'Siyasi Belirsizliğin Bedeli Ekonomiyle Ödeniyor'
Terör söylemlerinin gündemde yer alması ve çatışmacı bir döneme girilmesi sonucu Türkiye ekonomisinin olumsuz etkileneceği tartışılıyor. Siyasi kararların ekonominin önüne geçtiği bu dönemde yapısal ekonomik sorunların derinleşeceği öngörülüyor.
Suruç saldırılarının ardından ülke içinde artan gerginlik ve askeri hareketlilik güvenlik yönünden tehdit oluşturuyor. Erken seçim ya da koalisyon olasılığının getirdiği belirsizlikle de beraber Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu dış kaynakları ülkeye çekmeyi zorlaştıran bu ortamın, ekonomik göstergelerde olumsuz bir tablo yaratacağı öngörülüyor. Kadir Has Üniversitesi İktisadî, İdarî ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet K. Han, Türkiye ekonomisini siyasi zeminle değerlendirdi. Türkiye’nin ekonomisinin yapısal sorunlarını ve yaşanan siyasi gelişmelerin etkisini sağlıklı yorumlamak gerektiğine değinen Doç. Dr. Ahmet Han, ekonominin kötüye gittiği yönündeki algıyı değerlendirdi. Ahmet Han, yapısal sorunların son zamanda yaşanan olaylar sonucunda oluşmadığı ve var olan sorunlara eklendiğini söyledi.
Han, “Türkiye’nin ekonomik performansı son 7 yıldır yüzde 3.27 gibi bir büyüme kaydetmesine izin verdi. Seçimlerden önce ve ya olayların tırmanmasından önce Temmuz ayına baktığımızda dövizde bir hareketlilik ve faizler üzerinde de ciddi bir baskı var. Cari açıkta ise anlamlı bir küçülmenin meydana gelmediği bir ülke manzarasıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
“YABANCI YATIRIMCI İÇİN KOALİSYON İYİ HABERDİR”
Ekonomiyi değerlendirmek için belirli göstergelerin birlikte izlenmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet K. Han, ülke ekonomisinin yapısal özelliklerine de değindi: “Türkiye dünyanın en büyük cari açıklarından birine sahip bir ülke olarak, süreklilik arz eden bir biçimde dış kaynağa ihtiyaç duyuyor. Cari açığın ne düzeyde artıp genişleyip daraldığı meselesi bir göstergedir. Cari açık, Türkiye’nin döviz cinsinden gelirleriyle döviz cinsinden yükümlülüklerinin arasındaki farktır. İthalat, ihracat, turizm gelirleri, net sermaye hareketleri cari açığın içinde yer alır. Bunun bir çıktısı olarak kur hareketlerinin izlenmesi de bir göstergedir. Borsa endeksinin hareketleri aynı şekilde önemlidir. Borsaya giriş çıkışların takibi, yabancı alımlarının takibi bu manada bir gösterge olarak ön plana çıkıyor. Bu göstergeler üzerinden bakıldığında Türkiye ekonomisinin tansiyonunu ölçmek mümkün diyebiliriz”.
Borsa endeksindeki daralmanın büyük bir çöküşe dönüşmediğini ve siyasi riskin ne yönde olduğuna dair görüntü elde etmek amacıyla yatırımcıların beklediği yönünde yorumlanması gerektiğini söyleyen Ahmet K. Han, yabancı yatırımcıların ise siyasal istikrarı ve temel güvenlik algısını izlediğini belirtti.
Yabancı yatırımcı için koalisyonun olumlu, seçimlerin yenilenmesinin ise olumsuz nitelik taşıdığını vurguladı.
KÖTÜ GELİŞMELER ÖNGÖRÜSÜNE RAĞMEN…
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarını yorumlayan Doç. Dr. Han, ekonomik alt yapının siyasi kararları ve siyasetin geleceğini belirlese de bugün siyasetin ekonomik kararların üzerine çıktığını vurguladı. Han, “Maliye Bakanı, çok kısa bir zaman önce ortaya çıkan son gelişmelerin ekonomiye iyi bir etkisinin olmayacağını net bir biçimde ifade etti.
İfadesine terör örgütlerinin operasyonlarına da ekonomi kötü gidecek diye müsamaha gösterilmesi düşünülemeyeceğini de ekledi. Bugün öyle bir durumdayız ki Maliye Bakanı’nın muhtemel kötü gelişmeler öngörüsüne rağmen Türkiye siyasi belirsizliğini ekonomik bedel olarak ödemeye devam ediyor” dedi.
“KRONİK CARİ AÇIK PERFORMANSI İYİYİ GİTMİYOR”
Ekonomik göstergeleri yorumlayan Ahmet Han, “Bugünün siyasi risklerine bakıldığında en hızlı ölçülebilecek olan -ekonomik göstergelerin belli bir zaman aralığından sonra cevap vermesi bekleneceği için tam ve net bir olumsuz manzara yansıtmasını yüzde yüz bekleyemeyeceğimiz- göstergeye bakmak gerekir. Bunun için, Eylül ayı itibariyle turizm gelirlerine bakmamız gerekir. Geçmiş yıllara göre kaydedilmiş gerilemeler ve TURSAB’ın açıkladığı rezervasyon iptalleri bize Türkiye’nin döviz gelirlerinin azalacağını gösteriyor. Turizm kaynaklı döviz gelirlerinin azalması ise Türkiye’nin zaten olumlu cereyan etmeyen cari açık performansının iyiye gitmediğini gösterir. Cari açığın da kronik bir biçimde böyle performans gösterdiği ve yeni ortaya çıkmış durumla ilgisi olmadığını söylemek mümkündür, bu gelişmelerin ise durumu en hafif tabirle iyileşmesine olanak tanımayacağı ifade edilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE, BENZERLERİYLE REKABETTE GERİ KALIYOR
Her gün şehit cenazesinin geldiği bir ülkenin yatırım yapılabilir bir ülke olma noktasında başkalarının arkasında kalacağına işaret eden Ahmet Han, “Kategorik olarak benzerleriniz yani gelişmekte olan ülkeler, uluslar arası makro ekonomik konjonktür nedeniyle yatırım çekmekte zorlanıyor. Grubun genel performansı düşerken bir de o grup içinde siyasal istikrarı olmayan, güvenlik riskleriyle kendisini ulusal ve uluslar arası basının manşetlere taşıyan bir ülkenin de kendi grubunun içinde yukarıda değil, en altlarda yer alması beklenir” ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İHA
Han, “Türkiye’nin ekonomik performansı son 7 yıldır yüzde 3.27 gibi bir büyüme kaydetmesine izin verdi. Seçimlerden önce ve ya olayların tırmanmasından önce Temmuz ayına baktığımızda dövizde bir hareketlilik ve faizler üzerinde de ciddi bir baskı var. Cari açıkta ise anlamlı bir küçülmenin meydana gelmediği bir ülke manzarasıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
“YABANCI YATIRIMCI İÇİN KOALİSYON İYİ HABERDİR”
Ekonomiyi değerlendirmek için belirli göstergelerin birlikte izlenmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet K. Han, ülke ekonomisinin yapısal özelliklerine de değindi: “Türkiye dünyanın en büyük cari açıklarından birine sahip bir ülke olarak, süreklilik arz eden bir biçimde dış kaynağa ihtiyaç duyuyor. Cari açığın ne düzeyde artıp genişleyip daraldığı meselesi bir göstergedir. Cari açık, Türkiye’nin döviz cinsinden gelirleriyle döviz cinsinden yükümlülüklerinin arasındaki farktır. İthalat, ihracat, turizm gelirleri, net sermaye hareketleri cari açığın içinde yer alır. Bunun bir çıktısı olarak kur hareketlerinin izlenmesi de bir göstergedir. Borsa endeksinin hareketleri aynı şekilde önemlidir. Borsaya giriş çıkışların takibi, yabancı alımlarının takibi bu manada bir gösterge olarak ön plana çıkıyor. Bu göstergeler üzerinden bakıldığında Türkiye ekonomisinin tansiyonunu ölçmek mümkün diyebiliriz”.
Borsa endeksindeki daralmanın büyük bir çöküşe dönüşmediğini ve siyasi riskin ne yönde olduğuna dair görüntü elde etmek amacıyla yatırımcıların beklediği yönünde yorumlanması gerektiğini söyleyen Ahmet K. Han, yabancı yatırımcıların ise siyasal istikrarı ve temel güvenlik algısını izlediğini belirtti.
Yabancı yatırımcı için koalisyonun olumlu, seçimlerin yenilenmesinin ise olumsuz nitelik taşıdığını vurguladı.
KÖTÜ GELİŞMELER ÖNGÖRÜSÜNE RAĞMEN…
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarını yorumlayan Doç. Dr. Han, ekonomik alt yapının siyasi kararları ve siyasetin geleceğini belirlese de bugün siyasetin ekonomik kararların üzerine çıktığını vurguladı. Han, “Maliye Bakanı, çok kısa bir zaman önce ortaya çıkan son gelişmelerin ekonomiye iyi bir etkisinin olmayacağını net bir biçimde ifade etti.
İfadesine terör örgütlerinin operasyonlarına da ekonomi kötü gidecek diye müsamaha gösterilmesi düşünülemeyeceğini de ekledi. Bugün öyle bir durumdayız ki Maliye Bakanı’nın muhtemel kötü gelişmeler öngörüsüne rağmen Türkiye siyasi belirsizliğini ekonomik bedel olarak ödemeye devam ediyor” dedi.
“KRONİK CARİ AÇIK PERFORMANSI İYİYİ GİTMİYOR”
Ekonomik göstergeleri yorumlayan Ahmet Han, “Bugünün siyasi risklerine bakıldığında en hızlı ölçülebilecek olan -ekonomik göstergelerin belli bir zaman aralığından sonra cevap vermesi bekleneceği için tam ve net bir olumsuz manzara yansıtmasını yüzde yüz bekleyemeyeceğimiz- göstergeye bakmak gerekir. Bunun için, Eylül ayı itibariyle turizm gelirlerine bakmamız gerekir. Geçmiş yıllara göre kaydedilmiş gerilemeler ve TURSAB’ın açıkladığı rezervasyon iptalleri bize Türkiye’nin döviz gelirlerinin azalacağını gösteriyor. Turizm kaynaklı döviz gelirlerinin azalması ise Türkiye’nin zaten olumlu cereyan etmeyen cari açık performansının iyiye gitmediğini gösterir. Cari açığın da kronik bir biçimde böyle performans gösterdiği ve yeni ortaya çıkmış durumla ilgisi olmadığını söylemek mümkündür, bu gelişmelerin ise durumu en hafif tabirle iyileşmesine olanak tanımayacağı ifade edilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE, BENZERLERİYLE REKABETTE GERİ KALIYOR
Her gün şehit cenazesinin geldiği bir ülkenin yatırım yapılabilir bir ülke olma noktasında başkalarının arkasında kalacağına işaret eden Ahmet Han, “Kategorik olarak benzerleriniz yani gelişmekte olan ülkeler, uluslar arası makro ekonomik konjonktür nedeniyle yatırım çekmekte zorlanıyor. Grubun genel performansı düşerken bir de o grup içinde siyasal istikrarı olmayan, güvenlik riskleriyle kendisini ulusal ve uluslar arası basının manşetlere taşıyan bir ülkenin de kendi grubunun içinde yukarıda değil, en altlarda yer alması beklenir” ifadelerine yer verdi.