Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması (3)

'Terörün iyisi kötüsü olmaz. Hiçbir terör grubu hiçbir ülkeye yar olmaz. Yani ‘Bu terör grubu benim menfaatlerime bir şekilde halel getirmiyor, bununla aram iyi olsun, öteki terör grubunu bertaraf edeyim’ demek doğru bir şey değil' 'Bütün olumsuz şartlara rağmen iki şey Türkiye’de olmadı; terör guruplarını çıldırtan da budur, bunlardan birisi bu memlekette 38 senedir PKK terör örgütü silahlı mücadele veriyor ama asla ve asla bu memlekette Türkler ve Kürtler birbirlerine karşı düşmanca tavır içinde değil' 'Biz siyasi irade olarak, Türkiye’de barış ve istikrar iradesini, milli birlik ve kardeşlik iradesini ne kadar kuvvetli bir şekilde ortaya koyup, halkın da desteğini bu konuda gördükçe ne kadar cesaretli bir şekilde ilerlediysek aynı şekilde bazı hain çevreler bu süreci baltalamak için elinden geleni yaptı'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Terörün iyisi kötüsü olmaz. Hiçbir terör grubu hiçbir ülkeye yar olmaz. Yani ‘Bu terör grubu benim menfaatlerime bir şekilde halel getirmiyor, bununla aram iyi olsun, öteki terör grubunu bertaraf edeyim’ demek doğru bir şey değil' dedi.

Kurtulmuş, Habertürk televizyonunda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Terörle ağır sınav vermiş dünyada, terör örgütlerine karşı aynı karşı duruşun sergilenmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Terörün, iyisi kötüsü olmaz. Hiçbir terör grubu hiçbir ülkeye yar olmaz. Yani ‘Bu terör grubu benim menfaatlerime bir şekilde halel getirmiyor, bununla aram iyi olsun, öteki terör grubunu bertaraf edeyim’ demek doğru bir şey değil. Terör örgütlerinin, elinde silah olup yani makul, meşru siyaset zeminlerinin dışında elinde silahla ortalığı karıştırmaya çalışan herkesin bütün ülkeler tarafından gayrimeşru ilan edilmesi lazım. Bu, terörizme karşı asgari ortak bir zemindir. Bu zemin üzerinde bütün ülkelerin buluşmasının kaçınılmaz olduğu bir noktaya geldik.”

- “Ortadoğu’da gelinen nokta, hiç kimsenin öngörmediği noktadır”

Kurtulmuş, 'Bir adım geri çekildiğimizde, DAİŞ üzerinden, PKK üzerinden gelen saldırılarda 'Şurada şunu yapmasaydık bu iş buraya varmazdı galiba' ya da 'keşke' ile başlayan cümleleriniz var mı?' sorusu üzerine, 'Keşke demenin bir anlamı yok. Yani Ortadoğu’da gelinen bu nokta, çok açık söylüyorum ki hemen hemen hiç kimsenin öngörmediği noktadır” diye konuştu.

“Biz durduğumuz yerde dursaydık, Suriye ile ilgili cümle kurmasaydık bile bu bela üzerimize sıçrayacak mıydı?” sorusu üzerine Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

'Türkiye, bir kere Suriye ile 910 kilometre sınırı olan bir ülkedir. Türkiye’nin, Suriye meselesine bigane kalması mümkün değildi. İnsanlar ölüyorlar, yalın ayak sırtlarında bir gömlekle kaçıyorlar, geliyorlar. O sınırlardaki görüntüyü hatırlayın, bebekler, yaşlı nineler, bu insanlar hayatlarını kurtarmak için Türkiye’ye sığınıyorlar. Türkiye doğal olarak bunları almak mecburiyetindeydi. Yani her halükarda Türkiye, buSuriye’deki gelişmeden etkilenmiştir ama söylemek istediğim şu; Arap Baharı olarak başlayan o hareketler, önce Tunus’ta, arkasından Libya’da, Mısır’da, Yemen’de ve en son Suriye’de başlayan bu hareketler, aslında bir toplumsal talebin sonucuydu. Ben onu 'nefret' kelimesi etrafında toparlıyorum.

Önceki rejimler, diktatörlüklerden, baskıcı rejimlerden halklar bunalmış, eşit fırsatlar istiyordu ve kendilerini yöneten ve onların etrafındaki elitlerden nefret ediyorlardı. Kendilerine karşı son derece despot, zalim, demir yumruk gibi duran, başka büyük güçler karşısında süt dökmüş kedi gibi duran bu ülkelerin yöneticilerinden nefret ediyorlardı ve yeni bir hayat, yeni bir nefes ortaya çıksın istiyorlardı. Arap Baharı budur ama maalesef çok hızlı başlayan Arap Baharı, bir sürü başka ülkenin, başka faktörün girmesine neden oldu ve bölgede bir güç çatışmasına döndü. Şunu çok net söylüyorum; Arap Baharı çok büyük kırılmalar, çok büyük kayıplara neden olmuştur. Sonrasındaki gelişen olaylar gerçekten geniş bir coğrafyada elemler, kederler doğurmuştur ama şunu çok net söyleyebiliriz ki olayların başlangıcındaki o nefret duygusu halen devam ediyor. Özellikle genç kitleler Tunus’ta, Mısır’da, Cezayir, Libya’da, Suriye’de, 'Demokratik bir devrim olsun, demokratik düzene geçelim' kaygısıyla sokaklara çıktılarsa inanın bu kadar kanlı ve acı tecrübeye rağmen halen halkın zihninde ve gönlünde yeni bir Suriye hedefi, yeni bir Yemen hedefi, yeni bir Mısır hedefi canlı bir şekilde duruyor. Dolayısıyla Arap Baharı'nın sonuçları son derece olumsuz olmuştur ama Arap Baharı'na kaynaklık eden o duyguların hemen tamamı karşılanmamış bir şekilde taze olarak duruyor.”

- “Yaşadığımız durumu bir parantez arası olarak görüyorum”

Numan Kurtulmuş, Türkiye’de yaşanan terör olaylarının nereye varacağı, bu olayların nasıl biteceğinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:

“Ben açıkça yaşadığımız bu durumu, bir parantez arası olarak görüyorum, arızi bir durum olarak görüyorum. Zap Suyu'na girmekten, Munzur'da suya girmekten, falanca dağda halay çekerek güvenli şekilde insanların oynadığı o günler, inşallah yakında gelecek. Bakın biz siyasi irade olarak, Türkiye’de barış ve istikrar iradesini, milli birlik ve kardeşlik iradesini ne kadar kuvvetli bir şekilde ortaya koyup, halkın da desteğini bu konuda gördükçe ne kadar cesaretli bir şekilde ilerlediysek aynı şekilde bazı hain çevreler bu süreci baltalamak için elinden geleni yaptı. Şöyle bir hatırlayın, geriye doğru gidin, Habur görüntüleri, Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesi, arkasından Suruç katliamından sonra başlayan saldırılar, ondan evvel 6-8 Ekim Kobani olayları, şimdi de şehirlerin içinde hendekler kazarak, oraya mayınlar yerleştirilerek verilen sözde bir mücadele.

Şimdi bunların hepsinin bu ülkedeki kardeşliği, birliği ve bütünlüğü, bin seneden beri devam eden dostluğumuzu, akrabalığımızı, bütünleşmemizi ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetler olduğundan hiç şüphe yok. Ama çok şükür ki bütün olumsuz şartlara rağmen iki şey Türkiye’de olmadı; bu terör gruplarını çıldırtan budur. Bunlardan birisi bu memlekette 37-38 sene oldu, 38 senedir PKK terör örgütü Türkiye’de silahlı mücadele veriyor ama asla ve asla bu memlekette Türkler ve Kürtler birbirlerine karşı düşmanca tavır içinde değil. Türklerin ve Kürtlerin savaşı değil. Birtakım terör gruplarının burada birliği, beraberliği bütünlüğü bozmak için yaptığı faaliyetler. Birincisi bu. Allah muhafaza aksi olsaydı, Türkiye bugün bambaşka noktada olurdu. İkincisi, Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Kürt kardeşlerimiz terör örgütüne kitlesel olarak destek vermiyor. Dolayısıyla terör örgütü iddia ettiğinin aksine, Kürtlerin haklarını hukukunu geliştirmek, Kürtlerin siyasal geleceğini kurmak için hareket etmiyor tam tersine Kürtlere hayatı zindan ediyor, evlerini yakıyor, okullarını yakıyor. Dün akşam Çınar ilçesinde bombalar patlıyor, ufacık çocuklar ölüyor, insanlar günlük hayatlarına artık devam edemez hale noktaya getiriliyor. Binlerce insan, yaşadıkları yerlerden ayrılmak mecburiyetinde. Dolayısıyla bunun tutmamış bir proje olduğunu, asla bunun arkasından siyasi sonuç elde edilemeyeceğini Türkiye’de halkın çok büyük kısmı bunu görüyor.”

(Sürecek)
Kaynak: AA