İTO Başkanı Çağlar Açıklaması 'Sigorta Primi Artışında Asıl Mesele Zorunlu Trafikte Sorunlu Hesaplama'
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, kamuoyunda yoğun şikayete konu olan zorunlu trafik sigortası priminde yüksek artışın sigorta şirketlerinin hasar maliyeti hesabı yapmasını imkansızlaştıran yasal boşluklardan kaynaklandığı söyledi.
Sigorta teminatı tanımlarının net olmaması nedeniyle farklı yargı kararları çıktığını belirten İTO Başkanı İbrahim Çağlar, bu uygulamalardan ne araç sahiplerinin ne de sigortacıların memnun olduğunu kaydetti.
Basında çıkan 4 bin liralık bir otomobile bin 250 lira zorunlu trafik sigortası primi istendiği haberlerini kaygıyla izlediklerini belirten Çağlar, "Araç sahipleri son derece haklı, bu kadar yüksek prim olmaz. Öte yandan prim ve poliçe sayısı artarken, sigorta şirketlerinin zarar etmediği tek bir yıla bile rastlamak mümkün değil. Primler yükselirken acentelerin komisyonu aşağı iniyor. En önemlisi de prim yüksek diye trafikte zorunlu sigortasız dolaşan araç sayısı 4 milyonu buldu. Bu önce can güvenliği açısından risk oluşturuyor. Türkiye ekonomisi açısından ise ciddi bir kayıp. Sigorta bedellerini ödenebilir seviyeye geri çekmek için gerekli düzenleme bir an önce yapılmalı" diye konuştu.
Çağlar, zorunlu sigortadaki prim artışının sigorta sektörü ve yargının ’tazminat hesaplama yöntemi’ arasındaki farklılıktan kaynaklandığı gerçeğine dikkati çekti.
"HASAR ARACILARI TÜREDİ"
Yasal boşluklar nedeniyle ’hasar aracıları’ olarak tabir edilen bir kesimin ortaya çıktığını belirten İTO Başkanı Çağlar, "Can kayıpları kapsamında açılan dosyaların ticari bir iş olarak görülmesi son derece yanlış. Üstelik bir dava ortalama 3.5 yıl sürdüğü için, sigortalıya bu rakam zamanında ödenmiyor. Tazminatın yüzde 25’ini alan ise yeni türeyen hasar aracıları oluyor" dedi.
“GERİYE DÖNÜK AÇILAN 10 YILLIK DAVALAR BİLE VAR”
Çağlar, bir diğer tazminat hesap tartışmasının da sürekli sakatlık, destekten yoksun kalma ve araçtaki değer kaybı konusunda yaşandığını söyledi.
Çağlar, şöyle konuştu:
"Benzer kazalarda aynı özelliklere sahip iki kişiden biri 100 bin lira tazminat alıyor, diğeri ise 200 bin lira. Yani hesapta standart yok. Üstelik geriye dönük açılan 10 yıllık davalar bile var. Geçmiş 10 yıllık tazminatı sigortacılara ödetmenin bedeli ise sektöre zarar, araç sahiplerine de prim artışı olarak dönüyor. Hesaplama yönteminin yasalarda açıkça belirtilmesi çok yerinde olur."
Kaynak: İHA
Basında çıkan 4 bin liralık bir otomobile bin 250 lira zorunlu trafik sigortası primi istendiği haberlerini kaygıyla izlediklerini belirten Çağlar, "Araç sahipleri son derece haklı, bu kadar yüksek prim olmaz. Öte yandan prim ve poliçe sayısı artarken, sigorta şirketlerinin zarar etmediği tek bir yıla bile rastlamak mümkün değil. Primler yükselirken acentelerin komisyonu aşağı iniyor. En önemlisi de prim yüksek diye trafikte zorunlu sigortasız dolaşan araç sayısı 4 milyonu buldu. Bu önce can güvenliği açısından risk oluşturuyor. Türkiye ekonomisi açısından ise ciddi bir kayıp. Sigorta bedellerini ödenebilir seviyeye geri çekmek için gerekli düzenleme bir an önce yapılmalı" diye konuştu.
Çağlar, zorunlu sigortadaki prim artışının sigorta sektörü ve yargının ’tazminat hesaplama yöntemi’ arasındaki farklılıktan kaynaklandığı gerçeğine dikkati çekti.
"HASAR ARACILARI TÜREDİ"
Yasal boşluklar nedeniyle ’hasar aracıları’ olarak tabir edilen bir kesimin ortaya çıktığını belirten İTO Başkanı Çağlar, "Can kayıpları kapsamında açılan dosyaların ticari bir iş olarak görülmesi son derece yanlış. Üstelik bir dava ortalama 3.5 yıl sürdüğü için, sigortalıya bu rakam zamanında ödenmiyor. Tazminatın yüzde 25’ini alan ise yeni türeyen hasar aracıları oluyor" dedi.
“GERİYE DÖNÜK AÇILAN 10 YILLIK DAVALAR BİLE VAR”
Çağlar, bir diğer tazminat hesap tartışmasının da sürekli sakatlık, destekten yoksun kalma ve araçtaki değer kaybı konusunda yaşandığını söyledi.
Çağlar, şöyle konuştu:
"Benzer kazalarda aynı özelliklere sahip iki kişiden biri 100 bin lira tazminat alıyor, diğeri ise 200 bin lira. Yani hesapta standart yok. Üstelik geriye dönük açılan 10 yıllık davalar bile var. Geçmiş 10 yıllık tazminatı sigortacılara ödetmenin bedeli ise sektöre zarar, araç sahiplerine de prim artışı olarak dönüyor. Hesaplama yönteminin yasalarda açıkça belirtilmesi çok yerinde olur."