Hoşap Kalesi'nde 250 Yıllık Peynir Bulundu

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top başkanlığında tarihi Hoşap Kalesi’nde devam eden kazı çalışmaları sırasında250 yıllık peynir küpleri ile birlikte gün yüzüne çıkartıldı.

Hoşap Kalesi'nde 250 Yıllık Peynir Bulundu
Van-Hakkari karayolunun 60. kilometresinde yüksek kayalıklar üzerine kurulu olan kartal yuvası görünümüyle yerli ve yabancıların büyük ilgisini çeken kalede, 2007 yılından bu yana Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top başkanlığında yapılan kazı çalışmaları devam ediyor. Yapılan kazı çalışmaları sırasında kazı ekibini heyecanlandıran 4 adet küp ve içerisinde o döneme ait peynir bulundu. Konu hakkında açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, Hoşap Kalesi’nin 2015 yılı çalışmalarında alandaki mimari buluntular kadar bu sene bizi şaşırtan dört tane küp bulduk. Bunlar kalenin ikinci alanında güney doğu kesiminde hemen hemen zeminden 2 metre aşağıda insüte olarak aşağıya çıktı. Biz bunların birisi zaten kırık olarak çıktı, diğer üçü de tam olarak çıktı. Bunları incelediğimizde yaklaşık 200-250 yıl öncesinden kalma peynir küpleri olduğunu gördük. Biliyorsunuz Van’da halen günümüzde geleneksel olarak devam eden peynirin saklama yöntemlerinden bir tanesi küplerin içerisine bırakılıp toprağa gömülmesidir. Biz bunu Hoşap Kalesi kazılarında arkeolojik olarak ispatlamış olduk. Yani bunu belki çok daha eskilere giden bir geleneğin Hoşap Kalesi kazılarında hemen hemen 200-250 yıl öncesinden içerisinde kireçlenme iş ve tortulaşmış peynirleri ile birlikte bu küpleri bulduk. Gerçekten bu sene kazımızın içerisinde en ilginç buluntularından bir tanesi kalede biraz da yemek kültürü ile alakalı olarak ortaya çıkan buluntular. Zaten bunların çıktığı yerde tandırlar, mutfak birimlerini ait diğer ocak kısımları da çıktı. Demek ki kalenin bu ikinci alanında hamamın doğusundaki kesim büyük ölçüde mutlak olarak kullanılmış. Bunlar tabii ki buradan çıkan tanırlar zaman zaman kod farkları da var. Bunların değişik zamanlarda da yapıldıklarını bize gösteriyor. Bu küpler toprak seviyesinden iki metre aşağıda çıktı. Kalenin seyir köşkünün hemen altında güney doğu kesiminde orada yoğun bir toprak vardı. Bu toprak dolguyu kaldırınca bunlarla karşılaştık. Tabi orada yoğun bir biçimde mimari olarak ta kerpiç mimari çıkıyor. Alt temel kısımları taştan, üst kısımları kerpiç bir mimari ile mutfak ve depolama birimlerinin muhtemelen burası olduğunu çıkan buluntulardan anlaşılıyor” dedi.

Buldukları küplerin ağızlarının orijinal bir şekilde toprakla kapalı olduğunu görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, “Yani biz bunu açmadık. Bu tahminen diğerleri gibi içerisinde peynir kalıntıları vardır. Bunların bu şekilde toprakla kapatılarak ters bir vaziyette ya da yan bir vaziyette toprağa bırakıldıkları anlaşılıyor. Bakın içerisindeki bu şekilde artık böyle tortulaşmış adeta bir kireç şeklinde ele almış, bakın burada bir parça ele aldığınızda ufalanıyor. Bu peynir parçalarının bu şekilde belki o dönemki peynirlerin otlu olup olmadığını bilmiyoruz ama muhtemelen otlu peynir olma ihtimali var bunların. Çünkü içerisinde bazı organik madde kalıntılar var. Bunlar tabii hem gıda mühendisleri hem de kimyasal mühendisler tarafından biz laboratuvar ortamında inceleyip analiz ettirip bunlarla ilgili daha sağlam fikirlerde elde edineceğiz. Tabi bu arkeoloji kazılarda bilgi alışverişinde bulunmak gerekiyor. Biz bulduğumuz materyalleri iskelet olsun diye bu şekildeki gıda bulgularını üniversitenin ilgili birimleri ile laboratuar ortamında inceleterek bunlar hakkında kesin bilgiler elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA