka olma hedefi yer alıyor. Bu doğrultuda başta yakın coğrafyamızdaki ülkeler olmak üzere, Türkiye ile iktisadi ve ticari ilişkileri yoğun olan piyasalarda yer almayı ve özellikle Türk şirketlerinin aktif olarak faaliyet gösterdiği bölgelerde müşterilerimize kaliteli hizmet sunmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.
Sınır ötesi bankacılıkta yakaladıkları genişleme dinamizminin sürdürülebilirliğinin kendileri için büyük önem taşıdığını kaydeden Bali, bundan dolayı sınır ötesi genişleme faaliyetlerinde, hedef bölgelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri de yakından takip ettiklerini bildirdi.
- "Sektörün büyük ölçekli projelere desteği ve ilgisi sürecek"
Türkiye'de sektörün büyük ölçekli projelere olan desteğinin ve ilgisinin süreceğini ve proje kredilerinin bankaların toplam kredi portföyleri içerisinde ciddi bir paya sahip olmaya devam edeceğini vurgulayan Bali, büyük ölçekli projelerde özellikle yatırım dönemine dair çevresel, teknik ve sosyal risklerin varlığının yabancı finansörlerin başlangıçtaki risk iştahını bir miktar sınırlandırdığını dile getirdi.
Bali, özellikle kamunun gelir garantisi verdiği projelerin beklendiği şekilde tamamlanmasının yabancı finansörlerin bu projelerin finansmanına olan ilgisinin devamını sağladığını belirtti.
Diğer taraftan, son dönemlerde global ölçekte giderek önemli hale gelen ve Türk bankaları tarafından da büyük bir hassasiyetle izlenen çevresel ve sosyal etkilerin, gerekli önlemlerin alınarak iyi yönetilmesi ve kamunun projelere olan finansal, teknik ve hukuksal desteğini geçmişte olduğu gibi gelecekte de sürdürmesinin önemine değinen Bali, bu durumun hem yerli, hem yabancı finansörler açısından cesaret verici unsurlar olacağına dikkati çekti. Bali, büyük altyapı projelerinin çoğunluğunda kamunun gelir garantisi/borç üstlenimi bulunmasına rağmen bu kredilerin mevcut durumda bankaların bilançolarında sermaye yükü, karşılıklar ve benzeri gereksinimler açısından standart krediler ile eş yapıda değerlendirildiğini söyledi.
Adnan Bali, Hazine/kamu garantili krediler ile benzer niteliklere sahip bu tür projelerin ayrıştırılarak, bankaların bilanço yükünü bu kapsamda azaltacak düzenlemelerin uygulamaya konması halinde, Türk bankalarının büyük projelere daha uygun maliyetlerle kaynak aktarabileceğini sözlerine ekledi.
(Son)
Kaynak: AA
Bali, karlılığın korunması amacıyla, seçici bir kredi büyümesi politikası izlediklerini belirterek, pasif yönetiminde de maliyet odaklı bir yaklaşım ortaya koyduklarını ifade etti.
Geçen yıl içinde kredi büyümesinde görülen yavaşlamanın da etkisiyle, takipteki krediler oranında sınırlı bir artış meydana geldiğini, diğer taraftan söz konusu oranın 2015 eylül ayı itibarıyla yüzde 1,7 düzeyinde oluşarak sektör ortalamasının oldukça altındaki seyrini sürdürdüğünü kaydeden Bali, sermaye yeterliliği, karlılık ve aktif kalitesinin korunmasının yeni yılın ana gündemi olacağını dile getirdi.
Bali, büyümeye ilişkin stratejilerini, bu hedeflerine paralel bir şekilde belirleyeceklerini aktardı.
Basel III uyum çalışmaları kapsamındaki yeni düzenlemeler ile sermaye yeterliliği ve sermaye planlamasının 2016'da öncelikli gündem maddeleri arasında yer alacağına dikkati çeken Bali, şöyle devam etti:
"Sektör genelinde 2016 yılında kredilerde dengeli bir büyüme trendinin sürmesini öngörüyoruz. İş Bankası olarak biz de buna paralel bir büyüme performansı ile sektördeki pozisyonumuzu korumayı hedefliyoruz. Ekonominin uzun vadeli gelişimini destekleyecek alanlara finansman sağlamayı sürdürmek ve bunu yaparken aktif kalitemizi korumaya devam etmek yönünde iki temel hedefimiz bulunuyor. Mevduat tarafında ise piyasa koşullarını gözeterek büyümeyi ve yaygın fonlama tabanımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Böylelikle mevduatın krediye dönüşümü anlamında bir dengelenme yılı söz konusu olacak. Bankacılık açısından potansiyel barındıran yerlerde şube açma çalışmalarını sürdüreceğiz. Bu kapsamda 2016'da 10 civarında yeni şube açmayı ve yaklaşık 800 kişiye yeni istihdam yaratmayı planlıyoruz."
- "Son yıllarda sektörünün aktif kalitesi güçlü bir performans sergiliyor"
Adnan Bali, son yıllarda TL'nin değer kaybetmesine ve ekonomik aktivite üzerindeki aşağı yönlü baskıların artmasına karşılık bankacılık sektörü aktif kalitesinin güçlü bir performans sergilediğini dikkati çekti.
Takipteki alacaklar oranının 2014 sonunda yüzde 2,85 düzeyinde iken, geçen yılın ekim sonu itibarıyla sınırlı bir artışla yüzde 3,01 seviyesinde gerçekleştiği bilgisini veren Bali, "TL'deki değer kaybının gecikmeli etkilerine ve kredi hacminin ılımlı büyümesine bağlı olarak varlık kalitesinde önümüzdeki dönemde yaşanabilecek bozulmanın sınırlı ve yönetilebilir düzeyde kalacağını tahmin ediyoruz. Bu durum ilgili mevcut yasal çerçeveden de destek buluyor" diye konuştu.
Bali, döviz kredisi kullanımına ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda firmaların döviz pozisyon açığının, genel olarak ihracatçı şirketlerden ve faaliyet alanını çeşitlendirmiş büyük ölçekli kurumsal firmalardan kaynaklandığını söyledi.
Bu durumum döviz kurundaki olası dalgalanmalara karşı firmaların dayanıklılığını artırdığını ifade eden Bali, döviz açığı bulunan firmalardan sınırlı sayıda firmanın ihracat geliri bulunmadığını ancak, bu firmaların büyük bir kısmının da dövize dayalı gelirleri olduğunun bilindiğini dile getirdi.
Bali, dolayısıyla, döviz kurunda yaşanabilecek dalgalanmaların bazı firmaları olumsuz etkilemesinin muhtemel görülmekle birlikte, yabancı para borcu olan firmaların çoğunluğunun döviz gelirine veya dövize dayalı gelire sahip olmasının bu durumun reel sektör firmalarının bilançolarında ve ödeme güçlerinde sistemik bir soruna neden olmayacağına işaret ettiğini kaydetti.
Diğer taraftan, Rusya ile yaşanan gerginliğin uzun vadeye yayılması halinde ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin de varlık kalitesi açısından izlenmesinin önem arz ettiğini belirten Bali, tüketici kredileri, ticari ve KOBİ kredilerindeki son durum hakkında bilgi verdi.
Bali, Türkiye'de ekonomik kalkınma ve gelişmenin, istikrarının korunabilmesi için kredilendirme süreçlerinin doğru kişiye, doğru zamanda, doğru orandaki krediyi kullandıracak şekilde kurgulanması gerektiğini vurguladı.
Bu doğrultuda, İş Bankası olarak kredi portföylerini sorunsuz büyütmelerine önem verdiklerinin altını çizen Bali, "Sektörde takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payı Eylül 2015 itibariyle yüzde 2,8 olarak gerçekleşmişken, bankamızda bu oran yüzde 1,7'de kalmıştır. KOBİ kredilerindeki takip oranımız ise yüzde 2,4 olup, yüzde 3,5 olarak gerçekleşen sektör ortalamasının yine oldukça altındadır" diye konuştu.
- "Sınır ötesi bankacılıkta yakaladığımız genişleme dinamizminin sürdürülebilirliği bizim için büyük önem taşıyor"
İş Bankası Genel Müdürü Adanan Bali, bankacılık sektörü bono ve tahvil ihraçlarının, mevduata kıyasla daha uzun vadeli kaynak temin edilerek pasif kalemlerin çeşitlendirilmesi açısından son yıllarda sektör tarafından tercih edilen bir fon kaynağı haline geldiğini söyledi.
Stratejileri doğrultusunda, 2016 yılında da piyasa şartları ve yatırımcı tercihleri çerçevesinde gerek halka arz yolu ile gerekse nitelikli yatırımcılara satış yoluyla ihraçlara hız kesmeksizin devam etmeyi planladıklarını belirten Bali, bankanın TL cinsi yurt içi ihraçlardaki lider konumunun korunmasını hedeflediklerini dile getirdi.
Bali, İş Bankası olarak, yurt dışı şubeler, iştirakler ve temsilciliklerle beraber 14 ülkede faaliyet gösterdiklerini belirterek, "Yurt dışı faaliyetlerimizin ve büyüme stratejimizin temelinde, uluslararası alanda öncelikle bölgesel daha sonra küresel bir banka olma hedefi yer alıyor. Bu doğrultuda başta yakın coğrafyamızdaki ülkeler olmak üzere, Türkiye ile iktisadi ve ticari ilişkileri yoğun olan piyasalarda yer almayı ve özellikle Türk şirketlerinin aktif olarak faaliyet gösterdiği bölgelerde müşterilerimize kaliteli hizmet sunmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.
Sınır ötesi bankacılıkta yakaladıkları genişleme dinamizminin sürdürülebilirliğinin kendileri için büyük önem taşıdığını kaydeden Bali, bundan dolayı sınır ötesi genişleme faaliyetlerinde, hedef bölgelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri de yakından takip ettiklerini bildirdi.
- "Sektörün büyük ölçekli projelere desteği ve ilgisi sürecek"
Türkiye'de sektörün büyük ölçekli projelere olan desteğinin ve ilgisinin süreceğini ve proje kredilerinin bankaların toplam kredi portföyleri içerisinde ciddi bir paya sahip olmaya devam edeceğini vurgulayan Bali, büyük ölçekli projelerde özellikle yatırım dönemine dair çevresel, teknik ve sosyal risklerin varlığının yabancı finansörlerin başlangıçtaki risk iştahını bir miktar sınırlandırdığını dile getirdi.
Bali, özellikle kamunun gelir garantisi verdiği projelerin beklendiği şekilde tamamlanmasının yabancı finansörlerin bu projelerin finansmanına olan ilgisinin devamını sağladığını belirtti.
Diğer taraftan, son dönemlerde global ölçekte giderek önemli hale gelen ve Türk bankaları tarafından da büyük bir hassasiyetle izlenen çevresel ve sosyal etkilerin, gerekli önlemlerin alınarak iyi yönetilmesi ve kamunun projelere olan finansal, teknik ve hukuksal desteğini geçmişte olduğu gibi gelecekte de sürdürmesinin önemine değinen Bali, bu durumun hem yerli, hem yabancı finansörler açısından cesaret verici unsurlar olacağına dikkati çekti. Bali, büyük altyapı projelerinin çoğunluğunda kamunun gelir garantisi/borç üstlenimi bulunmasına rağmen bu kredilerin mevcut durumda bankaların bilançolarında sermaye yükü, karşılıklar ve benzeri gereksinimler açısından standart krediler ile eş yapıda değerlendirildiğini söyledi.
Adnan Bali, Hazine/kamu garantili krediler ile benzer niteliklere sahip bu tür projelerin ayrıştırılarak, bankaların bilanço yükünü bu kapsamda azaltacak düzenlemelerin uygulamaya konması halinde, Türk bankalarının büyük projelere daha uygun maliyetlerle kaynak aktarabileceğini sözlerine ekledi.
(Son)